Karnobat/Karinabad -Bulgaristan- Tarihi, Nüfusu, Hakkında Bilgi

Karinâbâd. Bulgaristan’ın doğusunda bugün Karnobat adını taşıyan eski bir Osmanlı kaza merkezi.

Yambolu’nun SO km. kuzeydoğusunda olup Çatal Balkan adı verilen dağ sırasının güneyinde kurulmuş küçük bir tarım kasabasıdir. Sofya-Burgaz demiryolu üzerindedir. 1953 -1962 arasında bir ara ismi Poljanovgrad olarak değiştirilen kasaba, ilk dönem Osmanlı belgelerinde zaman zaman Karinovası şeklinde zikredilir. 1368-1878 yılları arasındaki Osmanlı dev­rinde Silistre livasına bağlı 100 civarında köyü bulunan bir kaza merkezi idi. Osmanlı yönetiminin ilk yüzyılından itiba­ren Karinâbâd nüfusunun çoğunluğunu müslüman Türkler teşkil etmeye başladı. Burada bulunan cami ve tekkelerin bir kısmı hâlâ ayakta olup kasabada kalan az sayıdaki müslüman tarafından kullanıl­maktadır.

Karinâbâd Osmanlılar tarafından ku­rulmuş bir yerleşim birimidir. Bölge daha önceki Bizans dönemlerinde çok seyrek bir nüfus yapısına sahipti. Osmanlılar bu­rayı ele geçirince Anadolu’dan kalabalık Yörük grupları iskân ettiler. Bu durum, günümüzde tamamen Bulgarcalaştırılmış olsa da tarihî yer isimlerinden açıkça anlaşılmaktadır. Meselâ Yörük Hacı, Yö­rük Kasım, Yörük Orhan ve Yeni Yörük gibi köy isimleri bunlar arasındadır. Ahlatiı, Germiyanlı, Maraşlı ve Saruhanlı gibi köy adları da burada iskân edilen in­sanların aslen nereden geldiğine işaret etmektedir. Hatta küçük derelerin, ot­lakların ve tepelerin bile adlarının Türkçe olması yeni gelenlerin burada yaşamaya başlayan ilk insanlar olduğunun göster­gesidir. Karinâbâd, eski bir Bizans-Bulgar kalesinin kalıntıları bulunan ve Hisar adı verilen bir tepenin eteklerine kurul­muştur. Hoca Sâdeddin Efendi’ye göre I. Murad burayı 770’te (1369) bir çatışma olmadan almış ve aynen Aydos’ta olduğu gibi mahallî aristokratlar bölgenin kapı­larını Osmanlılar’a açmıştır.

Burada kastedilen bölge kapısı Karinâ­bâd ve yakınlarındaki Markeli kaleleri ol­malıdır. Kasabanın adı “yoldaşlık, kardeş­lik kasabası” anlamlarına gelir. Karinâbâd ismi bu ilişkiye, yani yeni gelen Osmanlı-lar’la bölgede bulunanların yakınlığına işaret edebilir. Zira bunlar daha sonra Os­manlı akıncı güçlerine katılmıştır. Evliya Çelebi Karinâbâd Kalesi’ni gördüğünü, fa­kat burada garnizon bulunmadığını yaz­maktadır. Osmanlı yönetimini ilk zaman­larında Karinâbâd, Tuna Bulgaristanı ve Eflak topraklarına akınlarda bulunan akıncı güçlerin üssü idi. Bu akınları dur­durmak isteyen Eflak Voyvadası Mirchea ce! Butrin Karinâbâd’ı istilâ etti. Bunun üzerine Yıldırım Bayezid de yan bağımsız Tirnovo Bulgar Çarlığı’nı ilhak etti (795/1393).

Karinâbâd akıncılarının ismi. Çelebi Mehmed ve Şehzade Mûsâ arasındaki taht mücadelesi sırasında Bizans İmpa­ratorunun Şehzade Orhan’ı taht için öne sürmesi vesilesiyle de geçmektedir. Âşık-paşazâde ve Hoca Sâdeddin’e göre Orhan önce Karinâbâd’a gitmiş orada akıncılar­dan bir kuvvet oluşturmuş, ancak Çelebi Mehmed tarafından mağlûp edilince göz­lerine mil çekilerek Bursa’ya gönderil­miştir.

Bir taşra merkezi olarak Karinâbâd, II. Mehmed ve II. Bayezid dönemi Osmanlı eşrafından Lala Rakkas Sinan Bey tarafın­dan bir hayli geliştirilmiştir. 881’de (1476) Silistre sancak beyi olduğu bilinen Sinan Bey üç yıl sonra Amasya’da Şehzade II. Bayezid’in lalası olmuş ve Torul Kalesi’ni fethetmişti. 889’da (1484) yeniden Silist­re sancak beyliğine tayin edildikten sonra Karinâbâd’da bir cami. bir mektep, bir İmaret ve su kanalı ile yakınlarındaki Köpekli köyünde bir cami yaptırmıştır. Bu bilgilerin bulunduğu kendi vakıfnamesin­den anlaşıldığına göre Sinan Bey muhte­melen Köpekli köyünde doğmuş, Karinâ­bâd’da yaşamıştır. Daha sonra ilâve edi­len bir hanla birlikte Karinâbâd’da onun inşa ettirdiği eserler buranın en önemli yapılarıdır.

936 (1529-30) tarihli tahrir defteri Karinâbâd’ın bağlı olduğu Silistre sancağı hakkındaki en eski Osmanlı kaynağıdır. Buna göre nisbeten küçük olan kazada sekiz mahallede tamamı müslü­man 20S hâne, yani yaklaşık 950-1000 nüfus bulunmaktadır. Ancak etrafındaki kırk dört köydeki toplam 668 hanenin 108’i hıristiyandır. Dolayısıyla kazanın toplam nüfusunun yüzde seksen doku­zunun müslüman olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Silistre’nin 1006 (1597-98) tarihli mufassal tahrirleri Karinâbâd’ın nüfusunun hızlı bir artış kaydettiğini göstermektedir. 353 hâne ve 175 mücerret yaklaşık 1800-1850 nüfusuna tekabül et­mekte ve bunların arasında üç hâne ka­dar hıristiyan nüfus bulunmaktadır. Aynı yılın Silistre vakıf defterinde Karinâbâd’­da Çavuşoğlu Mehmed Bey tarafından ikinci bir cuma camisi ile bir hamam da­ha inşa ettirildiği kayıtlıdır.

Karinâbâd’ı 1069’da (1659) ziyaret eden Evliya Çelebi burada 1000 kadar bakımsız görünümlü ev bulunduğunu söyleyerek “tarz-ı kadîm” inşa edilmiş bir caminin de dahil olduğu Sinan Bey vakıf eserlerini sıralamaktadır. Karinâbâd’dan pek fazla bilgi verilmeden birkaç başka seyahatna­mede de bahsedilmektedir. 1700’de Kont Wolfgang Ettingen buranın büyük bir çarşısı olan Türk kasabası, 1762’de Josip Boskovic geniş bir Türk yerleşim birimi olduğunu yazarken 1785’te buradan ge­çen Kontd’Hauterive de büyük evler ve dört minare gördüğünü söylemektedir. Karinâbâd XVIII. yüzyılın sonlarında ya­şanan Dağlı isyanlarından zarar görmüş ve büyük oranda tahrip edilmiştir. 1244 (1828-29) Osmanlı Rus savaşı sırasında Rus işgaline uğrayan bölgeden binlerce hıristiyan Romanya taraflarına giderken pek çok müslüman da güneye göç etmiş ve bir daha geri dönmemiştir. Bu iki ola­yın ortalarında 1241’de (1825-26) Kari­nâbâd ayanı Halil Ağa buradaki ikinci en büyük cami olan Kara Cami’yiyeni baştan inşa ettirmiştir. Bektaşî şair Âşık Hifzî’-nin hattını ihtiva eden kitabe bu durumu kaydetmiştir.

Karinâbâd’ı 1872’de gören Felix Kanitz, kaydettiği 700 kadar bakımsız hanenin 400’ünün müslümanlara, 200’ünün Bulgarlar’a, geri kalanın da Çingene ve yahudilere ait olduğunu belirtmektedir. Bölge Bulgaristan’a bırakılmadan hazırlanan son Edirne vilâyeti salnamesinde Karinâbâd’da 855 hâne, 2414 müslüman, 3114 hıristiyan nüfus olduğu, dört cami. bir kilise, bir sinagog, on han, bir hamam ve 565 dükkân; Karinâbâd kaza sınırlan da­hilinde ise elli bir köy, 16.680 müslüman, 8616 hıristiyan ve altmış yahudi hâne bu­lunduğu yazılıdır. Dolayısıyla başlangıçta tamamen müslüman olan kaza merke­zinde zamanla hıristiyanlar çoğunluğu teşkil etmiş, ancak köylerde bu durum farklı olmuştur. 1877-1878 Osmanlı – Rus Savaşı sırasında ve sonrasında müslüman nüfusun büyük kısmı bölgeden göç et­miş, onların terkettiği yerlere dağlık böl­gelerden gelen Bulgarlar yerleşmiştir. 1887 Bulgar nüfus sayımında kaza mer­kezinde 5096 nüfus bulunduğu, bunlar­dan 1335’inin Türk olduğu tesbit edil­miştir. 1934’te ise 7660 Bulgar’a karşılık Türk nüfusu 1413’te kalmıştır. Karinâ­bâd XX. yüzyılın sonunda 26.000 nüfusa ulaşmıştır. Burada azınlık Türk nüfusu hâlâ yaşamaktadır. 1970’lerde restore edilen Kara Cami de ibadete açıktır. Rak­kas Sinan Bey’in yaptırdığı Ak Cami ise XX. yüzyılın başlarında yıkılmış, fakat bü­tün Bulgaristan’ın en güzel duvar tezyi­natını ihtiva eden hamam bir tarihî eser olarak koruma altına alınmıştır. Yan ya­na durmakta olan cami, hamam ve 1841 tarihli saat kulesi Karinâbâd’ın uzun Os­manlı geçmişiyle bağını teşkil etmektedir.

Osmanlı tarihçi ve yazarı Hüseyin Râcî Efendi Karînâbâdlı’dır. Târihçe-i Vak’a-i Zağra adını taşıyan ve bölge Türkler’inin trajik son dönem tarihleri ve göç­lerine dair gözlemleri ihtiva eden tanın­mış eserin yazarı Râcî Efendi uzun yıllar Eski Zağra (Stara Zagora) müftülüğü yap­mıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski