Karadeniz. Balkan ve Anadolu yarımadalanyla Kafkasya arasında uzanan iç deniz.
Kabaca elips biçiminde olan ve sahillerinin yaklaşık yarısı Avrupa, yansı Asya topraklarında bulunan Karadeniz’in boyutları doğu-batı doğrultusunda 1170 km. (Poti-Burgaz), kuzey-güneydoğrultusunda en geniş 600 km. (Ereğli-Odesa), en dar 265 kilometredir (İnebolu -Kırım kıyıları). Güneybatısındaki İstanbul Boğazı aracılığıyla Marmara denizi, dolayısıyla Ege ve Akdeniz’le ilişkili olan Karadeniz kuzeyinde bulunan Kerç Boğazı ile de yüzölçümü 40.000 km2’ye yaklaşan Azak denizine bağlıdır ve dar anlamda 420.000 km2’yi bulan yüzölçümü bu denizle birlikte 460.000 km2’ye ulaşır. En derin yeri Ayancık’ın yaklaşık 80 km. kuzeyinde olup 2245 metredir.
Eskiçağ’da Pontus Eukseinos denilen deniz Anadolu’daki Türk hâkimiyetinden itibaren Karadeniz adıyla anılmaya başlanmış ve bu ad öteki dillere de karanın “siyah” anlamında tercüme edilmesiyle BlackSea (İng.]r Mer Noire (Fr), Schvvarze Meer(Alm.),MareNero (İt.),Çernoye More (Rusça), Marea Neagra (Rumence) el-Bahrü’l-esved (Ar.) şekillerinde girmiştir. Aslında ismin başındaki kara kelimesi, eski Türk dilinde renklerin aynı zamanda yön ifade etmeleri sebebiyle “kuzey” anlamındadır.
Karadeniz, doğuda Aral gölü ile Hazar denizinden başlayıp batıda Viyana havzasına kadar uzanan eski bir denizin kalıntısıdır ve jeolojik evrimini uzun gelişim aşamaları geçirerek kazanmıştır. Üçüncü zamanın sonlarında parçalanmaya başlayan bu büyük iç deniz Karadeniz ve Hazar olmak üzere ikiye ayrılmış, bu arada Karadeniz’le Akdeniz arasında oluşan ilişki birkaç defa kesintiye uğradıktan sonra günümüzdeki şeklini almıştır. Karadeniz, Azak denizi ve Odesa körfezinin çevreleri dışında kıyıların az girintili çıkıntılı olmasıyla dikkat çeker. Ada bakımından zengin değildir; başlıca adalar arasında Anadolu kıyılarındaki Giresun adası (antikAretias) ve Kefken adaları adı verilen kaya parçalarıyla Tuna deltası önündeki Yılan (Zmeini) adası zikredilebilir. 90-100 m. derinliğe kadar olan sığ alanlar bütün denizin dörtte birini kaplar. Karaların kıta sahanlığını (şelf] teşkil eden ve Anadolu önlerinde darlaşan bu sığ alanlar Odesa körfeziyle Azak denizinde geniş yer tutar. Tamamı kıta sahanlığı içinde bulunan Azak denizinin en derin yeri 14 metreyi geçmez.
Az tuzlu bir deniz olan Karadeniz’in yüzey sularının tuzluluk oranı doğu ve orta kesimlerde %o 18-19, Odesa körfezinin kuzey kıyılarında %o 10 kadardır. Dip sulan ise daha tuzlu ve ağır olup tuzluluk oranı 200 metrede %o 22″ye ulaşır. Tuzluluk oranındaki değişiklik sonucunda meydana gelen yoğunluk farkı sebebiyle yüzey sularıyla dip suları birbirine karışmadan üst üste iki ayrı tabaka halinde durur. Bu özellik derindeki kısımlara oksijen nüfuzunu engellediğinden aşağılarda kükürtlü oksijen gazı (H2S) birikir ve bu zehirli sularda sadece bakteriler yaşar. Karadeniz’e özgü balık bolluğu sadece yüzey sularında görülür. Yüzey sularının yaz ortalaması sıcaklığı 20°-26° arasında değişir. Denizin güneyinde sular daha sıcak, kuzeyinde daha serindir ve bu durum kışın daha da belirginleşir. Özellikle güneydoğu kesimindeki suların sıcaklığı Kışın 13″ civarında kalırken tuzluluk oranının da düşük olması sebebiyle Azak denizinin ve Odesa körfezinin, zaman zaman da Kırım kıyılarından Bulgaristan’ın Burgaz Limanı önlerine kadar kuzeybatı kesiminin donduğu görülür. Donma olaylarına Türkiye kıyılarında rastlanmaz. Yalnız 1929 ve 1954 yıllarında görüldüğü gibi Tuna nehrinin donmasıyla oluşan ve kış sonunda parçalanarak akıntıya kapılan buz kütleleri bazan İstanbul Boğazı’na kadar ulaşabilir.
Türkiye balıkçılığının % 84’ü Karadeniz’in balık miktarı açısından zengin olan yüzey sularında yapılır; pek fazla çeşitlilik göstermeyen balıklar arasında en çok avlanan hamsidir ve toplam ürünün yaklaşık üçte ikisini oluşturur.
TDV İslâm Ansiklopedisi