Hubyar Mescidi Nerede, Tarihçe, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Hubyar Mescidi. İstanbul Sirkeci’de XX. yüzyıl başlarında yeniden yapılan aslı XV. yüzyıla ait cami.

Eminönü ilçesinin Sirkeci semtinde Aşirefendi caddesiyle Hamidiye Türbe soka­ğının köşesindedir; Hoca Hubyar Camii ve­ya Büyük Postahane Camii adlarıyla da bi­linir. Hadîkatü’l-cevâmi’de kayıtlı Arap­ça kitabesine göre ilk defa Mîr Hoca Hub­yar tarafından 878″de (1473-74) yaptırı­lan mescid zamanla ortadan kalkmış ve yerine, 1905-1909 yılları arasında Mimar Vedat’ın (Tek) Büyük Postahane binası ile birlikte tasarladığı bugünkü cami inşa edilmiştir. Bu arada minarenin tamam­lanması uzayarak basmda eleştiri konu­su olmuş, mimar yardımcısı Muzaffer Bey de tenkitlere cevap vermiştir. 881 (1476) tarihli vakfiyesinden, bugünkü Cer­rahpaşa Hastahanesi’nin arsasında bu­lunan ve aynı adı taşıyan bir mescidin da­ha mevcut olduğu ve 2300 akçelik vakıf gelirinin her ikisine birden tahsis edildiği öğrenilmektedir.

7,5 x 7.5 m. boyutlarında kare bir pla­na sahip olan caminin dört köşesi, yapıya sekizgen prizma izlenimi verecek de­recede fazla pahlanmış ve üzeri geniş saçaklı, soğan kubbeye benzer sekizgen bir külahla örtülerek âdeta Hint mima­risine has kule-bina tipi bir görünüm elde edilmiştir. Kurşun kaplı külahın te­pesinde, iri bir armut üzerinde yükselen sebil-şadırvan alemi tarzında oymalı bir safiha alem dikkat çekmektedir. Yapı ar­kasında yer aldığı, dönemin seçmeci mi­mari karakterini plan ve cephe düzenle­mesi bakımından en iyi yansıtan örnek­lerden Büyük Postahane ile, özellikle çini süslemelerin cephede kullanımı açısın­dan benzerlikler göstermektedir. Cami­nin yan yüzlerine açılmış olan sivri ke­merli ve lokma demir şebekeli büyük pen-cerelerini. üzerine mavi-lâcivert renk­lerde sekiz köşeli yıldız motiflerinin iş­lendiği Kütahya çinisi bordürler çevrele­mekte, üst bordürlerle pencerelerin ke­merleri arasında kalan bölümlerde de yi­ne mavi-lâcivert ve san renklerde pal-met ve rûmî motiflerinin hâkim olduğu süslemeler bulunmaktadır. Ayrıca pen-ceresiz yüzlerde de (pah) kûfî hattıyla “elhamdülillah” yazılı çini panoların kul­lanılması cepheleri biraz daha zenginleş-tirmiştir. Dışarıda görülen bu zengin tez­yinata karşı içeride sadelik göze çarpar. Tamamen beyaz badana ile boyalı duvar­larda Allah, Muhammed, Ebû Bekir. Ömer, Osman ve Ali levhalarından başka hiçbir şey yoktur. Alçı mihrap mermer görüntü­sü verecek şekilde yağlı boya ile boyan­mıştır.

Mimar Vedat, kendisinin tek cami pro­jesi olan Hubyar Mescidi’nde klasik ve oryantal-egzotik öğeleri birlikte kulla­narak yenilik arayışına girmiş, fakat so­nuçta ortaya pek beğeni toplayabilecek bir eser koyamamıştır. Özellikle neo-klasik minarenin tepesine oturttuğu sivri kubbe şeklindeki külahla silindir şapka kena­rını andıran saçağı çok gariptir. 1987 yı­lında hissedilen yeni mekân ihtiyacı se­bebiyle doğu yönünde yapılan eklemeler­le bina daha da alışılmadık bir hal almış­tır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski