İzmir Mimari Eserler, İzmir'in Önemli Eserleri, Hakkında Bilgi

Milâttan önce 3000’Ii yıl­larda ilk yerleşmenin olduğu kabul edilen İzmir şehri tarih boyunca depremler ve yangınlar yüzünden sık sık harap olmuş ve yenilenmiştir. Büyük bir kısmı XIX. yüzyıl ve sonrasına ait eski doku üzerinde Türk döneminden XVII. yüzyıl ve son­rasına tarihlenen eserleri görmek müm­kündür.

Savunma Amaçlı Yapılar. Şehrin Savunmasının en önemli yapıları şehre giriş sırasına göre Sancak Kale (Yeni Kale), Li­man Kalesi ve Kadifekale’dir. Kalelerden en erken tarihli olan ve İskender’in halef­lerinden Lysimakhos tarafından yaptı­rıldığı söylenen Kadifekale (Yukarı Kale) şehrin güneyindeki Kadife (Pagus) dağı­nın üzerinde kurulmuştur. Liman Kalesi [ Aşağı Kale, Hisar Kalesi, Ok Kalesi] 1231-1235 yılları arasında iç limanın ağzında yaptırılmıştır. Aziz Petrus ve Aşağı Kale olarak tanınırken daha sonra Hisar Kale­si olarak da anılmaya başlandı. Bu yapı Fâtih Sultan Mehmed döneminde tamir ettirilmiş, ancak 1969-1870’te yıktırıl­mıştır. En son yaptırılan ve günümüzde de ayakta olan Sancak Kale ise Sancak-burnu’ndadır. 1066 (1656) yılında inşa et­tirilen kale 1099 (1688) depreminde yıkıl­mış ve yeniden yapılarak 11O2’de(1691) tekrar kullanılmaya başlanmıştır. 1829′-daonarılıp 1890-1891 yıllarında da esas­lı bir şekilde elden geçirilmiştir.

Cami ve Mescidler. İzmir’deki en erken tarihli cami, XIV. yüzyıl başlarına ait Ka-difekale’deki Yukarı Kale Camii olup gü­nümüze kadar gelmemiştir. Kaynaklar­dan şehirde XVI. yüzyıl sonlarında iki – üç, 1063’lerde (1653) on beş, 1111 “de (1699-1700) on yedi. 1701 ‘de on dokuz, 1831 de yirmi dört cami, 1878’de yirmi üç ca­mi, kırk bir rnescid. 1908’de elli üç cami, elli bir mescid bulunduğu anlaşılmakta­dır. İzmir’in uğradığı çok sayıda deprem ve yangın felâketi bu yapılardan bazıları­nı tamamen ortadan kaldırmış, bazıları da onarımlar geçirerek değişikliğe uğra­mıştır.

Şehirdeki tek kubbeli kare ibadet me­kânı ile kuzeydeki son cemaat yerinden ve bir minareden oluşan geleneksel cami şemasını sürdüren örnekler şunlardır: XV. yüzyıla ait veya daha erken tarihli ola­bileceği belirtilen Pazaryeri’ndeki Han Bey (Pazaryeri) Camii; XVII. yüzyılda Tayyibe Hatun tarafından yaptırılan, 1737’de ve XIX. yüzyılda onarılarak çeşitli mekânlar eklenen Anafartalar caddesindeki Hatu-niye Camii; 1652’de Hacı Hüseyin Aga’nin yaptırdığı, 1774-1775, 1892-1893, 1893-1894 yıllarında onarım gördüğü anlaşılan, dükkân ve depoların bulunduğu bir alt yapının oluşturduğu alan üzerine otur­tulmuş, Anafartalar caddesi üzerinde­ki Başdurak(Hacı Hüseyin) Camii; 1082 (1671) tarihli vakfiyesine göre Yûsuf Çavuşzâde Ahmed Ağa tarafından inşa et­tirilen, 1812ve 1902 yıllarında onarılan Kemeraltı’ndaki Kemeraltı [Mûsâ Bâlî Yakası -Ahmed Ağa] Camii; yine Kemeraltı’n­daki, 1893 tarihli vakfiyeye göre Sâlepçizâde Ahmed Ağa’nın yaptırdığı, mektep, medrese ve dershanenin bulunduğu bir altyapının üzerindeki Sâlepçioğlu Camii; 1083 (1672-73) yılında Ali Ağa tarafın­dan yaptırılan, 1896-1897 ve 1958 yılla­rında onarılan Ali Ağa mahallesindeki AH Ağa Camii: 1737 tarihli vakfiyesinden Alanyalı Hacı Veli Ağa tarafından inşa et­tirildiği anlaşılan, Anafartalar caddesin­deki Hacı Veli Ağa (Mumyakmaz| Camii; 1889-1890 tarihli, Topaltı semtindeki Bâ-lâdur Hacı Bey (Topaltı) Camii; 1892-1893 tarihli âyet kitâbeli, Güzelyali’dakî Ma’mû-retülhamidiye Güzelyalı, Reşadiye Ca­mii; 1900-1901 yılında tamamlanan Mit-hatpaşa caddesindeki Hamidiye Karan­tina, Küçükyalı Camii; 1897’de Eşref Pa-şa’nın yaptırdığı Eşrefpaşa caddesinde­ki Eşref Paşa Camii. XVIII. yüzyıl başında Piyâlezâde Hacı Mehmed Ağa tarafından yaptırılan ve 1882-1883’te tamir edilen Dibektaşı’ndaki Piyaleoğlu Camii ise bu yapılardan farklı olarak üzeri oval bir kub­beyle örtülmüş, enine dikdörtgen planlı bir harime sahiptir.

Âbidevî camilerin büyük çoğunluğu merkezî sistemde yapılmıştır. Kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte şehrin âbi­devî ilkyapısı kabul edilen Hisar (Yâkub Bey) Camii 1813, 1870, 1881, 1890 ve 1927 yıllarında onarılmıştır. Merkezî ku­ruluştaki harimle kuzeyindeki yedi kub­beli son cemaat yeri ve minareden olu­şur. Harimde mihrap önündeki büyük kubbeli kare hacim üç yönden daha kü­çük kubbeli hacimlerle kuşatılmıştır.

XVII. yüzyılın ilk yansında ayakta oldu­ğu bilinen, 1815 ve 1883’te tamir edilen Anafartalar caddesindeki Şadırvanaltı (Niflizâde, Bıyıklıoğlu) Camii’nin şadırva­nının üzerindeki kütüphane 1834-1835 tarihlidir. Çeşitli dükkânların bulunduğu büyük çarşı kompleksinden oluşan altya­pı üzerine oturtulmuş cami, merkezî ku­ruluştaki harimle harimin kuzey ve batı­sında uzanan” L” biçimli son cemaat yeri ve kuzey cephesine bitişik minareden olu­şur. Harimde mihrap önündeki merkezî kubbeli hacim köşeleri kubbelerle, araları ise çapraz tonozlarla örtülmüş “U” biçi­minde hacimlerle iki kat olarak üç yönden kuşatılmıştır. Şadırvanın üstündeki kü­tüphane son cemaat yerinin batı kanadı­na koridorla bağlanmaktadır.[ayrıca bk. Şadırvanaltı Camii Ve Tekkesi]

Kestanepazarı mevkiindeki Kestanepazan Camii. Evliya Çelebi’ye göre 1078’de (1667-68} Ahmed Ağa tarafından yaptırılmıştır. Bazı kaynaklar ise Ahmed Ağa’nın camiyi onartmış olabileceğini belirtir. XIX. yüz­yıl başlarında ve 1965’te tamir edilen ya­pıda halen onarım çalışmaları sürdürül­mektedir. Çok sayıda dükkân ve deponun yer aldığı bir alt yapı üzerine oturtulmuş geniş avlulu cami, merkezî kuruluşlu ha­rimle üç kubbeli son cemaat yeri ve mi­nareden oluşur. Haç pianlı harimde orta­daki merkezî kubbe köşelerde daha kü­çük boyutlarda tekrarlanır. Haç kolları be­şik tonozlarla örtülüdür.[ayrıca bk. Kes­tanepazarı Camii]

Bostanı Mahmud Efendi tarafından 1118 (1706) yılından önce yaptırılmış olduğu düşünülen Basmahane’deki Çorakkapı [Bostânî Mahmud Efendi] Camii’nin enine dikdörtgen planlı harimin-de mihrap önü mekânı büyük bir kubbe, yanlar ise daha küçük üçer kubbeyle ör­tülmüştür. Kemeraltı’nda 1129’da (1717) faal olduğu bilinen ve banisi Hacı Musta­fa Efendi olduğu halde 1193’te(1779) vefat edip bu caminin hazîresine gömü­len Hacı Mahmud Efendi’den dolayı Hacı Mahmud Camii olarak tanınan yapı enine dikdörtgen planlı olup mihrap önü büyük ahşap kubbeyle, yanlar ise düz tavanla örtülmüştür.

Daha küçük boyutlu ve üst örtüsünde ahşap kullanılmış bir grup yapı da mer­kezî sistemde yapılmış camilerle benzer­lik göstermektedir. Biçim olarak benze­yen bu yapıların teknik açıdan merkezî kuruluşlu camilerle herhangi bir bağlan­tısı yoktur. Bu gruba ait, İkiçeşmelik cad­desindeki 1895-1896 yıllarında Pîrinçzâde Hacı Hafız Süleyman Efendi’nin yeni­den yaptırdığı İkiçeşmelik Camii’nde ka­re planlı harimin merkezi ahşap kubbeyle, etrafı ise düz ahşap tavanla örtülmüş­tür. Bu yapının alt katını oluşturan Sü­leyman Efendi Mektebi bugün kahveha­ne olarak kullanılmaktadır. XVIII. yüzyılın başına tarihlenen Damlacıktaki Damlacık (Kılcı Mescidi) Camii’nde ise kare planlı harimin merkezi ahşap kubbe ile. kubbe ile harim duvarları arasında kalan kesimler ahşaptan yarım tonozlarla örtül­müştür.

İzmir’de farklı plana sahip camilere de rastlanmaktadır. 1865’ten önce Yapıcızâ-de Mehmed Ağa’nın inşa ettirdiği, 1955′-te bugünkü görünümünü alan caminin adını taşıyan semtteki Yapıcıoğlu Camii’­nin derinlemesine dikdörtgen planlı harimi merkezî kubbeyle örtülmüştür. Bu bölümün güneyinde iki yanda birer kubbe, ortada düz tavanla örtülen üç bölüm­lü bir hacim, kuzeyinde ise düz tavanla ör­tülmüş tek bir hacim uzanır. XVIII. yüzyıl­da Mehmed Paşa’nın kızı Ayşe Hanım’ın yaptırdığı, XX. yüzyılda iki defa onarılan Konak Meydanı’ndaki Yalı (Konak) Camii, tek kubbeyle örtülmüş sekizgen planlı harimiyle farklı bir örnektir. XX. yüzyıla ait Bostanlı Camii ve Alaybey Camii’nde de benzer plan şeması uygulanmıştır.

Şehirde bu yapıların dışında daha bir­çok cami bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu düz ahşap tavanla örtülmüş, kare ya da enine veya derinlemesine yö­nelen dikdörtgen planlıdır. Bazılarında son cemaat yeri yoktur. 1082’den (1671) önce Hacı Abdülfettah’ın yaptırdığı, 1843, 1861, 1934 ve 19S7 yıllarında onarılan Tilkilikteki Abdülfettah (Fettah) Camii; muhtemelen I. veya II. Selim tarafından inşa ettirilen, 1170’lerde (1757) Müftü Hacı Ahmed Said Efendi tarafından ona­rılan Namazgahtaki Kurşunlu Cami; tah­minen 1753’te Odunkapilızâde Hacı Meh­med Ağa’nın inşa ettirdiği İkiçeşmelik1-teki Odunkapı Camii; 1890-1891’de ve 1951’de onarılan Etiler’deki Abdullah Efendi Camii; yanan Hacı Mehmed Ağa Camii’nin yerine 1863-1864’te yeniden inşa edilen ve 1889’da onarılan İkiçeşme-likteki Hacı Mehmed Camii: 1874’te Hacı Mustafa Efendi tarafından tamir ettiri­len yine aynı yerdeki fevkanî Natırzâde Camii; 1888-1889’da Hacı Ömer Lutfi Bey’in yaptırdığı. 1958’de onarılan İkiçeşmelik’teki Dolaplıkuyu Camii; 1891 -1892′-de Nûr Kamer Hanım’ın inşa ettirdiği Ha-lilrifatpaşa caddesindeki Kameriye Camii; 1899-1900’de Hacı Ethem Ağa tarafın­dan yaptırılan Yeşiltepe’deki Hacı Ethem Camii gibi yapılar bu gruptaki camilerin belli başlı örneklerindendir. İnşa tarihi ve banisi bilinmeyen Bornova’daki Büyük Ca­mi mihrap önü kubbeli enine dört sahınli harim, beş kubbeli son cemaat yeri ve minareden oluşur.

İzmir’deki camiler genellikle yoğun süs­lemelere sahiptir. İç mekânları geç dö­nem alçı işçiliğinin tipik örnekleriyle be­zenmiştir. Mihraplarından sarkan ve ger­çek kadifeden yapılmış izlenimi veren al­çıdan perde motifleri karakteristik süs­leme öğeleridir. Çoğu yapıda yer alan ka­lem işi süslemelerden Şadırvanaltı Ca­mii’nin hariminde ve alttaki geçit tono­zunda bulunanlar manzara resimleriyle dikkati çeker. 1964 onarımından Önce. cephelerinin tamamen çinilerle kaplı ol­duğu bilinen Yalı Camii’nde pencere çev­releri ve alınlıkları XIX. yüzyılın kaliteli Kütahya çinileriyle kaplanmıştır.

Tekke ve Zaviyeler. Kaynaklar XIV. yüz­yıldan itibaren İzmir’de birçok tekke ve zaviyenin varlığından söz etmektedir. Şeydi Mükeremeddin, Yûsuf Dede, Ahî Çuga, Han Bey Zaviyesi gibi adı bilinen ya­pılar günümüze ulaşmamıştır.

Türbe ve Hazîreler. İzmir’in merkezin­de ayakta kalmış olan önemli bir türbe yoktur. Bornova’daki Büyük Cami’nin av­lusunda XIV-XV. yüzyıllara tarihlenen se­kizgen prizmatik gövdeli bir türbe mev­cuttur. Kubbe ile örtülen yapı cepheden dışa doğru çıkıntı oluşturan bir giriş me­kânına sahiptir. Şehirde Ali Ağa, Esnaf Şeyh, Çorakkapi. Odunkapı, Hacı Osman Paşa, Hacı Halil Efendi, Hacı Mahmud ve Damlacık gibi camilerin avlularında bulu­nan hazîrelerde genellikle caminin bâni-siyle ailesine ait mezarlar bulunur.

Medreseler

Medreseler. Şehirde varlığı bilinen çok sayıda medreseden hemen hiçbiri günü­müze intikal etmemiştir. Bunlar arasında Çorakkapı. Abdülfettah, Kurşunlu, Odun­kapı, Hatuniye, Faik Paşa, Saçmacızâde, Merdivenli, Balyanbolulu ve Üsküdarlı medreseleri sayılabilir.

Hanlar. Osmanlı Devleti’nin önemli ti­caret merkezlerinden biri olan İzmir’de inşa ettirilen şehir içi hanlarından sade­ce on sekiz yapı kısmen ya da tamamen zamanımıza ulaşabilmiştir. Bunların bü­yük çoğunluğu avlulu hanlardır. Kemeraltı’nda bulunan hanların en önemlisi Kızlar Ağası Hanfdır. Temelden itibaren yeniden inşa edilerek 1993’te tamamla­nan yapı 1157’de (1744) Kızlar Ağası Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmıştır. Kuzey cephesinde Bakır Bedesteni, güney cep­hesinde dükkânlar yer alır. Avlunun orta­sında ilk inşasında mescid olduğu düşü­nülen iki katlı yapı son onarımda ortadan kaldırılmıştır. Alt katta avluyu dört yan­dan çevreleyen mekânlardan kuzey, gü­ney ve doğu kanatlarında bulunan oda­lar ” U” biçimli arastayla kuşatılmıştır. Üst katta avluyu batı kanatta revak, doğu, kuzey ve güney kanatta ise odalar çevre­ler. Odaların arkasında bulunan”U” biçi­minde koridor batı kanattaki revakla bir­leşir. Bu koridor ve revak ikinci bir oda sı­rasıyla kuşatılmıştır. Üst örtü sistemin­de, alt katta ve üst kattaki koridorlarda beşik tonoz, üst kat odalarında aynalı tonoz kullanılmıştır.

XVIII. yüzyılın son çeyreğine tarihlenen Mirkelâmoğlu Hanı yapılan onarımlarla değişikliklere uğramıştır. Avlulu, iki katlı olan yapı arazinin durumuna göre şekil­lenmiş asimetrik plana sahiptir. Kuzey ve batı cephelerinde alt katta dükkânlar yer alır. Avlunun etrafı, üçü sonradan düz ör­tüye dönüştürülen beşik tonozlu dükkân­larla çevrelenmiştir. Üst katta bulunan manastır tonozuyla örtülü yirmi bir oda­dan on sekizi beşik tonozlu revaklarla, diğer üçü ise batı kanattaki çapraz tono­zuyla eyvana açılır.

Mirkelâmoğlu Hanı’nın doğu cephesine bitişik olarak inşa edilen Büyük Karaosmanoğlu Hanı, yaklaşık 1810’da Karaos-manoğlu Hacı Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Arsanın durumuna göre şekillenmiş avlulu, iki katlı yapının kuzey tarafı yıkılmış, avlu cepheleri tadilâtla de­ğişime uğramıştır.” U” biçimli olan avlu günümüzde beşik veya manastır tono­zuyla örtülü dükkânlarla çevrelenmiştir. İkinci katta manastır tonozlu mekânlar beşik tonozlu revaklara açılır. XVII veya XVIII. yüzyıllara tarihlenen Selvili Han’ın büyük bölümü yıkılmıştır. Avlulu, iki katlı yapının örtü sisteminde kubbe kullanıl­mıştır. XVII. yüzyılın sonu ile XVIII. yüz­yılın sonları arasına tarihlenen Küçük Demir Hanı ve bugün ayakta olmayan. 1675-1677 tarihli Büyük Vezir Hanı üst örtü sisteminde kubbe kullanılmış avlulu, iki katlı hanların diğer örnekleridir. XVII. yüzyılın üçüncü çeyreğine tarihlenen Fazlioğlu Hanı, XVIII. yüzyıl başlarına tarihle­nen Abacıoğlu Hanı, XVIII. yüzyıla tarih­lenen Yeni Han. XIX. yüzyılın ikinci yarısı­na tarihlenen Kadioğlu Hanı, XIX. yüzyıla tarihlenen Manisalıoğlu Hanı kısmen ayakta kalabilmiş iki katlı ve avlulu han­lardır. 1082 (1671) yılından önce yaptırı­lan ve avlulu hanlar arasında tek katlı in­şa edilmiş tek örnek olan Sulu Han orijinal durumunu kaybetmiştir.

XVIII. yüzyılda inşa edilip XIX. yüzyılda onarılan Girit Hanı, XIX. yüzyılın ikinci ya­nsına tarihlenen Arap Hanı ve bugün ta­mamen ortadan kalkmış olan, XVIII. yüz­yılın ilk yansına tarihlenen Piyâleoğlu Hanı gibi yapılarsa kısmen iki katlı ve tek katlı inşa edilmiş avlulu hanlardır. XVIII, yüz­yılın sonu ile XIX. yüzyılın başlarına tarih­lenen Esir Hanı, 1802 tarihli Abdurrah-man Hanı, 1805-1806 tarihli Çakaloğlu Hanı. XIX. yüzyılın başına tarihlenen Mûsevit Hanı, XIX. yüzyılın ikinci yarısına ta­rihlenen Cambaz Hanı gibi yapılar, orta­da bulunan bir koridorla bu koridorun iki yanına dizilmiş mekânlardan oluşan dü-zenleriyle arasta benzeri plana sahip han­lar grubunun örnekleridir.

Hamamlar

Hamamlar. Bugün İzmir’de on beş ha­mam yapısı bilinmekte olup bunların bü­yük çoğunluğunun kesin inşa tarihi belli değildir. XVI. yüzyıldan XIX. yüzyıla uzanan bir zaman dilimi içinde inşa edildik­leri anlaşılan yapılar daha sonraki dönem­lerde çeşitli onarımlar görmüş ve değişik­liklere uğramıştır. Hatta bazılarının işlevi değişmiştir. Karataş’taki Karantina Ha-mamı’nm planında çeşitli değişiklikler ya­pılmıştır. Yapıda soyunmalıkla ılıklık dikdörtgen planlıdır. Sıcaklık ise pandantifli bir kubbeyle örtülü olup iki halvetlidir ve doğusunda aynalı tonozlu bir eyvan bu­lunmaktadır. Kemeraltı’ndaki İstanköy Hamamı’nda ahşap düz tavanlı kare plan­lı soyunmalık doğuya ve batıya doğru ge­nişletilmiştir. Yanlar birer manastır tono­zuyla, ortadaki kubbeyle Örtülmüş üç bölümden oluşan ılıklığın batısında hela ile tıraşlık bulunmaktadır. Ilıklığın kuzeyin­de, ortası dört destek üzerine oturtulmuş bir kubbe ile örtülmüş ve etrafı yanlarda manastır tonozlarıyla, köşelerde ise kü­çük kubbelerle kapatılmış mekânlarla çevrelenmiş kare planlı sıcaklık yer alır. Anafartalar caddesindeki Lüks Hamam (Kadı Hamamı) çifte hamamdır. Ortası kubbeli, enine sıcaklıklı ve çifte halvetli olan yapının kadınlar ve erkekler kısmın­da aynı plan uygulanmıştır. Soyunmalık-lar kubbe ile, ılıklıklar ise tonozlarla ör­tülmüştür. Benzer plan şemasına sahip diğer bir çifte hamam da Agora yakının­daki Namazgah Hamamfdır. Anafartalar caddesindeki Basmalıane Hamamı kare planlı kubbeli soyunmalık, ortası kubbe­li, yanlan aynalı tonozlu üç bölümlü ılıklık ve kare planlı kubbeli sıcaklık bölümle­rinden oluşur. İkiçeşmelik’teki Çukur Ha­mam, ahşap kubbeli soyunmalıkla kare planlı ve çapraz tonozlu ılıklık ve dikdört­gen planlı manastır tonozlu sıcaklık me­kânlarına sahiptir.

Karşiyaka’daki Ali Bey Hamamı arazinin durumuna göre biçimlendiği için kade­melerle daralmaktadır. Bir yamuk dört­gen şeklinde olan soyunmalığı XX. yüzyıl­da yenilenmiştir. İki bölümlü ılıklık kub­be ile örtülü olup batısına basık tonozlu hela ve tıraşlık mekânı yerleştirilmiştir. Ilıklığın doğusunda kubbeli ve kare planlı sıcaklık vardır. Sıcaklığın güneyinde kub­belerle örtülmüş iki bölümlü bir halvet bulunur. İkiçeşmelikteki Yeni Şark (Saçmacı ) Hamamı da çeşitli değişiklikler ge­çirmiştir. Soyunmalık bölümü iki katlı olan yapının alt katında dükkânlar vardır. Soyunmalık, etrafı düz tavanla çevrelenen ve dört ahşap destekle taşınan sekizgen fenerli oval kubbeyle örtülmüştür. Ilıklık bugün biri kubbe ile, diğeri aynalı tonoz­la örtülmüş iki bölümden oluşur. Sıcaklık ise Kubbeli ve kare planlıdır. Karataş’taki Hoşgör Hamamı’nın kubbeli, kare planlı soyunmalığı, kubbemsi tonozla örtülü dikdörtgen planlı ılıklığı, önünde kubbeli kare planlı sıcaklığı bulunur. Anafartalar caddesindeki Tevfik Paşa Hamamı’nın bodrum katı üzerinde yükselen üstü ah­şap örtülü, kare planlı soyunmalığın mer­kezinde bir fener yer alır. Bugün yarısı or­tadan kalkmış aynalı tonozlu ılıklığın ya­nında yamuk planlı bir mekân vardır. Sı­caklık kubbeli, kare planlı olup iki halvet hücresine sahiptir. Bunların dışında Bas-mahane’deki Kıllıoğlu Hacı İbrahim Vakfı Hamamı kömür deposu. Kemeraltı’ndaki Yeşildirek Hamamı çarşı, Sâlepçioğlu Aile Hamamı matbaa olarak kullanılmakta­dır. Kestelli caddesindeki Çivici Hamamı özel mülkiyette olup kapalıdır. 442. sokakta dispanserin yıkılmasıyla sadece ce­hennemlik ve külhanı belirlenen bir ha­mama rastlanmıştır.

Çeşme ve Sebiller. İzmir’de inşa etti­rilmiş çok sayıdaki çeşme ve sebilden bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Bu­gün ayakta olan çeşme ve sebillerin en önemlileri arasında Mirkelâmoğlu Hanı Çeşmesi [XVIII. yüzyıl] Sinanzâde Sebili [Kemeraltı Sebili; 1184/1770-71] Gaffarzâde Çeşmesi ve Sebili [Çakaloğlu Hanı Çeşmesi ve Sebili; 1805] Dönertaş Çeş­mesi ve Sebili ile (1814) Sâlepçioğlu Çeşmesi [XIX. yüzyıl sonu] sayılabilir.

Meskenler. İzmir’de üç farklı mesken tipi tesbit edilebilmektedir. Bunlardan birincisi Osmanlı ev geleneğini yaşatan örneklerdir. Şehirde az sayıda bulunan bu konutlar iki katlıdır. Hizmet mekânla­rının yer aldığı dışa kapalı zemin kat taş­tan inşa edilmiştir. İkinci kat ise ahşap karkas tekniğinde yapılmıştır. Bu kata açılan pencereler ve eliböğründelerle desteklenmiş çıkmalar cepheyi hareket­lendiren unsurlardır. İkinci tip azınlıkların geliştirdiği, genellikle Sakız tipi ev olarak adlandırılan konutlardır. Plan ve cephe düzenlemesi birbirine çok benzeyen bu evler bir bodrum kat üzerine tek veya çift katlı yapılmıştır. Cephelerde bir girinti içine yerleştirilmiş ana giriş kapıları, iki katlıların üst katında dökme demirden dekoratif konsollarla desteklenen ahşap cumbalar karakteristik özellikleridir. Şe­hirdeki üçüncü tip konutlar Levanten köşkleridir. Yüksek duvarlarla çevrelen­miş geniş bahçeler içindeki Levanten köşkleri için ortak bir üslûptan söz edile­mez. Her biri farklı tarzda yapılmış âbi­devî binalardır.

Diğer Yapılar. İzmir’de XIX ve XX. yüz­yıllarda inşa edilen yeni yapı türlerinin belli başlı örnekleri arasında bugün ayak­ta olmayan ve Sarıkişla diye tanınan, 1827’de tamamlanan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye Kışlası, 184O’lı yıllardan kalan Karantina, 1858’de inşasına başla­nan Alsancak ile Basmahane garları, günümüzde ayakta olmayan 1886 tarihli İzmir İdâdîsi, aynı yıllarda inşa edilen Karataş’taki Mekteb-i Sultânı, Gurebâ-i Müslimîn Hastahanesi, yıkılan tiyatro bi­naları, XX. yüzyılın başında yapılmış olan Anafartalar ve Basmahane karakolları, 1901 ‘de tamamlanan Saat Kulesi. 1907 tarihli Asansör gibi binalar sayılabilir. Es­ki Türk Ocağı (1925), Millî Sinema (Elhamra) ve Osmanlı Bankası (1926), Borsa Sa­rayı (1926-1928), Ziraat Bankası (1930), Vakıflar Bankası (1930-1932), Millî Kütüp­hane (1933) gibi yapılar Cumhuriyet dö­neminin millî üslûpta inşa edilmiş önemli binaları arasında yer alır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

 

Daha yeni Daha eski