Kunut Nedir, Duası Ne Demek, Anlamı, Hakkında Bilgi

Kunut. Namazda dua anlamında bir fıkıh terimi.

Sözlükte “İtaat etmek, huşu üzere bu­lunmak, ibadet yapmak, ayakta durmak” gibi mânalara gelen kunût kelimesinin bazı âyetlerle [Bakara 2/116, 238; Âl-i İmrân 3/17, 43; Nisâ 4/34; Nahl 16/ 120; Rum 30/26; Ahzâb 33/31, 35; Zümer 39/9; Tahrîm 66/5, 12] hadisler­de sözlük anlamlan çerçevesinde kullanıldığı görülmektedir. Fıkıh terimi olarak “taatte bulunmak, dua etmek ve herhangi bir serden kurtulmak ya da hayrı elde etmek için namazda Allah’a sığınmak” demektir.

Hz. Peygamber’in çeşitli vesilelerle kunut yaptığı sahih hadislerle sabit olduğu için kunutun meşruluğu konusun­da görüş birliği içinde bulunan mezhep­ler kunutun hükmü ve hangi namazlarda, namazın neresinde dua edileceği gibi hu­suslarda ihtilâf etmiştir. Ebû Hanîfe ku­nutun vacip olduğunu söylerken arala­rında iki öğrencisi Ebû Yûsuf ile Muhammed’İn de bulunduğu çoğunluk sünnet olduğu görüşündedir. Hanefîler’e ve Hanbelîler’e göre kunutun yeri vitir namazı­nın son rek’atı, Şâfiîler’e göre sabah na­mazının farzının son rek’ab ile ramazan ayının İkinci yarısındaki vitir namazlarının son rek’atı, Mâlikîler’e göre ise sadece sa­bah namazının farzının son rek’atıdır. Ay­rıca Hanefîler’e göre kunut rükûdan ön­ce yapılırken Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e gö­re rükûdan sonra yapılır. Mâlikîler’e göre ise rükûdan önce yapılması daha faziletli olmakla birlikte sonra yapılmasında da bir sakınca yoktur.

Kunut duası olarak herhangi bir dua­nın okunması yeterli görülmekle birlikte Hanefîler ve Mâlikîler Hz. Ömer’den riva­yet edilen dualarını, Şâfiîler ve Hanbelîler de Hz. Ali’den rivayet edilen du­asını okumayı tercih etmişlerdir.

Hanefî ve Mâlikîler’e göre yalnız başına kılınan namazlarda gizli olarak okunan kunut duası cemaatle kılınan namazlarda hem imam hem de cemaat tarafından yine gizli olarak okunur. Şâfiîler ve Hanbe-lîler’de ise cemaatle kılınan namazlarda imam kunutu açık olarak okur, cemaat de açıktan âmin der; herhangi bir sebep­le imamın sesini duyamayanlar gizlice kunutta bulunurlar. Diğer taraftan Şâfiî­ler ve Hanbelîler kunutta ellerin göğüs hizasına kadar kaldırılmasını da sünnet saymışlardır. Ayrıca Hanbelîler kunuttan sonra ellerini yüzlerine sürerler.

Kıtlık, salgın hastalık, düşman saldırısı gibi umumi felâket zamanlarında da ku­nut duası okunması fakihlerin çoğuna gö­re meşrudur. Hatta bazı fakihler kunutun sadece böyle zamanlara mahsus olduğu­nu söylemekte, İbn Kayyim el-Cevziyye ve Şevkânî de bu görüşü tercih et­mektedir. Bu gibi durumlarda kunutun hangi namazlarda ve nerede okunacağı da tartışılmış, Hanefî ve Hanbelîler sabah namazının farzının ikinci rek’atında, Şâfi­îler ise bütün farz namazların son rek’a­tında rükûdan sonra yapılacağına hük­metmişlerdir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski