Karaviyyîn Camii. Fas şehrinde Mağrib’in en meşhur cami ve külliyelerinden biri.
İdrîsî Emîri M. İdrîs devrinde Endülüs’ten Fas’a göç edenlerin yerleştirildiği doğu tarafındaki mahalleye (Udvetülendelüs) 192 (808) yılında Câmiu’l-eşyâh, Kayrevan’dan göç edenlerin yerleştirildiği batı tarafındaki mahalleye de (Udvetülkaraviyyîn) 193’te (809) Câmiu’ş-şürefâ adlı camiler inşa edilmişti. Bunların zamanla ihtiyacı karşılamaması üzerine, I. Yahya b. Muhammed döneminde Kayrevan’daki Şiî hâkimiyetinden kaçarak Fas’a geien fakih Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Fihrî’nin kızı Fâtıma tarafından 245 (859) yılında önceleri kendi adıyla. Zenâteler’in hâkimiyetinin ardından Karaviyyîn diye anılan cami yaptırıldı. IV. Yahya b. İdrîs b. Ömer’in Fâtımîler’e biat etmesiyle Fas Fatımî hâkimiyetine girinceye kadar Karaviyyîn Camii’nde vakit namazları kılındı; cuma hutbeleri ise Câmiu’ş-şürefâ’da okundu. Fatımî hâkimiyetiyle beraber cuma hutbeleri daha geniş bir mekâna sahip olan Karaviyyîn Camii’nde okunmaya başlandı ve ilk hutbe fakih Ebû Muhammed Abdullah b. Ali tarafından okundu (307/919). Hâkimiyet alâmeti olan cuma hutbeleriyle birlikte Karaviyyîn Camii’nin minberi siyasî mücadelelerin, fikri tartışmaların merkezi haline geldi. 387’de (997) Fas yeniden Emevî hâkimiyetine girince Halife II. Hişâm’ın isminin yer aldığı yeni bir minber konularak Karaviyyln Camii’nin bu fonksiyonu devam ettirildi. Yûsuf b. Tâşfîn’in 462 (1070) yılında Fas’a girmesiyle birlikte Fas şehrinin Endülüs ve Karaviyyîn mahallelerini ikiye ayıran surlar yıktırıldı ve Karaviyyîn Camii’nde pek çok kişi öldürüldü, Merînîler’in iktidara gelmeleri ve Fas’ı siyasî merkez edinmeleriyle (648/ 1250) Karaviyyîn Camii’nin minberi hükümet tebliğlerinin de okunduğu bir mekân oldu.
Caminin gerek bakım ve onarımı gerekse burada yürütülen dinî hizmetlerle kültürel faaliyetlerin masrafları için erken dönemlerden itibaren vakıflar kurulmuştur. VI. (XII.) yüzyılda Karaviyyîn vakıflarının yıllık geliri 60.000 dinara ulaşmıştı. Siyasî mücadeleler bu vakıflardan bir kısmının talan edilmesine yol açmış, 723’te (1323) vakıf kayıtlarının önemli bir kısmı yangında yok olmuştu. Filâlîler’den Mevlây Reşîd, sahipleri tarafından belgelenemeyen Karaviyyîn’e ait vakıfları geri aldı. Zaman zaman bu uygulamalar tekrarlanmışsa da Karaviyyîn’e ait vakıfların bir kısmı elden çıkmıştır.
Karaviyyîn Camii Fas’taki bütün camilere örnek olmuştur. Özellikle kültür hayatında bırakmış olduğu izlerden dolayı manevî değeri ve fazileti hakkında çeşitli rivayetler nakledilmiş ve İslâmiyet’in kutsal kabul ettiği Mescid Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksa ile mukayesesi yapılmıştır. Cami, inşasından itibaren ilmî hayatın inkişafına kaynaklık eden bir eğitim ve kültür merkezi olarak ortaya çıktı. Murâbıtlar’ın Merakeş’i başşehir yapmasıyla birlikte (454/1062) Karaviyyîn Camii İslâm dünyasının en önemli kültür merkezlerinden biri haline geldi. Bu tarihten itibaren mevcut olan ders halkaları dinî ilimler ağırlıklı olmak üzere husu-sileşti. Merînîler zamanında Mağrib medeniyeti en yüksek seviyesine ulaşmış ve buna en önemli katkılar Karaviyyîn müesseseleri tarafından yapılmıştı. Merînî hükümdarlarının saraylarında İbn Haldun, İbnü’l-Hatîb, İbn Battûta gibi âlimlere büyük itibar gösteriliyordu. Merînîler Fas’a siyasî bir merkez mertebesi vermekle kalmamışlar, Karaviyyîn ve yeni Fas camisinin etrafına medreseler ve kütüphaneler inşa etmişlerdi. Bütün bunlar, İslâm dünyasının çeşitli bölgelerinden ve İspanya’dan yoğun bir talebe zümresinin Fas’a gelmesine sebep olmuştu. İspanya’nın hıristiyanlar tarafından ele geçirilmesinden sonra pek çok âlim Fas’a gelerek Karaviyyîn medresesinin eğitim kadrosuna katılmıştı. Eğitim ve Öğretim alanında Muvahhidler’le başlayan ve Me-rînîler’le zirveye ulaşan gelişmeler dikkate alınarak Karaviyyîn Medresesi’nin dünyanın eski üniversitelerinden biri olduğu ileri sürülmüştür. Karaviyyîn Medresesi’nde, Mağrib’de diğerlerine göre daha çok yayılmış olan Mâlikî mezhebine dayalı bir eğitim sistemi kurulmuşsa da öteki mezheplere ait bilgiler de Öğretilmiştir. Kuzey Afrika’nın Fatımî hâkimiyetine girdiği dönemde Karaviyyîn ulemâsı ile Mısır ulemâsı arasındaki ilişkiler yoğunlaşmıştır. Karaviyyîn Medresesi, hem Endülüs hem de Fâtımîler’den ve bunlara bağlı olarak meydana gelen siyasî ihtilâflardan etki-lenmişse de “Karaviyyîn ekolü” adı verilebilecek bir özgünlükten bahsedilebilir. Sömürge idaresi döneminde Selefi düşünce ile milliyetçiliğin bağdaştırılması yönünde bir gelişme görülmüş ve Mağrib’de Selefîliğin yerleşip yayılmasında Karaviyyîn Medresesi’nin önemli rolü olmuştur.
Karaviyyîn Medresesi Fas’ın bağımsızlığa kavuşmasından (1956) sonra modern bir üniversiteye dönüşmüş olarak İslâmî öğretime devam etmektedir. Ancak Câmiatü’I-Karaviyyîn’in Merakeş. Tıtvân ve Agâdîr şehirlerinde çeşitli fakülteleri açılmış, böylece Fas şehrinin dışına taşınarak Karaviyyîn Camii’nden kopmuştur. 1000 yıllık bir geçmişe sahip olan Karaviyyîn Medresesi’nde eğitim ve öğretim halka açık olarak yapılıyordu. Camiyi ziyarete gelenler âlimler tarafından verilen dersleri takip etmekte serbestti. Karaviyyîn Medresesi’nde verilen dersleri dinlemek için gündüzleri belirli bir saatte dükkânların kapanması âdet haline gelmişti.
Caminin külliyesinde yer alan Karaviyyîn Kütüphanesi ayrı bir önem taşımaktadır. Karaviyyîn Camii’nin yapılmasıyla birlikte mushaflar ve bazı hadis kitapları özel bir bölümde yer alıyordu. Bunun dışında saray, medrese kütüphaneleri ve özel şahıslara ait kütüphaneler de vardı. Bütün bu koleksiyonlar Karaviyyîn Kütüphanesi’nin çekirdeğini teşkil etmiştir. Me-rînî hükümdarlarından Ebû İnan el-Me-rînî Karaviyyîn Camii’nde bir kütüphane oluşturmuştur. Kapısı üzerinde yer alan kitabeden Cemâziyelevvel 750’de (Temmuz 1349) yapıldığı, hükümdarın buraya çeşitli kitaplar vakfettiği ve kütüphanenin işleyişiyle ilgili bazı kurallar koyduğu anlaşılmaktadır. İbn Haldun, meşhur eseri bir nüshasını Karaviyyîn Kütüphanesi’ne vakfedilmek üzere gönderdiğini kaydeder. Yazma eserler açısından İslâm dünyasının en zengin kütüphanelerinden biri olan Karaviyyîn Kütüphanesi’nde kâğıt ve ceylan derisi üzerine yazılmış, aralarında Sultan Ahmed el-Mansûr tarafından hediye edilmiş olanın da bulunduğu çeşitli mushaflar yer alır. Dinî eserlerin yanında tıp, felsefe ve matematik bilimine ait kıymetli eserler mevcuttur. Bunların Önemli bir kısmı Abbasîler döneminde yapılmış tercümelerdir ve bunlar arasında Yuhannâ dönemine ait bir İncil de bulunmaktadır.
Ali b. Yûsuf b. Tâşfîn’in ve diğer bazı hükümdarların saray kütüphaneleri Karaviyyîn’e nakledilmiştir. 685’te (1286) Kastilya kralı olan IV. Sancho ile Merînî Ebû Yûsuf Ya’küb arasında yapılan antlaşmadan sonra Fas’a gönderilen on üç deve yükü kitap Karaviyyîn Kütüphanesi’-ne konmuştur. Filâlîler’den Mevlây İsmail’in esir alınan her hıristiyanı 100 kitap karşılığında serbest bırakması koleksiyonları zenginleştirmiştir. Gerek Filâlîler gerekse Sa’dîler ve onlardan sonra gelenler Karaviyyîn Kütüphanesi’ni geliştirmek için büyük çaba göstermişlerdir. Günümüzde Karaviyyîn Kütüphanesi Fas’ın en önemli millî kütüphanelerinden biridir. Muhammed Âbid el-Fâsî, Karaviyyîn Kütüphanesi’nde bulunan yazmaların katalogunu neşretmiştir.
TDV İslâm Ansiklopedisi