XII. Karl’in mecburi ikameti, pek çok İsveçli seyyah ve bilginin Şark’a ait seyahat ve incelemelerde bulunmasına fırsat vermiş olmasından ötürü, bu dönem ayrıca iki ülke arasındaki kültürel münasebetlerin gelişmesinde önemli roller icra edecek birtakım değerli çalışmaların meydana getirilmesine vesile olmuştu. Albay Cornelius Loss. Yüzbaşı Konrad Sparre ve Teğmen Hans Gyllenskeep bu alanda ilk isim bırakanlar arasında yer alır. Bunlar 1710’da İstanbul’a gelmişler ve Kudüs’e kadar giderek Nisan 1711 ‘de tekrar geri dönmüşlerdir. Loss. Palmira harabelerini ilk keşfedenlerdendir ve Cîze’deki piramitleri de resmetmiştir. Çizimlerinin büyük bir kısmı Bender’deki “Kalabalık” olayı esnasında kaybolmuş olmakla beraber bir kısmı İsveç Millî Müzesi’ndedir. İsveç ordusunda saray vaizi olarak bulunan, daha sonra da İstanbul’da Martin Neugebau-er’in elçilik papazı sıfatıyla görevini sürdüren Michae! Eneman Türkçe ve Arapça öğrenmiş, Türkler’in ve Rumlar’ın dinlerini incelemiştir. Ağustos 1711’de başladığı gezilerinde İzmir üzerinden Mısır’a, oradan da Kudüs, Şam, Kıbrıs’a kadar gitmiş ve Haziran 1713’te tekrar İstanbul’a dönmüştür. Osmanlı Devleti’nin ekonomik durumuna da eğilmiş olmakla beraber daha ziyade gayri müslimler üzerinde durmuş, Türk ordusu, saray, din, hukukî ve idari yapı hakkında tesbitlerde bulunmuştur. Tine bu dönemde Perman, J. Matthaeus Norberg ve Sten Arfvidsson Sture harem. Sven Agrell ise saray hakkında eserler vermiş, Sture, Perman ve Celsing geniş bir Osmanlı tarihi yayımlamaya niyetlenmişlerse de bu gerçekleşmemiştir.
XII. Karl’in bulunduğu süre içinde pek çok İsveçli Osmanlı topraklarında mekân bularak hayatını burada devam ettirmiştir. Birçok seyyah ve İsveç dostluğuna ri-ayeten fidyeleri ödenerek serbest bırakılan, devletin dört bir tarafına dağılmış İsveçli esirler bu grubu zenginleştirir. Seyyahlar ve şarkiyatçılar gezmeyi ve eser vermeyi daha sonraki dönemlerde de sürdürdüler. Osmanlı bilginlerinin eserleri, bu arada özellikle Kâtib Çelebi’nin Cihannümâ’sı epey ilgi çekmiş ve takdir toplamış görünmektedir. 1734-1736 ve 1743 yıllarında gelen Johann Otter seyahatnamesinde bu eseri hararetle tavsiye eder. 1779-1780 yılları arasında İstanbul’da bulunan Türkolog J. Matthaeus Norberg’in Cihannümâ tercümesi eksik olarak 1818’de yayımlanır. 1749’da Friedrich Hasselquist Filistin’e kadar uzanan bir seyahat yapar ve anılarını kitap haline getirir. 1776 -1779 arasında büyük bir geziye çıkan Jacop Johan Björnstâhl seyahat notlarını neşreder. İsveç elçiliği baştercümanlığında bulunan (1768), daha sonra da bizzat elçiliğe yükseltilmiş olan (1796), aslen Osmanlı Ermeni vatandaşı Ignatius Mouradgea d’Ohsson, Osmanlı hukuk sistemini ele alan İbrahim el-Halebî’nin Mülteka’l-ebhur’unu tercüme ettiği ve bir Osmanlı tarihi kısmı da ilâve ederek hazırladığı, özellikle gravürleriyle değer kazanmış olan meşhur eseri bu konudaki faaliyetler arasında mümtaz bir yer alır ve önemini günümüze kadar sürdürür.
XIX. yüzyıl boyunca Osmanlı topraklarında yapılan seyahatler ve dolayısıyla Osmanlı dünyasıyla ilgili çeşitli eserlerin neşri devam etmiştir. 1818’de İstanbul’da elçilik vaizi olan Jacob Berggren’nin Suriye, Filistin ve Mısır’a yaptığı gezi özellikle botanik ilmine önemli bir eser kazandırdı. Johan Hedenborg 182S’te elçilik doktoru olarak İstanbul’da bulundu ve müteakip seneleri Anadolu, Kıbrıs, Suriye, Filistin, Arabistan, Mısır ve Sudan’a kadar uzanan seyahatle geçti. Mısır seyahatini kitap haline getirdi. Türkler’in âdetleri ve tabâbetiyle ilgili eserler hazırladı. 186î’de birleşik İsveç-Norveç Krallığı konsolosu olarak görev yaptığı Rodos hakkında da bir eser kaleme aldı. Johan Fredrik Sebastian Crusenstolpe 1825’te Yunan ayaklanmasına katılarak Türkler’e karşı savaşmış, daha sonra Cezayir ve Fas’ta bulunmuştur. Yaptığı Kur’an tercümesiyle tanınmıştır. İlmî çalışmalar dışında yapılan gezi ve hazırlanan seyahatnameler, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan turistik gezi patlaması içinde de yerini alır ve Şark’a karşı duyulan ilgi çok sayıda İsveçli gezgini Osmanlı topraklarına sürükler. İsveç’te ise şarkiyat bir bilim dalı olarak gelişir. Arapça ve Ârâmîce ile ilgilenen Cari Johann Tornberg, Uppsala ve Lund’daki Şark yazmalarının katalogunu hazırlar. Uppsala’-da öğretim üyesi olan Herman Napoleon Almkvist Türk dili ve tarihi üzerinde araştırma yapar, halefi Kari Viihelm Zettersteen selefinin çalışmalarını devam ettirir ve İsveç Deviet Arşivi’nde bulunan Türk-Tatar ve İran belgelerini tasnif ederek bunların bir kısmını yayımlar. Aynı arşivde saklanan Türkçe belgelerin bir kısmını ise Akdes Nimet Kurat ile beraber yayıma hazırlamıştır.
Kültürel ve ilmî münasebetler, 18891-da İsveç Kralı II. Oscar’in himayesinde düzenlenen VIII. Milletlerarası Oryantalistik Kongresi vesilesiyle devam eder. Osmanlı Devleti’nden yirmi sekiz kişinin katılması söz konusu olmuşsa da toplantıya ancak altı kişilik bir heyet iştirak etmiştir. Bu heyet arasında ilk yurt dışı gezisini yapan Ahmed Midhat Efendi de yer almaktaydı. II. Abdülhamid’e hediye olarak getirilen ve 250 parça tutan Türkçe kitaplar daha ziyade çağdaş edebiyat örneklerinden seçilmiştir. 1891 “de II. Abdülhamid tarafından krala hediye olarak gönderilen kitaplar ise nefis yazmalar halinde Hoca Sâ-deddin, Müneccim başı, Kâtib Çelebi’nin mâruf eserlerinden. Süleymannâme ve FuzûlîYıin divanından oluşmaktaydı. Bunlar kral tarafından Uppsala Kütüphanesi’ne hediye edilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin çöküşüyle kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti ile İsveç arasında daha ilk yıllardan itibaren yakın ve yeni cumhuriyetin yapılanmasında önemli katkıları bulunacak ekonomik ağırlıklı bir ilişki kurulmuş, 31 Mayıs i 924 tarihli dostluk ve 4 Şubat 1928 tarihli ticaret antlaşmaları ile iki devlet arasındaki münasebetler yeni bir hukukî zemine oturtulmuştur.
TDV İslâm Ansiklopedisi