Kazanlık -Bulgaristan- Tarihi, Nüfusu, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Kazanlık. Bulgaristan’da eski bir Osmanlı kaza merkezi.

Orta Bulgaristan’da Sofya’yı Burgaz’a bağlayan karayolu ve demiryolu üzerinde bulunan Kazanlık ünlü Şıpka Geçidi’nin hemen güneyinde. Tunca ırmağının bir kolu olan Gül ovası da denilen Kazanlık va­disinde kurulmuştur. Günümüzde (2001) 54.021 nüfusu bulunan bir sanayi şehri­dir. Osmanlı metinlerinde Akçakazanlık, Bulgarca’da Kazanluk olarak geçer. Keli­menin Kızanlık şeklinde okunması doğru değildir. 1400 yılı civarında Osmanlılar ta­rafından kurulan Kazanlık, Osmanlı döne­mi boyunca tamamıyla Türk ve müslü-man şehri olarak kalmış, bu sürede pek çok mimari eser inşa edilmiştir. Tanzi­mat’a kadar Çirmen sancağına bağlı olan Kazanlık bu sancağın en kuzeyindeki yer­leşim birimini oluşturuyordu. XIX. yüz­yılda burayı gören Helmuth von Moltke, Hochstâdter, Kanitz ve Jirecek gibi sey­yahlar Kazanlık’tan övgüyle söz etmiş ve Balkanlar’ın en güzel köşelerinden biri olarak tanımlamışlardır. Günümüzde bu özelliğini koruyamayan şehir sıradan bir sanayi merkezi olarak tekstil, ev aletleri ve yiyecek endüstrisi yoğunluklu ve çok az bir Türk azınlığın yaşadığı yerdir. Balkanlar’daki en eski mimari eserlerden biri olan, Rumeli fâtihi ve ilk beylerbeyi Lala Şahin Paşa’nın türbesi burada bulunmak­tadır.

Şehrin adı, yüksek dağlarla çevrili ova­nın Osmanlılar tarafından bir kazana ben­zetilmesinden kaynaklanmaktadır. Ka­zanlık isminin (Vilâyet-i Akçakazanlık) yer aldığı ilk yazılı metin, 15 Muharrem 824 (20 Ocak 1421) tarihli Sarıca Paşa’nın oğ­lu Umur Bey vakfiyesinin dördüncü zeyli­dir. 1370’lerdeki Osmanlı fetihleri sırasın­da Kazanlık ovası stratejik olarak Şıpka Geçidi’nden Tuna Bulgaristanfna giden yolda büyük önemi haizdi ve ayrıca çok sayıda süvari barındırmak İçin uygun bir yerdi. Bölgenin Eskiçağlardan itibaren yerleşim yeri olduğu, yakınlardaki antik Seuthopolis şehri kalıntıları ve milâttan önce III. yüzyıla ait bir Trakya kraliyet me­zarı gibi izlerden de anlaşılmaktadır. Or-taçağ’da Bizans-Bulgar hâkimiyetinde Kazanlık ovası Krân ülkesi olarak biliniyor­du ve bu ovada yirmi beş civarında kale inşa edilmişti. Bunlardan yöreye adını veren Krân Kalesi, Hasköy / Hasat (şimdi Krân) köyüne bakan yüksek bir tepenin zirvesindeydi.

Uzun yıllar Bulgar Krallığı ile Bizans ara­sındaki mücadeleler sırasında sık sık el değiştiren Kazanlık bu sebeple birkaç de­fa da tahrip edilmiştir. 1370’Ierdeki Os­manlı fetihleri sırasında halen ayakta bu­lunan birkaç eski kalenin yıkıldığı ve nü­fusun büyük kısmının başka bölgelere göç ettiği sanılmaktadır. Bununla birlikte bu döneme ait Osmanlı tahrirleri burada kayda değer bir hıristiyan nüfusun mev­cudiyetini bildirmektedir. Meselâ 877 (1472-73) tarihli tahrir kaydında, arala­rında bir papazın da bulunduğu kalaba­lık bir Bulgar nüfusun Osmanlı ordusun­da akıncı olarak görev yaptığı zikredilir. Adı geçen kayıtlarda bahsedilen Akbaş ve Yassıviran hıristiyan köylerinin mev­cudiyeti de göç hadisesinin sanıldığı kadar yaygın olmadığını göstermektedir. Yine XVI. yüzyıla ait Osmanlı tahrirlerin­den Enina (Keçidere) ve Mâglis köylerinin hıristiyan nüfusu bulunduğu anlaşılmak­tadır. Enina köyündeki Saint Paraskevi Kilisesi’nde XI. yüzyıla ait eski kiril yazma­larının muhafaza edilmiş olması da bu hususta bir başka gösterge olarak değerlen­dirilebilir. Başından beri bir hıristiyan kö­yü olarak kalan Mâglis 10S2 (1642) tarihli Ziyâde-i Cizye defterlerinde Mahmud Paşa Vakfı olarak zikre­dilmekte ve 454 hâne bulunduğu belirtil­mektedir. Kazanlık bölgesi toponomisinden buraya iskân edilen Türk nüfusunun bir kısmının göçebe (Büyük Oba, Küçük Oba], bir kısmının Alevî Türkmen Âşık­lar, Sûfîler-i Bâlâ, Sûfîler-i Zîr, Saltuklar olduğu anlaşılmaktadır. Yine Saruhanlı, Hamîdli gibi yer isimleri de yeni gelen­lerin nereden geldiğini göstermektedir. XIX. yüzyılın pek çok seyyahı buradaki hı-ristiyanlarla müslümanların çok iyi ilişki­ler içinde yaşadığını belirtmiştir.

Babinger’in kaydettiği, bölge müslümanları arasında yaygın olan bir inanışa göre Rumeli fâtihi Lala Şahin Paşa Kazanlık’a bakan bir tepe üzerinde vefat etmiş, iç organları buraya defnedilerek tıpkı Kosova’da I. Murad, Sigetvar’da Kanunî Sul­tan Süleyman’a yapıldığı gibi kendisi için de bir türbe inşa edilmiştir. Lala Şâhin’in bedeni ise Bursa yakınlarında Kirmasti’de (bugünkü Mustafakemalpaşa) inşa et­tirdiği cami ve medresenin bitişiğindeki türbeye nakledilmiştir.

1393’te Tuna Bulgaristanı fethedilince Kazanlık bir serhad şehri olarak askerî önemini kaybetti ve bundan sonra bir taşra merkezi haline geldi. Gazi Umur Bey 140Û yılı civarında burada bir cami. ker­vansaray ve hamam inşa ettirdi (vakfiye tarihi 824/1421). Bu yüzyılın sonunda Kar-lızâde Ali Bey’in oğlu İskender Bey Kazanlik’ta başka bir cami yaptırdı. Bu cami restore edilmiş olarak hâlâ ibadete açık­tır.

Kazanlık’ın nüfus yapısıyla ilgili güveni­lir kayıtlar 1528’den itibaren mevcuttur. Bu yıla ait 167 numaralı Tahrir Defteri’ne göre burada 150 hâne müslümanla kırk bir mücerred bulunmaktadır. Kaza bölgesine dahil yirmi köyde 879 müslüman. 360 hıristiyan hâne görünmektedir bu kayıtlarda Mâglis köyü hariç tutul­muştur, yılına ait tahrirde Kazanlık’ta ciddi bir gelişmenin olduğu, beş mahallede 341 hâne ve 102 mücerred müslüman nüfusu bulunduğu kaydedilmiştir. Bu tarihe kadar Kazanlık merkezinde henüz hıristiyan ikamet et­miyordu. Kaza bölgesi de aynı şekilde ge­lişmiş, köy sayısı otuz ikiye çıkarken erkek nüfus (nefer) 1383’ten 2828’e [yaklaşık 4000’den 8000 kişiye) yükselmiştir ki bu rakamın yaklaşık % 80’ini müslümanlar oluşturmaktadır. Modern Bulgar tarihçi­liği, Krân Kalesi düştükten sonra buranın nüfusunun bir kısmının Kazanlık’a göç et­tiğini ve Kazanlık’taki en eski mahalle olan Karenska’yı oluşturduğu görüşündedir. Ancak 1528 ve 1S9S tahrirleri bunun ma­hallî bir rivayet olduğunu, bu tarihlerde bu isimde bir mahallenin bulunmadığını göstermektedir.

Evliya Çelebi 1063’te (1663) Kazanlıktı 1060 haneli, 300 dükkanlı, sekiz camisi, üç tekkesi, iki medresesi ve hamamı bu­lunan bir kasaba olarak anlatmaktadır. Onun en önemli olarak bahsettiği camiler Sarıca Paşa ve İskender Paşa camileridir. Kazanlık’ta mevcut medreseler de aynı kişiler tarafından inşa ettirilmiştir. Ha­mamlardan biri de İskender Bey tarafın­dan yaptırılmıştır. Evliya Çelebi hıristiyan nüfusun çok az olduğunu vurgulamakta­dır. 1070 (1660) tarihli Rumeli medrese­leri listesinde Akçakazanlık’ta sadece el-Hâc Sinan Bey Medresesi kayıtlıdır. Evliya Çelebi’nin bu kişiye ait olarak zikrettiği diğer hamam hâlâ ayaktadır (1998).

XVII. yüzyıldan itibaren bölgenin nüfus yapısında tedricî bir değişiklik görülmeye başlandı. Dağlık bölgelerde bulunan hıris­tiyan nüfus yavaş yavaş kasabaya ve köy­lere yerleşti. XVIII. yüzyılda Kazanlık bir el sanatları ve ticaret merkezi olarak gelişti. Bu yüzyılın sonlarıyla XIX. yüzyılın başla­rında özellikle Kırcali Dağlı isyanları sonunda pek çok karışıklık yaşandı, Kazan­lık’ın bir bölümü tamamen tahrip edildi. 1829’daki Edirne Antlaşmasından sonra hızlı bir gelişme ile nüfus yapısında hıris­tiyan çoğunluk oluştu. Aynı zamanda ar­tan ticaret kapasitesi neticesinde küçük biryahudi topluluk geldi. 1261 (1845) ta­rihli Nüfus Defteri Kazanlık’ın sekiz mahalleye ayrıldığını, 1596 hanede yaklaşık 10.000 nüfusu bu­lunduğunu (4479 erkek ve çocuk nüfusu), bunlardan 758 hanenin müslüman, 838’inin hıristiyan, yirmi yedisinin yahu-di olduğunu, ancak hıristiyan ailelerin ka-labalıklığı yüzünden bunların toplam nü­fusunun % 66’sına tekabül ettiğini gös­termektedir.

Böylece tamamen müslüman olan bir şehrin iki yüzyıldan az bir sürede üçte ikisini hıristiyanlar teşkil eder hale geldi.

1871 ‘de Felix Kanitz, Kazanlık için mina­relerinin zenginliğiyle gerçek bir müslü­man, fakat nüfus bakımından müslümanların artık çoğunluk olmadığı yerleşim birimi ifadelerini kullanmaktadır. Kanitz Bulgarlar için 2500, Türkler için 1500 ve yahudiler için otuz hâne kaydetmiştir. 1291 (1874) tarihli Edirne Vilâyeti Salnâmesi’nde Kazanlıkta on bir büyük ca­mi, bir mescid, dört kilise, bir sinagog, iki hamam, 820 dükkânla bazı keçe ve sa­bun atölyelerinin bulunduğu yazılıdır. 1287 (1870) Sal nâme si’ne göre Kazan­lık kazasında kırk yedi köy, 12.921 müs­lüman erkek, 12.871 gayri müslim erkek bulunmakta, dolayısıyla toplam nüfusun 50.000 civarında olduğu anlaşılmaktadır.

Kazanlık Doksanüç Harbi’nden doğru­dan etkilendi. Savaş sırasında ve sonra­sında Türkiye’ye göçler oldu. 1890″da Jirecek, burada bulunan 9500 nüfusun sa­dece 1618’inin Türk olduğunu kaydetmiş­tir. XX. yüzyılda Kazanlık yavaş yavaş bü­yüdü. 1934’te 14.834 olan toplam nüfu­sun 2160’ını Türkler oluşturmaktaydı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra makine ve teks­til sanayiinde önemli bir merkez haline geldi. Nüfus 1980’de 57.657’ye ulaştı. Ancak gittikçe sevimsiz ve düzensiz bir yerleşim merkezine dönüştü. Günümüz­de Osmanlı döneminden kalma dört kili­se ile Karlızâde İskender Bey Camii ayak­tadır. Cami 1840’ta restore edilmiş olup Kazanlıktandır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

 

Daha yeni Daha eski