İnançoğulları Beyliği Tarihi, Eserleri, Hakkında Bilgi

İnançoğulları. Yaklaşık 1261-1368 yılları arasında önce Isparta-Alâiye, Elmalı, daha sonra sadece Denizli çevresinde hüküm süren bir Türkmen beyliği.

Lâdik veya Denizli beyliği olarak da anı­lan İnançoğuflan Beyliği’nin bilinen ilk şahsiyeti, XII. yüzyıl sonları ile XIII. yüzyıl başlarında Güneybatı Anadolu ucu meliki I. Gıyâseddin Keyhusrev tarafından fethe­dilen ve Esedüddin Ayaz ve Mübârizüddin Ertokuş adlı kumandanlar idaresin­de bulunan Denizli-Antalya yöresindeki Türkmen gruplarının başı Mehmed Bey’-dir. İnançoğullan adıyla anılacak beyliğin temelleri 1261’e doğru onun tarafından atılmıştır. Mehmed Bey ile kardeşi İlyas, damadı Ali Bey, emîrleri Sevinç ve Salur, Selçuklu Sultanı IV. Kılıcarslan’ın İlhanlılar’a dayanan saltanatını tanımadılar. An­cak Selçuklu-İlhanlı askerlerinin hareke­ti üzerine Hülâgû’ya başvurarak bağlılık bildirdiler. Bu istekleri önce kabul edil­mişse de 1262’de Anadolu Selçuklu ve İl­hanlı ordusu Mehmed Bey’in üzerine yü­rümüş, damadı Ali Bey’in ihanetiyle Meh­med Bey yenilmiş ve Uluborlu’da öldürülmüş. onun yerine Türkmenler’in başına Ali Bey geçmiştir. Eflâkî bu meşhur Türk­men beyini gazi ve bahadır olarak tavsif eder ve ak börk giyilmesini onun âdet ha­line getirdiğini söyler. Gerçekten Türkmenler o zamana kadar kızıl börk giymekteydi. Ali Bey”in de kayınpederi gi­bi Avşar boyundan bir Türkmen olduğu tahmin edilebilir. 1262’den 1277’ye ka­dar Selçuklularda bağlı kalan Ali Bey, İl­hanlı ve Selçuklu gücüne karşı dikkatli bir siyaset güttü. Fakat 1276’da Hatîroğ-lu, 1277’de Karamanlı isyanları ve Cimri olayından, ayrıca I. Baybars’ın Anadolu’­ya gelişinden doğan iktidar boşluğundan istifadeyle bağımsızlık sevdasına kapıldı. Ancak 1277’de yakalanarak Karahisarı-sâhib”e (Afyonkarahisar) sürüldü ve orada üzüntüden öldü.

Ali Bey’in yerine tayin edilen Türkmen beyinin adı belli değildir. Fakat bu sırada Yukarı Menderes havzasında Germiyanlılar’ın etkili olmaya başladığı, Menteşe Bey’in de bu yöreden batıya gittiği bilin­mektedir. Bunun yanında yörede Tuğrul Bey adlı bir beyden de söz edilmektedir. Tuğrul Bey, 1290 yıllarında diğer Türkmenler’le birlikte İlhanlı idaresine karşı yeniden büyük bir harekete girişmişti.

Bu arada. Ali Bey’in oğlu olup haneda­na adını veren Şücâüddin İnanç Mehmed Bey’in bu harekete karşı olduğu tahmin edilebilir. Nitekim isyanın Geyhatu Han tarafından bastırılmasından sonra isya­na katılmayan İnanç Bey, İç Batı Anado­lu’nun en önemli merkezi Denizli’ye tayin edildi (1292). İnanç Bey 1336’ya kadar İdarede kalarak İnançoğullan Beyliği’nin gerçek anlamda kurucusu oldu. Ancak bu sırada İnançoğulları’nın arazisi bir hayli küçülmüş bulunuyordu ve 1310’da Ger-miyanoğulları hâkimiyetlerini antik Lykus (Çürüksu) vadisine kadar yaymışlardı. İnanç Bey kuzeyindeki Germiyanoğulları dışında Hamîdoğulları, Menteşeoğulları ve Aydınoğulları ile de çok yakın ilişkiler kurdu.

XIV. yüzyıl başlarında İnançoğullan Bey­liği, küçük arazisiyle Batı Anadolu Türk­men beylikleri arasında önemli bir yer tutmaktaydı. Hatta bir bakıma onların, özellikle de Menteşeoğulları ve Aydıno-ğullan’nın en önemli insan gücü ve mal­zeme üssü durumundaydı. Bundan dola­yı zaman zaman Aydınoğulları ve Mente-şeoğullan’nın Denizli’ye de hâkim olduğu kaynaklarda belirtilmiştir. Ancak muhte­melen bu bir hâkimiyet meselesinden de­ğil çok yakın iktisadî ve siyasî iş birliğin­den kaynaklanmıştır. İnanç Bey siyasî var­lığını İlhanlı idaresiyle yakın münasebete bağlamıştı. Bu sebeple Timurtaş’ın 1326′-daki hareketinde vergiyi kabul etmiş, İl­hanlı Devleti’nin sona ermesine kadar “Toğuzlu” Tonuzlu Denizlil vergisi İlhan­lı kayıtlarında yer almıştır. Timurtaş ve İlhanlı etkisinin kaybolmasından sonra beylik Germiyanlılar’m baskısına mâruz kaldı.

733 yılı Ramazanında (16 Mayıs – 14 Ha­ziran 1333) Denizli’ye gelen ve İnanç Bey ile görüşerek ondan yakın ilgi gören İbn Battûta şehri ve İnançoğulları ailesini ay­rıntılı biçimde anlatır. Denizli’nin canlı ve etkili sosyal ve ekonomik hayatını aktaran İbn Battû­ta ahîler hakkında da bilgi vermektedir. 1336 yılında Mehmed Bey ölünce yerine oğlu Murad Arslan Bey geçti. Murad Arslan Bey ilmî çalışmaları teşvik ederek Türkçe kitap yazılmasını destekledi. 1362’den önce vefat eden Murad Arslan Bey’den sonra yerine geçen oğlu İshak Bey de ilmî çalışmalara önem verdi, bu arada bir medrese yaptırdı. Onun adını taşıyan medrese XVI. yüzyılda da varlığını sürdürüyordu. İnançoğullan muhteme­len 1368’de Germiyanoğulları’nın hâkimi­yetini tanımıştır. Ancak İshak Bey, 1391′-de Yıldırım Bayezid Denizli’ye geldiği sı­rada sağ olup bazı emlâkini ona satmış­tı. Yıldırım Bayezid daha sonra bu emlâ­ki Germiyanoğullarfna verdi.

İnançoğullan Beyliği, Güneybatı Anado­lu’nun XIII. yüzyıl ortalarındaki en önemli gücüydü. Fakat erken tarihlerde baş kal­dırması ezilmesine yol açmıştır. Kayı bo­yunun hâkim unsur olduğu sanılan ve in­san varlığı Menteşeoğulları ile Aydın Beyliği’nin esasını oluşturan bu beyliğin bü­yük Türkmen kitlesi üzerindeki hâkimiye­ti tam olarak bilinemeyen bazı sebepler­le Hamîdoğullan’na geçmiş, Ali Bey’den itibaren nüfuzları daralarak yalnız Denizli çevresindeki nisbeten küçük bir sahada hâkim olmuştur. Ancak bu saha yine de önemli bir yerdir. Nitekim İnançoğullan Hamîd, Germiyan, Aydın ve Menteşe beylikleriyle ilişkilerini uzun süre başarı ile sürdürmüşlerdir. İnançoğullan zamanın­da Denizli şehri önemli bir iktisadî mer­kez olarak ortaya çıkmıştır. Lâdik şehrinin yerli Rumlar’ının kısmen tesirine rağmen burası tam bir Türk şehri olmuş, 20.000 kadar nüfusu ile yörenin en kalabalık mer­kezi haline gelmiştir.

Beyliğin dikkate değer bir faaliyeti de Türkçe’yi bir ilim dili yapmaktaki katkısı­dır. Zira İnançoğullan beyleri Türkçe eser yazılmasını teşvik etmiştir. Adlarına ya­zılan Türkçe tefsirler dönemin en önemli örneklerini oluşturur. Bunun bir sonucu da eğitim hayatında görülür. Ancak De­nizli’de oldukça sık olan zelzeleler onlar­dan kalan yapıları yok etmiştir. XIII. yüz­yıl ortalarında bazı siyasî hadiselere karı­şan İnançoğulları’nın bu dönemde sessiz kalan kuzeybatı ucu, XIV. yüzyılın ikinci yarısında yöredeki Türkmenler’in liderli­ğini üstlenerek Osmanlı Devleti’nin teş­kilinde rol oynamıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

 

Daha yeni Daha eski