Kordofan -Sudan- Tarihi, Nüfusu, Hakkında Bilgi

Kordofan. Sudan Cumhuriyeti’nde tarihî bir bölge.

Klasik İslâm coğrafyacılarının kitapla­rında anılmayan Kordofan (halk arasında Kordofâl) isminin nereden geldiği kesin olarak bilinmiyorsa da bölgedeki küçük bir tepenin adından ya da Nûbe dillerin­de “erkekler” anlamını taşıyan kurta ke­limesinden kaynaklandığı sanılmaktadır. Beyaz Nil vadisiyle Dârfûr arasında yer alan bölgede Kuzey Kordofan [2000 tah. 1.439.930] Güney Kordofan [2000 tah. 1.066.117] ve Batı Kordofan [2000 tah. 1.078.330] adlı üç ayrı idarî bölge (vilâyet) bulunmaktadır. Kordofan’ın toplam yü­zölçümü 380.255 km2 kadardır ve bölge­nin merkezi aynı zamanda Kuzey Kordo­fan’ın da merkezi olan Ubeyyid’dir (Ubeyd); Güney Kordofan’ın merkezi Kâdüglî, Batı Kordofan’ın ise Fûlâ’dır. Kordofan’ın coğrafî yapısı kuzey ve gü­ney kesimleri arasında önemli farklılıklar gösterir. Güneydeki Nûbe dağlarının yük­sekliği doğu yönünde 900 metreye kadar ulaşır. Bu kesimde irili ufaklı pek çok te­pe bulunur. Bölgenin geriye kalan düz ve hafif dalgalı arazisi tarım yapmaya elve­rişli killi topraklardan meydana gelir. Kumlu toprakların çoğunlukta olduğu kuzeyde ise arazi düzdür ve daha kuzeye doğru gittikçe çöllere dönüşür. İklim ve bitki örtüsü kuzey, orta ve güney kesim­lerinde farklılık gösterir. Yağışların son derece az görüldüğü kuzeye oranla orta ve güneydeki Nûbe dağlarının hâkim bu­lunduğu yerlerde haziran-eylül ayları ara­sında yağmur yağar. Orta ve güney ke­simlerde tarım yapılabilmektedir.

Kordofan’da karmaşık bir yapı arzeden nüfus çeşitli unsurlardan oluşmaktadır. Bölgenin kuzey ve orta kısımlarında müslümanlar, güneydeki tepelerin yüksek kı­sımlarında ise daha çok animist inançla­ra ve mahallî geleneklere bağlı yerli halk yaşamaktadır. XIV. yüzyılda buraya göç eden Araplar her tarafa yayılarak yerli halkla kaynaşmıştır. Arapça konuşan ve kendilerini etnik bakımdan Arap sayan bugünkü müslümanların atalarının Mı­sır’ın ve Libya’nın yanı sıra başka yerler­den de geldikleri ve yerli kadınlarla evle­nerek kökleştikleri bilinmektedir. Göçebe ve yarı göçebe bir hayat süren Arap kahilelerinden Kebâbîş, Dâr Hâmid, Hamer ve Bideyriyyeler bölgenin kuzey ve orta kesimlerinde, Bakkâre, Mesîriyye, Humr ve Hevezmeler güneyinde bulunmakta­dır. Kuzeyde yarı çöl halindeki topraklar­da oturan Kebâbîşler deve ve koyun, gü­neydeki Bakkâreler sığır yetiştiriciliği ile meşhurdur. Orta kesimde ise Arap olma­yan Fûrlar, Rizaykatlar ve Teâişeler yaşa­maktadır. Bölgenin en önemli şehirleri XVIII. yüzyılda kurulan Ubeyyid, Bâre, Üm-mü Ruvâbe ile Rahad’dır. Ekonomi tarım ve hayvancılığa dayanır. Bâre’nin kuzeyin­deki çöküntü alanında sulu tarım, Nûbe tepelerinin eteklerinde ise çapa tarımı yapılmaktadır. Elde edilen keten, tütün, buğday, mısır, yer fıstığı gibi ürünlerin ya­nında çeşitli sebzeler de bulunur. Şehir­lerde yaşayan halk deve kuşu tüyü. hur­ma, fildişi ve Arap zamkı ticaretiyle deri­cilik ve demircilik gibi zanaatlarla uğraşır.

Kordofan’a XIV. yüzyılda vuku bulan müslüman göçlerinden sonra XVI. yüz­yılda Func Sultanlığı”nın bölgenin özellikle orta kesimlerini etkisi altına aldığı sıra­larda yeni bazı müslüman grupları gelip yerleşti. Yine yerli kadınlarla evlenen bu müsiümanlar İslâmiyet’in yayılmasında önemli rol oynadılar. Bu çağlarda Kordo-fan’ın İslâmlaşmasında Hicaz’dan gelen bazı din âlimleriyle mücahidler de etkili oldular. XVII. yüzyılın sonlarında bugünkü Çad’ın doğusunda Dârfûr Sultanlığı ku­rulduktan sonra Kordofan bu devletle Func Sultanlığı arasında bir tampon böl­ge haline geldi; Sennâr’daki Func Sultan­lığı doğu ve orta, Dârfûr Sultanlığı da batı kesimlerine hâkim olmaya çalıştı. Kordo­fan bu çağda Kızıldeniz’den Afrika içleri­ne doğru uzanan ticaret yotu üzerinde bulunduğundan önemliydi; Şendi’ye ve Sevâkin’e giden ticaret yolları Ubeyyid’-den geçiyordu. Yüzyılın sonlarına doğru Dârfûr’un Kordofan üzerindeki hâkimi­yetine karşı başlatılan halk ayaklanması başarısızlıkla sonuçlandı ve Dârfûr Sulta­nı Muhammed Teyrab bölgeyi tamamen İşgal ederek ülkesine kattı. Kordofan’a yerleşen Dârfûrlu idareciler Arap zamkı, deve kuşu tüyü ve köle ticaretini destek­lediler.

XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde Kordofan, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’nın gönder­diği Defterdar Mehmed Hüsrev Bey tara­fından ele geçirilerek Osmanlı-Mısır ida­resine bağlandı (1821). Bâre’deki Dârfûr askerî garnizonu yıkıldı ve Osmanlı – Mısır Sudanı’nın müdüriyetlerinden biri haline getirilen bölgenin merkezi Ubeyyid oldu. Kordofan’daki Osmanlı-Mısır hâkimiyeti Muhammed Ahmed el-Mehdî ayaklanma­sı ile son buldu. Ocak 1883’te Ubeyyid’e giren Mehdî’nin kuvvetleri kısa zamanda diğer şehirleri de ele geçirdi. Bununla bir­likte bazı kabileler Mehdî’nin hâkimiyeti­ni kabul etmeyerek İngilizler’le iş birliği yaptı. Bu dönemde Kordofan Mehdî’nin bir vekili tarafından yönetildi. 1898’de Mehdî’nin ölümünden sonra yerini alan ve laik bir yönetim kuran Abdullah b. Muhammed et-Teâyişî ile adamlarının H. Kitchener tarafından ortadan kaldırılma­sının ardından Sudan’ın İngiliz-Mısır or­tak idaresine geçmesi sırasında Kordo-fan’da ortam çok karışıktı ve yeni yöneti­min duruma hâkim olması ancak zaman içinde gerçekleşti. 1911’de Ubeyyid’i Hartum’a bağlayan demiryolunun yapılması, Arap zamkı ticaretinin canlanmasına ve Ubeyyid’in gelişmesine katkıda bulundu. Mısır-İngiliz ortak yönetimi döneminde bir müdüriyet olan Kordofan’daki askeri yönetim, 1920’lerde mahallî kabile baş­kanlarına da yer verilen dolaylı yönetime dönüştürüldü. Sudan’ın bağımsızlığını kazanmasından (1956) sonra gerçekleş­tirilen yeni düzenlemeler çerçevesinde Kuzey Kordofan ve Güney Kordofan ol­mak üzere iki müdüriyete ayrıldı. Ancak son zamanlarda yapılan yeni idarî düzen­lemelerle Kuzey ve Güney Kordofan’ın batı kesimlerinde bir de Batı Kordofan vilâyeti oluşturuldu.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski