Heba Nedir, Ne Demek, Tasavvufta Anlamı, Hakkında Bilgi

Heba. Allah’ın, içinde âlemin suretlerini döktüğü şekilsiz madde anlamında tasavvuf terimi.

Sözlükte “toz, zerrecik” anlamına ge­len kelime. Kur’ân-ı Kerîm’de iki yerde (Furkân 25/23;Vakıa 56/6) âhirette hiçbir karşılık verilmeyip boşa giden, ge­çersiz sayılan ameller için kullanılmıştır. Bazı âlimler, buradan hareketle dünya­nın değersizliğini ve önemsizliğini heba kavramıyla ifade etmişlerdir.

Tasavvuf literatüründe ilk defa Sehl b. Abdullah et-Tüsterî’de rastlanan heba kavramını sonraki mutasavvıflar âlem-Allah, madde – suret ve zahir- bâtın ilişki­sini anlatmak için kullanmışlardır. Allah, heba denilen şekilsiz maddenin içine âle­min suretlerini (suver-i âlem, ecsâd-i âlem) açmıştır. İlk akıl, küllî nefs ve küllî tabiat­tan sonra varlık mertebelerinin dördün­cü ve en aşağı sırasında yer alan heba varlıktan o kadar az pay almıştır ki ona yok demek bile mümkündür. Nitekim is­mi duyulduğu, cismi bulunmadığı için ona anka da denilmiştir. Heba mertebesin­deki varlık ancak beyazdaki beyazlık ola­rak düşünülebilir: beyazlık sadece zihin­de, beyaz ise duyuda var olduğu gibi he­ba da sadece zihinde vardır. Toz ve zer­reciklerin varlığı güneş olmadan görül­mediği gibi hebanın varlığı da onda açı­lan ve tecelli eden suretler olmadan an­laşılamaz. Kendi kendine varlığı olmayıp suretlerle var olduğu için ona sebha da (üzerinde hiçbir şey bitmeyen çorak aia-zi) denilmiştir (Kâşânî, s. 45). Mutasav­vıfların anka veya sebha dedikleri bu kavram filozofların heyûlâ kavramını ha­tırlatmaktadır.

Muhyiddİn İbnü’l-Arabî hebayı “karan­lık cevher ve şekil kabul eden madde” di­ye tarif etmiştir. İbnü’l-Arabî’ye göre ta­biatla heba birbirini tamamlayan varlık­lardır; birincisi etkiler, ikincisi etkilenir; bu etkileşimden küllî cismin sureti doğar. Tabiat baba, heba anne gibi olup küllî cismin sureti bunların eseridir. İbnü’l-Arabî. madde anlamına gelen hebaya ka­bul ettiği suret tabii ise tabiî heba, sunî ise sınaî heba adını verir. Meselâ unsur­lar bitki ve canlı gibi şeyler için tabiî heba, demir de ondan yapılan bıçak, keser ve tel gibi nesneler için sınaî hebadır (el-Fü­tûhât, II, 433).

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski