Kitâbü’l-Harâc. Kudâme b. Ca’fer’İn (ö. 337/948) kâtiplik sanatı ve kamu maliyesine dair eseri.
Tam adı Kitâbü’l-Harâc ve (san’at)!1!-kitabe olup müellifin çeşitli devlet dairelerinde uzun yıllar süren hizmetleri sırasında edindiği idarî-meslekî tecrübeyi yansıtan önemli teknik ayrıntılar ve dokümanter bilgiler içermektedir. Esere Aristo’yu şerhetmiş bir filozof olan müellifin tarihçilik, edebiyatçılık ve kamu yönetimi uzmanlığı yönleri de belli oranda yansımıştır. Michael Jan de Goeje’nin tahminine göre 316 yılından sonra kaleme alınmış olan Kitâbü’l-Harâc’ın 320’de (932) Vezir Ali b. îsâ’ya sunulduğu bilinmektedir.
Kitâbü’l-Harâc sekiz kısma (menzile) ayrılmıştır. Ancak bunlardan sadece beşinci sekizinci kısımlar arasındaki bölüm günümüze ulaşmış olup yegâne nüshası Köprülü Kütüphanesi’ndedi. Mutarrizî’nin, bizzat okuduğu Kitâbü’l-Harâc’ın yedi kısımdan ibaret olduğunu söylediğine dair rivayet onun eserin müsvedde halindeki bir nüshasına atıfta bulunduğunu düşündürmektedir. Çünkü Kudâme’nin kendisi beşinci kısmın birinci bölümünde siyasete dair sekizinci kısma atıfta bulunmaktadır. İbnü’n-Nedîm’in, esere daha sonra bizzat müellifi tarafından dokuzuncu bir kısmın ilâve edildiğine ilişkin ifadesi yanlış olmalıdır. Bu hata muhtemelen yedinci kısmın son bölümünün müstakil bir kısım sanılmasından kaynaklanmaktadır. Zira bu bölüm eserin mevcut kısmının en uzun bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca Fihırist’teki bu bilgiye farklı bir hatla düşülen derkenarda yedi kısımdan ibaret olan esere daha sonra “es-Siyâse” başlıklı sekizincisinin ilâve edildiği belirtilmektedir.
Kudâme b. Ca’fer’İn kendi ifadesinden anlaşıldığı üzere birinci kısım eserin muhtevasını tanıtıcı bir mukaddimeden ibarettir. Kitabın konu bütünlüğünden hareketle ikinci kısımda kâtiplik mesleğinin incelikleri ve icrası için gerekli alet edevatın ele alındığı tahmin edilebilir. Yine müellifin ifadesinden çıkarılabildiğine göre üçüncü kısım kâtiplerin bilmesi zorunlu olan belagat ya da beyân sanatıyla ilgilidir. Ebû Hayyân et-Tevhîdî’nin, Vezir Ali b. îsâ’nın bu kısım üzerine övgüler söylediği yönündeki değerlendirmesi de bu tesbiti doğrulamaktadır. Dördüncü kısımda, devlet gelir ve giderlerinin hesabını tutup bütçeyi hazırlayan Dîvânü’l-harâc İle Dîvânü’d-diyâ’ ele alınmakta, bunların görev alanları, işleyiş tarzları ve meclisleri incelenmekte. Meclisü’l-inşâ bünyesinde yürütülen yazışmaların haraçla ilgili olanlarından örnekler verilmektedir.
Eserin beşinci kısmı, saray teşkilâtının Dîvânü’l-harâc ve Dîvânü’d-diyâ’ haricindeki diğer daireleri hakkında olup on bir bölümden İbarettir:
1. Ordu divanı.
2. Maliye nezareti.
3. Hazine dairesi.
4. Resmî yazışmalardan sorumlu muhabere divanı.
5. Tevki’ dairesi ve Defterhâne.
6. Mühürdarlık
7. Gelen evraklar dairesi.
8. Darphane. paraların ayar ve ölçüleri;
9. Mezâlim divanı.
10. Emniyet teşkilâtının yazışmaları;
11. Posta ve istihbarat dairesi posta istasyonları, doğu ve batı yolları.
Altıncı kısımda konunun coğrafyaya İlişkin yönleri yedi bölüm halinde ele alınmaktadır. Birinci bölümün başlangıcında dünyanın yuvarlaklığının vurgulanması ve ekvatorun uzunluğunun astronomik gözleme dayalı olarak hesaplanması İlginçtir. Yedi iklim taksimi üzerine dayanan riyâzî coğrafya konuları topografık bilgilerle birlikte ele alınmaktadır. Ayrıca dinî ve siyasî başşehirleri oluşturan Mekke ile Bağdat merkez alınarak İslâm ülkesinin Çin, Bizans ve Mağrib sınır boylarına kadar uzanan karayolları yanında deniz- nehir ulaşımı mesafeleriyle birlikte incelenmektedir. Bu kısmın bir başka üstün tarafı da yeni yollarla ilgili olarak daha önceki eserlerde bulunmayan bazı bilgilere burada yer verilmesidir. Ancak genelde iktisat, özelde ise maliye tarihi açısından belki de en dikkate değer bölüm, devletin o devirdeki bölgesel varidatını gösteren gelirler cetvelinin yer aldığı altıncı bölüm olup önemli doküman-ter bilgiler içermektedir. Aynî gelirlerin nakdî karşılıkları verilirken dinar- dirhem kurları ve fiyatlar hakkında bazı ipuçları sağlanmaktadır. Yedinci bölümde sınır boyları, komşular ve her iki tarafın savunma sistemleriyle İlgili olarak verilen bilgiler de esere jeopolitik ve jeostratejik açıdan zenginlik katmaktadır. Bu kısımda muhteva bakımından İbn Hurdâzbih’in Kitâbü’l-Mesâlik’inin geniş tesiri hissedilmektedir. Aslında mevcut kısımların üslûbu da İbn Hurdâzbih’te olduğu gibi kuru bir kamu yöneticisi üslûbudur. Kudâme’nin edebî gücünü ortaya koyduğu Nakdü’ş-şfr ve Cevâhirü’l-elfâz gibi eserlerindeki üslûpla Kitâbü’l-Harâc’daki üslûbu arasında hepsinin kendisine aidiyeti hususunda şüphe doğuracak kadar önemli farklar görülmektedir. Ancak bu eserin kâtip çırakları için hazırlanmış bir ders kitabı mahiyetinde olduğu düşünülürse dilinin mümkün mertebe sade ve kuru olması kaçınılmazdır. Bu noktada Kudâme’nin 297 (910) yılından ölüm tarihine kadar Dîvânü’l-harâc başkanlığı yaptığı hatırlanmalıdır.
Yedinci kısmın ilk on sekiz bölümü kamu maliyesi ve toprak sistemiyle ilgilidir. Kudâme bu bölümlerin tertibinde Ebû Ubeyd’in Kitâbü’!-Emvâl”m\ örnek almış ve ondan sık sık iktibaslarda bulunmuştur. Aslında Kitûbü’l-Harâc’m muhteva bakımından Ebû Yûsuf, Yahya b. Âdem ve İbn Receb gibi haraç yazarlarının günümüze ulaşan eserleriyle örtüşen kısmı sadece burasıdır. Kudâme bu kısmın girişinde şeriatın kök, kâtiplik sanatının ise onun dallarından biri mesabesinde olduğunu söylemekte, ardından fıkhın kaide-leriyle kâtibin uygulamalarının uyum halinde olduğunu gösteren bazı örnekleri sıralamaktadır. Buna karşılık konunun, fakihlerin bilmediği bazı teknik ayrıntılarının kâtiplerin ürettiği pratik çözümlerle halledildiğini belirtmektedir. Aynı mantıktan hareketle yedinci kısımda kamu maliyesi ve toprak sistemine ilişkin fikhî ahkâm nakledilmektedir. Ancak fıkıh sahasında otorite olmayan Kudâme’nin burada ortaya koyduğu ahkâm çağına has görüşlerin özgünlükten yoksun bir özetinden ibarettir. Belki de bu kısmın en önemli özelliği kamu maliyesine dair fey, haraç, öşür, ihya. iktâ, îgâr, tesvîg. himâ, hatîta, terîke, tu’me gibi pek çok teknik tâbirin tarifinin yapılmasıdır. Yedinci kısmın on dokuzuncu ve sonuncu bölümü ise fetihlerle ilgili olup Belâzürî’nin Fütûhu’l-büldân’mın özet halinde bir kopyası gibidir. İslâmî vergi sisteminin hukukî temelini oluşturduğu için fetihlere ilişkin deliller vergi meseleleriyle uğraşan yazarlar tarafından yeri geldikçe sunulmaktadır. Bununla birlikte fetihler böyle bir eserde ilk defa bu genişlikte ele alınmaktadır.
On iki bölümden oluşan sekizinci kısım, Rosenthal tarafından sosyoloji ve siyaset biliminin sistematik bir tasviri olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca özellikle dokuzuncu bölüm, Roma ve Sâsânîler’in İskender ve Enûşirvân gibi âdil hükümdarlarının geleneksel idare tarzlarını ihtiva eden bir yönetim âdabına da {Fürstenspiegel) yer vermektedir. Bu kısımda sosyal meseleler yanında toplumsal gelişme, duraklama, gerileme ve çöküş sebepleri ele alınmakta, kamu yönetimine İlişkin bilgiler verilmektedir. Bu bağlamda tamamen Aristo düşüncesinin etkisiyle insanların yiyecek, giyecek, cinsel temas gibi ihtiyaçlarının analizi yapılmakta, bunların üzerine ise paranın ve sosyal kurumlarıyla birlikte şehirlerin doğuşu, dolayısıyla maayyen vasıflara sahip liderlerin gerekliliği hususları bina edilmeye çalışılmaktadır. Bu yaklaşım, genel olarak tarihî ve içtimaî düşüncenin İslâm iktisat düşüncesine nüfuzunun ilk örneği değilse de Meşşâî felsefenin ilm-i tedbîri’l-men-zil ile ilgili teorik yorumlarının pratikle meczedildiği yegâne numunedir.
Müellifin ifade ettiği ve muhtevadan da anlaşıldığı üzere her kısım bir diğerinin mukaddimesi özelliğini göstermektedir. Kısımlar ya “sadr” adı verilen kısa bir girişle başlamakta ya da birinci bölümleri bu işlevi görmektedir. Delillerin ana kaynaklara dayandırılmasının gereğini vurgulayan müellif zaman zaman Kur’an’a, hadise ve çeşitli mezheplerin temel kaynaklarına atıfta bulunmakta, mezheplerin ihtilâf ettiği hususlarda muhalefet noktalarını belirtmektedir. Eserde genel olarak kavramsal açıklamalara da yer verilmektedir.
Kitâbü’l-Harâc iktisat, kültür ve teşkilât tarihi açısından zengin bir kaynaktır. İncelemelerinde coğrafya ile tarih yazıcılığını meczeden Kudâme’nin vergilendirme esaslarınıatarihî temellerini genişletmeyi arzuladığı açıktır. Bununla birlikte ele alınan konular sadece merkezî idareyi oluşturan çeşitli birimler, maliye sistemi ve onun tarihî, coğrafî ve fıkhî temelleri gibi geniş bir teknik meseleler manzume-siyle ilgili olmayıp ayrıca dilin kullanımı, edebî gelenekler ve resmî yazışma âdabına da temas etmektedir. Kitâbü’l-Harâc, bu yönü ve sade üslubuyla kâtip adayları için çok değerli bir ders kitabı mahiyetindedir.
Kudâme eserini hazırlarken yukarıda zikredilen kitaplardan başka Yahya b. Âdem, Ebû Ubeydullâh Muâviye b. Yesâr ve Ebû Yûsuf un Küâbü’l-Harâc’larından da faydalanmıştır. Günümüze ulaşmamakla birlikte Vezir Ebû Ubey-dullah Muâviye b. Yesâr’ın haraç üzerine bir rapor hazırlayarak Halife Mehdî-Billâh’a sunduğu bilinmektedir. Kudâme. ayrıca Hişâm b. Muhammed el-Kelbî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî, Heysem b. Adî, Ebü’l-Hasan b. Ali b. Muhammed el-Medâinî gibi âlimlerden iktibaslarda bulunmuştur.
Mâverdî, Ebû Yala el-Ferrâ ve İbn Hav-kal gibi âlimler Kudâme’den istifade etmişlerdir. İbn Havkal. yanından ayırmadığını belirttiği İbn Hurdâzbih’in el-Mesâ-lik ve’l-memâlik”ı, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ceyhânî ve Ebû İshak İbrahim b. Muhammed el-İstahrînin aynı adlı eserleriyle Kitâbü’l-Harâc’ı karşılaştırmakta ve sonuncusunun hepsinden üstün olduğunu söylemektedir. Ali b. Hüseyin el-Mes’ûdî de Kudâme’nin edebî gücünü övmekte ve delil olarak Zehrü ‘r-rebf ve Kitâbü’l-Harâc’a bakılmasını önermektedir. Kitâbü’l-Harâc’dan faydalananlar arasında bulunan Muhammed b, Ahmed el-Mak-disî”nin coğrafyacılık yönü Kudâme’ninki-ni aşmıştır.
Kitâbü’l-harâc üzerine yapılan ilk çalışma Mac-Guckin de Slane’in yayımladığı özettir. Ardından Aloys Sprenger coğrafyaya dair kısmının bir değerlendirmesini yapmıştır. Daha sonra M. de Goeje, beşinci ve altıncı kısımlardan seçtiği bazı bölümleri, İbn Hurdâzbih’in Kitabü’I-Mesâlik ve’l-memâlik’mm arkasında Fransızca tercümesiyle birlikte yayımlamıştır. Bu ek bölümü Hüseyin Karaçanlu Farsça’ya, Ebü’l-Hayr Urduca’ya (Haydarâbâd 1930) tercüme etmiştir. Ayrıca eserin söz konusu bölümlerini Muhammed Mahzûm Nübez min Kitâbi’l-Harâc ve şmâ’a-ti’lkitâbe adıyla neşretmiştir. Beşinci kısmın M. de Goeje’nin yayımlamadığı ilk on bölümü, birincisinin Farsça tercümesiyle birlikte Hüseyin Hidiv Cem (Tahran 1974) ve Mustafa el-Hiyâri tarafından yayımlanmıştır. Bu kısmın tamamını Talâl Cemîi Rifâî tahkikli olarak neşretmiştir. Yedinci kısmın ilk on sekiz bölümü A. Ben Shemesh tarafından İngilizce’ye tercüme edilerek Arapça metninin tıpkı-basımıyla birlikte yayımlanmıştır. Mütercim, her ne kadar çeviri esnasında metne sadakatten çok anlamı korumaya özen gösterdiğini söylemekteyse de orijinal metindeki bazı ifadelerin tercümede düştüğü ve hatta yanlış anlaşıldığı görülmektedir. Sekizinci kısım yine Mustafa el-Hiyârî tarafından neşredilmiştir. Türkler ve Türk illeri hakkındaki bilgiler Ramazan Şeşen tarafından tercüme edilerek İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri isimli çalışmasında yayımlanmıştır. Eserin günümüze ulaşan kısımlarının tamamını ilk olarak Muhammed Hüseyin ez-Zebîdî tahkik ederek neşretmiştir (Bağdat 1981). Ancak bu baskıda bazı tahkik hataları vardır. Daha sonra Fuat Sezgin eserin yegâne yazmasının tıpkıbasımını gerçekleştirmiştir (Frankfurt 1407/1986).
TDV İslâm Ansiklopedisi