Milâttan önce 3000’Ii yıllarda ilk yerleşmenin olduğu kabul edilen İzmir şehri tarih boyunca depremler ve yangınlar yüzünden sık sık harap olmuş ve yenilenmiştir. Büyük bir kısmı XIX. yüzyıl ve sonrasına ait eski doku üzerinde Türk döneminden XVII. yüzyıl ve sonrasına tarihlenen eserleri görmek mümkündür.
Savunma Amaçlı Yapılar. Şehrin Savunmasının en önemli yapıları şehre giriş sırasına göre Sancak Kale (Yeni Kale), Liman Kalesi ve Kadifekale’dir. Kalelerden en erken tarihli olan ve İskender’in haleflerinden Lysimakhos tarafından yaptırıldığı söylenen Kadifekale (Yukarı Kale) şehrin güneyindeki Kadife (Pagus) dağının üzerinde kurulmuştur. Liman Kalesi [ Aşağı Kale, Hisar Kalesi, Ok Kalesi] 1231-1235 yılları arasında iç limanın ağzında yaptırılmıştır. Aziz Petrus ve Aşağı Kale olarak tanınırken daha sonra Hisar Kalesi olarak da anılmaya başlandı. Bu yapı Fâtih Sultan Mehmed döneminde tamir ettirilmiş, ancak 1969-1870’te yıktırılmıştır. En son yaptırılan ve günümüzde de ayakta olan Sancak Kale ise Sancak-burnu’ndadır. 1066 (1656) yılında inşa ettirilen kale 1099 (1688) depreminde yıkılmış ve yeniden yapılarak 11O2’de(1691) tekrar kullanılmaya başlanmıştır. 1829′-daonarılıp 1890-1891 yıllarında da esaslı bir şekilde elden geçirilmiştir.
Cami ve Mescidler. İzmir’deki en erken tarihli cami, XIV. yüzyıl başlarına ait Ka-difekale’deki Yukarı Kale Camii olup günümüze kadar gelmemiştir. Kaynaklardan şehirde XVI. yüzyıl sonlarında iki – üç, 1063’lerde (1653) on beş, 1111 “de (1699-1700) on yedi. 1701 ‘de on dokuz, 1831 de yirmi dört cami, 1878’de yirmi üç cami, kırk bir rnescid. 1908’de elli üç cami, elli bir mescid bulunduğu anlaşılmaktadır. İzmir’in uğradığı çok sayıda deprem ve yangın felâketi bu yapılardan bazılarını tamamen ortadan kaldırmış, bazıları da onarımlar geçirerek değişikliğe uğramıştır.
Şehirdeki tek kubbeli kare ibadet mekânı ile kuzeydeki son cemaat yerinden ve bir minareden oluşan geleneksel cami şemasını sürdüren örnekler şunlardır: XV. yüzyıla ait veya daha erken tarihli olabileceği belirtilen Pazaryeri’ndeki Han Bey (Pazaryeri) Camii; XVII. yüzyılda Tayyibe Hatun tarafından yaptırılan, 1737’de ve XIX. yüzyılda onarılarak çeşitli mekânlar eklenen Anafartalar caddesindeki Hatu-niye Camii; 1652’de Hacı Hüseyin Aga’nin yaptırdığı, 1774-1775, 1892-1893, 1893-1894 yıllarında onarım gördüğü anlaşılan, dükkân ve depoların bulunduğu bir alt yapının oluşturduğu alan üzerine oturtulmuş, Anafartalar caddesi üzerindeki Başdurak(Hacı Hüseyin) Camii; 1082 (1671) tarihli vakfiyesine göre Yûsuf Çavuşzâde Ahmed Ağa tarafından inşa ettirilen, 1812ve 1902 yıllarında onarılan Kemeraltı’ndaki Kemeraltı [Mûsâ Bâlî Yakası -Ahmed Ağa] Camii; yine Kemeraltı’ndaki, 1893 tarihli vakfiyeye göre Sâlepçizâde Ahmed Ağa’nın yaptırdığı, mektep, medrese ve dershanenin bulunduğu bir altyapının üzerindeki Sâlepçioğlu Camii; 1083 (1672-73) yılında Ali Ağa tarafından yaptırılan, 1896-1897 ve 1958 yıllarında onarılan Ali Ağa mahallesindeki AH Ağa Camii: 1737 tarihli vakfiyesinden Alanyalı Hacı Veli Ağa tarafından inşa ettirildiği anlaşılan, Anafartalar caddesindeki Hacı Veli Ağa (Mumyakmaz| Camii; 1889-1890 tarihli, Topaltı semtindeki Bâ-lâdur Hacı Bey (Topaltı) Camii; 1892-1893 tarihli âyet kitâbeli, Güzelyali’dakî Ma’mû-retülhamidiye Güzelyalı, Reşadiye Camii; 1900-1901 yılında tamamlanan Mit-hatpaşa caddesindeki Hamidiye Karantina, Küçükyalı Camii; 1897’de Eşref Pa-şa’nın yaptırdığı Eşrefpaşa caddesindeki Eşref Paşa Camii. XVIII. yüzyıl başında Piyâlezâde Hacı Mehmed Ağa tarafından yaptırılan ve 1882-1883’te tamir edilen Dibektaşı’ndaki Piyaleoğlu Camii ise bu yapılardan farklı olarak üzeri oval bir kubbeyle örtülmüş, enine dikdörtgen planlı bir harime sahiptir.
Âbidevî camilerin büyük çoğunluğu merkezî sistemde yapılmıştır. Kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte şehrin âbidevî ilkyapısı kabul edilen Hisar (Yâkub Bey) Camii 1813, 1870, 1881, 1890 ve 1927 yıllarında onarılmıştır. Merkezî kuruluştaki harimle kuzeyindeki yedi kubbeli son cemaat yeri ve minareden oluşur. Harimde mihrap önündeki büyük kubbeli kare hacim üç yönden daha küçük kubbeli hacimlerle kuşatılmıştır.
XVII. yüzyılın ilk yansında ayakta olduğu bilinen, 1815 ve 1883’te tamir edilen Anafartalar caddesindeki Şadırvanaltı (Niflizâde, Bıyıklıoğlu) Camii’nin şadırvanının üzerindeki kütüphane 1834-1835 tarihlidir. Çeşitli dükkânların bulunduğu büyük çarşı kompleksinden oluşan altyapı üzerine oturtulmuş cami, merkezî kuruluştaki harimle harimin kuzey ve batısında uzanan” L” biçimli son cemaat yeri ve kuzey cephesine bitişik minareden oluşur. Harimde mihrap önündeki merkezî kubbeli hacim köşeleri kubbelerle, araları ise çapraz tonozlarla örtülmüş “U” biçiminde hacimlerle iki kat olarak üç yönden kuşatılmıştır. Şadırvanın üstündeki kütüphane son cemaat yerinin batı kanadına koridorla bağlanmaktadır.[ayrıca bk. Şadırvanaltı Camii Ve Tekkesi]
Kestanepazarı mevkiindeki Kestanepazan Camii. Evliya Çelebi’ye göre 1078’de (1667-68} Ahmed Ağa tarafından yaptırılmıştır. Bazı kaynaklar ise Ahmed Ağa’nın camiyi onartmış olabileceğini belirtir. XIX. yüzyıl başlarında ve 1965’te tamir edilen yapıda halen onarım çalışmaları sürdürülmektedir. Çok sayıda dükkân ve deponun yer aldığı bir alt yapı üzerine oturtulmuş geniş avlulu cami, merkezî kuruluşlu harimle üç kubbeli son cemaat yeri ve minareden oluşur. Haç pianlı harimde ortadaki merkezî kubbe köşelerde daha küçük boyutlarda tekrarlanır. Haç kolları beşik tonozlarla örtülüdür.[ayrıca bk. Kestanepazarı Camii]
Bostanı Mahmud Efendi tarafından 1118 (1706) yılından önce yaptırılmış olduğu düşünülen Basmahane’deki Çorakkapı [Bostânî Mahmud Efendi] Camii’nin enine dikdörtgen planlı harimin-de mihrap önü mekânı büyük bir kubbe, yanlar ise daha küçük üçer kubbeyle örtülmüştür. Kemeraltı’nda 1129’da (1717) faal olduğu bilinen ve banisi Hacı Mustafa Efendi olduğu halde 1193’te(1779) vefat edip bu caminin hazîresine gömülen Hacı Mahmud Efendi’den dolayı Hacı Mahmud Camii olarak tanınan yapı enine dikdörtgen planlı olup mihrap önü büyük ahşap kubbeyle, yanlar ise düz tavanla örtülmüştür.
Daha küçük boyutlu ve üst örtüsünde ahşap kullanılmış bir grup yapı da merkezî sistemde yapılmış camilerle benzerlik göstermektedir. Biçim olarak benzeyen bu yapıların teknik açıdan merkezî kuruluşlu camilerle herhangi bir bağlantısı yoktur. Bu gruba ait, İkiçeşmelik caddesindeki 1895-1896 yıllarında Pîrinçzâde Hacı Hafız Süleyman Efendi’nin yeniden yaptırdığı İkiçeşmelik Camii’nde kare planlı harimin merkezi ahşap kubbeyle, etrafı ise düz ahşap tavanla örtülmüştür. Bu yapının alt katını oluşturan Süleyman Efendi Mektebi bugün kahvehane olarak kullanılmaktadır. XVIII. yüzyılın başına tarihlenen Damlacıktaki Damlacık (Kılcı Mescidi) Camii’nde ise kare planlı harimin merkezi ahşap kubbe ile. kubbe ile harim duvarları arasında kalan kesimler ahşaptan yarım tonozlarla örtülmüştür.
İzmir’de farklı plana sahip camilere de rastlanmaktadır. 1865’ten önce Yapıcızâ-de Mehmed Ağa’nın inşa ettirdiği, 1955′-te bugünkü görünümünü alan caminin adını taşıyan semtteki Yapıcıoğlu Camii’nin derinlemesine dikdörtgen planlı harimi merkezî kubbeyle örtülmüştür. Bu bölümün güneyinde iki yanda birer kubbe, ortada düz tavanla örtülen üç bölümlü bir hacim, kuzeyinde ise düz tavanla örtülmüş tek bir hacim uzanır. XVIII. yüzyılda Mehmed Paşa’nın kızı Ayşe Hanım’ın yaptırdığı, XX. yüzyılda iki defa onarılan Konak Meydanı’ndaki Yalı (Konak) Camii, tek kubbeyle örtülmüş sekizgen planlı harimiyle farklı bir örnektir. XX. yüzyıla ait Bostanlı Camii ve Alaybey Camii’nde de benzer plan şeması uygulanmıştır.
Şehirde bu yapıların dışında daha birçok cami bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu düz ahşap tavanla örtülmüş, kare ya da enine veya derinlemesine yönelen dikdörtgen planlıdır. Bazılarında son cemaat yeri yoktur. 1082’den (1671) önce Hacı Abdülfettah’ın yaptırdığı, 1843, 1861, 1934 ve 19S7 yıllarında onarılan Tilkilikteki Abdülfettah (Fettah) Camii; muhtemelen I. veya II. Selim tarafından inşa ettirilen, 1170’lerde (1757) Müftü Hacı Ahmed Said Efendi tarafından onarılan Namazgahtaki Kurşunlu Cami; tahminen 1753’te Odunkapilızâde Hacı Mehmed Ağa’nın inşa ettirdiği İkiçeşmelik1-teki Odunkapı Camii; 1890-1891’de ve 1951’de onarılan Etiler’deki Abdullah Efendi Camii; yanan Hacı Mehmed Ağa Camii’nin yerine 1863-1864’te yeniden inşa edilen ve 1889’da onarılan İkiçeşme-likteki Hacı Mehmed Camii: 1874’te Hacı Mustafa Efendi tarafından tamir ettirilen yine aynı yerdeki fevkanî Natırzâde Camii; 1888-1889’da Hacı Ömer Lutfi Bey’in yaptırdığı. 1958’de onarılan İkiçeşmelik’teki Dolaplıkuyu Camii; 1891 -1892′-de Nûr Kamer Hanım’ın inşa ettirdiği Ha-lilrifatpaşa caddesindeki Kameriye Camii; 1899-1900’de Hacı Ethem Ağa tarafından yaptırılan Yeşiltepe’deki Hacı Ethem Camii gibi yapılar bu gruptaki camilerin belli başlı örneklerindendir. İnşa tarihi ve banisi bilinmeyen Bornova’daki Büyük Cami mihrap önü kubbeli enine dört sahınli harim, beş kubbeli son cemaat yeri ve minareden oluşur.
İzmir’deki camiler genellikle yoğun süslemelere sahiptir. İç mekânları geç dönem alçı işçiliğinin tipik örnekleriyle bezenmiştir. Mihraplarından sarkan ve gerçek kadifeden yapılmış izlenimi veren alçıdan perde motifleri karakteristik süsleme öğeleridir. Çoğu yapıda yer alan kalem işi süslemelerden Şadırvanaltı Camii’nin hariminde ve alttaki geçit tonozunda bulunanlar manzara resimleriyle dikkati çeker. 1964 onarımından Önce. cephelerinin tamamen çinilerle kaplı olduğu bilinen Yalı Camii’nde pencere çevreleri ve alınlıkları XIX. yüzyılın kaliteli Kütahya çinileriyle kaplanmıştır.
Tekke ve Zaviyeler. Kaynaklar XIV. yüzyıldan itibaren İzmir’de birçok tekke ve zaviyenin varlığından söz etmektedir. Şeydi Mükeremeddin, Yûsuf Dede, Ahî Çuga, Han Bey Zaviyesi gibi adı bilinen yapılar günümüze ulaşmamıştır.
Türbe ve Hazîreler. İzmir’in merkezinde ayakta kalmış olan önemli bir türbe yoktur. Bornova’daki Büyük Cami’nin avlusunda XIV-XV. yüzyıllara tarihlenen sekizgen prizmatik gövdeli bir türbe mevcuttur. Kubbe ile örtülen yapı cepheden dışa doğru çıkıntı oluşturan bir giriş mekânına sahiptir. Şehirde Ali Ağa, Esnaf Şeyh, Çorakkapi. Odunkapı, Hacı Osman Paşa, Hacı Halil Efendi, Hacı Mahmud ve Damlacık gibi camilerin avlularında bulunan hazîrelerde genellikle caminin bâni-siyle ailesine ait mezarlar bulunur.
Medreseler
Medreseler. Şehirde varlığı bilinen çok sayıda medreseden hemen hiçbiri günümüze intikal etmemiştir. Bunlar arasında Çorakkapı. Abdülfettah, Kurşunlu, Odunkapı, Hatuniye, Faik Paşa, Saçmacızâde, Merdivenli, Balyanbolulu ve Üsküdarlı medreseleri sayılabilir.
Hanlar. Osmanlı Devleti’nin önemli ticaret merkezlerinden biri olan İzmir’de inşa ettirilen şehir içi hanlarından sadece on sekiz yapı kısmen ya da tamamen zamanımıza ulaşabilmiştir. Bunların büyük çoğunluğu avlulu hanlardır. Kemeraltı’nda bulunan hanların en önemlisi Kızlar Ağası Hanfdır. Temelden itibaren yeniden inşa edilerek 1993’te tamamlanan yapı 1157’de (1744) Kızlar Ağası Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmıştır. Kuzey cephesinde Bakır Bedesteni, güney cephesinde dükkânlar yer alır. Avlunun ortasında ilk inşasında mescid olduğu düşünülen iki katlı yapı son onarımda ortadan kaldırılmıştır. Alt katta avluyu dört yandan çevreleyen mekânlardan kuzey, güney ve doğu kanatlarında bulunan odalar ” U” biçimli arastayla kuşatılmıştır. Üst katta avluyu batı kanatta revak, doğu, kuzey ve güney kanatta ise odalar çevreler. Odaların arkasında bulunan”U” biçiminde koridor batı kanattaki revakla birleşir. Bu koridor ve revak ikinci bir oda sırasıyla kuşatılmıştır. Üst örtü sisteminde, alt katta ve üst kattaki koridorlarda beşik tonoz, üst kat odalarında aynalı tonoz kullanılmıştır.
XVIII. yüzyılın son çeyreğine tarihlenen Mirkelâmoğlu Hanı yapılan onarımlarla değişikliklere uğramıştır. Avlulu, iki katlı olan yapı arazinin durumuna göre şekillenmiş asimetrik plana sahiptir. Kuzey ve batı cephelerinde alt katta dükkânlar yer alır. Avlunun etrafı, üçü sonradan düz örtüye dönüştürülen beşik tonozlu dükkânlarla çevrelenmiştir. Üst katta bulunan manastır tonozuyla örtülü yirmi bir odadan on sekizi beşik tonozlu revaklarla, diğer üçü ise batı kanattaki çapraz tonozuyla eyvana açılır.
Mirkelâmoğlu Hanı’nın doğu cephesine bitişik olarak inşa edilen Büyük Karaosmanoğlu Hanı, yaklaşık 1810’da Karaos-manoğlu Hacı Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Arsanın durumuna göre şekillenmiş avlulu, iki katlı yapının kuzey tarafı yıkılmış, avlu cepheleri tadilâtla değişime uğramıştır.” U” biçimli olan avlu günümüzde beşik veya manastır tonozuyla örtülü dükkânlarla çevrelenmiştir. İkinci katta manastır tonozlu mekânlar beşik tonozlu revaklara açılır. XVII veya XVIII. yüzyıllara tarihlenen Selvili Han’ın büyük bölümü yıkılmıştır. Avlulu, iki katlı yapının örtü sisteminde kubbe kullanılmıştır. XVII. yüzyılın sonu ile XVIII. yüzyılın sonları arasına tarihlenen Küçük Demir Hanı ve bugün ayakta olmayan. 1675-1677 tarihli Büyük Vezir Hanı üst örtü sisteminde kubbe kullanılmış avlulu, iki katlı hanların diğer örnekleridir. XVII. yüzyılın üçüncü çeyreğine tarihlenen Fazlioğlu Hanı, XVIII. yüzyıl başlarına tarihlenen Abacıoğlu Hanı, XVIII. yüzyıla tarihlenen Yeni Han. XIX. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Kadioğlu Hanı, XIX. yüzyıla tarihlenen Manisalıoğlu Hanı kısmen ayakta kalabilmiş iki katlı ve avlulu hanlardır. 1082 (1671) yılından önce yaptırılan ve avlulu hanlar arasında tek katlı inşa edilmiş tek örnek olan Sulu Han orijinal durumunu kaybetmiştir.
XVIII. yüzyılda inşa edilip XIX. yüzyılda onarılan Girit Hanı, XIX. yüzyılın ikinci yansına tarihlenen Arap Hanı ve bugün tamamen ortadan kalkmış olan, XVIII. yüzyılın ilk yansına tarihlenen Piyâleoğlu Hanı gibi yapılarsa kısmen iki katlı ve tek katlı inşa edilmiş avlulu hanlardır. XVIII, yüzyılın sonu ile XIX. yüzyılın başlarına tarihlenen Esir Hanı, 1802 tarihli Abdurrah-man Hanı, 1805-1806 tarihli Çakaloğlu Hanı. XIX. yüzyılın başına tarihlenen Mûsevit Hanı, XIX. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Cambaz Hanı gibi yapılar, ortada bulunan bir koridorla bu koridorun iki yanına dizilmiş mekânlardan oluşan dü-zenleriyle arasta benzeri plana sahip hanlar grubunun örnekleridir.
Hamamlar
Hamamlar. Bugün İzmir’de on beş hamam yapısı bilinmekte olup bunların büyük çoğunluğunun kesin inşa tarihi belli değildir. XVI. yüzyıldan XIX. yüzyıla uzanan bir zaman dilimi içinde inşa edildikleri anlaşılan yapılar daha sonraki dönemlerde çeşitli onarımlar görmüş ve değişikliklere uğramıştır. Hatta bazılarının işlevi değişmiştir. Karataş’taki Karantina Ha-mamı’nm planında çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Yapıda soyunmalıkla ılıklık dikdörtgen planlıdır. Sıcaklık ise pandantifli bir kubbeyle örtülü olup iki halvetlidir ve doğusunda aynalı tonozlu bir eyvan bulunmaktadır. Kemeraltı’ndaki İstanköy Hamamı’nda ahşap düz tavanlı kare planlı soyunmalık doğuya ve batıya doğru genişletilmiştir. Yanlar birer manastır tonozuyla, ortadaki kubbeyle Örtülmüş üç bölümden oluşan ılıklığın batısında hela ile tıraşlık bulunmaktadır. Ilıklığın kuzeyinde, ortası dört destek üzerine oturtulmuş bir kubbe ile örtülmüş ve etrafı yanlarda manastır tonozlarıyla, köşelerde ise küçük kubbelerle kapatılmış mekânlarla çevrelenmiş kare planlı sıcaklık yer alır. Anafartalar caddesindeki Lüks Hamam (Kadı Hamamı) çifte hamamdır. Ortası kubbeli, enine sıcaklıklı ve çifte halvetli olan yapının kadınlar ve erkekler kısmında aynı plan uygulanmıştır. Soyunmalık-lar kubbe ile, ılıklıklar ise tonozlarla örtülmüştür. Benzer plan şemasına sahip diğer bir çifte hamam da Agora yakınındaki Namazgah Hamamfdır. Anafartalar caddesindeki Basmalıane Hamamı kare planlı kubbeli soyunmalık, ortası kubbeli, yanlan aynalı tonozlu üç bölümlü ılıklık ve kare planlı kubbeli sıcaklık bölümlerinden oluşur. İkiçeşmelik’teki Çukur Hamam, ahşap kubbeli soyunmalıkla kare planlı ve çapraz tonozlu ılıklık ve dikdörtgen planlı manastır tonozlu sıcaklık mekânlarına sahiptir.
Karşiyaka’daki Ali Bey Hamamı arazinin durumuna göre biçimlendiği için kademelerle daralmaktadır. Bir yamuk dörtgen şeklinde olan soyunmalığı XX. yüzyılda yenilenmiştir. İki bölümlü ılıklık kubbe ile örtülü olup batısına basık tonozlu hela ve tıraşlık mekânı yerleştirilmiştir. Ilıklığın doğusunda kubbeli ve kare planlı sıcaklık vardır. Sıcaklığın güneyinde kubbelerle örtülmüş iki bölümlü bir halvet bulunur. İkiçeşmelikteki Yeni Şark (Saçmacı ) Hamamı da çeşitli değişiklikler geçirmiştir. Soyunmalık bölümü iki katlı olan yapının alt katında dükkânlar vardır. Soyunmalık, etrafı düz tavanla çevrelenen ve dört ahşap destekle taşınan sekizgen fenerli oval kubbeyle örtülmüştür. Ilıklık bugün biri kubbe ile, diğeri aynalı tonozla örtülmüş iki bölümden oluşur. Sıcaklık ise Kubbeli ve kare planlıdır. Karataş’taki Hoşgör Hamamı’nın kubbeli, kare planlı soyunmalığı, kubbemsi tonozla örtülü dikdörtgen planlı ılıklığı, önünde kubbeli kare planlı sıcaklığı bulunur. Anafartalar caddesindeki Tevfik Paşa Hamamı’nın bodrum katı üzerinde yükselen üstü ahşap örtülü, kare planlı soyunmalığın merkezinde bir fener yer alır. Bugün yarısı ortadan kalkmış aynalı tonozlu ılıklığın yanında yamuk planlı bir mekân vardır. Sıcaklık kubbeli, kare planlı olup iki halvet hücresine sahiptir. Bunların dışında Bas-mahane’deki Kıllıoğlu Hacı İbrahim Vakfı Hamamı kömür deposu. Kemeraltı’ndaki Yeşildirek Hamamı çarşı, Sâlepçioğlu Aile Hamamı matbaa olarak kullanılmaktadır. Kestelli caddesindeki Çivici Hamamı özel mülkiyette olup kapalıdır. 442. sokakta dispanserin yıkılmasıyla sadece cehennemlik ve külhanı belirlenen bir hamama rastlanmıştır.
Çeşme ve Sebiller. İzmir’de inşa ettirilmiş çok sayıdaki çeşme ve sebilden bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Bugün ayakta olan çeşme ve sebillerin en önemlileri arasında Mirkelâmoğlu Hanı Çeşmesi [XVIII. yüzyıl] Sinanzâde Sebili [Kemeraltı Sebili; 1184/1770-71] Gaffarzâde Çeşmesi ve Sebili [Çakaloğlu Hanı Çeşmesi ve Sebili; 1805] Dönertaş Çeşmesi ve Sebili ile (1814) Sâlepçioğlu Çeşmesi [XIX. yüzyıl sonu] sayılabilir.
Meskenler. İzmir’de üç farklı mesken tipi tesbit edilebilmektedir. Bunlardan birincisi Osmanlı ev geleneğini yaşatan örneklerdir. Şehirde az sayıda bulunan bu konutlar iki katlıdır. Hizmet mekânlarının yer aldığı dışa kapalı zemin kat taştan inşa edilmiştir. İkinci kat ise ahşap karkas tekniğinde yapılmıştır. Bu kata açılan pencereler ve eliböğründelerle desteklenmiş çıkmalar cepheyi hareketlendiren unsurlardır. İkinci tip azınlıkların geliştirdiği, genellikle Sakız tipi ev olarak adlandırılan konutlardır. Plan ve cephe düzenlemesi birbirine çok benzeyen bu evler bir bodrum kat üzerine tek veya çift katlı yapılmıştır. Cephelerde bir girinti içine yerleştirilmiş ana giriş kapıları, iki katlıların üst katında dökme demirden dekoratif konsollarla desteklenen ahşap cumbalar karakteristik özellikleridir. Şehirdeki üçüncü tip konutlar Levanten köşkleridir. Yüksek duvarlarla çevrelenmiş geniş bahçeler içindeki Levanten köşkleri için ortak bir üslûptan söz edilemez. Her biri farklı tarzda yapılmış âbidevî binalardır.
Diğer Yapılar. İzmir’de XIX ve XX. yüzyıllarda inşa edilen yeni yapı türlerinin belli başlı örnekleri arasında bugün ayakta olmayan ve Sarıkişla diye tanınan, 1827’de tamamlanan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye Kışlası, 184O’lı yıllardan kalan Karantina, 1858’de inşasına başlanan Alsancak ile Basmahane garları, günümüzde ayakta olmayan 1886 tarihli İzmir İdâdîsi, aynı yıllarda inşa edilen Karataş’taki Mekteb-i Sultânı, Gurebâ-i Müslimîn Hastahanesi, yıkılan tiyatro binaları, XX. yüzyılın başında yapılmış olan Anafartalar ve Basmahane karakolları, 1901 ‘de tamamlanan Saat Kulesi. 1907 tarihli Asansör gibi binalar sayılabilir. Eski Türk Ocağı (1925), Millî Sinema (Elhamra) ve Osmanlı Bankası (1926), Borsa Sarayı (1926-1928), Ziraat Bankası (1930), Vakıflar Bankası (1930-1932), Millî Kütüphane (1933) gibi yapılar Cumhuriyet döneminin millî üslûpta inşa edilmiş önemli binaları arasında yer alır.
TDV İslâm Ansiklopedisi