Kocabaşı Nedir, Kimdir, Osmanlıda Kocabaşılar, Hakkında Bilgi

Kocabaşı. Osmanlılar’da gayri müslim cemaatlerin ileri gelenlerine verilen ad.

Osmanlı toplumunda belirli bölgelerde­ki hıristiyan tebaanın önde gelen, tanın­mış, bazı hallerde kendilerine danışılan bir nevi ihtiyar heyetini oluşturan sivil temsilcilerin başı durumundaki kimseleri ifade eder. XVII. yüzyıl Osmanlı kaynak­larında bunlar için “reâyâ vekilleri” tabiri de geçer. Zamanla bu vekillere belgeler­de ileri gelen, yaşlı ve tecrübeli sıfatlarına uygun olarak “koca” adı verilmiştir. Ege adalarıyla ilgili Muharrem 1083 (Mayıs 1672) tarihli bir kayıtta, ye­niden tahriri yapılan adalardan halkın bi­rer ve ikişer kocaları gelip defter ve ka­nunnâme suretleri aldıklarından söz edilir. Rebîülâhir 1107 (Kasım 1695) tarihli bir belgede ise Sakız adasında or­taya çıkan meseleler için buradaki kocabaşıların İstanbul’a gönderilmesi isten­miştir. Bu kayıtlar, söz ko­nusu temsilcilerin devlet nezdinde gide­rek önemlerinin arttığını gösterir. Önce­leri devletin çeşitli malî istekleri ve vergi meseleleri hususunda kendilerini muha­tap aldığı bir nevi mahallî temsilci duru­munda olan ve bulundukları mahalle ya­hut köy halkı tarafından seçilen kocaba­şılann ön plana çıkmaları 1102’de (1691) gerçekleştirilen cizye vergi reformundan sonradır. Onların bir güç odağı haline ge­lişleri, müslüman gruplar içinde ayanın yükselişiyle hemen hemen aynı döneme rastlar. Bu bakımdan bazı araştırmalar­da kocabaşılardan hıristiyan cemaatlerin ayanı şeklinde de bahsedilir. Kocabaşı özellikle XIX. yüzyılda Balkanlar. Anadolu ve Ege adalarındaki hıristiyan topluluklar arasında “çorbacı” tabiriyle de anılmıştır. Yine aynı yüzyıla ait kayıtlarda bunlardan “kura vekilleri, milletbaşf olarak söz edil­diği dikkati çeker. Belgelerde bu gibi ta­birlerin birbirinin yerine kullanılması bu sivil oluşumun bir müessese niteliği ka­zanmadığını, devletin resmî yapısında ve işleyişinde bir anlam taşımadığını gösterir.

Kocabaşılar, genellikle bulundukları köy veya mahallenin halkı tarafından ileri ge­lenler arasından seçilir. 1139 (1727) ta­rihli bir belgede Tokat’taki hıristiyan hal­kın bir araya gelerek ittifakla bir kocabaşı seçtikleri belirtilir. Sakız’da Katolik halkın temsilcileriyle ilgili Cemâziyelevvel 1163 (Nisan 1750) tarihli bir kayıtta ise kocabaşıların kendi aralarında ve “kilise meşveretiyle” tesbit edildiği bildirilir. Bunların görevlerinin kendi topluluklarının işlerini görmek, herhangi bir davada papazlarla beraber mahkemede kendilerine danışıl­mak olduğu belirtilir. Hıristiyan halkın şer! davalarında, miras paylaşımı ve di­ğer bazı meselelerde kadı tarafından alınan karara karışamayacakları ifade edi­lerek yetkilerinin dereceleri belirlenmiş­tir. XIX. yüzyıla ait ka­yıtlarda kocabaşılığın mahallî temsilci ola­rak eskiye göre daha farklı bir nitelik ka­zandığına işaret edilir. Kocabaşılann söz sahibi, devlete sadık, tecrübeli, vilâyet halkının ihtiyaçlarını görecek kudrette, halkı hoş tutacak kimseler olması, her­hangi bir bölgede bulunan topluluğun seçtiği kocabaşılann devlet merkezine bildirilmesi ve oradaki kayıtlara geçiril­mesi, kendilerine özellikle malî bürolar­dan bir tescil belgesi verilmesi gerektiği belirtilmektedir. Kocabaşılarla ilgili prob­lemlerin artması ve Mora isyanı üzerine Süleyman Penah Efendi her kazadan iki veya dört kocabaşının hüccetle tayin edil­mesini, kendilerine kaza idaresinden yıl­lık 250 kuruş verilerek bir yıl için görev yapmalarını, böylece bunların bulunduk­ları yerlerde güç odağı haline gelmeleri­nin engellenmesini teklif etmiştir.

Başlangıçta cizye ve diğer vergilerin da­ğıtım ve toplanmasında, bunların devlet görevlilerine tesliminde vazifeli olan kocabaşılar, merkezî yönetimin taşradaki denetiminin zayıfladığı dönemlerde gide­rek kudret ve servet sahibi olmaya baş­ladılar. Vergi toplama işini üstlenmeleri, bilhassa Balkanlar’da XVIII. yüzyılda ge­niş toprakları ele geçirmelerine ve güç ka­zanmalarına yol açtı. Çoğunun bulunduk­ları yerlerdeki bağımsızlık hareketlerine destek vermeleri önemli siyasî problem­lerin ortaya çıkmasına sebep oldu. 1821 Mora isyanı, sadece buradaki değil Ana­dolu kıyıları ve Ege adalarındaki bir kısım kocabaşılan da etkiledi. Mora’da Kalamata kocabaşısı Panayotti Mpenakis gibileri doğrudan isyancıların liderliğini üstlenir­ken bir kısmı Osmanlı hükümetine bağlı kaldı. Topraklarını kaybetme korkusu için­deki bazı kocabaşilar görünüşte isyana katıldılarsa da Osmanlı merkeziyle ilişki­lerini kesmediler. II. Mahmud’un ıslahat hareketleri kocabaşılar İçin olumlu sonuçlarverdi. 1831 genel nüfus sayımında, kocabaşılara bulundukları köylerde yaşayan­ların nüfus kayıtlarını tutup bir defter halinde merkeze sunma, nüfus yoklamaları yapma gibi görevler verildi. Ayrıca her­hangi bir yere gitmek isteyenlere koca­başı tarafından mühürlü pusula veriliyor, mürur tezkireleri buna göre hazırlanıyor­du. 1833-1836yıllarında taşrada muh­tarlık düzeni kurulunca hıristiyanların bu­lunduğu köy ve mahallelerde bir değişik­liğe gidilmedi, kocabaşılar bir nevi muh­tarlık görevi üstlendi. Ayrıca cizye toplan­ması konusundaki vazifelerinin sürdüğü­ne dair 1851 -1852 yılına ait kayıtlar mev­cuttur. Gayri müslim mahalle ve köylerin idaresinde papaz ve kocabaşının yöneti­mine dayanan klasik statü 1864 vilâyet nizâmnâmesine kadar değişmedi. Bun­dan sonra ise muhtarlık sistemi yaygın­laştırıldı.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski