el-Lüma. Ebû Nasr es-Serrâc’ın (Ö. 378/988) tasavvufun temel konularına dair eseri.
Ebû Nasr Abdullah b. Ali b. Muhammedi es-Serrâc’ın hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Tabakâtü’s-şûüyye’n’m birçok yerinde Serrâc’a dayanarak bilgi veren, Sülemî eserinde ona yer ayırmamış, diğer sûfî müellifler Ebû Nuaym, Kuşeyrî ve Hücvîrî de Sülemî’yi takip etmişlerdir. Tarihçi Zehebî, Sülemî’ye atfen Serrâc’ın babası Ali b. Muhammed’in zâhid ve dindar bir kişi olduğunu ve secde halinde iken vefat ettiğini, Serrâc’ın Horasan bölgesinde fütüvvet ehli olarak tanındığını, sûfîliği dinî ilimler hakkında bilgi sahibi olarak anlattığını, Ca’fer el-Huldî ve Ebû Bekir ed-Dükki’den faydalandığını kaydeder. Zehebî bu bilgileri Sülemrnin günümüze ulaşmayan Târîhu’ş-şûfiyye adlı eserinden almış olmalıdır. Hücvîrî onun Bağdat’a gittiğini, Şûnîziyye Mescidi’nde kendisine bir hücre verildiğini, burada bir ramazan ayı boyunca dervişlere imamlık yaptığını söyler. Muhammed b. Münevver, Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr’ın pîri Ebü’l-Fazl Muhammed b. Hasan es-Serahsifnin Serrâc’ın müridi olduğunu belirterek onun tasavvufa dair birtakım eserler yazdığını, Tûs’ta ikamet ettiği hankahın daha sonra dervişlerin ziyaret yeri haline geldiğini bildirir. 378’de (988) Tûsta vefat eden Serrâc’a sûfî tabakat müelliflerinden sadece Ferîdüddin Attâr tezkiresinin zeyil kısmında müstakil bir yer vermiştir.
Tasavvufun belli başlı konularını düzenli biçimde bir araya getiren, inceleyip yorumlayan ve eleştiren önemli bir kaynak olan el-Lümac, aynı dönemde yazılan Ke-lâbâzî’nin et-Tacarruî adlı eserinden daha geniş, Ebû Tâlib el-Mekkî’nin Kûtü’l-kulûb’unĞan daha özlü ve daha sistemlidir. İran. Irak. Suriye ve Mısır’ı dolaşan, gezdiği yerlerde birçok sûfî ile görüşen ve tasavvufa dair yazılan eserleri toplayan Serrâc kitabını bir dostunun ricası üzerine kaleme almıştır. Maksadı Kur’an ve Sünnet’e uygun bir tasavvuf anlayışı ortaya koymak, tasavvufa yöneltilen itiraz ve tenkitleri cevaplandırmak, tanımladığı tasavvuf anlayışına uymayan aşın mutasavvıfları reddetmektir. Serrâc, eserin başında sûfîlere ait söz ve menkıbeleri aktarırken bunların sıhhatli ve güvenilir olmasına büyük Özen gösterdiğini, bazan bunları senedleriyle aktardığını, bazan da sözü uzatmamak için senedleri zikretmediğini kaydeder. Tasavvuf anlayışını eserinde Cüneyd-i Bağdadî ve Sehl b. Abdullah et-Tüsterî gibi sûfîlere dayandıran Serrâc, tasavvufun Kur’an ve hadis çerçevesinde mâkul bir açıklamasını yapmaya çalışmıştır.
el-Lümaa bir girişle on üç bölümden meydana gelir. Giriş kısmında tasavvufun Kur’an ve Sünnet’tekiyeri, Hz. Peygamber ve sahabenin dinî yaşayışlarında ve tefsir, hadis, fıkıh, kelâm gibi ilimler arasında tasavvuf, sûfîlerin Kur’an ve Sünnetten ilhamla çıkardıkları yeni hükümler, tevhid, marifet ve tasavvuf ilişkisi gibi konular üzerinde durulmuştur. Eser tasavvufî makam ve haller, tasavvufun kaynağı olarak Kur’an ve hadis, tasavvufta Resûl-i Ekrem’in örnek alınması, Kur’an ve hadisten tasavvufî mânalar çıkarmak, sahabenin, özellikle ilk dört halifenin tasavvufî hayatı, tasavvuf âdabı, bazı konularda sûfîlerin birbirinden farklı görüşte olmaları, mektuplaşma, şiir ve duanın tasavvuftaki önemi, semâ, vecd, keramet, tasavvuf terimleri, şathiyyeler ve bazı sapkınların hatalı tasavvufî yorumları gibi konuları ele almıştır.
Serrâc bir yerde dinî ve şer’î ilimleri hadis, fıkıh, tasavvuf olarak üçe ayırır; diğer bir yerde kelâmı da bunlara ekler, tefsiri rivayet ilmi olarak görür. Bu ilimlerden her birinin ayrı uzmanlık alanları olduğunu belirten Serrâc, bir ilim dalında karşılaşılan problemi ve görülen hatayı o ilimde uzman olanlara sormak gerektiğini ifade ederek sûfî olmayanların tasavvuf hakkındaki değerlendirmelerinin ihtiyatla karşılanması gerektiğini vurgular. Müellif, başka bir bağlamda İslâmî ilimleri herkesi veya sadece özel bir zümreyi ilgilendiren ilimler olmak üzere ikiye ayırmış, tasavvufun herkesi İlgilendirmediğini özellikle ifade etmiştir. Sûfî olmadıkları halde sûfî geçinen bazı kişi ve zümrelerin bulunduğunu, gerçek sûfîleri bunlardan ayırt etmek için bu eseri yazdığını söyleyen Serrâc. taklitçi ve şekilci sûfîlerle bu yolun sapkınları hakkında geniş bilgiler vermiş, eserin son kısmını sapkın mutasavvıfların içine düştüğü hatalara (galatât) ayırmıştır.
Verdiği bilgilerin bir kısmını İran, İrak ve Suriye’de ziyaret ettiği dönemin ünlü sûfîlerinden alan Serrâc, bir kısmını da Ebû Saîd ei-Harrâz ve Cüneyd-i Bağdadî gibi sûfîlerin eserlerinden derlemiştir. Vecd bölümünü geniş ölçüde Ebû Saîd İbnü’l-A’râbî’nin bu konudaki eserinden yararlanarak yazmış. Ebû Saîd el-Har-râz’ın Kitâbü’s-Sır ve Kitâbü’ş-Şalât’m-dan, Cüneyd-i Bağdadîmin kitaplarından, Ebû Türâb en-Nahşebî’nin, Amr b. Osman el-Mekkî’nin eserleriyle Iraklilar’ın yazdıkları eserlerden yararlandığını belirtmiştir.
el-Lüma Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî, Abdülkerîm el-Kuşeyrî, Hücvîrî, Şehâbeddin es-Sühreverdî, Hargûşî, İzzeddin el-Kâşî gibi mutasavvıf müelliflere kaynak olmuştur. Sülemî’nin Risale fî ğalatüti’ş-şûfiyye’s\ el-Lüma’ın son kısmından hemen hemen aynen alınmıştır. Kuşeyrî er-Risâle’de el-Lümcfdan nakiller yapmış, eserin semâ ve keramet bölümlerini geniş ölçüde buradan aktarmıştır. Hücvîri’nin Keşfü’i-mahcûb’unda. Rûzbihân-ı Baklî’nin Şerh-i Şafftiyyâf’ın-da, Sühreverdî’nin ‘Avârifü ‘Jmacârifin-de, Hargûşî’nin Tehzîbü’l-esrâr’mda Serrâc’ın tesiri görülmektedir. Gazzâlî’-nin İhyâ’ındaki semâ ve vecd bahsiyle Serrâc’ın bu konuda verdiği bilgiler de benzerlik gösterir. Tasavvuf tarihi bakımından önemli bir kaynak olmasına rağmen Kuşeyrî’nin er- Risale’sinin, Gazzâ-lî’nin İhyasının ve Sühreverdî’nin Avâri-fü’i-ma’ârifinin gördüğü büyük ilgi el-LümaSn ve yazarının şöhretini gölgelemiş, hatta unutulmalarına sebep olmuştur.
Eser ilk defa Reynold Alleyne Nicholson tarafından incelenmiş ve yayımlanmıştır.Nicholson esere yazdığı giriş bölümünde kitap ve yazarı hakkında geniş bilgi vermiştir. Ancak el-Lüma’ın Nicholson neşrinde Ebü’l-Hüseyin en-Nûrî, Ebû Hamza. kâfir olmakla suçlanan meşâyih, Ebû Bekir Ali b. Hasan ve Muhammed b. Mûsâ el-Fergânî bahisleri eksiktir. Arthur John Arberry, Pages From the Küâb al-Lumçf of Abü Nasr al-Sarrâj adlı çalışmasında (London 1947) ei-Lüma’ın Bankipûr yazmasından istifade ederek Nicholson basımındaki eksik kısmı tamamlamış, ayrıca yazan hakkında bilgi vermiştir. El-Lüma\ Abdülhalîm Mahmûd ve Tâhâ Abdülbâki Sürür tarafından 1960’ta Kahire’de yayımlanmıştır. Richard Gramlich eseri Almanca’ya tercüme ederek tenkitli metniyle birlikte neşretmiştir. el-Lümcf Pîr Muhammed Hasan tarafından Urduca’ya (Pakistan 1994), Hasan Kâmil Yılmaz tarafından Türkçe’ye (istanbul 1996) çevrilmiştir.