Fars edebiyatında konuyla ilgili ilk örnekler daha çok manzum ürünlerle ortaya çıkmıştır. İran’da Şiî mezhebinin yaygınlık kazanmasından sonra Kerbefâ hadisesine verilen önem artmış ve düzenlenen yas törenlerinde mersiye okuma geleneğine bağlı olarak birçok şiir yazılmıştır. Dinî mersiye türünün en önemli bölümü haline gelen Kerbelâ edebiyatı, başta Hz. Hüseyin olmak üzere onun yakınlarının şehâdeti etrafında odaklanmış, şehidler yüceltilip katiller şiddetle yerilmiştir. İlk örnekleri VI. (XII.) yüzyılda görülen bu şiirler arasında Cemâledclin Abdürrezzâk îsfahânî’nin “Lağzâb” adlı kasidesi zikredilebilir. Aynı yüzyılda Senâî. divanında Hz. Hüseyin’i bütün şehidlerclen üstün tutarken Hadîkatü’l-hakika’sında onun Kerbelâ’da yaptıklarını bir cesaret ve özveri örneği olarak gösterir. Özellikle Büveyhî-ler döneminden itibaren âşûrâ günlerinde Kerbelâ şehidlerinin resmî törenlerle anılmaya başlanması Kerbelâ ile ilgili edebî çalışmaların da artmasına yol açmıştır. İlk Farsça Kerbelâ mersiyesi VI. (XII.)yüzyılda Kavvâmî-i Râzî tarafından yazılmıştır. VII. (XIII.)yüzyılda Sa’dî-i Şîrâzî kasidelerinde Kerbeiâ şehidlerini methetmiş, çağdaşı Ferîdüddin Attâr da divanında bu konuya bir bölüm ayırmıştır. VIII. (XIV.) yüzyılda Hâcû-yi Kirmânî’nin Hz. Hüseyin’in şehâdetini anlatan mersiyesi de önemlidir. Bu yüzyıllarda bazı Sünnî kökenli şairler de Kerbelâ hakkında şiirler kaleme almışlardır. Meselâ Seyfeddin Muhammed Fergânî divanındaki kasidelerinde halkı mateme ve ağlamaya davet eder.
X. (XVI.) yüzyıldan itibaren Şiîliğin devlet dini olduğu Safevî döneminde bilhassa hükümdarların dinî şiirler yazılmasını teşvik ve bu tür şiir yazan şairleri himaye etmeleri Kerbelâ ile ilgili edebî çalışmaları arttırmıştır. Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin bu alanda en Önemli eser sayılan Ravza-tü’ş-şühedâ^ Kerbelâ şehidlerini anmak için düzenlenen ve “ravza” denilen meclislerde yüzyıllardır okunagelmistir. Halk bu meclislere katılır. Hz. Hüseyin ve onun dostlarının şehâdetinin hüznünü paylaşırdı. Bu dönemde İmam Herevî, Fahred-dîn-i Irâki. Selmân-ı Sâvecî, Saîd-i Herevî, Hasan-ı Kâşî gibi şairler, Hz. Peygamber ve Ehl-i beyt’e dair şiirlerinde Kerbelâ hadisesini işlemişlerdir. Nizâm-i Esterâbâdî, Ehlî-i Şîrâzî ve Lisânî-i Şîrâzî gibi şairler de Ehl-i beyt ve onlarla ilgili olaylar hakkındaki şiirleriyle şöhret bulmuşlardır. Daha sonra gelen Hayretî-i Tûnî ve Muh-teşem-i Kâşânî, Ehl-i beyt’e dair menkıbeleri anlatan şiirlerin en iyi örneklerini vermişlerdir.
XI. (XVII.) yüzyılın ortalarından itibaren muharrem törenleri sırasında muhtelif taziye oyunları ortaya çıkmış, XIII. (XIX.) yüzyılın ikinci yarısında taziyeler Nâsırüd-din Şah’ın desteğini almakla kalmamış, bütün milletin en çok önem verdiği temel bir ritüel haline gelmiştir. Tekye veya Hü-seyniyye denilen binalar da bu dönemde yapılmıştır. Söz konusu taziyeler sadece muharrem ve safer aylarında değil bütün aylarda yapılırdı.
Kaçarlar döneminde ravza meclislerinin çoğalmasıyla birlikte mersiye yazımı da artmış, bunda Nâsıruddin Şah’ın emir ve teşviklerinin büyük rolü olmuştur. Safevî-ler devrinde pek uygun görülmeyen Ker-belâ olayının sahnelenmesi bu dönemde yaygınlaştırılmıştır. Devlet adamları bu işin öncülüğünü yapmış, her yıl Gülistan Köşkü’nün güneyindeki Tekye-i Devlefte olay sahnelenmiştir. Bu dönem şairlerinin çoğu Kerbelâ olayına dair mesnevi, tercii-bend, müstezad, kıta ve rubâîler yazmıştır. Visâl-i Şîrâzî’nin mersiyesi, Surûş-i İsfahânî’nin Ravzatü’l-esrâr’i, Yağmâ-i Cendeki’nin Zübdetü’l-esrâr adlı mesnevisi bu dönemde kaleme alınan önemli mesnevilerdir. Bunlardan başka Muhammed Naki b. Ahmed Burûcirdî’nin Âyînü’l-bükas\, Muhammed Hüseyin b. Muhammed Ali Kirmânî’nin Feth Ali Şah’a sunduğu Ravzatü’l-Hüseyniyye’-si, Mevlevî Muhammed Sıbgatullah b. Muhammed Gavs’ın Destân-ı Ğam’ı ve Gulâm Ali Musevî Cihangirnegârî’nin Hamle-i Hüseyni’si de zikredilmelidir.
- Kerbela Olayı -Türk Edebiyatında- Hakkında Bilgi
- Kerbela Olayı -Arap Edebiyatında- Hakkında Bilgi
- Kerbela Şehri Nerede, Tarihi, Önemi, Nüfusu, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi