10 Ocak 1737 tarihli ilk ahidnâme ile Osmanlı topraklarında ve denizlerinde ticaret yapma hakkına kavuşan İsveç antlaşmayı daha sonraki yıllarda da I783 tarihli ticaret ve dostluk antlaşması yenilemiş ve güncelleştirmiştir. Bu antlaşma sayesinde İsveç zamanla Mısır’da Reşîd, İskenderiye, Girit (Kandiye), İzmir, Halep, Balyabadra, Rodos, Antakya, Kıbrıs, Selanik, Eğriboz, Sayda gibi limanlarda konsolosluklar açarak Doğu’daki ticarete katılmıştır. Garp ocaklarının saldırılarına ve korsanlara karşı koruma sağlayıp bu ocaklarla müstakil antlaşmalar yapmıştır. Bununla beraber iki devlet arasındaki ticaretin tek taraflı olarak işlediği ve pek önemli olmadığı anlaşılmaktadır. Daha ziyade İzmir, İskenderiye gibi Akdeniz limanlarında görülen İsveç gemileri genelde tahıl, adalardan ise üzüm ve şarap yüklemekteydiler. III. Selim zamanında iki devletin müttefik sıfatıyla Rusya’ya karşı verdiği mücadelede. Mora’dan İsveç’in buğday ihtiyacının karşılanması için 80.000 kilelik bir bağışta bulunulması hububat ithalinin önemini aksettiren örneklerdendir. Karadeniz ticaretine katılmaları, diğer büyük ve küçük Avrupa devletlerine yasaklandığı gibi kendileri için de mümkün değildi. İsveç, İstanbul’a kadar gelen ticarî gemi yoğunluğunun çok az sayılarda olmasına rağmen Karadeniz ticaretine de izin verilmesi için 1805’te Babıâli’ye başvurmuştur. Bu talep Rusya tarafından da desteklenmekteydi. Dolayısıyla ticarî anlamdan ziyade Karadeniz’in Avrupa devletlerinin ticaretine açılmasını istemekte olan Rusya’nın siyasî hesaplan ön planda görülmektedir. Battıktan yola çıkarak İstanbul önlerine kadar gelen İsveç gemilerinin Rus bandırası ile Karadeniz’e çıkabilme imkânları da bu trafiğin yılda beş on gemiyi geçmemesinden ötürü fazla bir önem taşımamaktaydı. Bu görüşler doğrultusunda ve geçmişteki ittifak ve dayanışmanın da dile getirilmesiyle İsveç’in Karadeniz ticaretine katılması 4 Ekim 1805 tarihli bir ruhsatla ve şartsız olarak tahakkuk etmiştir. 1812 Bükreş Antlaşmasfndan sonra Karadeniz’e çıkış izni verilen diğer küçük devletlere özellikle İstanbul’un iaşesine ferahlık getirebilecek bazı mükellefiyetler yüklenmek istenmesi, ötekileri yanında İsveç’le de uzun görüşmelerde bulunulmasını gerektirmiştir. Karadeniz’e çıkışın şartlı veya şartsız mı olması gerekeceği ve bu çıkış hakkının aslında yapılmış olan antlaşmalarla sağlanmış olduğu hakkındaki iddialar, önemsiz bir ticarî faaliyete rağmen 1825 yılına kadar sürüp gitmiştir. Nihayet 1825 Şubatı başlarında, geçişlerde gemi yüklerinin İstanbul’daki ihtiyaca göre ve karşı tarafın rızâsı dahilinde satın alınmasını öngören bir müzekkere tanzim edilerek İsveç temsilcisine verilmiş ve 28 Mayıs 1827 tarihinde bu denizde serbest ticaret hakkını sağlayan bir antlaşma yapılmıştır. 1829 Edirne Antlaşması ile Karadeniz’in bütün devletlere şartsız olarak açılması üzerine bu tür engelleme ve uygulamalar sona ermiştir. XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra İsveç gemileri genelde, İngiltere’den aldıkları maden kömürünü Rusya’ya taşımakta ve karşılığında Rusya’dan yükledikleri buğdayı Akdeniz’e geçirmekteydiler. İsveç’in İskenderiye ve İzmir limanlarındaki ticari faaliyetleri ise büyük değildir. Demir ve kereste karşılığında genelde tahıl ve özellikle çavdar satın almaktaydılar. 1870’lerde Mısır’da üretilmekte olan pamuk ayrıca ilgi alanlarına girmiştir.
XIX. yüzyıl boyunca iki devlet arasındaki münasebetler bir dizi ticarî ağırlıklı antlaşmaların yapılmasıyla sürdü. 31 Ocak 1840 tarihli ticaret antlaşması ile İsveç en fazla mazhariyete sahip devletler safına katıldı ve daha önceki antlaşmalarla edinmiş olduğu ticari haklan tasdik edildi. 13 Temmuz 1841 tarihli Londra Boğazlar Mukavelenamesi uyarınca Boğazlar’ın kapalılığı antlaşmasına katıldı(5Temmuz 1842). 18 Mayıs 1851’de bir ticaret tarifesi akdedildiği gibi 5 Mart 1862’de yeni bir ticaret ve seyrisefâin antlaşması yapıldı. Babıâli’nin Ağustos 1863’te yabancı konsoloslar hakkında ilân ettiği beyanname İsveç için de geçerliydi ve 6 Haziran 1867 tarihli olarak İsveç tarafından ilân edilen bir beyannameyle Osmanlı topraklarında bulunan İsveç konsoloslarının yabancılara himaye hakkı tanımaları yasaklanmış ve bu hak yalnızca İsveç hükümetine verilmiştir. 10 Haziran 1867’de çıkarılan, yabancıların Osmanlı Devleti’nde mülk edinmeleriyle ilgili kanun gereği İsveç’le 13 Haziran 1868’de bir protokol yapılmıştır. 9 Temmuz ve 21 Ağustos 1894 tarihli notalarla gemilerin tonajları tayin edilmiş, 3 ve 21 Mayıs 1907 tarihli antlaşmalarla, 5 Mart 1862 ticaret antlaşmasında % 8 olarak düzenlenmiş bulunan ve ithal mallardan alınan gümrük vergisi % 11 ‘e yükseltilmiştir.
TDV İslâm Ansiklopedisi