İmamlık -Cumhuriyet Döneminde- Hakkında Bilgi

Osmanlı Devleti’nde din işlerini yürüten meşihat makamının gördüğü hizmetleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemlerinde Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti üstlenmiştir. Ancak savaş şartlan içinde, vatanın düş­man işgalinden kurtarılmasının ön planda tutulduğu ve pek çok cami görevlisinin silâh altında bulunduğu kısa hizmet dö­neminde bu vekâletin gerek cami ve mescidlerle gerekse din görevlileriyle yete­rince ilgilenme imkânı olmamıştır. Cumhuriyetin ilânından sonra, 3 Mart 1340 (1924) tarih ve 429 sayılı kanunla Şer’iy­ye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak Diyanet İşleri Reisliği kurulmuş, bütün cami, mescid, tekke ve zaviyelerin yönetimiyle bu­ralarda görevli olanların tayin, nakil, terfi, azil ve denetim yetkisi Diyanet İşleri Re-isliği’ne. vakıfların idaresi de cami vakıf­ları dahil Evkaf Umum Müdürlüğü’ne ve­rilmiştir. Fakat 429 sayılı kanunda Diya­net İşleri Reisliği’nin teşkilât yapısı ve kadroları yer almadığı gibi 1927yılına ge­linceye kadar bütçe kanunlarında da kad­rolar zikredilmemiştir. Esasen bu dönem­de, özellikle cami görevlileriyle ilgili kadro­ların sayısı ve dereceleri konusunda elde sağlıklı bilgiler bulunmamaktadır. Nite­kim 1927 malî yılı Muvâzene-i Umûmiyye Kanunu’nun 14. maddesinin müzake­resi sırasında sorulan bir soruyla ilgili ola­rak bütçe encümeni adına yapılan açık­lamada, Diyanet İşleri Reisliği’nin bütçe taslakları incelenirken cami görevlilerinin aldıkları maaş ve kadrolarının sayısı üç yıldan beri her yıl sorulduğu halde cevap alınamadığı, bu konuda mazbut kurallar bulunmadığı gibi görevlerin de çok çeşit­li ve dağınık olduğu belirtilmiştir.

Diyanet İşleri Reisliği’nin idarî yapısı ve kadroları ilk defa 1927 yılı bütçe kanu­nunda gösterilmiştir. Buna göre o sırada imam. hatip, müezzin ve kayyımların kad­rolarının toplam sayısı 5668’dir. Bu sayı 1928’de 4856’ya, I929’da 4631’e, 1930′-da 4264’e indirilmiştir. Bu dönemde üc­retlerin çok düşük olması sebebiyle din görevlilerinin başka işlerde de çalışmak zorunda bulunması, ayrıca personel ye­tersizliği yüzünden camiler bakımsız kal­mış ve görevlisi olmadığı için birçok cami kapanmıştır. Bu husus milletvekilleri ta­rafından da sık sık dile getirilmiş ve du­rumun düzeltilmesi istenmiştir. Bu istek­lere, ihtiyacın üzerinde cami bulunduğu gibi bütçe imkânlarının da elvermediği, cami ve mescidlerden ihtiyaç dışı kalanla­rın başka hizmetlerde kullanılabileceği. böylece görevlilere de yeterli ücret öde­menin mümkün olacağı şeklinde cevap ve­rilmiştir. 1927 malî yılı Muvâzene-i Umûmiyye Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca. Diyanet İşleri Reisliği tarafından hazırlanıp İcra Vekilleri Heyeti’nin 8 Ocak 1928 tarih ve 6061 sayı­lı onayı ile yürürlüğe konan talimat esasla­rına göre il ve ilçelerde müftülerin baş­kanlığında kurulan komisyonlarca tasnif çalışmalarına başlanmış, ancak bu çalış­ma tamamlanmadan 1931 MalîYılı Bütçe Kanunu ile bu görev Evkaf Umum Müdürlüğü’ne devredilmiştir. 25 Aralık 1932 ta­rih ve 13671 sayılı kararname ile yürür­lüğe konulan Cami ve Mescidlerin Tasnifi Hakkında Nizâmnâme hükümleri gere­ğince, il ve ilçelerde Evkaf Umum Mü­dürlüğü temsilcisinin veya mülkî âmirin başkanlığında kurulan tasnif komisyon­larının çalışmaları sonunda pek çok cami ve mescid tasnif dışı bırakılmış, böylece görevli sayısında da azalma olmuştur. Yi­ne bu yıla ait bütçe kanunu gereğince ca­mi ve mescidlerin yönetimiyle din görev­lilerinin tayin, nakil ve azilleriyle ilgili yet­kiler Evkaf Umum Müdürlüğü’ne verile­rek 4081 cami görevlisi, yirmi altı cuma ve kürsü vaizi Evkaf Umum Müdürlüğü’­ne devredilmiştir. 23 Mart 19S0 tarih ve S634 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Teş­kilât ve Vazifeleri Hakkındaki 2800 Sayılı Kanunda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 366S Sayılı Kanuna Ek Kanun’un yü­rürlüğe girmesinden sonra 4S03 cami görevlisi tekrar Diyanet İşleri Reisliği em­rine verilmiştir. 15 Aralık 1927 tarihli Şûrâyı Devlet kararıyla cami görevlilerinin aylıkları bütçeden karşılanmakla birlikte bunların memur sayılmamasına karar ve­rilmişse de Diyanet İşleri Başkanlığı”nın bütün personeli 14 Temmuz 1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamına alınmıştır.

22 Haziran 1965 tarih ve 633 sayılı ka­nun yürürlüğe girinceye kadar imamlık için okur yazar olma ve mahallî müftünün başkanlığında oluşturulan komisyonun yaptığı imtihanla belirlenecek meslekî eh­liyet dışında tahsil şartı aranmamıştır. Görev için ihtiyacın üzerinde istekli çık­maması halinde tayin için ehliyet imtiha­nı yeterli sayıldığı gibi talipler arasında dersiam, eski imam-hatip mektepleri, Medresetü’l-vâizîn, Medresetü’l-huta-bâ’dan mezun olanlarla 1340″tan önce icazet alanların bulunması durumunda bunlar ihtiyaçtan fazla olmadıkları takdirde ehliyet imtihanı yeterli görülmüş, ak­si halde eleme sınavı yapılmıştır. 18 Mart 1340 tarih ve 442 sayılı Köy Kanunu’na göre. aynı zamanda ihtiyar meclisi üyesi sayılan ve köy derneğinin intihabı, müf­tünün yazılı izni, mülkî âmirin onayı ile tayini yapılan köy imamları ile ücretleri şahıs, cemaat, dernek veya özel vakıflar tarafından ödenen kadrosuz camilerin imamlarının belgelerinin de ehliyet imti-hanıyla verilmesi gerekmektedir. Yürür­lüğe girdiği tarihte görevli olanların mük­tesep hakları saklı kalmak kaydıyla 633 sayılı kanunla bütün din görevlileri için belli nitelik ve öğrenim şartı konulmuş, ücretli kadrolarda çalışan cami görevli­leri maaşlı kadroya alınmış, bucak ve köy camileri için her yıl 2000 imam-hatip kadrosu verilmesi öngörülmüş ve görev­lilerin tayin usulü yeniden belirlenmiştir. Buna göre kadrolu imam-hatiplerin İmam-Hatip Lisesiikinci devre, bu ni­telikte istekli çıkmadığı takdirde birinci devre mezunu, köylere ait kadrosuz ca­mi imam-hatiplerinin ise imtihanla belirlenecek yeterli bilgiye sahip ve en az il­kokul mezunu olmaları istenmiş, kanu­nun öngördüğü nitelikte istekli bulunma­dığı takdirde yeterli din bilgisine sahip oldukları imtihanla tesbit edilen ilkokul mezunlarının vekil olarak tayinlerine im­kân sağlanmıştır. Fakat bu şekilde göre­ve alınmış yaklaşık 12.000 ilkokul mezu­nu vekil imamhatip. daha sonra hiçbir imtihana tâbi tutulmadan 24 Mart 1977 tarih ve 2088 sayılı kanunla asalete geçirilmiştir. Ayrıca bu kanunla, ücretlerini Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden almakta olan mülhak vakıflara bağlı camilerdeki görevliler de Diyanet İşleri Başkanlığı kad­rolarına geçirilmiştir. İmam-Hatip Lisesi mezunlarının Diyanet İşleri Başkanlığı kadrolarında istihdamı, bu okulların me­zun vermeye başladığı yıldan itibaren hızlı ve istikrarlı bir gelişme göstermiş olup halen bu oran % 90 nisbetini aşmıştır.

İmam-hatiplerin görevleri çeşitli tarih­lerde çıkarılan tüzük, yönetmelik ve yönergelerle belirlenmiştir. Esas itibariyle cami ve mescidleri ibadete açık tutmak, beş vakit namazla cuma. bayram, teravih ve cenaze namazlarını kıldırmaktan iba­ret olan bu görevlere 633 sayılı kanunun çıkarılmasından sonra müftünün izniyle isteyenlere Kur’ân-ı Kerîm öğretmek, iba­detle ilgili konularda cemaate bilgi ver­mek de eklenmiştir. Bazı büyük camiler­de sadece cuma ve bayram namazlarını kıldırmak ve hutbe okumak üzere hatip tayini yapılmışsa da bunlar devamlı olma­mış, genellikle bu görev imamlar tarafın­dan yürütülmüş, 633 sayılı kanunla da unvanlar “imam-hatip” olmuştur. Bir kı­sım selâtin camileriyle cemaati kalabalık camilerde birden çok imam bulundurulmuş, tayin ve nakilleri ise mahallî müf­tünün teklifi, mülkî âmirin inhası ve baş­kanlığın  onayı ile gerçek­leşmiştir. Bilhassa göreve yeni başlayan imam-hatiplere meslekî formasyon ka­zandırılması ve bilgi eksikliklerinin ta­mamlanması için Diyanet İşleri Başkanlığı’nca hizmetiçi eğitim programlan uy­gulanmış, bu amaçla ilki 1973’te Bolu’da olmak üzere eğitim merkezleri açılmış­tır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak görev yapanların dışında, cenaze teşkilâtı bulunan belediyelerin mezarlıklar şube müdürlükleri emrinde müslüman cena­zelerinin teçhiz ve tekfin işlerini yapmak, cenaze namazını kıldırmak, defnin usu­lüne göre gerçekleştirilmesini sağlamak ve definden sonra yapılmakta olan dinî hizmetleri yerine getirmekle görevli ce­naze imamları, aynı şekilde büyük has-tahanelerde vefat eden müslümanlann teçhiz ve tekfin hizmetini yürüten ve un­vanı “imam” olan hastahane görevlileri de bulunmaktadır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski