İhfâ. Bîr tecvid terimi.
Sözlükte “gizli olmak” anlamındaki haf3 (hufye) kökünden türeyen ve “gizlemek, örtmek” mânasına gelen ihfâ, tecvid ilmindeki yaygın tanımıyla sakin nün veya tenvini şeddeleme yapmadan, ancak gunne sesini de koruyarak izharla id-gam arası bir sesie okumadır. Tenvin veya sakin “nûn”dan sonra harflerinden birinin bulunması durumunda uygulanan bu ihfâ dil ihfâsı olup tenvin veya sakin nûn okunurken dil “nûn”un zatî mahrecinden ayrılarak gunne ile icra edilir: gibi. Tenvinle sakin “nûn”un ihfâ harfleri denen bu harflerden önce gelmesi durumunda ihfâ edilmesine gerekçe olarak “nûn”un bu harflere idgam edilecek kadar yakın, izhar edilecek kadar uzak bulunmaması gösterilmiştir. Kırâat-i aşere imamlarından Ebû Ca’fer el-Kârî hâ ve “gayn”ı da ihfâ harflerinden saymış, meselâ [Fâtır 35/3] âyetinde olduğu gibi bu tür yerlerde sakin nûn ve tenvini ihfâ ederek okumuştur. Sakin “mîm’den sonra bâ harfi geldiğinde çoğunluk bu “mîm”i de ihfâ ederek dudaklar tam bastırılmadan okumuş ve buna dudak ihfâsı denmiştir: gibi.
İhfânin genel tanımı kapsamına girmemekle beraber harekenin ihfâsından da söz edilmiştir. Kur’an’ın bazı kelimelerindeki belli harflere ait harekelerin tam olarak belirtilmeksizin okunmasından ibaret olan bu ihfâ için İhtilas terimi de kullanılmıştır: üby ifadesindeki [Yûsuf 12/ 11] birinci “nûn”un hafif bir sesle ötreli olarak, asî [Nûr 24/52] ve [Zümer 39/7] kelimelerindeki “hâ”ların kesre ve zammelerinin hafifçe belirtilerek okunması bu çeşit ihfânın örnekleridir.
TDV İslâm Ansiklopedisi