Kumanova. Makedonya Cumhurîyeti’nde tarihî bir şehir.
Makedonya’nın kuzeyinde önemli bir kısmını Arnavutça konuşan müslümanların oluşturduğu, günümüzde 60.000’in üzerinde nüfusa sahip bulunan Kumanova, Vardar nehrine karışan Kriva suyunun küçük bir kolu üzerinde, Üsküp’ün 3S km. kadar kuzeydoğusunda engebeli bir düzlükte kurulmuştur. Makedonya ile Sırbistan arasındaki ana karayolu ve Selânik-Üsküp-Niş-Belgrad demiryolu üzerinde yer alır. Osmanlı döneminde (1395-1912) Edirne ve Filibe’den Köstendil, Eğri Palanka (Kriva Palanka) yoluyla Üsküp’e ve daha ileride Arnavutluk içlerine uzanan ve buradan geçen yol bugünkünden daha önemliydi. Kökeni Ortaçağ’a kadar uzanan Kumanova, XIV. yüzyılda tarihî Zegligovo bölgesinde bir köy olarak Velbuzd (Köstendil) Prensliği’nin bir parçası idi. XVI. yüzyıl boyunca gelişerek müslümanların hâkim olduğu bir yerleşim yeri haline dönüştü. Şehrin adı, XII. yüzyıldan XIII. yüzyıla kadar bu bölgeye yerleşen Kumanlar’dan (KıpçakTürkleri) gelir.
Kumanova’nın adına, yazılı kaynaklarda ilk olarak 923-925 (1517-1519) yılları arasında tutulmuş bir tahrir defterinde on dokuz Türk ve otuz üç hıristiyan haneden oluşan bir köy şeklinde rastlanır. Kumanova’nın bir kasaba haline gelişi, XVI. yüzyıl başlarında Tatar Sinan Bey tarafından kubbeli büyük bir caminin inşa edilmesiyle gerçekleşti. Yeni Nögeriç Kilisesi gibi aynı karışık üslûpla yapılan ve inşa kitabesi bulunmayan cami, Makedonya bölgesindeki Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden birini oluşturur. 977 (1570) tarihli tahrir kayıtlarına göre Kumanova’da bir kısmının sonradan İslâmiyet’i kabul ettiği anlaşılan elli iki müslüman, on dokuz hıristiyan hanesi vardı. Bazı yörük toplulukları da yöreye gelerek Aşağı Bektaşlı, Asılcılar, Baraklı, Çeltikçi, Kutlu Bey ve Yukarı Bektaşlı köylerini kurup yerleşmişlerdi (157O’te toplam 200 hâne, yaklaşık 1000 kişi). Bölge, büyük oranda Bulgarca-Makedonca ve Sırpça konuşan hıristiyanlarla iskân edilmiş, Kumanicevo, Turkovce ve Vragoturci köylerine yerleşen ilk Türkler olan Kumanlar ise bu nüfus içinde asimile olmuştur.
Evliya Çelebi 1665’te Kumanova’yı şematik ve eksik bir şekilde tasvir etmiştir. Ona göre Kumanova, Üsküp sancağına bağlı bir voyvodalık ve kadılık merkeziydi ve bir tekke, han ve hamamla birlikte 600 kiremitli ev mevcuttu. Hoş bir iklimi ve çarşıda güzel bir camisi vardı.
Osmanlılar’ın hıristiyan müttefik güçlerle yaptığı savaşlar sırasında 1689-1690’da Kumanova ve civarı, Piccolomini ve Valerio Zips kumandasındaki Avusturya birliklerinin işgali ve hıristiyan nüfusun Avusturyalılar tarafından kışkırtılan Voyvoda Karpo§ liderliğindeki isyanını Osmanlılar’ın şiddetli bir şekilde bastırması sırasında önemli ölçüde zarar gördü. Karpos Kumanova kralı olarak adlandırılmış ve Avusturya imparatorundan resmî bir belge dahi almıştı. 1570 tahririnde zikredilen köylerden bazıları bu hadiselerden sonra tamamen ortadan kalkmıştır. XVII. yüzyılın son yıllarında Kumanova çok küçük bir kasaba olarak İtalyan haritacısı Giacomo Cantelli da Vıgnola tarafından 1689’da Roma’da yayımlanan haritada görülmektedir.
Bölge, Türkler’in yerleştiği köylerin müslüman nüfusunu kaybettiği XIX. yüzyılın başındaki Sırp isyanı esnasında yeniden zarar gördü. Boşalan yerlere daha sonra hıristiyan Bulgarlar- Makedonlar ve Sırplar yerleştirildi. Aynı problemler sebebiyle, XVI. yüzyılda yavaş yavaş İslâmlaşmış olan Kumanova’nın batısındaki köylerin nüfusu da yarı yarıya azalmış ve buralara batı bölgelerinden göç eden Arnavut müslümanlar yerleştirilmiştir. Kumanova aynı şekilde karışıklıklardan da etkilenmiş olmalıdır. Pouqueville 1805’te Kumanova’da sadece 300 hâne tesbit etmiştir. 1860’larda Osmanlılar Kumanova etrafındaki bazı yeni köylere Kafkaslar’-dan göç eden Çerkez göçmen gruplarını yerleştirdi. Aynı yıllarda Tanzimat döneminin vilâyet reformları esnasında Kumanova, merkezi Üsküp olan Kosova vilâyetinin bir kaza merkezi oldu.
XIX. yüzyıl boyunca Kumanova hızlı bir şekilde gelişti. A. Boue, 1836’da 3000 kişilik nüfus ve 1858’de Avusturya konsolosu Georg J. von Hahn Kumanova’yı 680 hâne (300 müslüman, 350 hıristiyan Bulgar ve otuz Çingene), 3500 kişilik nüfusuyla hızla gelişen bir kasaba olarak tasvir ederler. Kasaba, ticaret ve başta yün olmak üzere üretimin canlı olduğu geniş bir pazar alanına sahiptir. Büyük bir saat kulesi. minareli iki camisi ve inşa halinde büyük bir kilisesi bulunmaktadır. J. von Hahn’a göre hıristiyan ahali halinden memnundur ve şikâyet edecek bir şey yoktur. Kumanova bölgesi, doksan kadarında Bulgar hıristiyanların ve diğerlerinde kısmen Türkçe konuşan müslümanların yaşadığı 134 köyü içine alır.
Özellikle 1888’de Selanik’ten Belgrad’a demiryolu inşası kasabanın hızlı bir şekilde gelişmesine yol açtı. Kâmûsü’l-a’lâm’da verilen bilgilere göre 1896’da Kumanova’nın nüfusu 4500 idi ve kasabada iki cami, bir rüşdiye ile bir ibtidâiyenin yanında bir medrese, iki tekke ve birkaç mektep bulunmaktaydı. KanĞov’un oldukça güvenilir istatistiklerinde 1900 yılında kasaba nüfusu, çoğu Türkçe konuşan 6750′-si müslüman ve 7780’İ hıristiyan olmak üzere 14.S30 kişiden oluşmaktaydı.
I. Balkan Savaşı esnasında 23 ve 24 Ekim 1912’de, Sırp veliaht prensi Aleksandar kumandasındaki üç Sırp ordu birliğiyle Osmanhlar’ın nizam ve redif askerleri arasında gerçekleşen Kumanova muharebesi Makedonya’nın siyasî kaderini belirledi. Bölge sonradan Yugoslavya olan Sırp Krallığı sınırlarında kaldı. II. Dünya Savaşı’ndaki Bulgar işgali ve Tito idaresinde sosyalist Yugoslavya’nın kuruluşunun ardından kasaba yerel bir sanayi merkezi olarak gelişti. Türk ahalinin çoğu 1950’lerde Türkiye’ye göç etti. Bunların yerleri hemen Arnavut Müslümanlarla dolduruldu. 1990’dan sonra Makedonya Cumhuriyeti bağımsızlığını kazanmış ve 1996’dan itibaren bölgedeki yerel idare Kumanova, Lipkova ve Staro Nagorifiane olmak üzere üç ayrı belediyeye ayrılmıştır. 1994’teki nüfus sayımında 89.626 nüfuslu (23.579 hâne) Kumanova Belediyesi’nin şehir nüfusu 64.191, köy nüfusu 25.431’dir. 2001 yılında bölgede cereyan eden savaştan sonra, özellikle Lipkova Belediyesi’ne ait çoğu müslüman köyler tahrip edilmiş, camilerin büyük bir kısmı hasara uğramıştır. Günümüzde Kumanova’daki tek cami olan ve İslâmî hayatın merkezini teşkil eden Tatar Sinan Bey Camii, XVI. yüzyılın sonlarına ait ve büyük bir kısmı yıkılmış olan Kaçanikli Mehmed Paşa’nın Kumanova’-nın hemen kuzeyindeki Tabanovce köyündeki kubbeli camisiyle civarındaki Yeni Nögeriç’te yer alan büyük kiliseye ilâveten tamamı XV. yüzyılda Osmanlı ve Bizans-Slav üslûplarının karışımı olarak inşa edilmiş bir grup köy kilisesi bölgenin geçmişle olan bağını oluşturur.
TDV İslâm Ansiklopedisi