Kusayru Amre Erken İslâm sivil mimarisinin en önemli örneklerinden biri.
Ürdün Krallığı topraklarının batısındaki Emevîler’e ait çöl kasırlarının bulunduğu Amman bölgesinde ve Amman’ın 100 km. doğusunda Azrak vahasının baş taraflarındadır; benzerleri arasında günümüze iyi durumda ulaşmış olmasıyla dikkat çeker. İskân bölgelerinin uzağında kalmasından dolayı unutulan bina 1898 yılında Alois Musil tarafından bulunmuş ve 1901 yılında ressam A. L Mielich’in katkılarıyla albüm halinde neşredilmiştir. 1974’te de Martin Almagro başkanlığında bir İspanyol heyeti duvarlarındaki resimleri temizleyerek mevcut kalıntıları yeniden ilim âlemine sunmuştur.
Kusayru Amre’nin tarihlenmesi problemlidir ve banisi hakkında kesin bir şey söylemek güçtür. Binanın keşfi sırasında tesbit edilen, fakat sonraları zamanın etkisiyle kaybolan bazı duvar resimlerindeki yazılar baninin emîr unvanını taşıdığını göstermektedir. Bu durumdan, binayı yaptıran kişinin halife olmayan veya o günlerde henüz tahta çıkmamış bulunan bir hanedan mensubu olduğu anlaşılmakta ve bu kişinin kimliği için 1. Velîd (705-715) veya II. Velîd (743-744) üzerinde durulmaktadır.
Dışarıdan heybetli bir görünüme sahip olan kasır (5025 m.) kireç taşından yapılmıştır; kapı ve pencere söveleri siyah bazalttır. Müştemilâtın dışında bir salon ve bir hamamdan meydana gelen asıl binanın birinci derecede önemli kısmı 8.75 x 7.58 m. boyutlarındaki salondur ve üzerleri beşik tonoz örtülü üç nefe ayrılmıştır. Salonun pencereleri doğu tarafına açılmış, orta nefın güneyine bir girinti şeklindeki loş taht odası yerleştirilmiştir. Taht odasının sağında ve solunda birer özel geçitle bağlı bulunduğu iki loş oda daha vardır, bunların kasır sahibinin istirahatı ve kişisel yaşamıyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Salona açılan hamamın soyunmalığı beşik tonoz. ılıklığı çapraz tonozla, sıcaklığı ise kubbeyle örtülüdür. En itinalı kısım olan sıcaklığın kubbesine özel bir ihtimam gösterilerek içi, çevresine burç sembolleri işlenmiş, üzerinde eküptik koordinatlar ve ekvatorla birlikte 400 civarında yıldızın yer aldığı bir gök haritası ile süslenmiştir. Hamamla salonun kuzeydoğu köşesinde küçük bir havuz bulunmakta ve suyu bina teşkilâtının dışında yer alan 40 m. derinliğindeki bir kuyuya bağlı depodan gelmektedir. Kalan izlerden, kuyudan suyun hayvanlar veya köleler tarafından çevrilen bir dolap vasıtasıyla çekildiği anlaşılmaktadır.
Kusayru Amre’nin duvar resimlen Emevî devrinin en iyi korunmuş örnekleridir. Çok kuvvetli Helenistik gelenek ve Bizans etkisi gösteren fresk tekniğindeki bu resimlerin Bizanslı ustaların yardımıyla yapılmış olması muhtemeldir. Emevî-ler’e has biçimde insan figürlerinin bol miktarda kullanıldığı resimler arasında av sahneleri, avcılar, müzisyen ve rakkaselerin yanında çok cüretkâr bir şekilde ele alınmış eğlence sahnelerinin de bulunması dikkat çekicidir. Bunların dışında hayvan mücadeleleri, güreşçiler, taş ocaklarından taşın çıkartılıp develerle taşınması, iki işçinin bu taşları yontması ve demirci, marangoz, duvarcı vb. zanaat erbabının bir bina yapması gibi sahneler de bulunmaktadır.
Kusayru Amre’nin duvar resimleri arasında en önemli olanı, salonun batı duvarının güney ucunda yer alan Altı Kral pa-nosudur. Bu resimde altı kişi ayakta durmakta ve başlan üzerindeki Arapça ve Grekçe yazılardan bunların dördünün Bizans, İran ve Habeş imparatorları ile Vızi-got (İspanya) kralı oldukları anlaşılmakta, yazıları okunamayan diğer ikisinin de Türk hakanıyla Çin imparatoru veya Hindistan hükümdarı oldukları tahmin edilmektedir. İslâm fetihleri sırasında Araplar’a yenilen dünyanın bu en büyük altı hükümdarı, biraz ileride elinde hükümranlık alâmeti olarak “lituus” (ucu kıvrık asâ) tutan bir şahsa yönelmişlerdir. Emevîler’in cihan hâkimiyetini ifade eden bu sahneden başka taht odasının arka duvarında yer alan bir başka panoda da bir sayvan altında oturan ve iki yanındaki hizmetkârlar tarafından yelpazelenen kişinin (Emevî halifesi) ayaklan altına denizlere de hâkim olduğunu gösteren denizcilikle ilgili bir sahne resmedilmiştir.
TDV İslâm Ansiklopedisi