Kerç Şehri, Boğazı, Nerede, Nüfusu, Hakkında Bilgi

Kerç. Kırım’da tarihî bir şehir.

Kırım yarımadasının en doğu ucunda olup Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde kendi adını taşıyan idarî birimin frayon) merke­zidir. 1993 yılı rakamlarına göre şehir nü­fusu 182.500’dür. Nüfusun büyük çoğun­luğunu Ruslar oluşturmaktadır. Şehre ka­yıtlı Kırım Tatarı sayısı sadece 200 civarın­dadır. 1980’li yılların sonlarından itibaren Kırım’a dönerek bölgeye yerleşen Kırım Tatarları’nın sayısı giderek artmakla bir­likte bu yerleşimlerin şehir içinden ziya­de varoşlarda kurulan yeni yerleşim yer­lerine ve çevredeki köylere olduğu dik­kat çekmektedir.

Kendi adını verdiği, Karadeniz ile Azak denizini birbirine bağlayan stratejik Kerç Boğazi’nın [Antikçağ’dakî adıyla Kimmer Bosforu’nun] üzerinde kurulmuş olması şehre tarih boyunca özel bir yer vermiş­tir. Kerç’in tarihi, aynı arazi üzerinde mi­lâttan önce VI. yüzyılda kurulan eski Yu­nan (Miletli) şehri Pantikapeon’a kadar gider. Antik Bosfor Devleti’nin başşehri olan Pantikapeon bölgedeki en önemli merkezlerden biriydi. Pantikapeon milât­tan sonra 37O’te Hunlar ve 576’da Gök­türkler tarafından istilâ edildi. 679’dan itibaren de Hazar Devleti’ne tâbi oldu. Şehrin XI. yüzyıldan başlayarak Kerç (Kerçyu) diye adlandırılmaya başlandığı görülür. Daha sonra Peçenekler’in ve Kıpçaklar’ın eline geçen şehir, XIII. yüzyılın ortalarında bütün bölge gibi Cengiz İm-paratorluğu’nun hâkimiyetine girdi. 1318’de Altın Orda Devleti’ne vergi ver­mek şartıyla Cenevizliler Kerç’e hâkim ol­dular. 1475’te Kırım’ın güneyindeki Ce­neviz hâkimiyetine son veren Osmanlılar Kerç’i de fethettiler. Cenevizlilerden alı­nan diğer Kırım kaleleri gibi Kerç de ya­rımada üzerinde bulunmasına rağmen Kırım Hanliğfna değil Osmanlı Kefe san­cağının (daha sonra eyalet) bir parçası olarak doğrudan merkezî idareye bağ­landı. Osmanlı hakimiyetindeki Kerç’te 1520’de biri müslümanlara (Şehzade Ca­mii mahallesi), diğeri hıristiyanlaraaitiki mahalle bulunuyordu. 1542’ye doğru şe­hir fizik ve nüfus bakımından gelişme gösterdi, üç müslüman (Şehzade Camii, Hoca Sinan Camii ve Çerkez mahalleleri), iki de hıristiyan mahallesi oluştu. 1520′-de kırk sekiz hâne müslüman, yetmiş üç hâne hıristiyan olmak üzere 121 hâne olan nüfus (yaklaşık 600 kişi), 1542’de 190 hâ­ne müslüman, kırk yedi hâne hıristiyan olmak üzere 237 haneye (yaklaşık 1200 kişi) yükselmiştir. Ayrıca bu dönemde yaptırılmış cami, medrese, hamam ve çeşmelerin mevcut olduğu bilinmektedir. Bunlar arasında muhtemelen Şehzade Mehmed tarafından yapıldığı için Şehza­de Camii olarak da anılan Beyazıt Camii ve Mustafa Çelebi Camii sayılabilir. Şehir XV ve XVI. yüzyıllarda birçok defa Zapo-rog Kazakları’nın baskınlarına mâruz kal­dı. 1076 yılı ortalarında (i 666 başları) burayı gören Evliya Çelebi, Kefe sancağına bağlı bir kaza merkezi olan Kerç’in II. Bayezid döneminde yapılmış bir kalesi oldu­ğunu, içinde 200 ev, bir hamam, on dük­kân, II. Bayezid adına inşa edilmiş bir ca­mi, bir Latin kilisesi, 889’da (1484) inşa edilmiş İç kalede ise yirmi ev, bir mescid ve 150 kale neferi bulunduğunu yazar. Şehrin varoş kısmının 300 evden oluştu­ğunu, burada 995 (1587) tarihli Mustafa Çelebi Camii, ismini belirtmediği bir başka cami ile bir mescid, hamam, han, mek­tep, medrese, 100 dükkânın mevcut bu­lunduğunu da belirtir. Bu bilgilere göre Kerç’in 2000-2500 nüfuslu bir kasaba haline geldiği anlaşılmaktadır.

Azak Kalesi’nin 1696’da Ruslar’ın eline geçmesi ve bunun 1700 yılında imzala­nan İstanbul Muahedesi ile tanınması üzerine Ruslar’ın Azak denizi vasıtasıyla Karadeniz’e inebilecekleri endişesi Os­manlı Devletfni tedbir almaya şevketti. Bu amaçla Kerç Boğazı’nın suni olarak kapatılması bile bir ara tartışıldı. Netice­de, 1114 (1702) yılında Kerç Boğazı’nı ko­rumak üzere büyük ve müstahkem bir kale inşa edilmesine karar verildi. Böylece 1115te (1703) Kerç şehrinin 10 km. ku­zeydoğusunda Akıntı Burnu mevkiinde Yenikale yapıldı.

1769 -1774 Osmanlı  Rus savaşında Os­manlı Devleti’nin yenilmesi üzerine Kerç ve Yenikale elden çıktı. 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması hükümlerine göre Yenikale ile birlikte Rusya’ya terkedilen Kerç bu tarihten sonra tam bir Rus şehri olarak gelişti ve Şark havasını büyük Ölçü­de kaybetti (şehre ilk yerleştirilenler. Os­manlı hâkimiyetinden kaçarak Rusya’ya sığınan Ege adaları sakinlerinden Rumlar oldu). Kerç, Rusya tarafından ilhakının ardından Rus Karadeniz filosunun ilk üs­sü oldu. 1790’da Kerç önlerinde Rus ve Osmanlı donanmaları arasında meydana gelen deniz savaşında Amiral Fyodor Uşa-kov kumandasındaki Rus donanması Os-manlılar’a karşı zafer kazandı. Şehir, 22 Ekim 1821’de Kırım’ın bağlı bulunduğu Tavrida “guberniya”sından ayrı tutularak Yenikale ile birlikte özel şehir idaresi sta­tüsüyle doğrudan merkeze bağlandı. Böy­lece Kerç’in bundan sonraki gelişmesi et­nik, demografik ve sosyal yönden olduğu kadar idarî olarak da Kırım’ın diğer kısım­larından ayrılmış oldu. Kerç, Kırım Savaşı esnasında 24 Mayıs 18SS’te İngiliz-Fransiz-Osmanlı müttefik orduları tarafından işgal edilip 7 Haziran 1855’ten itibaren Kerç ve Yenikale’nin muhafazası Osmanlı ordusuna havale edildiyse de 1856 Paris Antlaşması ile müttefik birlikler şehri Ruslar’a iade ettiler. Daha sonraki yıllarda Kerç bir liman, demiryolu istasyonu ve sanayi [bilhassa metalürji, konserve, tütün vb] merkezi olarak gelişti. Müslüman cemaati, çevre­de ve genel olarak Kerç yarımadasında yoğun olmasına rağmen şehir içinde ancak küçük bir azınlık teşkil ediyordu.[1897’de yapılan resmî nüfus sayımına gö­re toplam 33.347 kişiden oluşan şehir nü­fusunun yalnızca 1909:u müslümandı] Şe­hir içinde bir caminin mevcut olduğu bi­linmektedir. Osmanlı devrinden kalan bu cami şehirde Rus hâkimiyetinin tesisin­den sonra XVIII. yüzyılın son çeyreğinde Ortodoks kilisesine çevrilerek yeniden in­şa edilmişti. Bina yeni aldığı şekille soğan kubbeli ve üç nefli bir kilise haline gelmiş­ti. 1839’da buraya Kırım Tatarları’ndan bazılarının yerleştirilmesi üzerine hükü­met kararıyla bina tekrar camiye çevrile­rek 24 m. yüksekliğinde bir minare inşa edilmiş, ancak soğan kubbe dahil Orto­doks kilisesinin birçok özelliğini de koru­muştu. Müslümanların şehir içinden ziya­de çevrede oluşundan dolayı, 1906 yılında açılan ve kısa bir süre faaliyet gösterebi­len Kerç Rüşdiyesi civardaki Kırım Tatar köyü Saraymen’de açılmıştı.

Kerç, Sovyet hâkimiyeti altında tam bir sanayi şehrine dönüştürüldü. Şehir için­deki müslüman nüfus yine küçük bir azın­lık olarak kaldı  II. Dün­ya Savaşı sırasında kanlı muharebelere sahne olan şehir Alman ve Sovyet ordu­ları arasında birkaç defa el değiştirdi. 18 Mayıs 1944’te Kırım’ın bütün diğer yer­lerinde olduğu gibi Kerç’teki Kırım Tatar-lan’nın da tamamı sürgün edildi. Yaklaşık yarım asırlık bir yasaktan sonra Kırım Ta­tarları ancak 1980’li yılların sonlarından itibaren Kerç çevresine dönmeye başla­dılar. Günümüzde Kerç, Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin önemli bir sanayi, tersane, liman ve balıkçılık merkezi durumun­dadır. 2000’li yıllardan az önce nüfusu 200.000’eyaklaşmıştı.

İçinde ve çevresinde antik devirlere ait çok önemli kalıntıları barındıran Kerç’te günümüzde şehir içinde -eski cami binası hariç- Türk-İslâm dönemine ait kayda değer herhangi bir eser mevcut değildir. Bununla birlikte şehir merkezinin dışın­da yer alan Osmanlı eseri Yenikale büyük ölçüde sağlam olarak ayaktadır. Ayrıca Kırım’a dönmekte olan Kırım Tatarları 1990’ların başlarında eski camiyi geri alarak restore etmiş ve tekrar ibadete açmışlardır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski