Hüseyin Şah Camii ve Türbesi. Üsküp yakınında XVI. yüzyıl ortalarında inşa edilen cami ile banisinin türbesi.
Makedonya’da Üsküp şehrinin 10 km. kadar dışında, Kalkandelen’e giden eski anayolun kenarındaki Saray köyünde bulunan cami. kapısı üstündeki dört beyitlik Arapça kitabeye göre 961 (1554) yılında Hüseyin Şah tarafından yaptırılmıştır. Ancak kitabede bani için kullanılan “merhum” ibaresi kabir taşındaki 974 (1566-67) tarihiyle tezat teşkil etmekte, bazı araştırmacılar, buradan hareketle ilk tarihin inşaata başlama yılı olabileceğini ve mabedin muhtemelen 974’ten sonra bitirilmiş bulunduğunu ileri sürmektedir.
Caminin banisi Hüseyin Şah Rumeli’de vakıfları bulunan Karlı-ili beyleri soyun-dandır. Bulgaristan’da Karlova kasabasında da vakıfları vardır. Yine aynı ailenin Üsküp’te 1925’te yıktırılan bir camisiyle bir türbesi vardı. Elezo-vic, bu aileye dair inanılması güç bazı söylentilere dayanarak Toko adında Mağribli bir Fransız soyundan geldiğini bildirir ve caminin Avusturyalıların istilâsı sırasında XVII. yüzyıl sonlarında harap olarak o tarihten beri öylece kaldığına işaret eder. Ayrıca 1915’te Üsküp”ün Bulgar istilâsına uğraması sırasında caminin mihrap ve mahfeli yıkıldığı gibi türbe de tahrip edilmiştir. 1963 Üsküp depreminde zarar gören mâbed, ancak 1977’de Tarihî Eserler Koruma Kurumu’nun hazırlattığı proje uyarınca restore edilmiştir. Cami ile kurucusunun türbesinin Saray adını taşıyan bir köyde olması Karlı-ili beylerinin saraylarının burada bulunduğunu gösterir. Nitekim buranın eskiden Hüseyin Şah adıyla anıldığını Bogoevic de belirtmektedir.
Hüseyin Şah Camii 8,25 x 8,25 m. ölçülerinde kare planlı bir yapı olup harimi basık sekizgen, sağır bir kasnağa oturan bir kubbe örter. Duvarların kubbe kasnağı eteğinde dört köşesi aşağıya doğru meyillidir. Bu pahlar ve kubbe 1160 (1747) yılına ait bir bilgiye göre kurşunla kaplı iken şimdi alaturka kiremitle örtülmüştür. Moloz taşlardan inşa edilen binanın dış cepheleri sıvanmıştır. Mâbed oldukça gösterişli bir eser olmasına rağmen kagir bir son cemaat yerine sahip değildir. Fakat giriş cephesinde görülen kiriş deliklerinden ahşaptan bir son cemaat yerinin varlığı anlaşılmaktadır. Ha-rimde kareden kubbeye geçiş köşelerde tromplarla sağlanmıştır. Bunların altında köşeyi trompun alt kenarına yediren birkaç dizi mukarnas görülür. Mekân üç cephede açılmış pencerelerle aydınlanmıştır. Bunlar altta iki, ortada iki ve en üstte tek olmak üzere beşer adettir. Alt sıra pencerelerin sivri biçimli boşaltma kemerleri beyaz ve kırmızı renkli taşlardan yapılmıştır. Mukarnaslı mihrap kav-sarasının dışında içeride sanat değerine sahip başka bir mimari unsur yoktur. Minber ise alelade tahtalardan yapılmış çok basit ve perişan görünüşlüdür. Caminin belki bir yangın geçirdiği ve bu yüzden mimarisiyle bağdaşmayan bu duruma girmiş olduğu düşünülebilir.
Çok köşeli bir kürsü üstünde yükselen minare 22,5 m. olup Rumeli’deki birçok benzeri gibi yanındaki camiye nisbetle çok uzundur. Çok köşeli gövdesi yassı taşlardan yapılmış, şerefe altı çıkmaları ise mukarnaslı olarak işlenmiştir. 1929’da yayımlanan eski fotoğrafında şerefe korkulukları yokken sonraları bu eksiklik giderilmiştir.
Caminin yanında yer alan türbenin kapısı üstünde vakfın kurucusu olan Hüseyin Şah’ın adını veren 974 (1566-67) tarihli. dört kartuş içine istiflenmiş sekiz satırlık bir kitabe yer almıştır. Sekizgen biçiminde ve üstü kiremit kaplı bir kubbe ile örtülü olan türbe, yanındaki cami ile yarışırcasına hemen hemen onunla aynı yüksekliktedir. Bunun da her cephesinde altlı üstlü iki pencere vardır ve altta olanların kemerleri camidekiler gibi çift renkli taşlardandır. Kubbe sekizgen bir kasnağa oturur. Yanındaki hazîrede Hüseyin Şah’ın 1032″de (1622-23) vefat eden oğlu Ali Bey’in üstüvane biçiminde, kavuksuz ve çok sade mezar şâhidesi bulunmaktadır.
TDV İslâm Ansiklopedisi