Abdülahad Davud’un (ö. 1930) Hıristiyanlığa reddiye olarak kaleme aldığı eser.
Aslen bir Katolik rahibi iken müsiüman olan Abdülahad Davud’un Hıristiyanlığı tenkit ve reddetmek üzere yazdığı eserlerin ilkidir. Hıristiyan ilahiyatı tahsil eden ve uzun yıllar rahiplik yapan müellif 1900″-lü yılların başından itibaren, Hz. îsâ’nın çarmıha gerilerek idam edilmesiyle ilgili hıristiyan doktrininin gerçekliğinden şüphe etmiş ve bunun bâtıl bir tasavvur olduğuna kanaat getirmiştir. Bu fikrini delillerle ortaya koyup İncil ve haçın muammasını aydınlatmak için bu eserini kaleme almıştır.
Kitabın mukaddimesinde teslis inancını eleştiren müellif Hz. îsâ’nın çarmıha gerilmediğini belirtir. Ahd-i Cedîd hakkında bilgi vererek Ahd-i Cedîd külliyatını oluşturan yirmi yedi kitabın ancak İznik Konsili’nde (325) tesbit edilebildiğini, böylece Hıristiyanlığın 325 yıl boyunca resmen kutsal sayılan kitaplar külliyatından mahrum kaldığını söyler. Bu arada İznik Konsili’nin iç yüzünü de irdeler ve Ahd-i Cedîd’deki risale yazarlarının hem dört İncil’in mevcudiyetinden hem de birbirlerinin yazdıklarından habersiz olduklarını İspat eder. Katolik kilisesinin İncil’den ziyade papanın yanılmazlığına ve kilise geleneğine (tradition) önem verdiğini ifade eden müellif İncil’in gerçek mânasını, havariler ve ilk hiristiyan cemaatinin İncil’den ne anladığını, kaç çeşit İncil bulunduğunu Ahd-i Cedîd’den verdiği misallerle açıklar. İncil’in maksat ve mevzuunun “İslâm” ve “Ahmed”, Hz. îsâ’nın sözlerindeki en önemli kavram olan melekûtuİlahın da İslâm dini olduğunu, söz konusu kavramların Grekçe, Süryânîce ve İbrânîce karşılıklarının etimolojisini yaparak ortaya koyar.
Abdülahad Dâvûd, eserinde ayrıca İslâm-hıristiyan tartışmasının ana meselelerine eğilmiş, tartışma konularını belirterek hıristiyan ilahiyatı tahsil etmesinin ve uzun yıllar hıristiyan din adamı olarak çalışmasının kendisine kazandırdığı birikim ve araştırma metodu sayesinde hıristiyan kutsal kitapları ve inançları üzerine ciddi eleştiriler yapmıştır. Bu eleştirilerde ilmî usullerden ayrılmayan yazar, Grekçe yazılan İnciller’in Hz. îsâ’nın mesajını naklederken düştüğü hataları ve tercüme yanlışlıklarını da göstermiştir. Mevcut İnciller’den hiçbirinin Hz. îsâ’ya gönderilen gerçek İncil olmadığını, bunların sadece birer mev’izadan ibaret bulunduğunu, ayrıca Hz. îsâ’nın konuştuğu dilde kaleme alınmadıkları için temel kavramların değişik şekillerde tercüme edildiğini veya farklı yorumlandığını ayrıntılı etimolojik tahlillerle ortaya koymuştur. Osmanlı Meclis-i A’yân üyesi Seyyİd Ubeydullah Efendi’nin oğlu Seyyid Abdülkadir’e ithaf edilen eser basılmış olup (İstanbul 1329) Kudret Büyükcoşkun tarafından sadeleştirilerek tekrar yayımlanmıştır (İstanbul 1999).
TDV İslâm Ansiklopedisi