İstikra. Tikel önermelerden tümel bir sonuca ulaşılmasını sağlayan akıl yürütme yöntemi.
Sözlükte “bir şeyin durumunu ve özelliklerini öğrenmek için araştırma yapma, çaba harcama” anlamına gelen istikra mantıkta tikelden (cüz’î) tümele (külli). özelden genele, tek tek olguların bilgisinden bu olguların dayandığı kanunların bilgisine götüren zihinsel işlem için kullanılan bir terimdir. İstikrayı Hârizmî “bir tümeli bütün tikelleri vasıtasıyla tanıma”, İbn Sînâ, “bir tümelin tikellerine ait hükme dayanarak o tümel hakkında bir hüküm verme”, Gazzâlî. “tümel bir kavram altındaki birçok tikeli gözden geçirerek sonunda bu tikellerde ortak bir hüküm bulmak suretiyle söz konusu tümel hakkında aynı yargıda bulunma şeklinde tanımlamışlardır. Mantık açısından dolaylı istidlal yollarından biri olan istikrada öncüller araştırma ve inceleme yoluyla elde edildiği için yönteme bu ad verilmiştir. İstikra karşılığında Batı dillerinde induetion, Türkçe’de tümevarım terimleri kullanılmaktadır.
İstikra işlemiyle zihin, tikel varlık ve olayları incelemek suretiyle genel bir hükmün (kanun) ortaya konması doğrultusunda çaba gösterir. Bir kanun en azından Önceden farzolunan bir genelliğin ifadesi, bir olgunun başka bir olguyu takip etmesi ve mutlak surette onunla birlikte bulunması demektir. Dolayısıyla olgulardan kanunları, genel hükümleri çıkarmak sadece tikel olandan tümeli çıkarmak değil aynı zamanda olağan olandan zorunlu olanı çıkarmak anlamına gelir. Şu halde istikra, bütünü kapsayan genel bir hükme ulaşabilmek için tikellerin tamamını veya bazısını araştırmak suretiyle işleyen bir yöntem, diğer bir ifadeyle zihnin tikellere dair hükümlerden altında bu tikellerin bulunduğu tümel hakkında bir yargıya geçişidir. Meselâ bakır, demir, altın ve gümüşten her birinin ısı etkisiyle genleştigini ve bunların hepsinin maden olduğunu bildikten sonra, “Bütün madenler ısıtılınca genleşir” hükmüne varmak; aynı şekilde gramerde kelime kavramının isim, fiil ve edatlardan oluştuğunu, isim. fiil ve edatın da anlamlı sözcükler olduğunu bildikten sonra bütün kelimelerin anlamlı sözcükler olduğu hükmüne varmak birer istikradır.
İstikranın hem duyum hem düşünmeyle (zihin) ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim madenlerin ısıdan nasıl etkilendiğini bilmek istediğimizde önce madenleri teker teker ısıtmak suretiyle deneyden geçiririz. Bundan sonra sıra zihnî safhaya gelir. Akıl yürütme, yani elde edilen veriler üzerinde hüküm verme sürecinin işlediği bu safhada tikeller arasındaki ortaklığın neden kaynaklandığını (sebep) keşfetmek suretiyle sebep-sonuç (illet-ma’lûl) ilişkisinin kuralları çerçevesinde genel bir hükme ulaşılır. Bu ilmî istikradan başka avamın bazı sıradan tecrübelerden, aynı türden tek tek tecrübeler arasındaki ortak noktalardan hareketle bunların bütünü hakkında hüküm vermesine de istikra denmektedir. Meselâ tek tek cisimlerin hareket halindeyken durduklarının görülmesinden sonra bu gözlemlere dayanarak, “Hareket halindeki her cisim sonunda duracaktır” şeklinde genel bir hükme varmak böyledir. Buna karşılık bilim adamı, hareket halindeyken duran cisimlerin sürtünme sebebiyle durduğunu bildiği için yukarıdaki hükmü onaylamaz ve kendi hükmünü. “Hareket halindeki bütün cisimler herhangi bir sebep tarafından engellenmedikçe hareketine devam eder” şeklinde ortaya koyar. Bu örneklerde görüldüğü gibi iimî istikra avamî istikrayı çürütebilmektedir.
Mantıkçılar istikrayı tam ve eksik (nakıs) diye ikiye ayırırlar. Tam İstikra bir bütünün parçalarının tamamım, bir tümelin kapsamındaki tikellerin hepsini inceleyerek o bütün ve tümel hakkında genel bir hükme varmak şeklindeki akı! yürütme olup kesin bilgi ifade eder. Meselâ, “Bitkiler, hayvanlar ve insanlar teneffüs ederler: bilinen bütün canlı varlıklar bitkiler, hayvanlar ve insanlardan ibarettir: şu halde bütün canlı varlıklar teneffüs ederler” şeklindeki akıl yürütme tam istikradır. Aristo’ya göre kıyasta orta terim vasıtasıyla büyük terimle küçük terim, istikrada ise küçük terim vasıtasıyla büyük terimle orta terim karşılaştırılarak sonuca ulaşılır. Onun verdiği örnekle. “İnsan, at ve katır uzun ömürlüdür; insan, at ve katır safrasız hayvanların tamamıdır; o halde bütün safrasız hayvanlar uzun ömürlüdür” şeklindeki ifade istikra olduğu halde, “Safrasız hayvanlar uzun ömürlüdür; insan, at ve katır safrasız hayvanlardır-, şu halde İnsan, at ve katır uzun Ömürlüdür” ifadesi -aynı terimlerden oluşmasına rağmen- kıyastır. Tam İstikraya “kıyâs-ı mukassim, kıyâs-ı burhâ-nî, istikrâ-i hakiki, istikrâ-i müstevî” gibi adlar da verilmektedir.
Eksik istikra bir tümelin kapsamındaki tikellerin bir kısmını inceleyerek örnekleme yöntemiyle o tümel hakkında genel bir hükme varmak şeklindeki akıl yürütmedir. Meselâ bazı hayvanların besinlerini çiğnerken alt çenelerini hareket ettirdikleri gözlemine dayanarak her hayvanın besinlerini alt çenesini hareket ettirerek çiğnediği şeklinde bir sonuca varmak eksik istikradır. Bu tür bir istikra sadece zan İfade eder, bu yöntemle ulaşılan sonuç kesin değil ihtimallidir. Nitekim timsah besinlerini çiğnerken üst çenesini hareket ettirir. Eksik istikraya “büyültücü tümevarım” veya “bilimsel istikra” da denmektedir. Tabiat kanunlarına genellikle eksik İstikra ile varılmaktadır. İbn Sînâ da bunun yaygın istikra türü olduğunu söyler.
İstikra, İslâm kültür dünyasında zaman zaman çeşitli disiplinlerde kullanılmış olmakla birlikte tam istikra tatbik İmkânı sınırlı bulunduğu, eksik istikra da yeterince güvenilir olmadığı için tayin edici bir istidlal şekli olarak itibar edilmemiştir. Ba-tı’da ise özellikle Rönesans’tan itibaren deneysel bilimlerin gelişmesiyle birlikte giderek kıyastan daha önemli bir bilgi ve düşünme yöntemi haline gelmiştir. Pozitivizmin gücünü ve etkisini kaybetmesine paralel olarak istikra da esaslı tenkitlere konu olmuştur.
TDV İslâm Ansiklopedisi