Üç Kardeş Meselesi-İhve-i Selâse Nedir, Hakkında Bilgi

İhve-i selâse. Allah’ı zorunluluk altına sokan vücûb görüşünün eleştirisi için kullanılan sembolik bir örnek.

Ebü’l-Hasan el-Eş’arî’nin Önceleri men­sup olduğu Mutezile mezhebini terkedip Sünnîliğe geçişi, bazı kaynaklarda gördü­ğü rüyalara dayandırılırken bazılarında sembol olarak düşünülen üç kardeş konu­sunda hocası Ebû Ali el-Cübbâî ile yaptığı münazaraya bağlanmaktadır. Problem, Mu’tezile’nin adi prensibinin bir sonucu olarak, “Kul için iyiyi, hatta en iyi olanı ya­ratmak Allah’a vaciptir” şeklinde ifade edilen aslan ve vücûb görüşüne tepki ola­rak ortaya konulmuştur. Allah’a hiçbir şe­yin vacip olmayacağı görüşünü benimse­yen Eş’arî, bunu ispat etmek için bir “üç kardeş meselesi” tasarlamış ve hocası Ebû Ali el-Cübbâî’ye biri mümin, diğeri kâfir, üçüncüsü de henüz çocukken Ölen üç kardeş hakkındaki kanaatini sormuş­tur. Cübbâî’nin birincisinin cennete, ikin­cisinin cehenneme konulacağı, üçüncü­sünün ise azaptan kurtulmakla birlikte cennete giremeyeceği şeklinde cevap vermesi üzerine Eş’arî üçüncü kardeşin şöy­le itiraz edebileceğini söylemiştir: “Rabbim! Bana ömür verseydin de sana iman ve itaat ederek yaşasaydım ve cennete girseydim. Benim için en uygun olanı yap­man gerekirdi”. Cübbâî, bu itirazı Allah’ın söz konusu çocuk için en uygun olanı ya­rattığını, zira yaşadığı takdirde âsi olup cehenneme gireceğini söylemek suretiyle cevaplamışsa da Eş’arî bu çözümün kâfir olan kardeşe uygun düşmediğini hatırlat­mış ve kendisinden tatminkâr bir cevap alamadığını ifade etmiştir.

İhve-i selâse meselesi genel olarak Eş-‘arî’nin Mu’tezile’yi terkediş sebebi olarak gösterilse de bazıları, Eş’arî’nin bu soru­ları Mu’tezile’yi terkettikten sonra onların ilâhî bilgi ve adalet görüşlerinin Sünnî gö­rüş karşısındaki tutarsızlığını göstermek amacıyla ortaya attığını ileri sürerler. Üç kardeş meselesi çoğunlukla Mu’tezile’nin aslah prensibiyle irtibatlandınlarak anla­tılır. Halbuki aslah telakkisini Bağdat Mu’tezilîleri benimseyip Allah’a vacip görür­ken Basra Mu’tezilîleri bunu vacip değil bir ilâhî lütuf olarak kabul ederler. Basra Mu’tezilîleri’nden olan Cüb­bâî’nin de aslah fikrini savunmadığına, hatta onun aleyhine kitap yazdığına dair görüşler bulunmaktadır. Ayrıca Eş’arî, Mu’tezile gruplarının çeşitli görüşlerini naklederken aslah ve vücûb çerçevesine giren meselelere temas ettiği halde ihve-i selâseden söz etme­mektedir. Erken devir Eş’arî biyografi ve kelâm kitaplarında da bu mesele bir mal­zeme olarak kullanılmamaktadır. Hatîb el-Bağdâdî. Eş’arî’nin Târîhu Bağdâd’-daki biyografisinde üç kardeş meselesine temas etmemiştir. Eş’arî’nin kelâml gö­rüşlerini müstakil bir kitapta toplayan İbn Fûrek de onun bakışı açısından dini benimseme ve yaşama yönünden çeşitli gruplara ayırdığı insanların uhrevî du­rumları hakkında fikir beyan ederken üç kardeş konusuna değinmemiştir. Abdülkâhir el-Bağdâdî de Cübbâî ile Eş’arî arasında ge­çen fikrî tartışmalardan söz ettiği halde ihve-i selâse meselesine yer vermez. Gazzâlî ise Mu’­ezile’nin salâh ve aslah görüşünü eleşti­rip ilâhî iradenin sınırlandırılamayacağını ortaya koyarken üç kardeş örneğini onla­ra karşı kullanmakta, fakat bunların kar­deş olduklarını belirtmemekte ve Eş’arî tarafından kullanıldığından da söz etme­mektedir. Gazzâlî bu meseleyi farklı bir olay olarak değil, problemi ortaya koyan hayalî bir senaryo olarak görmektedir. Ebü’l-Hasan el-Eş’arîve mensupları hakkında biyografik bir eser olan Tebyînü kezibi’l-müfterî müellifi İbn Asâkir de Eş’arî’nin Ehl-i sünnefe ge­çişini Hz. Peygamber’in rüyadaki irşadına bağlarken üç kardeş meselesini söz konusu etmemektedir.

İhve-i selâse meselesini Cübbâî ile Eş-‘arî’ye ilk defa nisbet eden Fahreddin er-Râzî olup olay ondan sonra tarihî bir vakıa şeklinde aktarılmıştır. Râzî, bu iki şahsı karşı karşıya getirmekle birlikte olayı Eş­’arî’nin mezhepten ayrılış sebebi olarak da göstermemektedir. Onun nakline göre Eş’arî, hocasından ayrıldıktan sonra ara­larındaki soğukluk artarak devam etmiş­tir. Bir gün Cübbâî’nin meclisine gizlice giden Eş’arî, dinleyicilerden bir kadından rica ederek hocaya bu meseleyi sormasını istemiş, kadın soruyu sorunca hoca böy­le bir meseleyi bir kadının sormasından şüphelenmiş, bu arada Eş’arî’yi görmüş ve durumu anlamıştır. Daha sonra İbn Hallikân, Zehebî, Sübkî, îcî, Teftâzânî ve Taşköprizâde eserlerinde üç kardeş meselesine yer ve­rerek hadiseyi Eş’arî’nin Mu’tezîle’den ay­rılış sebebi olarak göstermişlerdir. Mu’te­zile kaynaklarında ise konu hiç yer alma­mıştır. Öyle anlaşılıyor ki ihve-i selâse meselesi başlangıçta tarihî bir olay olma ye­rine problematik bir örnek olarak ortaya çıkmış, Râzî bunu Eş’arî’nin Cübbâî’ye karşı üstünlüğünü tescil etmek ve onun şöhretini arttırmak amacıyla bir senaryo haline getirmiştir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski