Kahtan-Kahtaniler Kimdir, Kavmi, Kabilesi, Hakkında Bilgi

Kahtân. Araplar’in iki ana kolundan birini teşkil eden Kahtânîler’în atası.   

Ensâb âlimleri Araplar’] Adnânîler (Arab-ı mustaribe) ve Kahtânîler olmak üzere iki kola ayırırlar. “Arab-ı âribe” ve­ya Yemenliler denilen Kahtânîler’in ceddi Kahtân’dır. Bütün İslâm kaynakları ve Tevrat, Kahtân’ın Hz. Nuh’un oğlu Sâm’ın soyundan geldiği konusunda birleşmek­te, ancak hayatı hakkında hemen hiç bilgi vermemektedir. Ensâb âlimlerinin bir kıs­mı, onun Tevrat’ta geçen Yaktan olduğunu kabul edip bazı isimle­rin Arapça söyleniş şekliyle oradaki şece­resini Nûh oğlu Sâm oğlu Erfahşez oğlu Şâleh oğlu Âbir oğlu Kahtân şeklinde vermektedirier. Farklı şecerele­rin yer aldığı rivayetler arasında en dik­kat çekeni, Kahtân’ın babası Âbir’i Hûd peygamberle birleşti­rendir. İbn Hazm bu İddiayı reddeder ve Kur’an âyetlerine dayanarak Hûd’un Âd’in kar­deşi olduğunu [A’râf 7/65] ve bu kavmin tamamen ortadan kaldırıldığını [Hakka 69/4-8] söyler. Ayrıca nesebine dair Tev­rat kaynaklı bilgileri de şüpheyle karşıla­yarak sadece kendisinin Sam b. Nuh so­yundan geldiğini belirtmekle yetinir Bazı ensâb âlimleri ise Kahtân’ın Hz. İsmail’in soyuna mensup olduğunu gösteren bir şecere düzenlemiş ve bir kısım Yemenliler de bunu doğrula­mıştır. İbn Hazm. Kahtân’ın Hz. İsmail’in soyundan geldiğine dair rivayetleri de kesinlikle yanlış kabul etmekte Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrahim’in bü­tün Araplar’ın atası olarak zikredilmesini ve Hz. Peygamber’in bütün Araplar’ın Hz. İsmail’in çocukları olduğu­nu söylemesini dikkate alan Cevâd Ali ise bu rivayetin doğrulu­ğuna inanmaktadır. 200 yıl kadar yaşadığı ileri sürülen Kahtân’m bir iddiaya göre aralarında Ya’rub, Yeşcüb, Lüey, Tasm, Cedîs. Cürhüm, Yemen, Uman ve Hadramût’un da bulunduğu otuz bir oğlu ol­muştur. Kah-tân’dan sonra Arapça konuşan ilk kişi di­ye tanınan oğlu Ya’rub Yemen’de hüküm sürdü ve kardeşlerini çeşitli yerlerde görevlendirdi. Yeşcüb’ün oğlu Sebe’nin (Abdüşems) Lahm, Cüzam. Âmile, Gassân, Himyer, Ezd, Mezhic, Kinâ-ne, Eş’ar ve Enmâr adında on oğlu oldu; bunların ilk dördü Suriye’ye (Şam), diğer­leri Yemen’e yerleşti. Baz; tarihçiler ve ensâb âlimleri Kahtânî kabileleri iki ana kola ayırır ve bunları Sebe’nin Himyer ve Kehlân adındaki iki oğlundan getirirler Kehlân’ın soyundan gelenler esas itibariy­le göçebe bir hayat yaşadıkları halde Himyer’in soyundan gelenler İslâmiyet’ten ön­ce Güney Arabistan’ın en güçlü krallıkla­rından biri olan Himyerîier’i kurmuşlar ve yerleşik bir hayat sürmüşlerdir.

Ensâb ve tarih kitaplarında Kahtânîler’le Adnânîler arasında başlangıçtan be­ri çeşitli ihtilâflar olduğu kaydedilmekte­dir. Ancak Câhiliye devri şiirlerinde Adnan ve Kahtân isimlerine nisbet edilen ihtilâflara rastlanmaz; Adnan soyundan ge­lenler için Mudar, Mead, Nizâr, Kays ve Temîm, Kahtân soyundan gelenler için de Yemen. Ehlü’l-Yemen, Yemâniyye, Ezd ve Kelb kabile isimleri kullanılır. Bu şiirlerde Adnan ve Kahtân’ın soyundan gelenler kadar Evs ve Hazrec gibi aynı soydan ge­lenlerin de birbirlerinin aleyhine ifadeler sarfettikleri, ancak cedlerinin adlarına (Kahtân ve Adnan) yer vermedikleri gö­rülmektedir.

İslâmiyet’in kabile asabiyetini yasakla­masına rağmen zaman zaman Kahtânîler’e mensup Evs ve Hazrec ile Adnânî Kureyş arasında başta hilâfet meselesi olmak üzere çeşitli konularda İhtilâflar çıkmıştır. Muâviye b. Ebû Süfyân’ın Kah­tânî Kelb kabilesine mensup bir kadınla evlenmesi ve ondan oğlu Yezîd’in doğma­sı sebebiyle Mervân b. Hakem-ile Abdul­lah b. Zübeyr’i destekleyen Dahhâkb. Kays arasında cereyan eden Mercirâhit savaşında. Emevî iktidarı yanında yer alan Kelbliler ile karşı tarafta yer alan Kayslılar’ın Abdülmelik b. Mervân döne­minde artarak devam eden mücadelele­ri, Arap kabilelerinin Adnânî ve Kahtânî adıyla iki ayrı grup oluşturmalarına yol açmıştır. Bu mücadelelerle birlikte taraf­lar kendilerine şanlı birer geçmiş uydur­maya başlamışlar, özellikle Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’den gelen, Hz. Muhammed ile taçlanan Adnânî kabilelerin ve bunla­rın başında Kureyş’in sahip olduğu şan ve şerefe ulaşma gayretine giren Kahtâ-nîîer rakiplerine karşı hissettikleri Kıs­kançlık sonucu çeşitli rivayetler üretmiş­lerdir. Birçok şairin kendi tarafını öven şiirler ortaya koymasından sonra kabile­lerin ensâbına dair eserlerin tedvini baş­lamış, tarih ve edebiyat kitaplarına bu mücadelelerin izleri aksettirilmiştir. Eme­vî ve Abbasî dönemlerindeki mücadele­lerin sonucunda siyasî ve dinî karışıklıklar çıkmış, birçok ayaklanma olmuş, İslâm dünyasının Endülüs’ten Orta Asya’ya ka­dar uzanan geniş coğrafyasında bu ihti­lâfların tesiri hissedilerek fetihler olum­suz yönde etkilenmiştir. Bu mücadelenin tek faydalı yönü ise her iki gruba mensup birçok şairin Arap edebiyatına bu ihtilâf­ları körükleyen güzel şiir örnekleri kazan-dırmasıdır.

Kahtânîler’e dair müstakil bir ensâb kitabı olduğu kadar Yemenliler’in tarih ve folkloruyla ilgili çok zengin bilgiler de ih­tiva eden Hemdânî’nin on ciltlik el-İkîîl adlı ansiklopedik eserinin. cildi Kahtâ-nîler’in faziletine ayrılmıştır. Bu eserinde Hemdânî, Yemenli kabileleri Öven ve Has­san b. Sabit’e nisbet edilen birçok uydur­ma şiire de yer vermiştir. Yine Hemdânî, Kümeyt ei-Esedî’nin Adnânîler’i ve Hâşi-mîler’i öven. Kahtânîler’i yeren el-Hâşi-miyyât adlı kasideleri içindeki “el-Kasî-detü’n-nûniyye”sine cevap olarak 602 beyitlik ed-Dâmiğa adlı kasidesini yazmış­tır. Onun Adnânî-Kahtânî mücadelesinde asabiyet gayretiyle Kahtânîler’in safında yer alması, kendisinin Hz. Peygamber’e ve Ehl-i beyte karşı çık­tığı ve onlara hakaret ettiği şeklinde de­ğerlendirilip suçlanmasına yol açmıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski