1683’te Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Viyana’yı kuşatması ile başlayan ve 1699’a kadar önce üç, sonra dört devletle yapılan savaşlar sonunda Almanya, Lehistan, Venedik ve daha sonra Rusya ile imzalanan barış antlaşması.
Osmanlı ordusunun, Viyana önünden çekilmesi üzerine Avrupa devletlerinden Avusturya, Lehistan, Venedik ve Malta, kutsal bir ittifak kurarak, Osmanlıları Avrupa’dan atmak gâyesiyle, her taraftan Osmanlı ülkesine saldırdılar. Bu ittifaka daha sonra Rusya da katıldı. On altı yıl süren bu harplerde Osmanlı orduları dört cephede savaşmak mecburiyetinde kaldı. 1695’te tahta çıkan II. Mustafa kaybedilen yerleri geri almak için Avusturya üzerine üç sefer düzenledi. İlk iki seferde önemli başarılar kazandı ise de üçüncü seferinde Zenta’da Avusturya ordusunun âni hücumuna uğrayan Osmanlı Ordusu ağır bir yenilgiye uğradı.
1697 Zenta yenilgisinden sonra sadrazamlığa getirilen Amcazâde Hüseyin Paşa tecrübeli ve iyi görüşlü bir vezir olduğundan bu şartlar altında dört cephede savaşa devam edip, elden çıkan yerlerin geri alınmasının imkânsız olduğunu görmüş ve barış yapılmasının şart olduğunu anlamıştı. Esasında İngiliz ve Felemenk elçileri de barış için gayret sarf ediyorlardı. Daha önce gerek Osmanlı Devleti ve gerekse Avusturya uzun savaşa son verilmesi için faaliyette bulunmuşlar, ancak sulh gerçekleşmemişti. II. Mustafa, elden çıkan yerlerin hiç olmazsa bir kısmı geri alınmadıkça sulhe yanaşmak istemiyordu. İngiliz ve Felemenk sefirleriyle görüşerek sulh akdine lüzum gören Sadrâzam Amcazâde Hüseyin Paşa, devletin on altı yıldan beri savaştığını, maddî manevî pek büyük kayıplara uğradığını, Anadolu ve Rumeli’de asayişsizliklerin ortaya çıktığını, şimdilik barış yapılarak düşman arasındaki ittifakın bozulmasını beklemenin devlet için daha faydalı olacağını anlatınca, padişah da sulhe taraftâr oldu.
Taraflar anlaşmaya karar verdikten sonra antlaşmanın Tuna Irmağı kıyısında, Belgrad’a yakın Karlofça kasabasında imzâlanması kararlaştırıldı.
Karlofça’daki görüşmeler ve tartışmalar dört ay devam ederek otuz altı celse sürdü. Sert ve çetin müzâkereler sonunda, sulh kararını imzâlamağa mezun olmayan Rusya hâriç olmak üzere, üç devletle yirmi beşer sene, müddetle ayrı ayrı muâhede ve Rusya ile de üç esne üzerinde mütâreke imzâlandı. Barış görüşmelerine arabulucu olarak katılan İngiliz ve Hollanda hükümetleri, Osmanlı hükümetine konferanstan önce antlaşma esaslarını kabataslak ortaya koyan bir protokol imzâlatmayı başardılar, bu sebeple Osmanlı birinci murahhası Râmî Mehmed Efendinin başarılı diplomatik faaliyetlerine rağmen Karlofça Antlaşması Osmanlı Devleti için ağır bir mağlubiyet oldu.
26 Ocak 1699’da Avusturya ile imzâlanan yirmi maddelik antlaşmaya göre; Bonat (Temeşvar) eyâleti bütün sancakları ile Osmanlılarda kalıyor, Erdel de dâhil olmak üzere Macaristan’ın diğer yerleri Avusturya’ya terk ediliyordu. Hırvatistan taraflarında her iki devlet ellerindeki yerleri muhafaza ediyorlardı. Bu tarafta Sava Nehri hudut kabul edildi. Tire ve Moroş nehirleri balık avı vesâire ihtiyaçlar ve nehir gemileriyle yapılacak nakliyat için her iki tarafça serbest bırakıldı. Bu antlaşma ile Erdel (Transilvanya) Osmanlı nüfûzundan çıkarak Avusturya’nın bir eyâleti oldu.
Lehistan’la imzâlanan on bir maddelik antlaşmaya göre; Osmanlı Devleti, Bucaş Antlaşması ile Lehlilerden aldığı Podalya eyâleti ve Kamaniçe ile Ukrayna’yı geri veriyordu. Bundan başka Osmanlı hükûmeti Kırım hanının Lehistan’a taarruzunu önlemeği taahhüt ettiği gibi, aynı zamanda Lehlilerin Kırım hanlarına her sene vermekte oldukları vergi de kaldırılıyordu.
Venedik Cumhûriyeti ile de on altı maddelik bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşmaya göre: Kuzey Mora’da yarımadanın kapısı olan Korent şehri müstesnâ olmak üzere Mora Yarımadasiyle Ayomovra Adası ve yanındaki Küçük Ada, Dalmaçya’da Knin, Sin, Gabelas Zadvarya, Vorgaraç, Velika, Çeklot kaleleriyle daha güneyde Nove ve Rısen (Resne) kaleleri gibi muhârebe esnâsında Venedikliler tarafından alınmış olan yerler ayrıca onlarda kalıyordu. Venedikliler de İnebahtı Körfezinin kuzeyinde elde ettikleri bütün şehir ve kasabaları geri veriyorlardı. İnebahtı liman ve kalesi de bu suretle Osmanlılara iâde ediliyordu.
Azak Kalesini alarak Karadeniz’e çıkmak isteyen Rus Çarı Deli Petro’nun bu emeline, Kerç Boğazının Osmanlılar elinde olması ve bu sırada Osmanlılarla Avusturyalılar arasında sulhun yapılması mâni olmuştu. Bu sebeple Çar, Karlofça’ya murahhas (temsilci) göndermiş, ancak murahhas sulhe yanaşmıyarak üç sene üzerine bir mütareke yapıp memleketine dönmüştü. Ancak, Çar yalnız başına niyetini gerçekleştiremiyeceğini anladığından, ertesi yıl İstanbul’a bir murahhas gönderdi. Reîsülküttâb Râmi Mehmed Efendi ile Rus MurahhasıUkrayçov arasında yapılan görüşmelerden sonra (on dört maddelik) antlaşma imzâlandı.
14 temmuz 1700’de Rusya ile imzâlanan yine yirmi beş yıl süreli İstanbul Antlaşması’na göre; Azak Kalesi ve etrafında ona tabi kale ve hisarlar ile, Koban taraflarından önemli bir bölge Ruslara bırakıldı. Özi Suyu üzerindeki Doğan (Togay), Gâzi Kerman, Şahin Kerman, Nusret Kerman hisarları yıkılmak üzere o havali Osmanlılara iâde olundu. Ayrıca Rusların dâimî sûretle İstanbul’da kapı kethüdası ismiyle küçük elçi bulundurmaları ve bunun diğer devletlerin dâimî elçileriyle aynı hakka sâhib olması kabul edildi.
Karlofça Antlaşması, Osmanlılar aleyhine yapılmış en ağır antlaşmadır. Bu antlaşmayla Osmanlı Devletinin Orta Avrupa’ya doğru gelişme hareketi kesinlikle durdurulmuş ve Osmanlı Devleti müdâfaa durumuna düşürülmüştür.
1683 Viyana bozgunu ile başlayan on altı yıllık harp neticesinde devletin asırlardan beri elde ettiği yerler elden çıkmış, Macaristan, Erdel, Podolya, Ukrayna, Mora gibi geniş bölgeler Bosna ve havâlisinden mühim yerler düşmanların eline geçmiştir.
Karlofça Antlaşmasıyla neticelenen ve dört cephede ve bilhassa Avusturya ve Venedik cephelerinde en kıymetli toprakların terkini gerektiren bu muhârebeler Osmanlı ordusunun bundan böyle yeniden tertib edilerek yeni usûllere göre harb etmesini îcâb ettiriyordu. Karlofça Antlaşması, Osmanlıların askerî kudretinin mühim surette zaafa uğradığını meydana koymuş ve asırlarca süren düşman üzerindeki Türk kudret ve imajını silmiştir.
Osmanlı Devleti, bu antlaşmanın şartlarını bozmak için çok gayret gösterdi. 1711’de Rusya’yı, 1715’te Venedik’i yenerek, Karlofça Antlaşması ile bu devletlere verdiği toprakları geri aldı. Yalnız bütün çabalarına rağmen Avusturya’ya verdiklerini geri alamadı. Büyüyen Rus tehlikesine karşı Lehistan’ı destekleme siyâseti güttüğünden Karlofça ile Lehistan’a bıraktığı yerleri geri almaya teşebbüs etmedi.
Rehber Ansiklopedisi