Hüseyin Paşa -Tunus Beyi- Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

(ö. 1152/1739} Tunus’ta hüküm süren Hüseynî hanedanının kurucusu (1705-1735).

Babası, Girit’in Kandiye şehrinden gel­diği rivayet edilen ve Tunus’ta uzun za­man Arap kabilelerine karşı yaptığı çar­pışmalarla şöhret kazanan Ali et-Türkî adlı bir Osmanlı sipahisidir. Hüseyin Tunus beyleri Mehmed, Ramazan ve Murad’ın dönemlerinde tecrübeli bir asker ve ida­reci olarak temayüz etti. Murâdîler sülâ­lesine son verip (1702) dayı, bey ve paşa unvanlarını şahsında toplayan İbrahim Şerif zamanında önemli bir kumandan oldu ve 1116 (1704) Tunus-Cezayir sa­vaşı esnasında sipahi ağalığı görevini yü­rüttü. Cezayir beylerbeyinin Tunus’u is­tilâsı ve İbrahim Şerifin esir düşmesi üze­rine ileri gelenler ve ocak ağalarından olu­şan emaret meclisi (divan) 20 Rebîülevvel 1117(12 Temmuz 1705) tarihinde Muham-med Hoca’yı dayı, Hüseyin’i de bey seçti. Hüseyin Bey, aynı yıl Cezayirliler’in saldı­rısını püskürttükten sonra Muhammed Hoca’yı ve serbest bırakılan İbrahim Şerifi öldürtüp Tunus’un idaresini tek başı­na ele geçirdi (1117/1705). İstanbul’daki Osmanlı idarecileriyle kurduğu iyi müna­sebetler sayesinde kendisine paşalık un­vanıyla birlikte Tunus beylerbeyi liginin ve­rilmesi (1708) nüfuzunu daha da arttırdı. Başlangıçta çocuğu olmadığından yeğeni Ati Bey’i kendisinden sonra beyliğe aday göstermesine rağmen daha sonra bir ca­riyesinden çocuğu doğunca meclisi topla­yarak iktidarın kendi çocuklarına intikali için karar aldırdı (1710). Böylece Tunus’ta kısa bir kesintiden sonra 19S7’ye kadar hüküm süren Hüseynî hanedanı kurul­muş oldu. Hüseyin Paşa’nın otuz yıl süren iktida­rını iki dönemde incelemek mümkündür. 1705-1729 arasındaki ilk dönem sükûnet içinde geçti. İmar işleriyle bizzat uğraşan Hüseyin Paşa iç karışıklıklar sırasında za­rar gören Kayrevan’ın surlarını yükseltti; birçok camiyi ve su yollarını tamir ettir­diği gibi pek çok köprü ve sarnıçla Tunus, Sefâkus, Kafsa, Nefta ve Süs şehirlerin­de cami ve medreseler yaptırdı. Halkın vergi yükünü hafifletti. Yakın yardımcıla­rından biri Raynaud adlı bir Fransız olan Hüseyin Paşa Avrupa ülkeleri ile iyi müna­sebetler içerisindeydi. Osmanlı Devleti’-nin himayesi altında Fransa (1710, 1728), İngiltere (1716), İspanya (1720), Avustur­ya (1725) ve Hollanda ile (1728) deniz ti­careti ve korsanlık konusunda ikili antlaşmalar yaptı. Ancak Tunuslu korsanlar faaliyetlerini sürdürdüler, hatta Fransa 1728 ve 1731 ‘de Goletta önüne donanma göndererek bu durumu protesto etti.

1729-1735 arası, Hüseyin Paşa’nın bü­tün gücünü iktidarını koruma savaşına harcadığı dahilî karışıklık yıllandır. Hüse­yin Paşa’nın, on beş yıl önce emaret mec­lisinden çıkarttığı iktidarın kendisinden sonra çocuklarına geçeceğine dair karar çerçevesinde büyük oğlu Mehmed’i res­men veliaht tayin edip ülkede yılda iki de­fa yapılan vergi toplama işiyle görevlen­dirmesi yeğeni eski veliaht Ali Bey’in infi­aline sebep oldu. Hüseyin Paşa, Sultan III. Ahmed ve sadrazamı Damad İbrahim Paşa’ya müracaatla Tunus beylerbeyili-ğinin yeğenine verilmesini sağladı (138/ 1725). Ancak İstanbul’dan gelen paşalık fermanı ve kaftan Ali Bey’in hoşnutsuzlu­ğunu gidermeye yetmedi. Çünkü beyler-beyilik sadece isimden ibaret bir makam­dı. Asıl güç ve nüfuz ise Tunus Ocağı bey­lerinin başında bulunan ve vatan beyi olan amcasının elindeydi ve ondan sonra bu görev çocuklarına geçecekti. Bu durumu kabullenemeyen Ali Paşa, oğlu Yûnus’la birlikte bazı kabileleri de ayaklandırarak Cebelüssalât mevkiinde direnişe geçti (1729). Hüseyin Paşa’nın karşısında yeni­lince de Cezayir’e kaçtı [55] ve 1734’e kadar orada kaldı. Babıâli. Ali Pa­şa ile oğlunun İstanbul’a gönderilmesi için Cezayir beylerbeyine emir verdi. Fakat emre uyulmadı. Cezayir Dayısı Kör Abdi, Hüseyin Paşa ile anlaşarak kendisini hap­se attırdıysa da halefi İbrahim serbest bı­raktı ve onunla birlikte Tunus toprakları­na girdi. Emrindeki Arap birliklerinin bir kısmı tarafından terkedilen Hüseyin Pa­şa, 4 Eylül 1735’te Simence’de mağlûp oldu ve Kayrevan’a çekilmek zorunda kaldı. Böylece Ali Paşa hem beylerbeyiliği hem de vatan beyliğini ele geçirdi; yardı­mını gördüğü Cezayir dayısına da daha önce söz verdiği gibi yıllık haraç ödemeyi taahhüt etti. Bu sırada Hüseyin Paşa Kayrevan’da kuvvet toplayıp tekrar saldırıya geçerek Ali Paşa’nın oğlu Yûnus’u yendi (3 Kasım 1735) ve Tunus surlarına kadar ilerledi: fakat şehri kuşatma cesaretini gösteremeyip tekrar Kayrevan’a çekildi. Kayrevan’da beş yıl kuşatma altında ya­şayan Hüseyin Paşa, 16 Safer 1152’de (25 Mayıs 1739) şehrin düşmesi üzerine Ceza­yir’e kaçarken yakalandı ve Yûnus tara­fından öldürüldü. Bu gelişmeler karşısın­da fiilen bir şey yapamayan Babıâli. Ali Paşa’nın beylerbeyiliğini ve Vatan beyliği­ni kabul ve tasdik etmek zorunda kaldı (1739). Hüseyin Paşa’nın oğulları Mehmed ve Ali beyler sahil şehirlerinde tutunma­ya çatıştılarsa da bir sonuç elde edeme­diklerinden Cezayir’e çekildiler.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski