Kevser Suresi Nedir, Kaç Ayet, Kaçınıncı Sure, Neden, Niçin, Ne Zaman İndirildi

Kevser Sûresi. Kur’ân-ı Kerîm’in yüz sekizinci sûresi.

Mekke döneminde Âdiyât sûresinden sonra nazil olmuştur. Medine’de indiğini söyleyenler varsa da sûrenin muhtevası ve üslûbu bu ihtimalin zayıf olduğunu gösterir. Adını ilk âyette geçen kevser kelimesinden almış­tır. İkinci âyette kurban kesmeden söz edildiği için bazan Nahr sûresi adıyla da anılmıştır. Üç âyetten ibaret olup Kur-‘an’ın en kısa süresidir. Fasılası  harfidir.

Tefsirlerde kaydedildiğine göre sûre. As b. Vâil’in Mekkeli müşriklere Hz. Peygamber’den “nesli kesik” (ebter) diye bah­setmesi yahut Kureyş müşriklerinin Kâ’b b. Eşref’e kendilerinin daha üstün oldu­ğunu söyleyerek Resûl-i Ekrem’i yine ay­nı olumsuz sıfatla nitelemeleri veya Hz. Peygamber’in erkek çocuğunun vefatı üzerine düşmanlarının onun soyunun de­vam etmeyeceğini belirtmeleri üzerine nazil olmuştur. Müfessirlerin çoğunluğu tarafından zayıf kabul edilen. 2. âyetinin Hudeybiye’de nazil olduğu yolundaki rivayet dikkate alınmazsa bazı müşrikle­rin Resûl-i Ekrem’e soyunun devam et­meyeceği yolunda dil uzattıkları, rivayetlerdeki isim farklılıklarının bundan kay­naklandığı ve Hz. Peygamber’i teselli et­mek üzere bu sûrenin indirildiği söylenebilir.

Kevser sûresinin ilk âyeti Hz. Peygamber’e kevser verildiğini ifade etmekte­dir. Kevser kelimesi sözlükte sıfat ola­rak “çok, pek çok”, isim olarak da “iyilik ve hayır” anlamına gelir. Peygamber’e bahsedildiği belirtilen kevserin ne olduğu konusunda geniş açıklamalar vardır. Ha­dislerde kevser Allah’ın Resûl-i Ekrem’e vermeyi vaad ettiği cennette bir ırmak olarak anılmış ye onun özellikleri hakkın­da geniş tasvirlere yer verilmiştir. Yine hadis kaynaklarında tasvir edilen cennet­teki havzın da kevserin bir uzantısı olup kevser adıyla anıldığı ifade edilmiştir. Diğer taraftan âlimler, kevserin sözlük anlamı yanında İbn Abbâs’ın hadislerdeki kevseri Allah’ın pey­gamberine verdiği hayırlardan sadece biri olarak anmasından hareketle (Buhâtirmek olabileceğini belirtmişlerdir. Âye­tin bu anlamlara işaret ettiği düşünülebilirse de bağlamı dikkate alındığında bu­rada Peygamber’den, kendisine bahşe­dilen hayırlar karşılığında bütün şükür biçimlerini kapsayan namaz ve kurban ibadetlerini yerine getirmesinin istendi­ğini söylemek daha uygun görünmekte­dir. 3. âyet, asıl soyu kesik olanın Peygam­ber’e kin besleyip ona dil uzatan kimse olduğunu belirtir. Allah, Hz. Muhammed’e erkek çocuklar vermiş, fakat bu çocukların vefat etmesi onun son pey­gamber olması, hilâfetin de ümmetin tercihine bırakılması gibi birtakım hayırlı sonuçlar doğurmuştur. Ayrıca neslinin devam etmeyeceğini söyleyen düşmanla­rı yok olup giderken onun soyu kızı Fâtıma ile devam ettiği gibi kendisine inanan ümmeti de büyük sayılara ulaşmıştır.

Müfessirler, namazı ciddiye almama­nın veya namazda gösteriş yapmanın ve cimriliğin verildiği Mâûn sûresinden son­ra mushafta yer alan Kevser sûresinin, verdiği nimetler karşılığında yalnız Allah Kerîm, İslâm dini, İslâm âlimleri, üm­metinin çokluğu, güzel ahlâk, ilim, şefaat hakkı, dualarının makbul olması gibi Re­sûl-i Ekrem’in nail olduğu manevî lutuflar olarak da yorumlamışlardır.

Sûrenin 2. âyetinde rab için namaz kı­lınıp “nahr” yapılması emredilmektedir. Müfessirler, buradaki namazın farz na­mazlar yahut kurban bayramı namazı ve­ya genel anlamda namaz olduğunu, söz­lükte “göğüs hizasına getirmek, boğaz­lamak; göğsün boyun tarafına gelen bo­ğaz çukuru” anlamına gelen nahrın da kurban kesmek yahut daha zayıf bir ihti­malle namazda elleri bağlamak veya na­maza başlarken elleri kaldırıp tekbir gedikkat çekmesi sebebiyle Mâûn sûresi­nin bir tür mukabili olduğunu söylemiş­lerdir. Şam’da Emeviyye Camii’nde ikindi namazından sonra Kevser süresinden Kur’an’ın sonuna kadar olan sûrelerin okunduğu, daha çok ezberi iyi olmayan­larla çocukların katıldığı kıraat halkasına Kevseriyye denirdi.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski