Hinduizm. Hindistan’ın geleneksel dini. Bat literatüründe kullanılan Hinduism tabirinin menşei, VIII. yüzyılda Hindistan’ı fethe başlayan müslümanlann bölgede oturan halkı, eski adı Sindhu olan İndus nehrine nisbetle Sindhu şeklinde adlandırmasına kadar çıkar. Bununla birlikte Hindu kelimesinin kullanılışı İslâm fetihlerinden önceye uzanır. Hindûs şekliyle kelime Darius (m.ö. V. yüzyıl) anıtlarında ve daha yeni bir form halinde (Hindu) Herodotta görülür. İbranî literatüründe Hödü şeklinde geçer. Fakat Hindu kelimesinin yaygınlaşması İslâm fetihlerinin sonucudur.
Hinduizm inancı, Sanskrit literatüründe “soylu yol” anlamına gelen Arya dharma veya “ezelî- ebedî din” anlamında sanatana dharma şeklinde geçer. Arya dharma ibaresi Hinduizm’in etnik hüviyetini de ifade eder. Buna göre Arya dharma, milâttan önce II. binin ortalarından itibaren Hindistan’a göç eden Aryalardın (Ârîler) dinidir. Bununla birlikte zamanla Hinduizmle asimile olan diğer halkların inançlarının katkısıyla oluşan senkretizm göz önüne alınırsa Arya dharmanın yalnızca Aryalar’la sınırlı olmadığı anlaşılır. Modern dönemlerde ise Hinduizm bütünüyle evrensel bir din hüviyetine bürünme eğilimine girmiştir.
Bugünkü durumuyla Hinduizm büyük ölçüde Brahmanizm, kısmen de paganizm, Budizm ve Jainizm gibi Hindistan’ın yerel inançlarının sentezi mahiyetinde bir dinî sistem görünümündedir; ayrıca az da olsa İslâmî etkiden söz etmek mümkündür. Menşei daha önceye çıksa bile modern anlamıyla Hinduizm’in oluşum süreci, yaklaşık olarak I ve IX. yüzyıllar arasında yoğunlaşan bir dizi değişim hareketine kadar uzanır. Hinduizm Brahmanizm’in genişlemiş, yerli inançlarla asimile olmuş ve dış etkiler aracılığıyla yeni bir şekle bürünmüş halidir. Hinduizm, bazan Vedizm şeklinde de adlandırılan Brahmanizm’i kapsamakla birlikte ondan çok daha geniş bir alanı içeren özelliklere sahiptir.
Tarih.
Bilim adamları arasında Hinduizm’in tarihî gelişim sürecinin bölümlemesi konusunda tam bir ittifak yoktur. Genel olarak bölümleme kutsal kitaplardaki doktrinin gelişimi esas alınarak yapılmaktadır. Bu durumda zaman zaman Hinduizm’in ilk safhası olarak göçebe Âri-ler’in oluşturduğu Vedizm gösterilmektedir; daha sonraki süreç Brahmanizm olarak adlandırılır. Bu bakımdan Hinduizm’in oluşum sürecini dört gruba ayırmak mümkündür.
1. Brahmanizm (Vedizm) Dönemi. Brahmanizm, milâttan Önce II. binin ortalarından itibaren Hindistan’a göç eden Ârî kökenli din adamlarının teşkil ettiği Brahmanlar ve onların oluşturduğu kutsal Veda külliyatı etrafında meydana gelen bir inanç sistemidir. Her ne kadar erken dönemlerdeki bu dinî sistem çok tanrıcı ise de yaklaşık milâttan önce V. yüzyıldan itibaren Brahmanizm yavaş yavaş tek tanrılı bir inanç haline dönüşecektir. Bu dönemde yazılan Svetasvatara Upanişad’da tek tanrıyı ifade etmek üzere kullanılan İsvara (İsa) kelimesi bu dönüşüme işaret eder. İsvara ismi Siva – Vişnu – Brahma üçlüsünden oluşan tek bir tanrıyı kapsar. Vedizm’de Önem kazanan kurban anlayışından ferdî ibadete geçiş monoteizme giden kapıyı aralayan unsurlardan biri olmuştur. Vedik literatürde bütün canlıların tâbi olduğu evrensel nizam anlamına gelen “rta” kavramının da Hindu monoteizmine geçişe katkıda bulunduğu bilinmektedir. Kozmosun bağlı olduğu yasanın aynı kurala göre işlediğini düşünmek Hint monoteizminin temelini oluşturmuştur. Bu dönemin asıl kutsal metinleri Vedalar, Brahmanalar ve Upanişadlar’dir.
2. Sentez Dönemi Milâttan önce III. yüzyıla doğru yerli Hint dinlerinden olan Budizm’in güçlenmesi Brahmanizm’in kırsal alanlara çekilmesine yol açar; bu kaçış, Brahmanizm’in daha önceden tedricî olarak başlayan yerli dinlerle karışma sürecini hızlandırır ve pek çok mahallî inanç Brahmanizm’e dahil olur. Bu senkretizm safhasında hem Budizm hem de Jainizm Brahmanizm’e etki edecektir. Senteze dayalı bu süreç, milâttan önce III. yüzyıldan milâttan sonra I. yüzyıla kadar uzanan bir zaman diliminde modern Hinduizm’in hazırlanmasına katkıda bulunmuştur. Çoğunlukla Dravid ve zenci karışımı halkların meydana getirdiği yerli Hint kültürlerinden Brahmanizm’e eklenen en önemli unsurlar, yerli ilâhların Hindu kahramanlarına dönüşümü tantrizmin Brahmanizm’e girişi, hayvanlarla ilgili inançlar coğrafî mekânlarla ilgili inançlar ve yoga gibi bazı ibadet şekilleridir. Budizm’in etkisi inziva hayatının ortaya çıkmasında, Jainizm’in etkisi hiçbir canlıyı öldürmeme (ahimsa) yasasında görülebilir. Bu dönem, yerli inançlarla Brahmanizm’in sentezini yansıtan Mahabha-rata, Ramayana gibi destanlarla Purana-lar gibi kutsal metinlerin ortaya çıkacağı bir zaman dilimine de işaret eder. Geleneksel ve modern Hindu fıkhının kaynağını teşkil eden Manu dharma da bu dönemin eseridir.
3. Modern Hinduizm’in Doğuşu
3. Modern Hinduizm’in Doğuşu (I-XVI. yüzyıl). I. yüzyıldan itibaren bugünkü doktrinler ve kurumları ile birlikte Hinduizm oluşum sürecini tamamlama eğilimine girmiştir. Hinduizm’in şekillendiği bu sürecin en belirgin özelliği Upanişadlar’da ortaya çıkan, insanın re-enkarnasyon döngüsünden ve ıstıraptan yalnızca ferdî olarak kurtulabileceği (at-majnana) inancı yerine insanların toplu olarak kurtuluşa ulaşabileceği (lokasamgraha) inancının önem kazanmasıdır. Böylece Hinduizm, geniş kitleleri kurtuluşa götüren bir araç olma hüviyeti kazanmıştır. Ayrıca Hinduizm’in sosyalleşmesine yönelik bu eğilim İbadet sisteminin değişime uğramasında da kendini göstermiş, klasik ibadet anlayışının temeli olan samnyasa (inziva) kavramı terkedilerek karma yoga anlayışına dayalı bir ibadet sistemine geçilmiştir. Bu dönemin karakteristiklerinden biri de Hinduizm’in çeşitli yorumlar çerçevesinde değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan felsefe Kullarıdır (darsana). Altı ayrı ekolden oluşan bu okulların görüşleri homojen değildir; fakat en azından görünüşte hepsi de Vedalar’daki geleneği takip ettiğini ileri sürerek Ortodoks bir Hindu inancı taşıdığını ima etme ihtiyacını hissetmiştir. Bununla birlikte felsefe okulları, kurtuluşun klasik Hindu yöntemleriyle başarılabileceğini öngören Ortodoks doktrinin görüşlerine zıt oian birtakım kurtuluş yolları da önermişler, özellikle klasik Hinduizm’in katı merasimciliğine karşı akla ve sezgiye önem vermişlerdir. Teolojik yorumlardan tabiat ve ahlâk felsefesine kadar uzanan geniş bir alanda görüşler içeren felsefe okulları I. yüzyıldajı itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır. Btinlardan Ortodoks Hindu geleneğine en yakın öğretiye sahip olanı Mimamsa ve Vedanta okullarıdır. Mimamsa okulu. Vedalar’da ve Brahmanalar’daki ibadet geleneğinin yorumuyla ilgilidir. Özellikle Sankara (Vlll. yüzyıl) adlı filozof tarafından temsil edilen Vedanta okulu Advaita olarak bilinen katı bir monist anlayış ortaya koymuştur. Bu görüşe göre kozmostaki tek varlık Tanrı’dır, diğer bütün varlıklar O’nun yansımasıdır.
Tanrı’ya ulaştıran en önemli yol bilgidir. Sankara, Advaita görüşünü özellikle Upanişadlar’la temellendirmiştir. Nyâya (mantıkçılar). Vaiseşika (atomcular). Samkhya (realistler) ve Yoga adlı okullar ise geleneksel Hindu anlayışına göre heterodoks eğilimlidir. Kurtuluşa bilgiden ziyade eylemle ulaşılabileceğini Öngören bu okullar içinde en tanınmış olanı birtakım beden hareketleriyle kurtuluşu amaç edinen Yoga okuludur.
Hinduizm’in oluşumundaki bu safhada ortaya çıkan mistik karakterli Baktİ hareketi, modern Hindu düşüncesini etkilemesi açısından oldukça önemlidir. Güney Hindistan’ın yerli dinlerine mensup mistik çevrelerde ortaya çıkan Bakti hareketi kast sistemini reddederek bütün insanların kardeşliği fikrini öngörmüş ve kurtuluşa ancak Tann’ya sevgi ve sadakat yolu ile teslim olarak ulaşılabileceğini kabul etmiştir. VIII. yüzyıldan itibaren önem kazanmaya başlayan Bakti hareketi, özellikle Hinduizm’in iki büyük mezhebinden biri olan Vaişnavist çevrelerde etkili olmuştur. XII. yüzyılda Vaişnavist filozof Rama-nuja. Bakti hareketinin felsefî temellerini ortaya koymuştur. XVI. yüzyılda Ke-bîr’in İslâm-Hindu senkretizmine dayalı görüşleri Bakti hareketinden etkilenmiştir. Öte yandan bu yüzyıldan itibaren ortaya çıkmaya başlayan Dâdû Dayâl gibi bazı Bakti Hindûlar’ın İslâm sofizminden etkilendiği, Sih dininin temelini hazırlayan en önemli âmillerin de sûfizm ve Bakti hareketleri olduğu bilinmektedir.
4. Modern Hindu Düşüncesi. Geleneksel Hindu inançları son 150 yıldır hızla değişime uğramaktadır. Özellikle entelektüel ve resmî çevrelerde gerçekleşen bu değişimin kaynağı modernizm ve Batı etkisidir. Hindistan’da ciddi anlamda ilk Batıcı aydınlar küçük bir grup olarak Kalküta ve Bombay’da ortaya çıktı. Bu grubun en önemli isimlerinden ilki Ram Mohan Roy’-dur. Ram Mohan Hinduizm, Hıristiyanlık ve İslâmiyet üzerine yaptığı çalışmaların sonucunda Hinduizm’in aslında saf teizm olduğunu ve putperest bir din olmadığını savundu; Hinduizm’in temel karakteristiklerinden olan çok eşli evliliğe ve sati geleneğine karşı çıktı; ilk modern Hindu mezhebi olan ve yeni Hindistan’ın oluşumunda ciddi roller üstlenen Brahma Samaj’ı kurdu (1828). Diğer bir Önemli reformist de Dayanand Sarasvati’dir. Hinduizm’in yozlaşmış putperest bir din haline getirildiğini ileri süren Sarasvati esas kutsal kitapların Vedalar olduğunu, modern Hinduizm’in bunların üzerine kurulması gerektiğini ileri sürdü. Arya Samaj adında bir grup kuran Sarasvati’nin görüşleri oldukça katı ve şekilcidir. Hinduizm’in evrenselliğini vurgulayarak ortaya çıkan bir başka reformcu olan Ramakriş-na Paramahamsa’ya göre Hinduizm, İslâm. Yahudilik, Hıristiyanlık gibi dinlerin hepsi aynı mesajı vermektedir; bundan dolayı da aralarında özce herhangi bir fark söz konusu değildir. Ramakrişna’nın başlattığı bu hareket öğrencisi Narendranath Datta (Vivekananda) tarafından geliştirildi ve Batı ülkelerinde yayıldı. Onun kurduğu misyoner Hindu teşkilâtı Ramakrişna Misyonu adıyla tanınmaktadır. Modern Hindu anlayışının en önemli oluşumlarından biri de Gandi’nin takipçisi olan Vinoba Bhave’nin başlattığı harekettir. Sarvodaya olarak bilinen bu hareket Hİndû motiflerini kullanarak Hindistan’ın kalkınmasını amaçlar. Modern Hinduizm’in kuruluşuna katkı yapan isimlerden Sri Au-robindo ise Hinduizm ile Bergsoncu fikirleri uzlaştırmaya çalıştı. 196S’te Bhakti-vedanta Swami Prabhupada’nın kurduğu, merkezi Amerika’da bulunan Hare Krişna adlı Hindu hareketi de dünyanın pek çok yerinde yoğun bir misyonerlik faaliyeti başlatmıştır.
Oluşum süreci göz önüne alındığında Hinduizm’in homojen bir inanç sisteminin olmadığı anlaşılır. Buna rağmen inançlı bir Hindu için Hinduizm tamamen ilâhî kökenli bir dindir; fakat modern bir Hindu için dinin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği hâlâ bir problemdir. Geleneksel görüşe göre olmasa bile modern bir Hindu’ya göre Hinduizm denilen sistem Brahmanizm, Budizm, Jainizm ve Sih dinini kapsayacak kadar geniş bir tanımı içermektedir. Hinduizm’deki bu senkre-tik karakter, özellikle modern Hindu reformcularını evrensel bir Hinduizm anlayışına götürmüştür. Çağdaş Hİnduizm’e damgasını vuran en önemli özellik de budur.
TDV İslâm Ansiklopedisi