Kadr Sûresi. Kur’ân-ı Kerîm’in doksan yedinci sûresi.
Müfessirlerin çoğunluğuna göre Mekke döneminde Abese sûresinden sonra nazil olmuştur; Medine’de indiğine dair bazı rivayetler de mevcuttur. Nüzul sırasına göre yirmi beşinci sûre olduğu kabul edilir. Beş âyetten oluşan sûrenin fasılası j harfidir. Adını, sûrede üç defa tekrar edilen ve üstünlüğü sebebiyle “leyletü’l-Kadr” olarak nitelenen geceden almıştır.[bk. Kadir Gecesi]
“İnnâ enzelnâ” sûresi olarak da anılmaktadır. Vahyin nüzulünü konu alan sûrenin mushaftaki tertip sırasına göre ilk nazil olan âyetlerin yer aldığı Alak sûresinden sonra gelmesi muhtevası açısından ayrı bir anlam ifade eder.
Kur’ân-ı Kerîm’in ne zaman indirildiğini ve bu zamanın özelliklerini belirterek faziletinden faydalanma gereğine işaret eden sûre, “Onu Kadir gecesinde indirdik” mealindeki âyetle başlar. Müfessirler bu cümlede fiilin sonundaki zamirle Kur’an’ın kastedildiğini, bunun ilk bakışta anlaşılacak kadar belli olduğunu, Kur’an’ın azamet ve kudsiyetine işaret etmek üzere açık isim yerine zamir kullanıldığını söylerler. Âlimlerin çoğu. “peyderpey indirdik” anlamındaki nezzelnâ yerine “indirdik” mânasındaki enzelnâ fiilinin kullanılmasını dikkate alarak âyette. Kur”an’ın tamamının bir defada ulûhiyyet makamından dünya semasına indirilişine temas edildiğini ileri sürmüşlerdir. Bazı âlimlere göre ise bu âyetle doğrudan Hz. Peygamber’e ilk âyetlerin gelişi kastedilmektedir. Her iki yoruma göre de söz konusu zaman dilimine, Kur’an’ın inişine sahne olduğu ve bu olayla değer kazandığı için “leyletü’l-Kadr” denilmiştir. Kadir gecesinin ne olduğu sorusunu ihtiva eden ikinci âyete cevap veren müteakip âyetlerde onun tarihinin açıklanması yerine üstünlüğü ve özellikleri üzerinde durulmuştur. Söz konusu âyetlerde. Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olup onda Allah’ın izniyle meleklerin ardarda indiği ve bundan dolayı fecrin doğuşuna kadar bütün geceyi manevî bir huzur ortamının (selâm) kapladığı belirtilir. Tefsirlerde, meleklerle beraber yeryüzüne indiği haber verilen “ruh”un Cebrail olduğu ve onun melekler arasındaki yüksek derecesinden dolayı özellikle anıldığı kaydedilir. Geceyi kaplayan esenlik ise o gecede yapılan dua ve ibadetlerin sonucu olarak ilâhî rahmetin artmasıyla ilgilidir.
Kadr sûresinde, Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği gecenin geniş rahmet ve bereketlere vesile olduğuna işaret edilerek Kur-‘an’ın insanlık için taşıdığı değer ve öneme, insanlığın ona olan ihtiyacına dikkat çekilmektedir. Ayrıca insanların mümkün olan en yüksek düzeyde ve yoğunlukta Allah’a yönelip derin bir dindarlık hali yaşamaları durumunda meleklerin kendilerine katılmasına kadar varan bir ulviyete ulaşabilecekleri vurgulanmaktadır.
Sûrenin faziletiyle ilgili olarak tefsirlerde, “Kadir sûresini okuyan bir kimseye ramazanda oruç tutup Kadir gecesini ihya eden kişi kadar ecir verilir” mealinde bir hadis rivayet edilmişse de bu rivayet sahih hadis kitaplarında yer almamaktadır.
Kadr sûresi üzerine aralarında Ebü’l-Leys es-Semerkandî, Tâceddin es-Sübkî, Muslihuddîn-i Lârî, İbrahim b. Derviş el-Buhârî, Nûreddinzâde Sofyevî, Abdullah b. Osman Tirevî, İbrahim Kirîmî, Receb Osman Çorûmî (İstanbul 1317), Divrikli Abdullah Ziyâeddin (İstanbul 1322) ve Manastırlı İsmail Hakkı (İstanbui 1325) olmak üzere birçok âlim müstakil risaleler yazmıştır.
TDV İslâm Ansiklopedisi