Kasım Paşa Camii ve Külliyesi -Bozüyük- Tarihçe, Mimari, Hakkında Bilgi

Kasım Paşa Külliyesi. Bozüyük’te XVI. yüzyılın ilk yarısında yapılan külliye.

Külliyenin banisi olan Güzelce Kasım Pa­şa (o. 948/1 541’den sonra) 922’de (1516) Hama mutasarrıfı olduktan sonra yüksek mevkilere getirilmiş ve ardından üçüncü vezir olmuştur. Bağdat Seferi dönüşü 1525-1528 yıllarında yaptırdığı külliye cami, imaret, medrese, sıbyan mektebi, kervansaray ve hamamdan meydana geliyordu. Bu yapılar topluluğundan cami, imaret ve kervansaraya ait iki kubbeli mekân günümüze ulaşmıştır. Yerleşim planına göre cami külliyenin merkezini oluşturmuyordu. Caminin doğusunda imaret, iki yapı arasında da helalar bulu­nur. Günümüzde mevcut olmayan ha­mam imaretin arkasında, medrese ca­minin doğu ve güney tarafında, kervan­saray ise caminin kuzeyinde yer alıyor­du. Külliyenin mimarı belli değildir. Ya­pılar 1895, 1940 ve 1977 yıllarında ona­rım geçirmiştir.

Önünde son cemaat yeriyle kare planlı tek kubbeli cami kırmızı ve beyaz kesme taşlarla karışık örgülü duvarlara sahip­tir. Harim mekânı kuzey, güney, doğu ve batı duvarlarında altta dikdörtgen biçi­minde toplam on pencere i!e aydınlatıl­maktadır. Kıble, batı ve doğu duvarları­nın üst kısmında içleri vitraylarla bezen­miş, sivri kemerli ve alçı şebekeli pence­reler yer alır. Harimi örten 13,80 m. ça­pındaki kubbeye geçiş pandantiflerle sağ­lanmıştır. Kubbe kasnağına sekiz adet yu­varlak kemerli pencere açılmıştır.

İki renkli taşlardan yay kemerli kapısı üzerindeki rûmî bordürlü dört satırlık ki­tabe caminin tarihini verirken avlu kapı­sı üzerinde sivri kemsrli alınlık içinde yer alan ikinci kitabe bu tarihi tekrarlar. Mukarnas başlıklı dört sütunun taşıdığı kır­mızı beyaz taş örgü sivri kemerlerle üç kubbeli son cemaat yeri caminin kuzeyin-dedir. Batı kenarında düzgün kesme taş­la İnşa edilmiş silindir gövdeli, tek serefeli minaresi yer alır. Bu planıyla yapı ol­gun nisbetli bir mimari gösterir.

Dışta sade bir mimariye sahip olan ca­minin içinde şaşırtıcı bir dekor zenginliği göze çarpar. Mukarnas dolgulu mihrabı kesme taştan ve sadedir. Mermer min­berin külahı, yan kanatları ve kapısının üst tarafı çinilerle kaplanmıştır. İki sıra pencere ile açılan duvarlarda ait pencere alınlıkları çini ile süslenmiştir. Müezzin mahfili zarif ayaklarla dört kaş kemer üzerine oturmaktadır ve korkulukları çini kaplamalıdır. Doğu duvarına dayalı mermer vaaz kürsüsü de çini kaplamalı kor­kuluklara sahiptir. Yapıda görülen çiniler renkli sır tekniğindedir. Çin bulutları, rûmîler, şakayık ve rozetlerle bezenmiş çi­nilerin motifleri oldukça zengin çeşitlidir. Renkler yeşil, lâcivert, sarı. mor, beyaz ve sır üstüne boyanan bir kırmızıdır. Hama’-dan getirilen dört sütun üzerine dikdört­gen biçiminde bir mermer konularak oluşturulan diğer vaaz kürsüsü de yine renkli sır tekniğinde çini kaplamalı korku­luklarla süslenmiştir. Güzelce Kasım Pa-şa’nın Hama mutasarrıfı iken getirip bu­radaki camisinde kullandığı dört sütunun gövdeleri zikzaklar halinde yivlenmiştir. Sütunların boyun kısımlarında, iki renkli şerit arasındaki kitabelerde Hama Eyyû-bî sultanlarından el-Melikü’l-Muzaffer Ömer’in adı geçer. Sütun başlıkları rûmî, palmet, üzüm toplayan erkekler, kuş ve hayvan figürleriyle dantel gibi işlenmiş­tir. Hama sütunlarının ayaklarında da ko­şan ya da birbirini kovalayan aslan, geyik, tilki gibi hayvanlarla aralarında harpi, grifon gibi yaratıklara rastlanır. Geomet­rik yıldızlarla işlenmiş yer yer sedef kak­malı pencere kapaklarından ise yalnız mihrabın doğusundaki orijinaldir.

Dikkati çeken diğer bir süsleme unsu­ru da 1940 onarımında aslına sadık kalı­narak yenilenen kalem işleridir ve harim mekânında alçı şebekeli pencerelerin et­rafında, pandantiflerde, kubbe kasnağın­da ve göbeğinde uygulanmıştır. Son ce­maat yerinde de çini alınlıkiı pencerele­rin yanı sıra pandantiflerde ve kubbe iç­lerinde kalem işi görülür. Kiremit kırmı­zısı, lâcivert, sarı. yeşil ve beyaz renkler­le altın yaldız kullanılmıştır. Motifler kla­sik örgüler, rozetler, hatâyî ve kıvrık dal­lardan meydana gelmektedir ve çini süs­lemelerle uyum gösterir. Caminin orijinal şadırvanı yuvarlak formlu olup cümle ka­pısının soluna rastlamaktaydı. Yenilenmiş olan bugünkü şadırvan ise avlunun sağında yer almaktadır.

1940’taki tamirle eski şekline sokulan imaret vaktiyle cami ile beraber aynı avlu içinde yapılmıştı. Güney-kuzey doğrultu­sunda sıralanmış, üzerleri beşik tonozla örtülü dört mekândan meydana gelir. Av­luya birer kapıyla açılan bölümlerin bir­birine geçişleri vardır. İmaret taş malze­meyle inşa edilmiş ve kapı kemerlerinde kırmızı beyaz taş işçiliğiyle cepheler ha-reketlendirilmiştir. Cami ile imaret ara­sında yer alan ve bugün harabe halinde duran eski helalar beş bölmeli olup alt kısımları mermerdendi. Bugünkü hela­lar ise yeniden yapılmıştır.

Yıkılmadan önce cami avlusu içinde yer alan diğer bir yapı da medreseydi. Taş ör­güyle inşa edilen yapı, caminin doğu ve güneyinde ” L” şeklinde sıralanmış on ta­lebe odası ve bir dershaneden oluşuyor­du. Her mekânın üzerini bir kubbenin ört­tüğü bu medresenin köşesinde bir de sıbyan mektebi bulunuyordu.

Büyük bir bölümü yıkılan iki katlı ker­vansaray, taş örgü duvarlar üzerinde dört payenin taşıdığı ahşap bir çatıya sahipti. Misafirhanesi ve mutfağı olduğu bilinen yapıdan günümüze mahiyeti tam olarak tesbit edilemeyen ocak ve baca kalıntıla­rıyla iki kubbeli kare mekân ulaşmıştır.

Bugün tamamen ortadan kalkmış olan diğer bir yapı da hamamdır. Camiden üç yıl önce yapıldığı anlaşılan hamam, Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’nde bu­lunan sülüs yazılı çini kitabesine göre 1525 yılında inşa edilmiştir. Çifte ha­mam olarak düzenlenen yapı Kurtuluş Savaşı sırasında harap olmuş ve daha sonra da yıkılmıştır. Kadınlar ve erkekler kısmı birbirine dikey yerleştirilmiş olan yapıda her iki kısımda da kare planlı so­ğukluk, dikdörtgen planlı ılıklık ve yine kare planlı birer halvet vardı. Yalnızca er­kekler kısmı ılıklığı beşik tonozlu olup di­ğer birimler kubbeliydi.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski