Kalküta. Hindistan’da Batı Benga! eyaletinin merkezi.
Hindistan’ın doğusundaki Huglî nehrinin Bengal körfezine dökülürken genişlemeye başladığı yerde denizden 100 km. kadar içende kurulmuş ve zamanla etrafındaki diğer yerleşim merkezleriyle birleşerek büyük bir şehir halini almıştır. 11.673.000 nüfusuyla (1995) Hindistan’ın ve dünyanın en büyük şehirlerinden, en işlek limanlarından bindir.
Kalküta’nin çekirdeği, 1690 yılında İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin temsilcisi Job Charnock’m Ganj nehrinin kollarından Huglî’nin doğu kıyısındaki Kalikâtâ köyünün yanına bir acente açmasıyla teşekkül etmiştir. Önceleri sadece şirketin merkezi olarak bilinen ve eski köyün adıyla anılan bu yer, birkaç yıl sonra inşaatı tamamlanan kaleden dolayı resmen Fort Wİlliam adını almışsa da yerli halk buraya Kalikâtâ demeye devam etmiş, bu ad İngilizce’ye Calcutta imlâsıyla girmiştir. 1786 yılında Bengal Nevvâbı Sirâcüddev-le. Fort VViiliam’ı zaptederek adını Alinagar’a çevirdi. Ancak ertesi yıl İngilizler kaleyi geri aldıkları gibi bütün Bengal’in idarî ve malî yönetimini ele geçirdiler ve nevvâbın üzerine bir sömürge valisi getirdiler. 1772’de Bengal valiliğine tayin edilen Warren Hastings. İngiliz Parlamentosu’-nun kararıyla Hindistan genel valisi unvanını aldı ve ilk iş olarak yönetim merkezini Mürşidâbâd’dan Fort VVİlliam Kalkü-ta’ya nakletti. Böylece burası gelişen İngiliz Hindistan İmparatorluğu’nun başşehri oldu ve 1912’de Yeni Delhi merkez oluncaya kadar bu durumunu korudu. 1781’de buraya yeni bir kale yapıldı. Kale düzensiz bir sekizgen planındaydı ve etrafındaki geniş bir bölge garnizonun ateş tâlimleri için boş mekân olarak bırakılmıştı; bu bölge “Meydan” (Maidan) ismiyle bilinmiştir. 1787’de Meydan’ın biraz uzağına Hint-gotik tarzında Saint Jchn Kilisesi inşa edildi (181 5’te büyütülerek katedral haline getirildi]. Kuzey tarafından meydana bakan Anglosakson-Hint mimarisindeki Hükümet Konağı inşaatı 1799’da başladı ve üç yılda tamamlandı.
1813’te batı tarafına eski Yunan mimarisi tarzında belediye sarayı yapıldı. Bu yıllarda bazı Hintli ve Arap gemi kaptanlarıyla tüccarlar Nahuda Camii’ni, Tîpû Sultan’ın en küçük oğlu Gulâm Muham-med de kendi adını taşıyan camiyi yaptırdı. Hükümet merkezinin Yeni Delhi’ye taşınmasından sonra genel valinin yazlık ikametine tahsis edilen Belvedere (manzarası güzel yer) adlı büyükbina, 1953yılı Ocakayından itibaren Hindistan Millî Kütüphanesi olarak hizmete açıldı. Farsça ve Arapça 2000 yazmadan oluşan Bihâr koleksiyonu, 10.000.000 basılı kitabı bulunan kütüphaneyi İslâm araştırmaları için önemli bir merkez durumuna getirmiştir.
Bugün Huglî nehrinin iki kıyısındaki 30 kilometreyi aşkın bir mesafede bulunan bütün yerleşme merkezleriyle birleşmiş olan şehir. XX. yüzyılın başlarında Meydan’ın çevresinde yoğunlaşmış Avrupalılar’ın oturduğu “Beyaz şehir” ve yerli halkın yaşadığı “Siyah şehir” diye tanımlanan iki kesimden meydana geliyordu. Şehirde bir de Hintli zenginlerin evlerinin bulunduğu kısım vardı. Parsîler, Ermeniler, yahudiler ve hıristiyan Hintliler ise Siyah şehrin kuzeybatısında yaşıyorlardı. Her ne kadar ülke bağımsızlığına kavuştuktan sonra şehirdeki İngiliz hâkimiyeti resmen ortadan kalkmışsa da hem İngi-lizler’in hem Hintlilerin geleneklerine son derece bağlı olmaları sebebiyle gerçek hayatta bugün de aynı ayırım bir ölçüde devam etmektedir.
1780’de genel vali VVarren Hastings, hükümet görevlilerini İslâm hukuku alanında yetiştirmek üzere Kalküta Medresesi olarak bilinen resmî yüksek eğitim merkezini, 1784’te şarkiyatçı ve yüksek mahkeme hâkimi Sir VVİlliam Jones, Asi-atic Society of Bengal’i kurdu. Şehirdeki Akademi Kütüphanesi de zamanla gelişerek Arapça ve Farsça yazmalar ve basılı kitaplar bakımından Hindistan’ın en geniş kütüphanesi durumuna geldi; sonradan Tîpû Sultan’ın özel kütüphanesi de buraya alındı.
Kalküta’da İngilizce öğrenme ayrıcalığı, uzun süre gayri müslim Hintliler’den oluşan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi görevlileriyle tüccar ve komisyoncuların tekelinde kaldı. Zamanla bazı müslüman-lar da bu dili öğrendiler. Bunlardan Nevvâb Abdüllatîf 1855’te Kalküta İslâm Birliği’ni, beş yıl sonra da İngilizce’nin müs-lümanlar arasında yaygınlaşmasını ve onların politikaya sıcak bakmalarını sağlamak amacıyla Kalküta Müslüman Aydınlar Cemiyeti’ni tesis etti. 1878’de Seyyid Emîr Ali, Müslüman Birliği Merkezi’ni kurarak müslümanlar arasında siyasî uyanışı ve anayasal haklara sahip çıkmayı teşvik etti. Cemâleddîn-i Efgânî 1882’de bir ara Kalküta’da bulundu. 1905 Ekiminde Bengal’in bölünmesi ve 1906 Aralığında Hindistan Müslümanları Birliği’nin kurulması Kalküta’daki müslüman liderliğini ikinci dereceye düşürdü. Bununla birlikte şehir Hindistan’ın bağımsızlık sürecinde önemli faaliyetlerin merkezi olma konumunu devam ettirdi.
Kalküta günümüzde dünya jüt işleme sanayiinin merkezi durumundadır ve liman faaliyeti içinde jüt çuval şevki başta gelir; şeker, çay ve ham demir bu limandan ihraç edilen diğer ürünler arasındadır. Bugün üç üniversitenin bulunduğu şehir [ladaypûr, Rabindra Bharati ve Kalküta] çok sayıda araştırma merkezi, kütüphanesi ve 1875 yılında açılan Hindistan’ın en büyük müzesiyle aynı zamanda hareketli bir kültür merkezidir.
TDV İslâm Ansiklopedisi