Kadem. Bir velînin bir melek, peygamber veya başka bîr velînin izinde olması anlamında tasavvuf terimi.
Sözlükte “ayak” anlamına gelenkadem, tasavvufta bir velînin daha önceki bir velînin veya nebîya da meleğin niteliklerini taşıması, onunla aynı meşrepte olması ve onun izinden gitmesi demektir. Tasavvuf kitaplarında bu hususu ifade etmek için, “Şu kişi şunun ayağı üzeredir” (alâ kademi fülân) denilir. Aynı durum bazan kadem yerine kalb kelimesi kullanılarak da anlatılır.
Muhyiddin İbnü’l-Arabî, kadem-i sıdk [Yûnus 10/2] ve kadem-i cebbâr olmak üzere kademin iki şeklinden bahseder. Kadem-i sıdk Allah’ın ilminde kulun ebedî mutluluğa ereceği, kadem-i cebbar ise bedbahtlığa uğrayacağı anlamına gelir. Bu durumlardan ilki Allah’ın hâdî, ikincisi mudil isminin birer tecellisidir. İbnü’l-Arabî, bir kimsenin diğer birinin kademi veya kalbi üzerine olmasını “ilâhî marifetlerde onun gibi tasarrufta bulunması” şeklinde tanımlar. Yani izlenen peygambere veya meleğe gelen bir varit ve ilâhî feyiz onun izinden giden kişiye de gelir. Meselâ nedamet ve istiğfar Hz. Âdem’in, kabz Hz. Nuh’un, saf bir kalp Hz. İbrahim’in karakterini oluşturan temel niteliklerdir. Hz. Âdem’in kademi üzerine olan onun gibi tövbekar, Hz. Nuh’un kademi üzere olan onun gibi kabz halinde bulunur. Hz. İbrahim’in kademi üzere bulunan da onun gibi temiz bir kalbe sahip olur; Cebrail’in kademi üzere olan ondan bilgi alır.
Bir velînin diğer bir velî veya nebînin kademi üzere bulunması onunla aynı meşrepte olması değil âdeta onunla özdeşleşmesi anlamına gelir. Buna göre, “Falan er Muhammed’in kademi üzeredir” denildiğinde bundan o kişinin Hz. Muhammed’in adımlarını aynen takip ettiği, Hakk’a giden yolda onunla aynilaştığı, yani onun manevî ve ahlâkî sıfatlarının benzerlerini kendisinde gerçekleştirdiği anlaşılır. Tasavvuf kitaplarında konu örnek alma durumunda bulunan velînin örnek aldığı nebî, velî veya melekten ilim ve marifet alması şeklinde açıklanmış ve ilkinin ikincisindeki ahlâk, hal, hareket ve tavırları yansıttığı özellikle belirtilmiştir. Tasavvufta nebî ve velîlerin karakterlerine ait temel ilkelerin ve belirgin niteliklerin bunları örnek alanlar tarafından yaşandığı kabul edilir. Allah’a itimat ve tevekkül ederek uzun yolculuklara çıkan sûfîlerin bu halleri de “kadem-i tecrîd” tabiriyle anlatılır.
TDV İslâm Ansiklopedisi