İskender Paşa Camii -Ahlat- Tarihçe, Mimari, Hakkında Bilgi

İskender Paşa Camii. Ahlat’ta Osmanlı döneminde yapılmış ilk cami.

Kanûnî Sultan Süleyman’ın ikinci İran seferinden (955/1548) sonra bölge İle be­raber Ahlat kesin olarak Osmanlı toprak­larına katılmıştır. Bu sefer sırasında Van Kalesi’nin alınmasında büyük katkısı olan İskender Paşa da Van beylerbeyliğine ge­tirilmiştir. İskender Paşa. Ahlat ve bölgenin imarında büyük rol oynamış, pek çok hayrat yaptırmıştır. Bu hayratından biri de Ahlat’taki İskender Paşa Camii ve Hamamı’ndan oluşan külliyedir.

İskender Paşa Camii, Osmanlı döne­minde yapılan Yenikale’nin iç kale bölü­münde ve meyilli bir arazi üzerinde ku­rulmuştur. Caminin güneydoğusundaki hamam yıkık durumdadır. Yapıda üç ki­tabe mevcuttur. Bunlardan cümle kapısı üzerinde yer alan 972 (1564-65) tarihli kitabe yapının inşa tarihini verir. Gövde­sinde damla motifleri içinde yer alan iki kitabeden biri 978 (1570) tarihli minare­nin tarih, diğeri ise “Ahlatlı büyük baş-mimar” ibaresiyle usta kitâbesidir. Kita­belerin üçü de Arapça ve Farsça olup celî sülüs hatla yazılmıştır. Ahlat. İstilâlar ve tabii âfetler yüzünden pek çok defa yakı­lıp yıkılmış, yapıların çoğu tahrip edilmiş­tir. Ayakta kalan eserler arasında yer alan cami XIX. yüzyılın sonuna kadar sağlam olarak gelmiştir. XX. yüzyılın başında böl­geyi gezen W. Bachmann’ın çektiği fotoğ­raflarda, son cemaat yerinin yıkıldığı ve kubbedeki kurşunların söküldüğü görül­mektedir. I. Dünya Savaşı sırasında (1915) bölgeyi istilâ eden Ruslar tarafından yapı büyük bir tahribe uğramıştır. Minarenin şerefeden yukarısı yıkılmış ve taşınabilir bütün eşyaları götürülmüştür. Bu tarih­ten sonra cami tamamen metruk hale gelmiş ve uzun süre kullanılamamış olup 1990-1995 yıllarında Vakıflar Genel Mü­dürlüğü tarafından tamir edilerek yeni­den ibadete açılmıştır.

Caminin beden duvarlarından daha yüksekte ele alınan son cemaat yeri üç bölümlüdür. İki yanı duvarla kapalı olan bu mekân, iki sütuna oturan üç sivri ke­merle kuzeye açılmakta olup bölümleri­nin üzerleri kubbe ile örtülüdür. Geçişleri pandantiflerle sağlanmış olan kubbeler dıştan sekizgen kasnak üzerine oturmak­tadır. Harime girişi sağlayan kapı sivri ke­mer içine alınmıştır. Kapının iki yanında dikdörtgen çerçeve içine alınmış yuvarlak kemerli mihrap nişi vardır. Son cemaat yerinin duvarlarında on sıra beyaz, on bir sıra siyah andezit taşlarının nöbetleşe sıralanmasından oluşan renkli taş işçiliği görülmektedir.

Yapının dış cepheleri kahverengi ande­zit (Ahlat) taşından sade olarak yapılmış­tır. Cephelerdeki pencereler sivri kemer­li birer alınlığa sahiptir. Batı cephesinin minareye yakın kısmında yerden 1 m. yükseklikte mazgal biçiminde bir bölüm bulunmaktadır. Bu kısım ya güvercinlik ya da sonradan kapatılmış harime geçiş yeri olabilecek bir bölüm olmalıdır.

Caminin kuzeybatı köşesindeki mina­rede kare kaide üzerindeki onikigenlerle silindirik gövdeye geçilmektedir. Kaide­nin kuzey yüzünde satrançlı kûfî “Ali” yazısı bulunmaktadır. Silindirik gövdenin orta bölümüne yakın yerde beyaz ande­zit taşı ile vurgulanmış damla motifi için­de inşa ve usta kitabeleri yer almaktadır. Alem kısmı 1995 yılında yeniden yapılan minarede mukarnaslarla geçilen şerefe­nin korkulukları orijinalinde ahşap olup bunlar son tamirde metal olarak yenilen­miştir.

Harim 13 x 13 m. ölçüsünde kare bir plana sahiptir. İbadet mekânını köşeler­den tromplarla geçilen 13 m. çapındaki tek kubbe örtmektedir. Kubbenin ağırlı­ğı sekiz sivri kemerle beden duvarlarına aktarılmıştır. Kubbe dıştan sekizgen kas­nak üzerine oturmuş olup basık kubbe şeklindedir. Sekizgen kasnağın her yü­zünde harimi aydınlatan sivri kemerli pencereler vardır. Harimin beden duva­rındaki pencereler sivri kemerli niş içinde ele alınmış olup dikdörtgen açıklıklıdır.

Eksende yer alan mihrap Rus İstilâsı sırasında harap olmuş. 1990-1995 tami­rinde aslına uygun olarak yeniden yapıl­mıştır. Duvar yüzeyinden öne çıkıntılı ola­rak ele alınan mihrap nişi yarım daire şek­linde düzenlenmiştir. İki yanda sütunçe-lerle sınırlandırılmış olan niş. üstte üç di­limli kemer formunda bir kavsarayla ör­tülmüştür. Yapının minberi ve mahfili orijinal değildir. Eski mahfilden günü­müze duvardaki kiriş yerlerinin izleri kal­mıştır. İskender Paşa Camii, bölgede ya­pılan Osmanlı camilerinin öncüsü ve kla­sik tek kubbeli plan şemasının taşradaki önemli bir uygulaması olması açısından dikkat çekicidir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski