İstidlal Nedir, Ne Demek -Mantıkta- Anlamı

İstidlal. Bir veya birden çok önermeden başka bir önerme çıkarma, akıl yürütme anlamında mantık terimi.

Sözlükte “yol gösterme, rehberlik et­me” anlamındaki delâlet kökünden tü­reyen ve “birinin rehberliğini isteme, delil arama” gibi mânalara gelen istidlal keli­mesi mantık terimi olarak “bir iddiayı is­pat etmek amacıyla delil ortaya koyma” anlamında kullanılır. Günümüz Türkçe’­sinde çıkarım ile karşılanan istidlalin Fransızca karşılığının “raisonnement” ol­duğunu söyleyen İsmail Fenni Ertuğrul, “inference” teriminin daha genel bir anlama geldiğini ve istidlal (raisonnement), istintaç (deduction), istikra finduction) yöntemlerinin üçünü de kapsadığını be­lirttikten sonra istikra yoluyla olan istid­lale “inference” denmesinin daha uygun olacağını ve çoğunlukla bu mânada kul­lanıldığını söylemektedir.

İstidlal, zihnin daha önce bilinen bir ve­ya birden çok önermeden (kazıyye) bilin­meyen bir önermeyi sonuçlandırma, açı­ğa çıkarma işlemidir. Diğer bir ifadeyle istidlal, daha önce doğruluğu bilinen ya­hut doğru olduğu sanılan bir hüküm ve­ya hükümlerden hareketle bilinmeyen bir hükme ulaşmaktır. Bu ise bilinmeyene ulaşabilmek için bilinen hükümleri belli bir şekilde düzenlemeyi gerektirir. Şu hal­de istidlal, bir veya birkaç önermenin di­ğer bir önermeyi doğrudan yahut dolaylı olarak içerdiğini ispat etme işlemidir. Me­selâ, “Dünya değişkendir Her değişken yaratılmıştır” önermelerinin doğruluğu önceden bilinirse bunlardan. “Dünya ya­ratılmıştır” önermesine ulaşılır.

Bazı mantıkçılara göre istidlal, zihnin tikelden tümele veya tümelden tikele ya da iki tikelin birinden diğerine intikalidir. Eğer intikal tikelden tümele yahut sebep­liden sebebe olursa buna “istidlâl-i innî”, aksi olursa “istidlâl-i limmî” denir. Meselâ bir yerden duman çıktığını görerek orada ateş bu­lunduğunu istidlal etmek istidlâl-i innî, gece ateşi görüp de ondan duman çıktı­ğını istidlal etmek istidlâl-i limmî türün-dendir. Bir istidlalde en az iki önerme var­dır. Bunlardan daha önce bilinen önerme veya önermelere öncül [mukaddem, meb­de] öncüller vasıtasıyla ulaşılan önermeye de sonuç [netice, dâva. matlûb] adı verilir.

İstidlal bir zihin ameliyesi olduğundan çeşitli istidlal tiplerinin araştırılması psi­koloji ve mantığın ortak alanıdır. Ancak mantık, hakikat olanı ortaya koymak için kendi geçerliliği açısından farklı istidlal tiplerini inceler; değerlerine göre sırala­ma yapar; sonuç veren ve vermeyen is­tidlal şekillerini birbirinden ayırır. Psiko­loji ise istidlali verdiği bilginin geçerliliği veya geçersizliği yönünden araştırmayıp istidlal yaparken zihnin nasıl bir ameliye yürüttüğünü anlamaya çalışır.

Mantık kitaplarında istidlalle ilgili çe­şitli tasnifler yapılmıştır. Bir tasnife göre istidlal önce vasıtasız ve vasıtalı olarak iki kısma ayrılır. İslâm mantıkçılarının “ahkâ-mü’l-kazâyâ,[önermeler arası ilişkiler] Batı mantıkçılarının genellikle “istidlal” [akıl yürütme-raissonnement] bölümü içinde in­celedikleri vasıtasız istidlaller bir öncüllüdür. Bu tek bir önermeden düz döndürme [aks-i müstevî-conversion simple] ters döndürme [aks-i nakız-contraposition] ve karşı olma [tekabül-opposition] ile yapılan istid­laldir. Vasıtalı istidlale [dolaylı akıl yürütme-inference mediate] gelince bunda sonuç önermesine ulaşabilmek için aralarında ortak bir terimin bulunduğu birden çok önermeye ihtiyaç vardır. Klasik mantıkçı­lar bu anlamda istidlali kıyas[tasım-syllo-gisme] istikra ve temsil şeklinde üç kıs­ma ayırırlar. Bu istidlalde zihin ya tümel (küllî) hakkında sabit olan bir hükümle ti­kel (cüzî) üzerine hükmeder (kıyas), ya ti­keller hakkında sabit bir hükümle tümel üzerine hükmeder (istikra), ya da araların­daki benzerliğe dayanarak bir tikel hak­kında sabit olan bir hükümle başka bir tikel üzerine hükmeder (temsil). Ancak temsilin tek başına bir akıl yürütme yolu olup olmadığı tartışmalıdır. Bazı mantık­çılara göre vasıtalı istidlali istintaç (deduction). istikra ve temsil kısımlarına ayırmak daha doğru olur. Çünkü istintaç kıyastan daha geneldir. Her kıyas istintacdır, fakat her istintaç kıyas değildir.

Çoğunlukla istidlal ile hüccet eş anlam­lı terimler gibi kullanılmakla birlikte bu ikisi tamamıyla aynı şey değildir. Zira masdar kalıbında türetilmiş bir kelime olan istidlal bir dizi zihnî faaliyeti ifade eder; o da bilinmeyen bir hükmü (önerme) ortaya çıkarmak amacıyla bilinen hüküm­lerin düzenlenmesi ve birbirine bağlan­masıdır. Bu sebeple mantıkçılar istidlali “maksadı ispat etmek için delil ortaya koyma” olarak tanımlamışlardır. Bu ta­nım, istidlalin zihne ait bir dizi işlem (fa­aliyet) olduğu anlamını teyit eder. Hüccet ise masdar değil isim olup kelime kalıbı­na girmiş tam, apaçık bir hükümdür. İs­tidlal zihnî bir faaliyet dizisini izlemesin­den dolayı olgunlaşır, açıklık kazanır ve dille ifade edilir. İstidlalin aldığı bu son şe­kil üzerine de hüccet ortaya çıkar.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski