Korkaklık Nedir, İslamda Korkaklık Anlamı, Hakkında Bilgi

Korkaklık kelimesinin İslâmî kaynaklar­daki yaygın karşılığı olan cübn (cebânet) ile ilgili tanımları, “cesaret ve atılganlık gösterilmesi gereken durumlarda ileri atılmaktan korkup çekinmeye yol açan ruhî zaaf, aklıselimin cesaretli olmayı ge­rektirdiği hallerde korku ve telâşa kapıl­ma” şeklinde özetlemek mümkündür. Klasik sözlüklerde cübn da­ima şecaatin karşıtı olarak gösterilir. Nasîrüddîn-i Tûsî’den itibaren Farsça ya­zılan ahlâk kitaplarında, ayrıca Osmanlı Türkçesi’nde cübn yerine beddilî (ödlek­lik, yüreksizlik) kelimesi de kullanılmıştır.

Kur’ân-ı Kerîm’de cübn kelimesi geç­mez. Sıkça kullanılan havf, haşyet, tak­va, İşfâk, vecel ve rehbet gibi kavramlar da korku anlamını içermekle birlikte cübn, Özellikle kişinin gerçek veya hayalî bir tehlike karşısında hissettiği kontrol edilemez, önlenemez, panik derecesine kadar varabilen bir tedirginlik ve telâş hali için kullanılırken anılan kavramların geçtiği âyetlerin önemli bir kısmı daha çok ahlâkî ve dinî sebeplerden dolayı his­sedilen şuurlu endişeyi. Allah’a karşı gel­mekten, O’nun koyduğu yasakları ihlâl etmekten ve bunun sonucunda cezalan­dırılmaktan duyulan korkuyu, bu anlam­da otoriteye ve kurala saygıyı ifade eder. Ayrıca birçok âyette bu kav­ramlar, “istenmeyen bir durumla karşı­laşmaktan korkup kaygılanma” şeklindeki sözlük anlamıyla da geçmektedir.[mese­lâ bk. Âl-i İmrân 3/28; Yûsuf 12/13; İsrâ 17/31] Râgıb el-İsfahânî, bu mânadaki korkunun her insanın tabii yapısının ay­rılmaz bir özelliği olduğunu belirtir. Havf ve haşyet kav­ramlarının yer aldığı âyetlerin bir kısmın­da müminler insanlardan ve düşmanla­rından değil Allah’tan korkup çekinmeye, O’nun buyruk ve yasakları çerçevesinde hareket etmeye çağrılmaktadır.[Bakara 2/150; Al-i İmrân 3/175; Ahzâb 33/ 37]

Hadislerde ise belirtilen kavramların yanında cübn kelimesi de geçmektedir. Buhârî’nin el-Câmi’u’s-sahîh’inin “Ci­hâd” bölümünün yirmi dördüncü babı “Savaşta Şecaat ve Cübn” başlığını taşır.

Bazı hadislerde çocuk sevgisinin insanı cimrileştirdiği ve korkaklaştırdığı ifade edilir. Genel olarak insan­lar hakkında düşünülebilen en kötü ve alçaltıcı iki huyun cimrilik ve korkaklık ol­duğunu belirten Hz. Peygamber, hemen bütün hadis mecmualarında yer alan bir duasında Allah’a sığındığı sıkın­tılı durumlar ve kötülükler arasında kor­kaklığı da zikretmiştir. Ayrıca müslümanlara haklarını, inanç ve değer­lerini koruyup savunma, düşmana karşı koyma konulannda cesaret ve kahraman­lık duyguları aşılayan âyet ve hadislerde dolaylı olarak korkaklığın bir erdemsizlik olduğu da ortaya konmaktadır.

Edebî-ahlâkî mahiyetteki eserlerin ce­saret ve korkaklık konularına ayrılan bö­lümlerinde cesaretin önemi, korkaklığın kötülüğü ve zararları hakkındaki edebî sözler nakledilir. İslâm düşünce tarihinde Yunan kaynaklı felsefenin et­kisiyle oluşan ve zamanla filozoflarla birlikte İbn Hazm, Râgıb el-İsfahânî, Gazzâlî gibi diğer birçok âlimce de benimsenen sistematik fazîlet-rezîlet (erdem erdemsizlik) teorisi çerçevesin­de ele alınan başlıca erdemsizlikler ara­sında korkaklığa da yer verilmiştir. Bu sistemde dört temel fazîlet (hikmet, şe­caat, iffet, adalet) benimsenirken rezîlet konusunda iki farklı tasnif yapılır. Rezîletleri faziletlerin karşıtı olarak gösteren Stoa kaynaklı tasnife göre şecaatin karşıtı daima cübn kelimesiyle karşılanan kor­kaklık, rezîletleri faziletlerin ifrat ve tef­riti olarak gösteren ve genel kabul gören Aristo kaynaklı tasnife göre ise şecaatin ifratı tehevvür (saldırganlık), tefriti ise korkaklıktır.

Kaynaklarda kontrolsüz öfke ve tehev­vürün zararları üzerinde önemle durul­makla birlikte aklın kontrolünde bir öfke duygusunun yaşatılması ve yiğitlik erde­minin geliştirilmesi gerektiğine, hem fer­dî hakları ve değerleri hem de zayıfların ve mazlumların hakkını korumanın ancak bu sayede mümkün olduğuna, cesaret­ten yoksunluğun gayretsizlik, hamiyet­sizlik, kişilik zafiyeti gibi insan onuruna yakışmayan ve onun alçaklıkla damgalan­masına yol açan sonuçlar doğuracağına dikkat çekilir. Bu sebepledir ki şecaat dört temel erdem­den biri sayıldığı gibi korkaklık da bir tür hastalık kabul edilerek tedavi yolları gös­terilir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski