Kandilli Rasathanesi Tarihçesi, Kuruluşu, Hakkında Bilgi

Kandilli Rasathanesi. Osmanlı döneminde kurulup çalışmalarına halen Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde devam eden rasathane.

1868 yılında Fransa hükümetinin tav­siyesiyle meteoroloji çalışmaları yapmak üzere Rasathâne-i Âmire-i Alâimü’l-cev adı altında kuruldu; ilk müdürü Fransız I. Coumbary’dir. Beyoğlu’nda Tünel civa­rında faaliyete geçen rasathane, Anado­lu’nun çeşitli yerlerinde şube açmak ve yapılan meteoroloji gözlemlerinin som irlanni toplayarak her sabah Avrupa’daki önemli merkezlere telgrafla bildirmek görevini yüklenmişti. Rasathânei Âmire her ne kadar meteoroloji istasyonu ola­rak kurulmuşsa da kuruluş günlerinden kalan aletlere bakıldığında astronomik gözlem yapma amacını da taşıdığı anla­şılmakta, II. Abdülhamid’in rasathane müdürü Coumbary, Maarif Nâzın Münif Paşa ve sertabîb-i şehriyârî Maroyan efendüeri 1878 yılında 8 cm. çaplı bir ra­sat dürbünüyle Merkür’ün güneşin önün­den geçişini gözlemek için Yıldız Sarayf na davet etmesi de bunu doğrulamaktadır. Uzun bir süre görevde kalan Coumbary’-den sonra 1895 yılında müdüriüğe geti­rilen Salih Zeki’nin 1908’de Maarif Meclisi üyeliğine tayini üzerine rasathanenin fa­aliyetleri bir süre aksadı. Salih Zeki, mü­dür olduğu yıl yeni bir bina yapılması için teşebbüse geçerek İstanbul ve çevresin­de uygun bir yer aramışsa da muhteme­len başka sebeplerden doiayı amacını gerçekleştirememiştir. Salih Zeki’den sonra onun kâtibi Bedîî Bey, rasathaneyi Beyoğlu’ndaki binasından Maçka’daki topçu kışla­sının karşısında ve telgrafhaneden Emile Lecoin’ın sismografi istasyonunun yanın­da bulunan binaya taşıdı. Kuruluşundan itibaren sık sık tahsisat sıkıntısı çeken rasathane nihayet Otuzbir Mart Vak’ası’nda (12 Nisan 1909) tamamen tahrip edil­di; daha sonra sağlam kalan birkaç aleti Kabataş Lisesi’nde koruma altına alındı.

Bir müddet açılmayan rasathanenin yi­ne meteoroloji faaliyetlerinde bulunmak maksadıyla ikinci defa kurulması için Sa­lih Zeki’nin teklifiyle Maarif Nâzın Emrul-lah Efendi 21 Haziran 1910’da Fatin Hoca’yı (Gökmen) rasathane müdürlüğü gö­revine getirdi. 1911 yılının Temmuz ayın­dan itibaren, Fatin Hoca’nın tesbit ettiği Kandilli’nin gerisinde Anadoluhisarı ile Vaniköy arasında yer alan İcadiye tepe­sindeki bir kagir kule ile iki ahşap odadan oluşan yangın gözetleme kulesinde, Fran­sız Meteoroloji Birliği’nin ve Fransız Mil­lî Meteoroloji Bürosu müdürü Charles Alfred Angot’nun sağladığı aletlerle sis­tematik meteoroloji faaliyetlerine başlan­dı; 1912’de de kuruma bağlı olarak Tedkîkât-ı İklîmiyye Müfettişliği kuruldu. 1920 yılında binaya betonarme üç oda ilâve edildi ve meteoroloji parkının etrafı du­varla çevrildi. 1911’de bir müdür iki kâtip, 1923’te bir müdür, bir râsıt ve iki kâtip­ten ibaret olan kadro 1939 yılında bir mü­dür, iki teknisyen ve sekiz memura yük­seltildi. Bu arada önceleri yabancı râsıtlar tarafından yapılan gözlemler Fatin Ho­ca’nın ve onu dışarıdan destekleyen Da­rülfünun Rektörü Salih Zeki’nin gayretle­riyle Türk ve müslüman kadrolarının eli­ne geçmeye başladı. 1924’te İtalyan hükümetinin yardımlarıyla Türkiye’deki ilk oşinografi çalışmalarına da Kandilli Ra­sathanesi bünyesinde başlandı ve Arna-vutköy, Anadolukavağı ve Burgaz adasın­da mareografi istasyonları kuruldu. Cumhuriyet’İn ilk yıllarında yine Rasathâne-i Âmire diye anılan müessese 1928’den sonra Maarif Vekâleti Hey”et ve Fizikî Arzî İstanbul Rasathanesi adını aldı. 1936 yı­lında da ilk defa resmî belgelerde Kan­dilli Rasathanesi adıyla geçmeye başladı; buraya aynı zamanda Vaniköy Rasatha­nesi de deniliyordu.

Fatin Hoca rasathaneyi yeniden kurar­ken Belçika’daki Uccle Kraliyet Gözleme-vi’ni örnek almıştı. İlk iş olarak Kabataş Lisesi’ndeki. Otuzbir Mart Vak’ası’nda tahrip edilen Rasathâne-i Âmire’nin alet­lerinden sağlam kalan iki deniz krono­metresi, eski bir geçiş aleti, küçük bir te-adolit ve iki elektrikli duvar saatini dev­raldı. 1912’de iki Leroy kronometresiyle iki sekstant daha temin ederek bir sani­ye duyarlılıkla zaman tayini çalışmaları yapmaya başladı. 1918 yılında önemli bir adım atarak Alman Kari Zeiss firmasına 20 cm. çaplı ve 307 cm. odak mesafeli ekvatoryal bir dürbün sipariş etti; ancak dürbün I. Dünya Savaşı sebebiyle 1925 yılında gelebilmiş ve binasının tamam­lanması geciktiği için de 1935 yılında fa­aliyete geçebilmiştir. Aslen astronomi ho­cası olan Fatin Hoca, rasathanenin me­teoroloji işlerinden çok astronomi ve je­ofizik konularında faaliyet göstermesini istediği için Cumhuriyetin ilânının ardın­dan hükümete meteoroloji şebekesinin Kandilli Rasathânesi’nin dışında kurulma­sını teklif ettiyse de hemen sonuç alama­dı. Bunun üzerine bir süre daha meteoro­loji işlerini aksatmadan kendini astrono­mi-jeofizik rasathanesinin kurulup geliş­tirilmesine adadı ve 1943’te emekli olun­caya kadar devamlı artan bir çabayla bu yolda çalıştı. 1925 yılında rasathanenin başlangıcından beri önem verdiği ve an­cak sekstantla yapabildiği zaman tayini işini daha modern hale getirebilmek için yeni alınan kısa ve uzun dalga radyoiany-la prizmalı bir astrolab faaliyete geçirildi. İKİ yıl sonra zaman tayini laboratuvannı geliştirmek amacıyla Askania meridyen geçiş aleti, meridyen doğrultusunu sabit tutabilmek için kolimatör ve mir takımı alındı. 1931’de Rifler firmasından sabit basınç altında çalışan sarkaçlı bir saat ile Onogo saat işaretlerini vermeye mahsus cihazlar getirtilerek bu laboratuvarın ku­ruluşu tamamlandı. Öte yandan 1933’te, 1926’dan beri deprem ölçümleri için kul­lanılan küçük model lchert sismograf ta­kımının yanı sıra bir takım da Galitzin sis­mografı devreye sokularak deprem ka­yıtları için önemli bir adım atıldı ve 1934 yılından itibaren kayıtlara başlandı. Aynı yıl Meteoroloji ve Sismoloji Rasadâtı adıyla Kandilii Rasathânesi’nin ilk resmî yayını çıkarıldı. Rasathanede yapılan ilk astronomi çalışması ise 19 Haziran 1936 tarihinde Uludağ’da bir tam güneş tutul­masının gözlemlenmesidir. Bu gözlemle ilgili olarak ekvatoryal dürbün korona re­simleri çekmek için Uludağ’a götürülmüş ve gözlemin arkasından tam tutulma hattı hesapları yayımlanmıştır. Astrono­mi ve deprem araştırmalarına başlanmış olmakla birlikte bu konular üzerine ciddi çalışmalar ancak yokluğu çekilen eleman­ların temininden sonra 1947 yılında ger­çekleştirilebildi. II. Dünya Savaşı sırasında ihmal edilen rasathaneye 1949’da kuartz saat, kronograf ve sismograflar getirtil­dikten sonra milisaniye derecesine kadar doğru zaman ayarı veren “zaman bölü­mü” faaliyete geçti. 196O’lı yıllar rasatha­nenin en parlak çalışmalarını yaptığı dö­nem oldu.

Kandilli Rasathanesi 1982’de, Yüksek Öğretim Kurulu Kanunu ile Kandilli Ra­sathanesi ve Deprem Araştırma Enstitü­sü adı altında Boğaziçi Üniversitesi’ne bağlanınca organizasyonunda yenileme­ye gidilerek görev alanı da genişletildi. Depreme dönük çalışmalar ilk hedef ol­du. Araştırma ve uygulama çalışmaları üç anabilim dalında [deprem mühendisliği, jeodezi ve jeofizik] yüksek lisans ve dokto­ra eğitimiyle bütünleştirildik Böylece dep­rem konusunda gözlem, eğitim, araştırma ve uygulama faaliyetlerini bir tek bün­ye altında toplayan ilk kuruluş olma özel­liğini kazandı. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü bu çerçe­vede Türkiye’nin her bölgesinde yeni dep­rem istasyonları kurmakta ve Türkiye deprem şebekesini sürekli geliştirmekte­dir. Deprem şebekesinden merkeze gelen bilgi vasıtasıyla kurum, yurdun herhangi bir bölgesinde meydana gelen depremin yerini ve büyüklüğünü çok kısa sürede belirleyerek gerekli mercilere bildirmek­tedir. Halenon-line, leased-line, radio-link, dial – up ve sabit deprem istasyon sa­yısını elliye ulaştırmış olup bunların ikisi Kıbrıs’tadır.

İstanbul ve civarında altmışa yakın kuv­vetli yer hareketi kayıtçısı çalıştıran ens­titü. Kuzey Kıbrıs’ta Yakındoğu Üniver­sitesi ile iş birliği yaparak beş istasyonlu bir şebeke kurmuştur. İstanbul’da Aya-sofya ve Süleymaniys Camii ile yüksek bir binaya deprem aletleri yerleştirilerek binaların deprem sırasındaki durumları gözlenmektedir. Artçı sarsıntı ve bazı özel amaçlı projeler için on iki adet kuvvetli yer hareketi kayıtçısından yararlanmak­ta, birçok önemli köprü ve baraja da kayıtçıların konması için gerekli hazırlıklar yapılmaktadır. Ayrıca kurumdaki astrono­mi, meteoroloji ve manyetizma gözlem birimlerine güncel teknoloji getirilmiştir.

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araş­tırma Enstitüsü, aynı zamanda milletlera­rası iş birliği çerçevesinde nükleer pat­lamaları denetleyen bir kuruluş olup bu konuyla ilgili ulusal veri merkezi görevini de yürütmektedir. Aynı amaçla Türkiye’­de kısa ve uzun periyotlu şebekeler çalış­tırmakta, elde edilen verileri milletlerara­sı veri merkezlerine göndermekte, nük­leer patlamaları belirleyerek yeni yöntem­ler denemekte ve gerekli altyapıyı kurmaktadır.

Rasathanede özellikle Fatin Hoca’nın topladığı müslüman bilim adamları tarafından telif edilmiş matematik, astrono­mi ve astrolojiye dair SOO’den fazla yaz­ma eser, matbu kitaplar ve birçok takvi­me sahip bir kütüphane ile bir tarihî ast­ronomi aletleri koleksiyonu bulunmakta­dır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski