İznik. Bursa iline baölı ilçe merkezî.
Aynı adı taşıyan gölün doğu tarafında kurulmuş eski bir yerleşim merkezidir. Makedonyalı Büyük İskender’in ölümünden sonra kumandanlarından Antigones. milâttan önce 316 yılına doğru o zamanlar Askania denilen İznik gölünün kıyısında kurduğu bu şehre kendi isminden hareketle Antigoneia adını vermiştir. Antigones milâttan önce 301’de Lysima-khos’a karşı açtığı savaşta ölmüş ve galip gelen Lysimakhos şehrin adını karısı Nike’den esinlenerek Nikaia’ya çevirmiştir: daha önceki ismin Helikore olduğu da söylenir. İznik, Arap kaynaklarında Nîkıye şeklinde geçen Nikaia’nın Türkçeleştirilmiş biçimidir ve şehri Orhan Gazi zamanında ziyaret eden İbn Battûta er-Rihie’sinde Yiznîk olarak vermektedir.
Milâttan önce IV. yüzyılda İznik, Helenistik çağın bütün şehirleri gibi karelere bölünmüş düzenli bir plana sahipti; bu plan ana çizgileriyle bugünkü yerleşmede de görülmektedir. İlkçağ sikkelerinde “Altın Şehir” (Khyrsea Polis) olarak nitelendirilen şehrin etrafında kapıları dört yana açılan surlar, ortasında bir gimnaz-yum, çeşitli yerlerinde de tanrılar için kült mekânları bulunuyordu. İznik, I. Nikomedes (m.ö. 278-250) tarafından İzmit (Nikomedeia) şehri kuruluncaya kadar bir süre Bitinya (Bithynia) Krallığfnın başşehri olmuş, III. Nikomedes’in (m.ö. 91-74) vasiyeti üzerine de Roma idaresine girmiştir. Ancak Bitinya bölgesinin bir Roma vilâyeti haline gelmesiyle önemi artmışsa da başkentlik hususunda İzmit ile yüzyıllar boyu süren bir mücadele yaşamıştır. Roma döneminde eski sınırlarının dışına taşarak daha da büyüyen ve yeni sur kapılan yapılan şehir 123 yılında şiddetli bir deprem sonucu harabeye dönmüş ve İmparator Hadrianus (117-138) tarafından yeniden imar ettirilmiştir; bu sebeple Hadrianus ikinci kurucusu sayılmaktadır. İmparator Valerianus döneminde 2S8 yılına doğru Bitinya’yi işgal eden Gotlar burayı da İzmit gibi yağmalayıp yaktılar; ancak 259-269 yıllarında tekrar eski durumuna kavuşturuldu.
I. Konstantinos’un Hıristiyanlığı kabul edip bu dini devlet himayesine almasından sonra İznik, 325 yılında imparatorun da hazır bulunduğu I. Genel Konsil’in burada toplanmasıyla tarihe geçti. Bizans döneminde 358, 362 ve 368 depremleriyle 420 yıllarına doğru yaşanan kıtlıktan büyük zararlar gören şehrin tekrar canlanması I. Iustinianos”un (527-565) zamanına rastlar. Bu dönemde saray yeniden yaptırılmış, su yolları ihya edilmiş, kilise ve manastırlar kurulmuştur. Daha sonra Bizans’ta “thema”lar (askerî valilik) sisteminin ortaya çıkışıyla İznik imparatorluğun idari teşkilâtında Opsikion thema-sının merkezi oldu.
İslâmiyet’in yayılışı sırasında Anadolu’ya yapılan Arap akınları İstanbul önlerine kadar uzanırken İznik de tehdide mâruz kalmaktaydı. 718 ve 727 yıllarında şehri kuşatan Araplar içeri giremedilerse de surların bazı kesimlerini tahrip ettiler. 74O’ta meydana gelen şiddetli deprem yapıların zarar görmesine yol açtı. İznik, İmparatoriçe Irene’nin girişimleri sonucu tasvir karşıtı harekete (İkonoklasm) son vermek amacıyla 787 yılında toplanan ve II. İznik Konsili olarak tarihe geçen VII. Ekümenik Konsil’e ev sahipliği yaptı. VII. Konstantinos’un. ölümünden kısa bir süre önce gerçekleştirdiği 959 yılındaki ziyaretinde İznik’in zenginliğinden ve kala-balıklığından bahsedilir. İznik, başşehir İstanbul’a açılan bir kapı olmasından dolayı Bizans’taki taht mücadelelerinde taraflar için ele geçirilmesi önemli bir şehir durumundaydı. Eylül 1065’te büyük bir deprem felâketine uğrayan şehirde kiliseler ve evler yıkıldığı gibi surlar ve burçlar da büyük zarar görmüştür.
Selçuklu hanedanına mensup Kutalmı-şoğlu Süleyman Şah Anadolu’da fetih harekâtını sürdürürken Bizans tahtını ele geçirmek isteyen Anatolikon theması kumandanı Nikephoros Botaneiates’e de destek verdi. Botaneiates, onun desteğiyle İstanbul’a giderek III. Nikephoros adıyla tahta çıkarken Süleyman Şah da onun İstanbul’a hareketinin ardından İznik ve civarını fethedip İznik başşehir olmak üzere Anadolu’nun ilk Türk devletini, Anadolu Selçuklulan’nı kurdu (1078). Azîmî, Süleyman Şah’ın İznik ve civarını 467’de (1075) fethettiğini kaydeder. Bu rivayeti esas alan bazı tarihçiler İznik’in başşehir olduğu Anadolu Selçuklu Devleti’nİn söz konusu tarihte, bazıları İse 1080 – i 081 ‘de kurulduğunu ileri sürerler. Süleyman Şah, daha sonra III. Nikephoros’un İznik’i geri almak için Hadım ioannes kumandasında gönderdiği orduyu ağır bir yenilgiye uğrattı. 1. Aleksios Komnenos’un, Süleyman Şah’ın Antakya seferine çıkarken (1084) yerine bıraktığı kumandanlarından Ebü’l-Kâsım’ın üzerine yolladığı ordu da amacına ulaşamadı (1085). Diğer taraftan Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah da Emîr Porsuk’u göndererek İznik’i almaya çalıştı. Ebü’l-Kâsım, şehri üç ay savunduysa da daha fazla direnmenin imkânsız olduğunu görerek Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos’tan yardım istedi; yardımın gelmesi üzerine de Porsuk Kuşatmaya son verdi. Ancak Anadolu Selçukluları’-nm bağımsız hareket etmesinden rahatsız olan ve onları kendine tâbi kılmak isteyen Sultan Melikşah bu defa Urfa Valisi Emîr Bozan’i gönderdi. Bizanslılar’dan yardım alan Ebü’l-Kâsım yine büyük bir kararlılıkla şehri savundu ve Bozan da kuşatmayı kaldırıp Uluâbâd’a (Lopadion) çekildi. Bu sırada Antakya’yı ele geçirdikten sonra Halep’i kuşatan Süleyman Şah’ın. Suriye Meliki Tutuş ve Artuk Bey’Ie yaptığı savaşta yenilerek ölmesi üzerine (1086) Ebü’l-Kâsım, Sultan Melikşah tarafından bağışlanma ve onun vasali olarak şehri idare etme ümidiyle yerine kardeşi Ebü’l-Gâzî’yi bırakıp İsfahan’a gitti. Ancak sultanın huzuruna alınmadı ve ona Emîr Bozan ile anlaşması tavsiye edildi; dönüş yolunda da Bozan’ın adamları tarafından öldürüldü. Bu durumu öğrenen Bizans İmparatoru Aleksios büyük paralar ve hediyeler vererek Ebü’l-Gâzî’den İznik’i almak istedi. Ebü’1-Gâzî imparatorun bu teklifini kabul etmiş gibi görünerek uzun süre onu oyaladı. Ardından Süleyman Şah’ın İsfahan’da hapiste bulunan iki oğlu Kılıcarslan ile Kulan Arslan (Dâvud), Selçuklu Sultanı Berkyaruk’un izniyle (veya kaçarak) İznik’e geldiler. Kılıcarslan herhangi bir mukavemetle karşılaşmadan Anadolu Selçuklu tahtına çıktı [1092 sonu veya 1093 başları] kendisiyle birlikte gelen askerlerin ailelerini de İznik ve civarına yerleştirdi.
Pierre l’Ermite idaresindeki 20.000 kişiden oluşan ilk Haçlı ordusunu Drakon vadisinde tamamen imha eden I. Kılıcarslan (21 Ekim 1096), bu başarısından cesaret alarak 1096-1097kışında ordusuyla İznik’ten ayrılıp Ermeni Gabriel’in idaresinde bulunan Malatya’yı ele geçirmek için sefere çıktı. Malatya’da iken Avrupa’dan gelen yeni Haçlı ordularının İznik’i zaptetmek niyetinde olduklarını öğrendi. Bir kısım kuvvetlerini önden gönderip kendisi de ana orduyla peşlerinden hareket etti. Mayıs sonlarına doğru İznik’e ulaştığında Haçlı orduları şehri kuşatma altına almışlardı ve Kılıcarslan’ın gönderdiği öncü birliği de başarılı olamamıştı. Daha sonra da bizzat Kılıcarslan hücuma geçtiyse de Haçlılar’ın sayıca üstünlüğü yüzünden kuşatmayı yaramadı ve geri çekildi. İmparator 1. Aleksios Komnenos’un Haçlılar’la birlik olduğunu, onun tarafından İznik gölüne gönderilen gemilerle kendilerine gelecek yardım yolunun kapandığını ve Haçlılar’m yeni aldıkları takviye birlikleriyle bir hücuma hazırlandığını gören Türkler, Bizans Kumandanı Manuel Butumİtes’Ie anlaşarak şehri ona teslim ettiler (19 Haziran 1097). Bu kısa süreli Türk idaresinin İznik’te bıraktığı tek iz, kaba taştan İlkçağ lahitleri biçiminde yontulmuş bir yüzlerinde birkaç satırlık yazı bulunan mezarlardır. Türkler çekildikten sonra Bizanslılar bunları surların onarılmasında malzeme olarak kullanmışlardır.
1147yılında II. Haçlı Seferi’ne katılan Almanya Kralı III. Konrad İstanbul’dan sonra İznik’e gelmiş ve bir süre burada konakladıktan sonra 25 Ekim’de Dorylaion (Eskişehir) yakınlarında Selçuklu ordusu tarafından bozguna uğratılarak İznik’e dönmeye mecbur edilmişti. Kral VII. Louis kumandasındaki Fransız ordusu da kasım başında buraya ulaştı ve iki kral birlikte güneye doğru yürümeye karar verdiler. İznik, Bizans İmparatoru I. Andronikos Komnenos (1183-1185) döneminde trajik bir olaya sahne oldu. İmparator taht mücadelesi sırasında kendisini desteklemeyen, hatta bir ara içeri girmesine dahi izin vermeyen şehir halkından korkunç bir şekilde öç alarak birçok kişiyi öldürttüğü gibi ölülerinin gömülmesine de izin vermedi.
IV. Haçlı Seferi sırasında İstanbul’un Latinler’in eline geçmesi ve Bizans hâkimiyetinin ortadan kalkması üzerine 1204’te I. Theodoros Laskaris tarafından İznik Bizans Devleti kuruldu ve dört yıl sonra İstanbul Ortodoks Patrikliği de buraya nakledilerek Theodoros Laska-ris’in Patrik IV. Mikhail Autoreianos’un elinden imparatorluk tacını giymesi sağlandı. İznik böylece, 1261 yılında İstanbul’un geri alınışına kadar devam eden Laskaris hanedanı döneminde Bizans’ın devlet ve kilise merkezi oldu; ayrıca bir sanat ve kültür merkezi haline geldi. Burada yeni kilise ve saraylardan başka bir hastahane ile patrikhane yapıldı. Surlar onarılıp Önüne bir duvar inşa edilmek suretiyle şehrin korunması güçlendirildi. II. Theodoros Laskaris, Aziz Tryphon adına bir felsefe okulu ve çok güzel bir kilise yaptırdı. Çepeçevre yeşillikler ve ağaçlarla kaplı olan şehir o dönemde güçlü surları, hendekleri, geniş caddeleri ve çok katlı evleriyle hayranlık uyandırmaktaydı. XIII. yüzyıldan Osmanlılar tarafından fethine kadar (1331) Bizans sarayının ihtiyacı olan ipekli kumaşlar burada dokunuyordu.
İznik’te Bizans dönemine ait yapıların başında kuzeyde İstanbul, güneyde Yenişehir, doğuda Lefke ve batıda Göl kapılarıyla bir kısmı daha eski olan surlar gelmektedir. Şehrin ortasında caddelerin birbiriyle kesiştiği yerde Romalılar’dan kalma bir yapının, belki de gimnazyumun temelleri üzerine büyük bir Ayasofya Kilisesi inşa edilmişti. Bu kilise muhtemelen XI. yüzyıldaki depremin ardından önemli değişikliklere uğramış, daha sonra Orhan Gazi tarafından camiye çevrilmiştir. Koimesis (Meryem’in göğe çıkışı) anısına yapılan Koimesis Kilisesi de önemli eserlerden biridir. Ayasofya ve Koimesis kiliselerinden başka şehir içinde üç kilisenin daha kalıntısı ortaya çıkarılmış, bunlardan Yenişehir Kapısı yakınında bulunanın Tryphon Kilisesi olduğu tesbit edilmiştir. Türk döneminde çinileriyle ün salan İznik’te Bizanslıların da oldukça gelişmiş bir çanak çömlek sanayiine sahip oldukları anlaşılmaktadır.
- İznik Mimari, Tarihi, Yerleri, Eserler, Gezilecek Yerleri, Hakkında Bilgi
- İznik Tarihi, Nüfusu, -Osmanlı Dönemi- Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi