Karamanlılar, Selçuklu yönetiminin ve kültürünün yoğunlaştığı yörelerde hüküm sürdüklerinden, ayrıca kendilerini söz konusu devletle özdeşleştirdikleri için mimari alanında da büyük ölçüde onların mirasına sahip çıkmışlardır. Karamanlı mimarisinde Selçuklu geleneğinin yanı sıra Osmanlı, gotik, Memlûk üslûplarının da etkileri görülür. Osmanlılar’la uzun bir süreye yayılan siyasî mücadeleleri ve iki hanedan arasında kurulan evlilik bağlan. Karamanlı ve Osmanlı sanatları arasındaki etkileşimi kolaylaştırmış, Karamanlı topraklarında XIV. yüzyıl sonlarından itibaren artan Osmanlı siyasî nüfuzu, Osmanlı kökenli mekân çözümlemeleri ve ayrıntılar şeklinde birtakım yapılara yansımıştır. Osmanlı etkileri ilk olarak Karaman’da I. Murad’ın Kızı ve I. Alâeddin Ali Bey’in eşi olan Nefiss Sultan’ın yaptırdığı Hatuniye Medresesi’nde (783/1381-82) ortaya çıkar ve bu evlilikten doğan Sultanzâde II. Alâeddin Ali Bey’in Niğde’de yaptırdığı Akmedrese’de (1409) devam eder. XV. yüzyılın ikinci çeyreğinde Konya’da inşa ettirilen Hacı Ali Dârülhuffâzı ile Nasuh Bey Dârülhuf-fâzı’nda ve Mut Lâl Ağa Camii’nde Osmanlı mimarisinin damgası daha da kuvvetle hissedilir.
Diğer taraftan Karamanlıların Haçlı seferlerinden artakalmış bir Katolik devleti olan, mimarisine gotiK üslûbun hâkim olduğu Kıbrıs Krallığı ile siyasî ve ekonomik ilişkileri, ayrıca Suriye ve Rodos’taki Haçlı kalıntısı diğer küçük devletlerin Ortadoğu’ya taşıdığı gelenekler bazı yapılardaki gotik etkileri açıklayabilir. Söz konusu üslûbun izleri özellikle Aksaray Ulucamii’nde (1431), birimleri ayıran sivri kemerler ve bunların üstünü Örten çapraz tonozlarda, ayrıca mihrap önü kubbesini taşıyan dişli sivri kemerlerde ve bu kubbenin yelpaze pandantiflerinde göze çarpar.
Beylikler döneminde Anadolu’da yaşanan karmaşık siyasî dengelerin gereği olarak zaman zaman Memlûk Devleti’nin desteğini alan, hatta 1419’dakısa bir süre bu devlete tâbi olan Karamanlılardın bazı yapılarında (meselâ Memluk Sultanı el-Melikü’n-NâsırMuhammedb. Kalavun’un naibi EmîrSeyfeddinHacibeyler’in Karaman’da yaptırdığı 1356 tarihli Seyfed-din Hacı beyler Camii’nde) taş bezemede Memlûk etkileri hissedilir.
Karamanlı camileri ve mescidleri dört grupta toplanabilir. Ahşap direkli ve düz damlı camiler (mescidler). Ahşap direkli Anadolu Selçuklu camilerinin ufak boyutlu türevleri olan bu yapılara Ermenek Akçamescid (700/1300-1301), Konya Meram Camii [XV. yüzyılın birinci çeyreği] ve Niğde Şah Mescidi (816/1413-14) örnek olarak verilebilir. Kagir taşıyıcılı ve düz damlı camiler. Doğu-batı doğrultusunda (enine) gelişen dikdörtgen planlı harim, mihrap duvarına paralel uzanan paye ve sivri kemer sıralanyla üç veya dört sahna ayrılmış, toprak kaplı düz dam kemerlerin taşıdığı kirişlere oturtulmuştur. Son cemaat yeri yoktur ve girişler yan cephelerde yer alır. Bu tipin Örnekleri arasında Ermenek Ulucamii ile (702/1301-1302) Karaman Hacıbeyler Camii (757/1356) özellikle kayda değer. Karaman’da Osmanlı dönemine ait Arapzâde Camii (899/1493-94) ve Dikbasan Camii (899/1493-94) Hacibeyler Camii’nin tekrarı gibidir. Çok birimli camiler. Harimin. payelere oturan ve iki doğrultuda (güney-kuzey ve doğu-bati) gelişen kemerlerle kare veya dikdörtgen birimlere ayrıldığı, birimlerin kubbe veya tonozlarla kapatıldığı, kubbeli birimlerin mihrap ekseninde yer aldığı bu tipe örnek olarak Ermenek Meydan Camii [XIV. yüzyıl veya XV. yüzyıl İlk çeyreği] Konya İplikçi Camii [yenileme, 1333 ve 1430-311 ve Aksaray Ulucami 834/1431] verilebilir. Merkezî kubbeli cami. Bu tipin tek Örneği 1441 civarına tarihlenen Mut Lâl Ağa Camii’dir. Enlemesine dikdörgen biçiminde olan harim, merkezî bir kubbe ve bunu yanlardan kavrayan yarım kubbelerle örtülüdür. Osmanlı mimarisinde de merkezî planlı camilerin İlk örneği olan ve klasik dönemin kapısını açan Edirne Üç Şerefeli Cami de Lâl Ağa Camii ile aynı yıllarda (1437-1447} inşa edilmiştir. İki yapıda da kubbeyle örtülü merkezî birimi yanlara doğru genişletmek ve yan kanatlan ortadaki birimle bütünleştirmek eğilimi gözlenir. Ancak bunu gerçekleştirmek için üretilen çözümler farklıdır. Gerek kronoloji gerekse tasarım şemaları açısından bu iki yapının birbirini etkilemiş olması ihtimali zayıftır. Söz konusu paralel gelişim Beylikler döneminde, siyasî açıdan parçalanmış olan Anadolu’da belirli bir ortak kültür tabanı ve bölgeler arasında çokyönlü etkileşimleri mümkün kılan ilişkiler sayesinde farklı yörelerde, aynı zaman diliminde ortak arayışların ortaya çıkması şeklinde yorumlanabilir.
Karamanlı medreselerinde Anadolu Selçuklu mimarisinin başlıca iki medrese şeması devam ettirilmiştir. Sonuçta bu yapıları iki ana gruba ayırmak mümkündür. Kapalı avlulu medreseler. Bu tipin tesbit edilen tek örneği Karaman’da XIV. yüzyıl ortalarına ait Emîr Mûsâ (Mûsâ Paşa) Medresesi’d ir. 1927’de yıktırılan medresede kubbeyle örtülü avluyu revaklar kuşatmakta, bunların gerisinde de hücreler sıralanmaktaydı. Açık avlulu ve ey-vanli medreseler. Karamanlı mimarisinde bu şemanın dört, üç ve iki eyvanli çeşitlemeleri uygulanmıştır. Bunların içinde en erken tarihli olan ve tasarımı kadar süsleme programıyla da Selçuklu geleneğine sıkı sıkıya bağlı Aksaray Zinciriye Medre-sesi’nde söz konusu şemanın klasik olan dört eyvanlı türü gözlenir.
Medrese örnekleri kronolojik olarak gözden geçirildiğinde eyvan sayısının önce üçe [Ermenek Tolmedrese, 740/1339-40] sonra ikiye [Alanya Obaköy Medresesi, 1373 civarı; Karaman Hatuniye Medresesi, 783/1381-82; Niğde Akmedrese, 812/ 1409-10] indiği dikkati çeker.
Bu medrese tipinde kare veya dikdörtgen planlı, üstü açık avlu şemanın çekirdeğini meydana getirir ve üç [Aksaray Zinciriye Medresesi, Ermenek Tolmedrese, Niğde Akmedrese] veya iki Karaman Hatuniye Medresesi yönden revaklarla kuşatılır. Hiçbir medresede revaklar, diğer birimlerden daha yüksek tutulan ve görkemli kitlesiyle avluya hâkim olan ana eyvanın önünde devam etmez. Bütün örneklerde beşik tonozlu eyvan biçiminde tasarlanan girişle yazlık dershane aynı eksen üzerinde (karşılıklı) yer almaktadır. Diğerlerinden daha geniş ve yüksek tutulan ana eyvan (yazlık dershane) yanlardan, kışlık dershane veya türbe olarak kullanılan kare planlı ve kubbeli birimlerle kuşatılmıştır. Avlunun çevresinde öğrenci odaları, bazı Örneklerde de yan eyvanlar bulunur. İki katlı olan Niğde Akmedrese hariç diğerleri tek katlıdır. Genellikle dikdörtgen biçiminde olan öğrenci odaları tonozlarla örtülüdür. Osmanlı etkilerinin gözlendiği Karaman Hatuniye Medresesi’nde odalar kare planlı ve kubbelidir. Niğde Akmedrese dışında kalan örnekler cephe tasarımı olarak da büyük ölçüde Selçuklu çizgisini sürdürür. Ancak Akmedrese’de girişin bulunduğu kuzey kanadının üst katında yer alan ve Türk sivil mimarisindeki “hayaf’lan hatırlatan sofalar, ayrıca bunların ikiz kemer sırala-nyla donatılması bu bölgenin geleneğine yabancıdır. Anadolu Türk mimarisinde bu tür bir cephe düzeni ilk olarak Bursa’da i. Murad’ın yaptırdığı cami-medresede (1366 civarı) ortaya çıkmıştır. Bu cephe tasarımının kaynağında, Doğu Akdeniz kıyılarından Venedik gotiğine ve Balkanlar’daki geç dönem Bizans mimarisine kadar uzanan karmaşık ve çokyönlü etkileşimler yatar. Akmedrese’yi yaptıran II. Alâeddin Ali Bey’in I. Murad’ın torunu olması ve gençlik yıllarını dedesinin yanında Bursa’da geçirmiş bulunması bu etkinin kaynağına ışık tutar.
Beylikler ve erken Osmanlı mimarilerinde gözlenen, fütüvvet geleneğine (Ahî-lik) bağlanan ve imaret olarak anılan çok fonksiyonlu yapıların bir örneği de Karaman’daki 836 (1432-33) tarihli İbrahim Bey İmareti’dir. Söz konusu yapıda, Selçuklu döneminin kapalı avlulu medreselerinde ve tarikat yapılarında (hankah) gözlenen şema tekrar edilmiştir.
Karamanlı bölgesinde “dârülhuffâz” denilen dârülkurrâlar kare planlı ve kubbeli bir birimden ibaret yapılardır. Bunlardan Konya’daki Has Bey Dârülhuffâzı (824/1421) kriptalı alt yapısıyla kubbeli bir kümbet olarak yorumlanabilir. Aynı kişinin Meram’da yaptırdığı dârülhuffâzla yine Konya’da bulunan ve Osmanlı mimarisinin etkisini yansıtan Hacı Ali ve Nasun Bey dârülhuffazlan [XV. yüzyılın İkinci çeyreği] kubbeli mescidleri andırır. Karaman’daki Hoca Mahmud Dârülhuffâzı ve Mescidi (855/1451) devrinden Önemli mezar taşlarını bünyesinde barındırır.
Karamanlı mezar yapıları Kümbetler ve türbeler olarak iki gruba ayrılır. Selçuklu örneklerinin özelliklerini sürdüren kümbetlerde kare planlı bir kriptayla bunun üzerinde, zemini çevreye göre yüksekte kalan kare ya da çokgen planlı ziyaret katı bulunur. Ziyaret katını örten kubbe piramit veya koni biçiminde bir külahla taçlandırılmıştır. Günümüze gelebilen iki önemli örnekten Karaman’daki 1. Alâeddin Ali Bey Kümbeti (793/1391) bu beyin yaptırdığı ve halen yıkık olan camiye. yine Karaman’daki İbrahim Bey Kümbeti de (836/14 32-33) aynı adı taşıyan imarete bitişiktir. Karamanlı türbelerinin hemen hepsi kare planlıdır ve -Mut’taki Lâl Ağa Camii’nin kıble yönünde yer alan. piramidal külâhlı iki örnek dışında- kubbelerle örtülüdür. Türbelerin bir kısmı [Ermenek Tolmedrese’deki Emîr Mûsâ Bey Türbesi ile Karaman Hatun iye Medresesi’ndeki Nefîse Sultan Türbesi] içinde yatanların yaptırdıkları medreselerin bünyesinde ana eyvana bitişik olarak yer alır. Ermenek’in Balkusan köyünde bulunan Kerîmüddin Karaman Bey Türbesi beşik tonozlu giriş bölümüyle, Konya Musalla Mezarlığındaki Şücâüddin Türbesi de (749/1348-49) tarikat başlıklarına benzeyen dilimli kubbesiyle diğerlerinden ayrılır.
Karamanlı hamamlarında Türk hamam mimarisinin yüzyıllar boyu uygulanan prensiplerine sadık kalınmış, kare planiı olan soğukluklar kubbe veya çatıyla örtülmüş, sıcaklıklarda ise merkezde göbek taşının bulunduğu kubbeli birim iki, üç veya dört yönde kurnaları barındıran beşik tonozlu eyvanlarla çevrilmiş, eyvanların aralarında kalan köşelere de kare planlı ve kubbeli halvetler yerleştirilmiştir. Çifte hamam olarak tasarlanan Konya Meram Hamamı (826/1423) özgün mimarisi ve ayrıntılarıyla günümüze gelebilen değerli bir örnektir.
Öte yandan Karamanlıların Anamur yakınlarında İnşa ettikleri Mâmûre Kalesi, Anadolu Türk askerî mimarisinin gelişiminde önemli bir yer tutar. Ayrıca Ermenek-Anamur yolunda Göksu üzerinde yer alan Alaköprü, Mimar Süleyman b. Yûsuf adını veren kitabesi ile önemli bir yapıdır.
Karamanlı mimari süslemesinin repertuvarı, büyük ölçüde Selçuklu döneminin geometrik ve bitkisel motifleriyle kompozisyon şemalarından oluşur. Ancak erken tarihli birkaç örnek dışında Selçuklu örneklerine göre daha hacimli, kıvrak ve ayrıntılı olan bitkisel süsleme geometrik süslemenin önüne geçer. Bunların yanı sıra hat sanatı süsleme programında yer almaya devam eder. Mukarnas dolgular, başlıkların yanı sıra taçkapıların ve mihrapların kavsaralannda kullanılmıştır. Karamanlı mimarisi Beylikler döneminde Selçuklu mimarisinin figüratif süsleme geleneğini sürdürür. İslâm öncesi Orta Asya Türk inançlarıyla eski Anadolu kültlerine bağlanan bu örnekler arasında Alanya Obaköy Medresesi’nin taçkapısındaki balık kabartmaları, Meram Hamami’nda kapı kemerinin kilit taşındaki tavuslar, Karaman Arapzâde Camii’nin ejder başı biçimindeki çörtenleri, Karaman İbrahim Bey İmareti’nin ahşap kapı kanatlarındaki arslan, grifon ve doğuran kadın motifleri sayılabilir.
TDV İslâm Ansiklopedisi