Karaviyyin Camii -Fas- Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Karaviyyîn Camii küçük bir camiden başlayarak çeşitli tamir, tadilât ve genişletmeler sonucunda şimdiki şek­lini almıştır. Caminin, özellikle mihrap du­varına dikey uzanan neflerden teşekkül etmiş ibadet mekânına sahip camiler yapmanın tercih sebebi olduğu bir mu­hitte mihrap duvarına paralel yatay nef­lerden müteşekkil bir ibadet mekânının bulunması ilgi çekicidir. İslâm âleminin batısındaki büyük camiler arasında yatay nefli plana sahip tek cami Karaviyyîn Camii’dir.

Başlangıçta kare şekline yakın ve basit bir üslûpta yapılan caminin malzemesi­nin önemli bir kısmı arsasından temin edilmişti. Karaviyyîn Camii, kuzey-güney istikametinde on iki neften müteşekkil 32 m. kadar olup mevcut caminin dördüncü Karavivyin Camii’nin planı ve yedinci yatay nefleri ve bu nefleri teş­kil eden on iki kemer açıklığına tekabül eden 1248 m2′!ik (39 32) bir alanı kap­lamaktaydı. Caminin tavanından yüksek olmayan bir minare de yapılmıştı. İkisi av­lu tarafında doğu ve batı yönünde bulu­nanlarla birlikte dört adet kapısı olan bu küçük caminin eski dış duvarlarından kıb­le tarafında yer alanların izleri kemer sı­raları arasında fa rked ilmekte d ir. Daha sonra yıkılarak kemerli sütun dizileri ha­line getirilen bu kısım ilk binanın ne şekil­de tâdil edildiği hususunda da bilgi vermektedir.

IV.  (X.) yüzyılın başlarında Fatımî idare­sinde bir cuma camii olarak hizmet veren bina. Endülüs Emevîleri’nin müttefiki olan Berberî soyundan gelme Zenâte emîrlerinin bölgeyi egemenlikleri altına almalarıyla ilgiye mazhar oldu. Endülüs Emevî Halifesi İli. Abdurrahman zama­nında Fas’a hâkim olan Ahmed b. Ebû Bekir ez-Zenâtî halifeden Karaviyyîn Ca-mii’ni genişletmek için yardım ve izin is­tedi. III. Abdurrahman da Fas’a önemli miktarda para ve ustalar göndererek yar­dımda bulundu. Güney (kıble] yönü hariç cami üç tarafından genişletildi ve dört kapı ilâvesiyle 4000 m2’lik bir alana ulaş­tı. Genişletme esnasında abdest alma mahalli ilâve edilmişti. Bu sırada yapılan ve günümüze kadar korunan minare Af­rika’da ayakta kalan en eski İslâm eseri­dir. 344’te (955) inşasına başlanan mina­renin ertesi yıl bitirildiği üzerindeki kita­bede kayıtlıdır. Kare bir kaide üzerinde yükselmekte olup üst tarafı yarım küre şeklindedir, yüksekliği ise yaklaşık 26,75 metredir. Kurtuba (Cordoba) ve İşbîliye’-deki (Sevilla) minarelere benzerlik arze-den ve basit bir üslûpla yapılan minare 688’de (1289) bazı tamiratlar geçirdiyse de ilk şeklini korudu. Merînîler zamanın­da konulan kum ve güneş saatleriyle bir­likte Karaviyyîn Camii’nin minaresi Fas’ta vakitlerin belirlendiği bir yer haline geldi. Eski avlunun ilâvelerle beraber ortadan kalkmış olması sebebiyle yeni bir avlu ya­pıldı. İbadet mekânının inşasında, dış du­varlarda taş kullanılmıştır. Yuvarlak at na­lı biçiminde olan kemerler ve üzerlerin­deki süslemelerde Endülüs etkisi açıkça görülür.

V.  (XI.) yüzyılın ikinci yarısında Fas’ın Murâbıtlar’ın hâkimiyeti altına girmesin­den sonra da camiye duyulan ilgi devam etti. Murâbıt hükümdarları arasında imar faaliyetleriyle meşhur olan Ali b. Yûsuf b. Tâşfîn 528’de (1134) camide önemli bir imar faaliyetine başladı. Daha önce yapılan genişletmenin asıl özellikleri koruna­rak mevcut bina genişliğiyle güney kısmı dahil olmak üzere ilâveler yapıldı. Fazla süslü binalar inşasını doğru bulmayan Murâbıt an’anesine uygun olarak bina içindeki sınırlı yerlerde kalan süslemele­rin ağırlığını teşkil eden mihrap önü kıs­mı ve burayı örten mukarnaslı kubbe bu sırada teçhiz edildi. 531 “de (1136) önem­li ölçüde tamamlanan çalışmalar (1143) yılına kadar sürdü. Caminin yeni minberi ise 538’de (1144) bitirildi. Mu-vahhidler devrinde bu yeni devletin anla­yışına göre binanın İç süslemelerinin üzeri kapatıldı.

Karaviyyîn Camii içinde gerçekleştiri­len son imar faaliyeti XVII. yüzyılda Sa’dî şerifleri devrinde olmuştur. Sa’dî Sultanı Abdullah b. Şeyh tarafından binanın av­lusuna Endülüs anlayışını aksettiren ve Elhamra Sarayı’nın Aslanlı Avlusu’nu ha­tırlatan, bir fıskiye ve havuz teşkilâtına da sahip olan iki küçük bina inşa ettirilmiş ve avluda düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenleme ve binalar tam manasıyla En­dülüs anlayışına uygun bir durum arzet-mekte olup Endülüs’ten gelen ustaların eseridir.

Mevcut şekliyle Karaviyyîn Camii, mih­rap duvarına paralel on yatay nef ve on­ları mihraba dikey olarak kesen bir dikey neften ibaret ibadet mekânı ve içerideki neflere açılan yan neflere sahip bir avlu kısmından müteşekkil plana sahiptir. Sa’dî şerifleri tarafından düzenlenen bu avluya göre ibadet mekânının eksenini oluşturan dikey nefin durumu da tayin edilmiştir. İbadet mekânının en önemli kısmı olan ve mihrabın ehemmiyetini gösteren bu dikey nefin yatay neflerle kesişmesi sebebiyle meydana gelen on bölmenin üzerinde sekiz kubbe ve iki to­noz örtüsü mevcuttur. Hepsi farklı mima­ri özellikler gösteren bu örtü sistemle­rinin avludan girişteki ilki kare planlı ve stalaktitli şekilde inşa edilmiş olup be­şinci ve yedinciden itibaren hepsi stalak­titli olarak düzenlenmiş bulunan değişik örtüler silsilesine giriş teşkil etmektedir. Mevcut binanın ölçüleri 85 x 70 m. ola­rak tesbit edilmektedir.

Murâbıt an’anesine göre sade bir bi­çimde süslenen caminin içinde Önemli mimari kısımlar ve özellikle mihrap önün­deki kubbe ve maksure mahallî süsleme­nin ağırlığınıyansıtmaktadır. Murâbıt zevkine uygun akantusların hâkim oldu­ğu kabartmalar boya kullanılarak zengin­leştirilmiştir. Muvahhidler devrinde üstü örtülen bu süslemeler Henri Terrasse ta­rafından açılmış olup bütün ihtişamıyla gözler önüne serilmiş bulunmaktadır. Mihrap XVIII. yüzyılda değiştirilmişse de mihrabın arkasında bulunan sekizgen odayı örten kubbe ilk şekliyle korunmuş­tur. Mihrapta akantuslu iki sütun başlı­ğına rastlanırken Murâbıt süsleme gele­neğine esas teşkil eden ve Endülüs an’a-nesiyle irtibatı bulunan bu süslemelere mihrabın arkasındaki odada da rastlan­maktadır. Caminin muhteşem minberi 538 (1144) tarihli olup Kurtuba’dan ge­tirtilmiş veya Kurtubalı bir ustaya yaptı­rılmıştır. Avluda yer alan ve Endülüs zev­kini aksettiren çini süslemeler yine Endü­lüslü ustaların elinden çıkmış olup bütün ihtişamıyla göz doldurmaktadır.

Karaviyyîn Camii, diğer İslâm ülkelerin­deki eserler gibi tek başına bir yapı olma­yıp başta Kayseriyye adı verilen çarşı ol­mak üzere çok amaçlı yapılar topluluğu olarak öne çıkar. Caminin avlusu şehirdeki en büyük boş alandır ve cami ile bütün­lük arzeder. Caminin çevresinde onun bir uzantısı olarak medreseler, görevliler için evler, haftalık toplantıların yapıldığı sa­lonlar, kütüphaneler gibi unsurlar yer alır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski