İlâhînâme. Ferîdüddin Attâr’ın (Ö. 618/1221) tasavvufî mesnevisi.
Yirmi bir bölümde (makale) 6500 beyit ihtiva eden eser. bir çerçeve hikâye ile birçok küçük hikâyeden meydana gelir. Çerçeve hikâyenin konusu şöyledir: Bir hükümdarın altı oğlu vardır; bunlar dönemin bilgi, hüner ve edebinde eşsizdirler. Hükümdar, oğullarına dünyada en çok arzu duyup elde etmek istedikleri şeyleri sorar. Onlar da sırasıyla peri padişahının kızını, büyücülüğü. Cem’in kadehini, âb-ı hayâtı, Hz. Süleyman’ın yüzüğünü ve kimya bilgisini elde etmek istediklerini belirtirler. Hükümdar, oğullarının arzularını Öğrendikten sonra peri padişahının kızını isteyene şehvetin kötülüğünü, şehvete kapılan kimsenin bütün varlığını harcadığını; büyücülük ilmini öğrenmek isteyen oğluna büyücülüğün kötülüğünü ve asılsızlığını; Cem’in kadehini arzu edip dünyanın sırlarını bilmek isteyene, o kadar bilgisine rağmen Cem’in kendisini ölüm kuyusuna düşmekten alıkoyamadığını ve gerçek kadehin akıl kadehi olduğunu; âb-ı hayâtı arzu edene bilgi ve görgü ile canını aydınlatmasını; Hz. Süleyman’ın yüzüğünü isteyen oğluna dünya saltanatının geçici olduğunu, âhiret mutluluğunu kazanmaya çalışmasını; kimya bilgisini isteyene de hırsından dolayı bunu istediğini, gözünü bir avuç toprağın doyuracağını anlatır.
Çerçeve hikâyede söz konusu edilen her istek insanın kapıldığı ihtiraslardan birini temsil eder. Bu şekilde hükümdar, oğullarına isteklerinin anlamsızlığını belirtip boş ve asılsız arzulardan vazgeçmelerini söyler. Attâr. eserde çerçeve hikâyenin arasına serpiştirdiği küçük hikâyelerden ahlâkî, tasavvufî sonuçlar çıkarır ve kitabın son kısmında, “Şiirim, baştan başa noksan sıfatlardan münezzeh Tanrı tevhididir; cennette okunursa buna şaşılır mı? İlâhî hazinenin kapısını açtım; bu kitaba İlâhînâme adını verdim” der. Hikâyelerin hemen hepsi hikâye tekniği bakımından kusursuzdur.
İlâhînâme’öe enbiya ve evliya hakkında 1000 kitap okuduğunu ve otuz dokuz yıl kadar tasavvufî şiir ve hikâyeleri toplamakla meşgul olduğunu söyleyen Attâr hikâyelerini halk Farsçası ile kaleme almıştır. Mantıku’t-tayr gibi İlâhînâme de Mevlânâ’nın Meşnevî’sini besleyen önemli kaynaklardan biridir. Nitekim Mevlânâ. Hüsâmeddin Çelebi’nin kendisinden Attâr ve Senâfnin eserlerine benzer bir eser yazmasını istemesi üzerine MesnevVyi ona yazdırmaya başlamıştır.
İlâhînâme, Şemseddin Sivâsî (ö. 1006/ 1597) tarafından İbretnümâ adıyla manzum olarak Türkçe’ye çevrilmiş ve Sultan III. Murad’a takdim edilmiştir. Seyyid Mîr Kemâlîyi Hânsârî Hellmut Ritter (İstanbul – Leipzig 1940) ve Fuâd Rûhânî tarafından neşredilen eseri Fuâd Rûhânî Fransızca’ya çevirmiştir. Eser, ayrıca Abdülbaki Gölpınarlı tarafından nesir olarak Türkçe’ye tercüme edilmiştir (İstanbul 1967).