Kandil Nedir, Geceleri Nelerdir, Bidat mıdır, Hakkında Bilgi

Kandil. Müslümanlarca mübarek sayılıp kutlanan özel geceler.

Osmanlı padişahı II. Selim döneminde (1566-1574) camiler aydınlatılıp minareler­de kandiller yakılarak kutlandığı için bu gecelere kandil geceleri denilmiştir. Bun­lar Mevlid, Regaib. Mi’rac, Berat ve Kadir geceleridir. Bazan Arapça “leyl” (gece) ke­limesi eklenerek leyle-i Kadr, leyle-i Be­rât  şeklinde de Kullanılır. Bu gecelerin kutlanma tarihleri kamerî takvime göre şu şekilde belirlenmiştir: Mevlid kandili rebîülevvel ayının on ikinci. Regaib receb ayının ilk cuma, Mi’rac aynı ayın yirmi ye­dinci, Berat şaban ayının on beşinci. Ka­dir ise ramazan ayının yirmi yedinci ge­cesi. Zikredilen rakamlar daima geceden sonra gelen güne aittir.

Mevlid kandili Hz. Peygamber’in doğu­mu münasebetiyle kutlanır. Mevlid kut­lamalarını ilk ihdas eden zatın Erbil Ata­beği Muzafferüddin Kökböri (ö. 629/1232) olduğu kabul edilir. Bu kutlama için top­lananlara mevlid kıssaları okumayı ilk başlatan kişinin ise Mısır Çerkez hüküm­darlarından biri veya Mısır Fâtimîleri ol­duğu söylenir. Makrîzî’nin Fatımî bayramlanyla il­gili yazdıkları bu konuda onların önceliği­ni teyit eder mahiyettedir. Osmanlı döneminde mevlid kandillerinde çeşitli kutlama faaliyetleri icra edilirdi. fbnü’I-Hâc gibi bazı fakihler. mevlid mü­nasebetiyle yapılan eğlencelere ve israf olduğu gerekçesiyle çok sayıda kandil ya­kılmasına karşı çıkmıştır. Süyûtî, mevlid gecelerinde toplu halde Kur’an okunma­sını ve Resûl-İ Ekrem’e dair sohbetlerin ardından yemek ikram edilmesini bid-‘at-ı hasene olarak görmektedir.

Bir kısmı zayıf veya mevzu olmakla be­raber receb ayının faziletine dair nakledi­len rivayetlerden Resûl-i Ekrem’in bu aya ayn bir değer verdiği anlaşılmaktadır. Za­manla müslümanlar üç ayların ilk cuma gecesine rağbet gösterip ihya etmeye başlamışlardır. Bu gecenin Regaib diye adlandırılmasında Hz. Peygamber’e iza­fe edilen, fakat hadis âlimlerince mevzu olarak değerlendirilen rivayetin de etkisi olmuş­tur. Regaib namazıyla İlgili rivayeti 412 (1021) veya 414 (1023) yılında vefat eden Ali b. Abdullah b. Cehdam’ın ihdas ettiği söylenir.

Receb ayında kutlanan diğer bir gece de Mi’rac gecesidir. Abdullah b. Mes’ûd’un rivayetine göre bu gece beş vakit namaz farz kılınmış, Hz. Peygamber’e, Allah’a şirk koşmadıkları sürece ümmetinin gü­nahlarının bağışlanacağı müjdesi veril­miştir.[603] Bu haber şefaatle ilgili rivayetlerle birlikte mütalaa edildiğinde Mi’rac müslümanlar için bir bayram, kutlanmaya lâyık bir olay haline gelir.

Berat gecesi adını Allah’ın günahkârları affetmesinden alır (berâet). Müfessir sahâbîlerden İkrime el-Berberî, Duhân sû­resinde (44/3) sözü edilen “mübarek gece”nin Berat olduğu kanaatindedir. Resûl-i Ekrem’in bu ge­cede ibadetle meşgul olmayı ve gündü­zünde oruç tutmayı teşvik ettiği nakledilir. III. (IX.) yüzyılda ya­şayan Fâkihî Mekke’de Berat gecesinin kutlanmasıyla ilgili bilgi vermektedir. Bu­na göre Mekke halkı Mescid-i Harâm’da namaz kılmak, Kabe’yi tavaf etmek ve Kur’an okumak suretiyle geceyi ihya eder­di. Fâkihî’den üç asır sonra Mekke’yi ziyaret eden İbn Cübeyr de benzer bilgiler verir. V. (XI.) yüzyılın ortalarından iti­baren Şam’daki Emeviyye Camii’nde Berat gecesinde kandiller yakılmış, bunu bid’at olarak değerlendiren birtakım fet­valara rağmen bu âdet bir süre devam et­miştir. İbn Kesîr, Be­rat gecesinde halka tatlı dağıtma gele­neğini ilk başlatan kişinin Selçuklu Veziri Fahrülmülk olduğunu kaydeder.

Müslümanlarca kutlanan mübarek ge­celerin en önemlisi Kadir gecesidir. Aynı adı taşıyan sûrede (97/23) Kur’an’ın inme­ye başladığı bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilmektedir. Kadir ge­cesinin zamanıyla ilgili farklı rivayetler varsa da ramazan ayının yirmi yedinci ge­cesi olduğu görüşü ağırlık kazanmakta­dır.

Müslüman toplumlar tarafından farklı şekillerde algılanan beş kandil gecesinden Regaib ile Berat’in kutsallığı kesin olma­dığı gibi bu gecelerde ifa edilecek ibadet­ler hakkında kaynaklarda sahih bilgilere rastlanmamıştır  Hz. Peygamber’in doğumu şüphe yok ki Önemli bir olaydır. Mi’rac da hem naslarla hem de tarihî kayıtlarla sabittir. Ancak bu olaylarla bağlantılı olarak kay­naklarda gerek Resûlullah gerekse as­hap döneminde kutlama niteliğinde her­hangi bir etkinliğe rastlanmamıştır. Kadir gecesinin faziletini anlatan ve ay­nı adla anılan sûrede Kur’an’ın inişine, dolayısıyla İslâm’ın doğuşuna vurgu yapılmaktadır. Bu açıdan sözü edilen beş kandil içinde en çok önem verilmesi gereken gece Kadir gecesidir. Ancak Du­hân süresindeki âyetlerle birleştirildiği takdirde (44/2-6), Kadir’in vahyin inmeye başladığı yılda ramazan ayına denk gel­diği yolundaki bilgiden başka kesinlik arzeden bir sonuç çıkarmak ve belli bir za­man belirlemek mümkün görünmemek­tedir.

Müslümanların cuma ve bayramlar dı­şında bazı gün ve gecelerde dini tarihî olayları hatırlayarak heyecanlarını taze­lemeleri ve bu münasebetle bazı etkin­liklerde bulunmaları tabiidir. Ancak doğ­ruluğu sabit olmayan veya uydurulan ri­vayetlere dayanan bazı ibadet şekillerini ifa tasvip edilemez. Dinî hayat süreklilik ve kararlılık isteyen zihnî ve kalbî bir yat­kınlıktır. Yılın birkaç gün veya gecesinde dinî hayatı yaşayıp belli davranışları tek­rarlamak dindar olmanın dünyevî ve uhrevî sonuçlarını doğurmaz. Bu açıdan ba­kıldığında kandiller münasebetiyle göste­rilen faaliyetler doğrudan İslâm’ın bir emir veya tavsiyesi değil çeşitli müslüman top­lumların gelenekleri konumundadır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski