Külliye. Değişik fonksiyonlardaki birkaç yapının bîr arada yer alması ile oluşan binalar topluluğu.
Kısaca küiliyye olarak adlandırılan önemli yapı topluluklarına zaman içinde manzume, hey’et, imaret, site, imaret sitesi, kompleks gibi isimler de verilmiştir. Genellikle bir cami etrafında gelişen külliyelerin bazan medrese, ticarî bir yapı veya türbe çevresinde şekillendiği de görülmektedir. Yalnız tekkeler birer yapı topluluğu olarak ele alınmış olmasına rağmen özel durumlarından dolayı bu tasnife tâbi tutulmadan ayrıca değerlendirilmelidir.
Devlet yönetiminin en üst kademesinde olan kişilerle bunların eşleri ve çocukları, yönetimin çeşitli kademelerinde bulunan vezir, bey. paşa, sadrazam gibi devlet ricâliyle halktan hayır sahibi zenginler tarafından bu sosyal tesisler halka hizmet amacıyla yapılmıştır. İslâmiyet’in ilk devrinden başlayarak camiyle bütünleşen birçok fonksiyon bulunmaktaydı. Medine’deki Mescid-i Nebevî bu anlamda bir külliye gibi çok fonksiyona sahip ilk yapı olarak görülebilir. Emevîler ve Abbasîler zamanında yaygın biçimde ele alınan ve kaleyi andıran korunaklı bir alan içinde bulunan saray ve saraya bağlı pek çok birimden oluşmuş yapı toplulukları mevcuttur. Karahanlı ve Gazneli ile Anadolu dışındaki Selçuklular’da görülen ve “ribât” olarak tanınan yapılar çok fonksiyonlu düzenleriyle geniş teşkilâtlara sahiptir. Anadolu’da bu durum sultan hanları ve diğer kervansaraylarla sürmüştür. Zengî, Eyyûbî ve Memlükler’de medrese, cami, türbe birleşiminden oluşan yapılar Anadolu’da Selçuklu çağı medreselerinde bir birim mescid, bir birim de türbe şeklinde düzenlenerek devam eder.
Külliyelerin Anadolu’da en erken tarihli örnekleri Artuklular’da görülmektedir. XII. yüzyılın ilk çeyreğinden günümüze ulaşan Mardin Emînüddin Külliyesi ile yine aynı döneme tarihlenen Câmiu’l-Asfar’ın çevresindeki kalıntıların bir külliye olduğu anlaşılmaktadır. Mengücüklüler devrinden Divriği Ulucamü. Dârüşşifâsı ve Türbesi ile (1288) ilk yapısı Danişmendli devrine kadar inen Kayseri Kölük Camii, Medresesi ve Hamamı birer külliye programı içinde ele alınmış yapılardır. Cami ve medresenin birleşmesi, Selçuklu döneminde Kayseri Hacı Kılıç (1249) ve Amasya Gökmedrese Camii ile devam etmiştir. Konya Küçük Karatay Mescidi ve Medresesi (1248) dışında Akşehir Taşmedrese (1250) medrese, mescid, türbe ve Konya İnce Minareli Medrese 1260-1265) medrese-mescid birleşmesine sahip yapılar olarak görülmektedir. Kayseri Çifte Medrese ile (1205-1206) Sivas Şifahiye Medresesi (1217) benzer türde olup tıp medresesi, şifâhâne ve mezar yapılarından meydana gelmektedir. Kayseri’de Huand Hatun Külliyesi (1237-1238) cami, medrese, kümbet, hamam; Konya’da Sâhib Ata Külliyesi (1283) cami, türbe, hankah, sebil, hamam gibi yapılarıyla Selçuklu devrinden büyük kapsamlı külliyeler olarak dikkat çekmektedir.
Selçuklu geleneğini devam ettirmekle birlikte yeni denemelerin de ele alındığı Beylikler devrinde külliye inşaatları sürmüştür. Beyşehir’de Eşrefoğlu Camii ve Külliyesi (1297-1300), Seydişehir’de Seyyid Harun Külliyesi (1310-1320), Manisa’da İshak Çelebi Ulucamü ve Külliyesi (1366-1378), Antalya’da Yivli Minare Camii ve Külliyesi (1378). Balaftaİlyas Bey (1404), Kütahya’da 11. Yâkub Bey ile (1428) İshak Fakih (1420-1433) külliyeleri, Karaman’da İbrahim Bey Külliyesi (1426-1462) ve Kastamonu’da İsmail Bey Külliyesi (1454-1457) bu döneme ait önemli örneklerdir.
Adana’da ulucami ve külliyesi (1508-1541) Osmanlı devrinde yapılan ilâvelerle tamamlanmıştır. Pulur’da Ferah Şad ile (1527) Bitlis’te Şerefiye (1529) külliyeleri ise bu bölgelerin Osmanlı idaresi altına geçtikten sonra ele alınmıştır.
Osmanlı döneminde sayıları artarak devam eden külliyeler Önceki örneklere göre daha çok sayıda yapıyı bünyesinde bulundurmaktaydı. Banilerin oluşturduğu zengin vakıflar sayesinde bu külliyeler uzun süre fonksiyonlarını aksatmadan sürdürmüş, devletin imar ve iskân siyasetiyle çeşitli yerlerin bu vakıf programları sayesinde şenlendirilmesi sağlanmıştır. Topluma faydalı hayır kurumlan kazandırma düşüncesiyle ele alınan külliyeler inşa edildikleri yere uygun olarak birçok ihtiyacı karşılamaktaydı. Cami, medrese, türbe, mektep, tabhâne, imaret (yemekhane, mutfak, kiler, fırın), dârüşşifâ. han, çarşı, dükkânlar, hamam, sebil, çeşme, muvakkithâne, evler, odalar, ahır vb. yapıların çoğunu veya bir kısmını bünyesine alan külliyelerle şehirler gelişmiş, menziller üzerinde inşa edilenlerin etrafında yeni yerleşimlerin oluşması sağlanmıştır.
XIV. yüzyıl içinde İznik’te (1334) ve Bur-sa’da (1339-1340) Orhan Gazi külliyeleri, Bursa’da Hudâvendigâr Külliyesi (1385-tenönce), Mudurnu (1382), Bolu ve Bursa’da (1390-1395) Yıldırım Bayezid külliyeleri inşa edilmiştir. Bursa Yeşilcami Külliyesi (1414-1424), Bursa (1424-1426) ve Edirne’de (1426) Muradiye külliyeleri, yine Edirne’de Üç Şerefeli Cami ve Külliyesi ile (1437-1447) Ankara’da Karaca Bey Külliyesi (1440) XV. yüzyılın ilk yarısında yapılmış önemli külliyelerdir. İstanbul’un fethinden hemen sonra camiye çevrilen Ayasofya zaman içinde birçok binanın ilâvesiyle külliye halini almıştır. Ayrıca Eyüp Sultan) 1454), Fâtih (1463-1470), MahmudPaşa(1463-!473). Murad Paşa (1471-1477), Şeyh Vefa (1476), Dâvud Paşa (1485) ve Çemberlitaş Atik Ali Paşa (1496) külliyeleri bu yüzyıl içinde İstanbul’da yapılan önemli örneklerdir. Özellikle Fâtih Camii ve Külliyesi kapladığı alan itibariyle bütün Osmanlı tarihi içinde en büyük külliye olmuştur. İstanbul dışında Edirne (1484-1487) ve Amasya’da (1486) II. Bayezid, Alaşehir’de Şeyh Sinan Efendi (1485), Manisa (1490) ve Tokat’ta (1493) Hatuniye, Amasya’da (1495) Ayaş Ağa külliyeleri inşa edilmiştir.
XVI. yüzyıl külliye yapımı için parlak bir dönem olmuştur. Bu yüzyılın ilk çeyreği içinde İstanbul’da inşa edilen Beyazıt (1501-1508) ve Yavuz Selim (1522) külliyeleri Mimar Sinan öncesinde ele alınmış önemli yapılardır. Yüzyılın ilk yarısında İstanbul dışında Trabzon’da Hatuniye (1514), Manisa’da Hafsa Sultan (1523), Afyon Sincanlı’da Sinan Paşa (1524-1525), Gebze’de Çoban Mustafa Paşa(1524). Bo-züyükte Kasım Paşa (1525-1528), Silivri’de Pîrî Mehmed Paşa (1530-1531}, Saray-bosna’da Gazi Hüsrev Bey (1530), Hezar-grad’da İbrahim Paşa (1533), Halepte Hüsrev Paşa (1546) külliyeleri inşa edilmiştir. İstanbul’da Haseki (1539), Üsküdar Mihrimah Sultan (1540-! 548), Şehzade Mehmed (1544-1548), Hadım İbrahim Paşa (1551), Süleymaniye (1550-1557), Sinan Paşa (1555), Kara Ahmed Paşa (1555-1565), Edirnekapı Mihrimah Sultan (1562-1565), Atik Valide Sultan( 1570-1579), Kadırga Sokullu Mehmed Paşa (1572), Piyâ-le Paşa Zal Mahmud Paşa (1580). Şemsi Paşa (1580), Kılıç Ali Paşa (1580-!58l), Mehmed Ağa (1585), Mesih Mehmed Paşa (1586), Nişancı Mehmed Paşa (1588) külliyeleri Sinan’ın görev yaptığı devirde ele alınmış önemli külliyelerdir. İstanbul dışında Tekirdağ’da Rüstem Paşa (1553), Babaeski’de Cedîd Ali Paşa (1561-1564), Büyükçekmece’de Kanunî (1563), Lüleburgaz’da Sokullu (1569), Havsa’da Sokullu (Kasım Paşa, 1576) külliyeleri Trakya’da yapılan önemli menzil külliyeleridir. Edirne Selimiye Külliyesi (1569-1575) şehrin merkezinde inşa edilmiştir. Karapınar’da II. Selim (1569), Yenişehir’de Sinan Paşa (1573), Payas’ta Sokullu (1574-1575), Ilgın’da Lala Mustafa Paşa 1576, İzmit’te Pertev Paşa (1579) külliyeleri Anadolu’da ele alınan menzil külliyeleridir. Van’da Hüsrev Paşa (1567-1587) ve Manisa’da Muradiye (1583-! 586) külliyeleri ise şehir merkezinde yapılmıştır. Bağdat’ta Abdülkâdir-i Geylânî (1534-1574), Şam’da Süleymaniye (XVI. yüzyılın ikinci yarısı başları) ve Kahire’de Sinan Paşa (1571) külliyeleri Anadolu dışında olan önemli eserlerdir. Mimar Sinan’ın ardından XVI. yüzyılın sonunda İstanbul’da Cerrah Mehmed Paşa (1593), Koca Sinan Paşa (1593), Hafız Ahmed Paşa (1595) ve Gazanfer Ağa (1596). İstanbul dışında ise Gölmarmara’da Halime Hatun (1595), Şam’da Kadife Hanı Menzil (1591) külliyeleri inşa edilmiştir.
XVII. yüzyılda İstanbul’da külliye inşaatı bir Önceki yüzyıl kadar parlak olmamıştır. XVI. yüzyılın sonlarında yapımına başlanan, fakat uzun süre yarım kalan Yenicami Külliyesi (1597-1603, 1661-1664) bu yüzyılda tamamlanabilmiştir. Yüzyılın başında ele alman Sultan Ahmed Külliyesi (1609-1619) bu dönemde yapılan en büyük külliye olmuştur. Üsküdar’daki Çinili Cami Külliyesi (1640-1642) dışında diğer külliyeler medrese merkezli olup sur içinde inşa edilmiştir. Kuyucu Murad Paşa (1610), Ekmekçizâde Ahmed Paşa (1618-den önce), Bayram Paşa (1635), Köprülü (1661 -1676), Merzifonlu Kara Mustafa Paşa (1680-1690). Amcazade Hüseyin Paşa (1700), Feyzullah Efendi (1700) bu gruba dahil olan külliyelerdir. Bu yüzyıl içinde İstanbul dışında çok sayıda külliyenin yapıldığı tesbit edilmiştir. Kırıkkale’de Hasan Dede (1605), Nallıhan’da Nasuh Paşa (1607), Elmalı’da Ömer Paşa (1610), Kayseri Tavlusun’da Halil Paşa (1617), Kuşadası (1617) ve Ulukışla’da (1619) Öküz Mehmed Paşa, Adana Çakıt’ta Bayram Paşa (!637), Sivas Yıldızeli’de Kemankeş Kara Mustafa Paşa(1639-l640), Elazığ Mollakendi’de Şeyh Ahmed Peykeri (XVII. yüzyılın İkinci çeyreği), BilecikVezirhan (1659-1660), Amasya Gümüşhacıköy (1658-1669). Safranbolu ve Adana Misis’-te (XVII. yüzyılın üçüncü çeyreği) Köprülü Mehmed Paşa külliyeleri, Van’da Kaya Çelebi (1660-1665), Niğde’de Murad Paşa (1661-1662), Erzurum Oltu’da Arslan Paşa (1664), Olur Çatakköy’de Derviş Mehmed (1667), Merzifon (1667-1676) ve İncesu’da (1670) Merzifonlu Kara Mustafa Paşa kü lliyeleriyle Samsun Vezirköprü’de Fâzıl Ahmed Paşa Külliyesi (XVII. yüzyılın ikinci yarısı) inşa edilmiştir. Anadolu dışında ise Hama yolu üzerinde Cisr eş-Şuğur ile Şam Nebük menzil külliyeleri bu yüzyıldan önemli örneklerdir.
XVIII. yüzyılda İstanbul’da Çorlulu Ali Paşa (1707-1709), Yeni Valide (1708-1710), Damad İbrahim Paşa(1720), Üsküdar Ahmediye (1722), Ebûishak İsmail Efendi (1725’ten önce), Hekimoğlu Ali Paşa (1734-1735), Seyyid Hasan Paşa (1735), Hacı Beşir Ağa (1744-1745), Nuruosmaniye (1748-1755), Lâleli (1760-1764), Ayazma (1760-1761), Sirkeci (1775-1789). Beylerbeyi (1777-1778) ve Emirgân’da (1781-1783) I. Abdüîhamid, Mihrişah Sultan (1792-1795) ve Şah Sultan (1800) külliyeleri yapılmıştır. Anadolu’da ise Hatay Karamurat’ta Sadrazam Morali Hasan Paşa (vakfiye 1704),Aydın’daNasuh Paşa (1708), Nevşehir’de Damad İbrahim Paşa (1727-1728), Aydın’da Cihanoğlu (1756), Yozgat’ta Çapanoğlu (1779), Gülşehir’de Ka-ravezir (1780) külliyeleri inşa edilmiştir. Anadolu dışında Halep’te Osman Paşa (1730-1739), Kahire’de Sultan I. Mahmud (1750), Şumnu’da Şerif Halil Paşa (XVIII. yüzyılın ortası) külliyeleri bu yüzyılın kayda değer örnekleridir.
XIX. yüzyılda İstanbul’da Selimiye (1801 -1805), Küçük Efendi (1825), Bâlâ Süleyman Ağa (1862-1863), Altunizade İsmail Zühdü Paşa (1865-1866). Pertevniyal Valide Sultan (1870), Şeyh Zâfir (1887) külliyeleriyle İstanbul dışında Kütahya’da Molla Bey Külliyesi (1855) inşa edilmiştir.
TDV İslâm Ansiklopedisi