Karaman. İç Anadolu bölgesinde şehir ve bu şehrin merkez olduğu bir kesimi iç Anadolu, diğer kesimi Akdeniz bölgesinde bulunan İl.
Konya havzasının güneydoğusunda deniz seviyesinden 1038 m. yükseklikte, Toros dağlarını Sertavul Geçidi’nde (1610 m.) aşarak Akdeniz kıyılarını Anadolu’nun iç kesimlerine bağlayan tarihî ticaret yolunun [Silifke-Mut-Karaman-Konya yolu] üzerinde yer alır.
Eskiçağlarda Laranda (Lârende) adıyla bilinen şehir önce Hititler, ardından sırasıyla milâttan önce Vli. yüzyılda Frigyalılar. VI. yüzyılda Lidyalılar, V. yüzyıl sonlarında Persler’in hâkimiyeti altına girdi. Anadolu’da Pers hâkimiyetine son veren İskender ve haleflerinin. Roma ve 395′-ten itibaren de Bizans İmparatorluğu’nun topraklarına katildi. Bizans döneminde Hıristiyanlığın önemli bir merkezi haline geldi. Vll ve IX. yüzyıllarda iki defa Arap ordularının hücumuna mâruz kaldı. Türkler’in Anadolu’ya girişini müteakip Selçuklular’ın ve Dânişmendliler’in eline geçti. II. Kılıcaslan döneminde Anadolu Selçuklu topraklarına katıldı (1165). Haçlı Seferi esnasında Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa Silifke’ye giderken 30 Mayıs 1190’da buradan geçti ve kısa bir süre için şehri işgal etti. 1210’da önce Hospitalier tarikatına mensup şövalyeler, ardından bu tarikat mensuplarının talebi üzerine Kiiikya Ermeni Kralı II. Leon tarafından zaptedildi. Fakat 11. Leon. 1216’da şehri Selçuklu Sultanı İzzeddin. Keykâvus’a terketmek zorunda kaldı. XIII. yüzyılda Moğol istilâsına uğradı. Selçuklulardın çöküş dönemi sırasında kurulan Karamanoğulları Beyliği’nin eline geçti (654/1256) ve daha sonra beyliğin merkezi oldu.
Karamanoğulları idaresi altında giderek gelişen şehrin daha önceden mevcut olan kalesi onarıldığı ve tahkim edildiği gibi çok sayıda mimari eserlerle de donatıldı. Böylece önemli bir kültür ve bilim merkezi haline geldi. Yine aynı şekilde Anadolu’nun sikke kesilen şehirleri arasında Lârende”nin de adı geçer. 687’de 1288 Selçuklu Hükümdarı Gıyâseddin II. Mesud, Moğol ve Selçuklu kuvvetleriyle Lârende’ye saldırarak şehri tahrip etti.
Lârende 799’da (1397) Yıldırım Bayezid tarafından alındıysa da 804’te (1402) yeniden Karamanoğullan’na geçti. Karamanoğuliarrnın bazan kendi aralarında, bazan da Eretnalılar ve Kadı Burhâneddin ile giriştikleri mücadeleler sebebiyle yer yer harap oldu. 822’de (1419) Memlûk kuvvetleri Lârende’yi zaptetti. Karamanlı Mehmed Bey’in oğlu İbrahim Bey Osmanlılar’m yardımıyla burayı geri aldı (824/ 1421). Şehir 827’de (1424) yeni bir Memluk saldırısıyla daha karşılaştı. XV. yüzyılın ilk yarısında Lârende’yi ziyaret eden Fransız seyyahı Bertrandon de la Broquiere burayı büyük bir ticaret şehri olarak tanıtır ve orta kısımdaki çok yeri yıkılmış durumda bulunan kalesini anlatır, demir kapı kanatlarının güzelliğinden bahseder. 86O’ta (1456) Memlükler Lârende’ye yeniden saldırdılarsa da şehri ele geçiremediler.
872’de (1468) Karamanoğulları üzerine yürüyen Fâtih Sultan Mehmed Konya’ya girmiş, bu sırada Karamanlı Pîr Ahmed Lârende’ye çeKilmiş, mücadelesini buradan sürdürmeye başlamıştı. İki yıl sonra Karamanoglu Kasım Bey Ankara yöresine kadar ilerleyince Osmanlılar Karamanoğullan meselesini kati bir sonuca bağlamak istediler. 875 (1471) yılı baharında Veziriazam İshak Paşa doğrudan Lârende üzerine yürüyüp burayı aldı. Böylece bölgedeki Karamanoglu etkisi silindi ve şehirde kesin Osmanlı hâkimiyeti kuruldu.
Osmanlı döneminde Lârende adı yanında şehir için Karaman adı da kullanılmaya başlandı. Burası Osmanlı idari teşkilâtında merkezi Konya olan Karaman eyaletinin Lârende iivâsının merkezi oldu. Osmanlı devrinde şehir giderek fizikî bakımdan genişledi, yeni mahalleler kuruldu. II. Bayezid döneminde şehirde mahalle sayısı otuz iki iken, 924 (1518) ve 935 (1529) yıllarına ait bilgilere göre bu sayı otuz üçe çıkmış, aynı yüzyılın sonlarına doğru otuz sekize ulaşmıştır. Mahalle sayısına paralel olarak nüfusu da artmıştır. II. Bayezid devrinde kırk beşi gayri müslim olmak üzere yaklaşık 2600 dolayında olan nüfus. 924’te (1518) doksanı gayri müslim 2700’e, 992’de (1584) 100 kadarı gayri müslim 7000 civarına yükselmiştir. XVI. yüzyılın sonlarında en fazla nüfuslu mahalleler Abbas. Ali Osman, Çeltek, Hoca Mahmud ve Fenârî mahalleleriydi. XVI, yüzyılda Sivas, Kastamonu ve Antalya gibi şehirlerde medrese sayısı beşten az olduğu halde Karaman’da 936″da (1530) yedi medresenin bulunması [Emîr Mûsâ, Halil Bey, Melek Hatun, Eskici, Şeyh Çelebi, Hacı Alâeddin İbrahim Bey] bu yüzyılda önemli bir kültür merkezi olma niteliğini sürdürdüğünü ortaya koyar.
1082 (1671) sonbaharında Karaman’ı ziyaret eden Evliya Çelebi şehrin ortasındaki kaleyi tasvir eder. İç kalenin çevresinin 600 adım olduğunu, sekiz kulesi bulunduğunu, içinde dizdarın oturduğunu ve kırk eski evle bir mescidin yer aldığını yazar. Ortahisar denilen dış kalenin çevresi 1700 adımdır ve 140 kule ile dokuz kapısı (Sekiçeşme, Şam, Emînüddin, Kör-soguk, Parmak, Toplar, Emin Ahmed, İmaret ve Tekke kapılan) vardır. Şehirde otuz iki mahalle, elli üç cami ve mescid, 7080 ev mevcuttur.[241] Ev sayısı hakkında verilen rakamın hayli mübalağalı olduğu açıktır. Şehrin bu tarihte 10.000 dolayında bir nüfusu bulunduğu tahmin edilebilir.
XVIII. yüzyılın son yıllarında Karaman’a uğrayan Fransız seyyahı Olivier şehirde harabe halinde gördüğü bir kaleden, dikkati çekecek boyutlarda üç dört camiden ve kerpiç ederken söz etmektedir. Karaman’ın o tarihte beklediği kadar büyük bir şehir olmadığını ve 1000 hâne Türk ile 100 hâne Ermeni’nin bulunduğunu, 6-7000 nüfus tahmin ettiğini ilâve eder.
Osmanlı döneminde Konya şehrinin gölgesinde kalarak gelişmesi duraklayan Karaman, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Konya vilâyetinin merkez sancağı içinde Karaman kazasının merkezi durumundaydı. Şehirde sanayi faaliyeti olarak birkaç kilim ve seccade dokuma tezgâhları, birkaç tabakhane ve ayrıca tahin ve tahin helvası yapım yerleri vardı. XIX. yüzyılın sonlarında Haydarpaşa’dan başlayan demir yolunun buraya ulaşması şehre canlılık kazandırdı; çevresinin tarım ürünlerinin pazarlandığı bir merkez durumuna geldi. XX. yüzyılın başlarında 5000 dolayında bir nüfusa sahip bulunuyordu.
Cumhuriyet’in başlarında da nüfusu henüz 10.000’i bulmuyordu [1927’de 8182, 1935’te 9060 nüfus] ve Konya iline bağlı bir ilçenin merkeziydi. Öğünlerde tarihî Kalesinin çevresinden fazla uzaklaşmadan özellikle de kalenin doğu ve güneydoğusunda yayılıyordu. Kalenin kuzeydoğusunda bulunan demiryolu istasyonu ile şehrin merkezi arasında boşluklar bulunuyordu. İlk defa 1940’ta nüfusu 10.000’i geçti (12.489). 1940-1950 yılları arasında Karaman henüz kalenin dış surlarını aşmıyordu. Bugüne yıkılmış olarak ulaşan bu dış surlara ait Porsukkapı, Şamkapi, Küçükkapı. Hocamahmutkapı, Siyahserkapi adları günümüzde sadece mevki, semt ve mahalle adları olarak yaşamaktadır. Bu sınırlar içindeki şehir 1949 “da on iki mahalleden oluşuyor ve 350 hektarlık bir alanı kaplıyordu. 1950′-ye kadar gerek nüfus gerekse mekân açısından fazla bir gelişme oimadı. 19S0″Ii yıllara kadar küçük işletmeler şeklinde bulunan sanayi kuruluşları özellikle 196O’lı yıllardan sonra büyük kuruluşlar haline geldi. Sanayinin ivme kazandığı yıllarda, Karaman’ı çevreye bağlayan ve tarihî geçmişi eskiye inen karayollarının yeniden ele alınarak kalitelerinin yükseltilmeye başlanması da şehrin nüfusunda ve mekân üzerindeki genişlemesinde etkili oldu. 195S’teki nüfusu (17.215) 197O’te iki katını geçti (35.056). Kale ile kuzeydeki tekstil fabrikası ve kuzeydoğusundaki istasyon arasındaki boşluklar dolmaya başladı. Bu yeni kesimlerde daha çok birbirini dik olarak kesen muntazam caddeler açıldı (İsmetpaşa, Yûnusemre caddeleri gibi). Son yıllarda şehir demiryolunun kuzeyine de taştı. 1970’li yıllara yaklaşırken mahalle sayısı yirmi dörde çıkmıştı. Nüfusu ilk defa 1980’de 50.000’i aştı (51.208), igSS’teBS.ÛOO’e çok yaklaştı (64.735). 1989 yılında3578 sayılı kanunla kurulan Karaman ilinin merkezi oldu, îl merkezi olması gelişmesini daha da hızlandırdı. 1990’da nüfusu 75.000’i (76.525), 1997’dede 100.000’i geçti 104.154. Günümüzde İç Anadolu’nun önemli bir ticaret ve sanayi merkezidir.
Şehirdeki tarihî eserlerin başında, ilk defa ne zaman yapıldığı bilinmeyen. Selçuklular ve Karamanoğullan tarafından onarılan ve tahkim edilen kale gelir. İç kale. orta kale ve dış kale olmak üzere üç surdan ibaret olan kalenin sadece iç kalesi bugüne sağlam ulaşabilmiştir. Günümüzde dış kaleden çok az kalıntı görülür (eski otobüs garajı civarında olduğu gibi). Şehirde Karamanoğullan döneminden kalan çok sayıda eser vardır. Bunlar arasında Arapzâde Camii, Dikbasan Camii [Fasih Camii, 1436 tarihli kitabesi vardır] Hacıbeyler Camii, Çelebi Camii, Yûnus Camiî, Mâder-i Mevlânâ Camii 1370 tarihli bu yapıya Osmanlı devrinde ele alırı arak Osmanlı eseri görünümü verilmiştir sayılabilir. Bu döneme ait önemli medrese, imaret ve külliyeler de vardır (Karamanoğlu Emîr Mûsâ Paşa Medresesi, 1382 tarihli Nefise Sultan Hatunlye Medresesi, M33 tarihli İbrahim Bey İmareti, 1464 tarihli Karabaş Velî Külliyesi, 1409 tarihli Hali! Efendi Sultan Külliyesi, 1451 tarihli Hoca Mahmud Dârülhuffâzı gibi. Bunların dışında Alâeddin Bey Türbesi (800/1398), Emînüddin Türbesi (835/1431-32), Canbaz Kadı Türbesi (935/1529) gibi türbeler bulunur. Karaman’da Osmanlı döneminde yapılmış eserler de vardır. Bunların en önemlileri Yeni Minareli Cami (928/1522), Boyalı Kadı Camii [1547 tarihli bu camiye Pîr Ahmed Efendi Camii de denir] Nuh Paşa Camii’dir (1004/1596). Karaman şehrinde muhtelif devirlere ait çok sayıda ve sanat değeri yüksek çeşme de mevcuttur.
Karaman şehrinin merkez olduğu Karaman ili Antalya. Konya ve İçel illeriyle çevrilmiştir. Merkez ilçeden başka Ayrancı, Basyayla, Ermenek, Kâzımkarabekir ve Sariveliler adlı beş ilçeye ayrılır. 9945 km2 genişliğindeki Karaman ilinin sınırları içinde 1997 genel nüfus tesbitine göre 224.303 kişi yaşıyordu, nüfus yoğunluğu yirmi beş idi. Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait 2000 yılı istatistiklerine göre Karaman’da il ve ilçe merkezlerinde 137, kasabalarda yirmi dokuz ve köylerde 249 olmak üzere toplam 415 cami bulunmaktadır. İl merkezindeki cami sayısı ise seksen yedidir.
TDV İslâm Ansiklopedisi