Antik dönemden beri kullanılan ve bir akropolis özelliği taşıyan, kalenin üzerinde yer aldığı tepenin Türk devrinde de iskân edildiği anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi’nin belirttiğine göre yetmişburcu bulunan kale bugün harap durumdadır; Yukarı Kale ve Aşağı Kale şeklinde tanımlanan bölümlerden meydana gelmekte olup Yukarı Kale’nin batı kısmındaki bir parça iç kale şeklinde düzenlenmiştir. Kalenin içinde sadece iki mescid-le iki çeşme günümüze ulaşabilmiştir. Bunlardan Yukarı Kale’deki Hisar Camii, kitabesine göre 779 (1377) yılında Ger-mîyanoglu Süleyman Şah tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı olan yapı, dört yana eğimli ve kiremit kaplı bir çatı ile örtülüdür. Aşağı Kale’nin sonundaki Aşağı Hisar Mescidi (Ulupınar Mescidi) düzgün olmayan altıgen planlı bir yapıdır. Bir su tesisi üstünde yer alan ibadet kısmı, üzeri sundurma ile örtülü son cemaat yeriyle bağlantılı bir kapı ile bir pencereye sahiptir ve geçişleri prizmatik üçgenlerle sağlanmış olan bir kubbe ile Örtülüdür. Kale içindeki çeşmelerden biri, aynayı iki yandan sınırlayan devşirme iki sütun parçasına dayanan sivri kemerlidir, diğeri ise daha basit bir mimariye sahiptir.
Şehrin içindeki yapıların en büyüğü olan ulucami (45 x 25 m.), XIV. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş olmasına rağmen XIX. yüzyıla kadar pek çok değişikliğe uğramıştır. Bugünkü haliyle dikdörtgen planlı, iki büyük merkezî kubbesi ve altı adet yarım kubbesi, dört köşesinde birer küçük kubbesi olan harım kısmı ile beş bölümlü son cemaat yerine sahip bir yapıdır. Son cemaat yerinin batı ucundaki bir birim kapatılarak kütüphane haline getirilmiştir.
Kendi adıyla anılan mahalledeki Balıklı Camii, kitabelerinden anlaşıldığına göre Selçuklu döneminde 634 (1237) yılında yapılmış, 1Z14’te (1799-1800) yeniden yapılırcasına ihya edilmiştir. Yapı kare planlı, tromplu bir kubbe ile örtülü ha-rime, üç bölümlü, kubbeli son cemaat yerine sahiptir. İki şerefesi olan tuğla gövdeli minaresi yapının kuzeydoğu köşesine yakındır. İki yanı pilastrlı, üçgen alınlıktı mihrabının çini bezemesinde usta adı bulunmaktadır. Hıdırlık tepesindeki mescid dört satırlık kitabesine göre 641 (1243-44) yılına ait, kaya kitlesi oyularak biçimlendirilmiş, kare planlı, tuğla kubbeli, kuzey cephesindeki kapısı bir eyvan içinde yer alan küçük bir yapıdır. Kütahya’nın erken tarihli yapılarından bir başkası Pek-mezpazarı Mescidi adıyla anılan mesciddir. Kapısı üzerindeki Arapça kitabesine göre Germiyanoğullan döneminde Muharrem 771’de (Ağustos 1369) Hacı Ahmed b. Yûsuf tarafından yaptırılmış olan kare planlı, kubbeli ufak bir yapıdır. Kasım Paşa Camii (Kurşunlu Cami), kitabesine göre yine Germiyanoğullan devrinde 779 (1377) yılında inşa edilmiş ve XX. yüzyılın ortalarında harap haldeyken onarılarak yeniden ibadete açılmıştır. Kare planlı harim kısmının üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile, üç bölümlü son cemaat yeri ise iki kubbe ve ortada aynalı tonozla örtülmüştür. Kaidesi doğu cephesinden taşan minarenin gövdesi tuğladan yapılmış olup şerefe altındaki mukarnaslarda fîrûze, yeşil, mavi ve mor renklerde sırlı tuğla bezeme görülmektedir. Mihrapta ise çini süsleme mevcuttur. Germiyanoğullan dönemine uzanan bir başka yapı, Ç-talçeşme Mescidi adıyla da anılan Süleyman Bey Mescidi’dir. Kitabesinden 783’te (1381) yaptırıldığı anlaşılan mescid kare planlı, tuğla kubbeli yalın bir yapıdır. Buna komşu durumdaki çeşmede, geniş kemerli derince bir niş içinde devşirme bir korkuluk levhası ayna taşı olarak kullanılmıştır.
Tİmurtaş Paşa Külliyesi XIV. yüzyılın sonları ile XV. yüzyılın başlarına tarih-lenir. Bu yapılartopluluğu cami, medrese ve imaretten oluşuyordu. Çarpık ve asimetrik planı, problematik bir örtü sistemine sahip bulunan cami 12B0’de (1834) mimarisinde büyük değişikliklere sebep olan bir onarım geçirmiştir. Mihrabı önünde kalın payeler tarafından desteklenen kemerlere oturan büyük kubbeye sahip yapının mihrabında zengin çini süslemeye rastlanmaktadır. XV. Yüzyilm ikinci çeyreğinde Arslan Bey tarafından inşa edildiği kabul edilen Arslan Bey Camii, aslı tek kubbeli harim ve üç kubbe ile örtülü son cemaat yerinden meydana gelen bir yapı iken 1967 yılında doğusuna çarpık bir mekân eklenmiş ve bu tarihten sonra Meydan Camii adıyla anılmaya başlanmıştır. Saray Camii 893’te (1488) Hisar Bey’in oğlu Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Harim, tromplu büyük bir kubbe altındaki kare planlı ana mekân ve buna bitişik durumda güney istikametindeki geniş mihrap sekisinden oluşur. Son cemaat yeri orijinaline sadık kalınarak yine üç bölümlü ve üç kubbe örtülü olarak inşa edilmiştir. Zengin çini süslemesi olan bir yapıdır. Karagöz Ahmed Paşa’nın 915 (1509) yılında medrese ve sıbyan mektebiyle beraber külliyenin bir parçası olarak inşa ettirdiği Ahmed Paşa Camii, pandantifli bir kubbeyle örtülü harim ve beş bölümlü son cemaat yerine sahiptir. Külliyenin medrese ve mektep kısımları günümüze ulaşmamış, imaret ise paşanın ölümü üzerine yapılmamıştır. Şengül Camii, XVI. yüzyılın başında Molla Celâl Efendi tarafından bir mektep ve çeşmeyle birlikte inşa edilmiştir. Kare planlı ve tromplu bir kubbesi bulunan yapı 1287’de (1870) tamir edilerek minber ilâvesiyle camiye çevrilmiştir. Bir Sinan eseri olan Lala Hüseyin Paşa Camii’nin pandantifler üzerine oturtulan büyük bir kubbe ile örtülü harim kısmının Önünde beş bölümlü son cemaat yeri, tuğladan süslemeli minaresi, avlusunda demir şebekeli iki şadırvanı ve hazîresi bulunmaktadır. Yine XVI. yüzyıla ait Hatuniye Camii tek kubbeli, kare planlı harim ve üç bölümlü, kubbeli son cemaat yerine sahiptir. Harim kısmına batıdan bitişik konumda kubbeli bir bölümü vardır, bu bölüm şimdi iki sandukalı bir türbe halindedir. Alo Paşa Camii adıyla da bilinen Ali Paşa Camii 1211 (1796-97) tarihlidir. Yapı dikdörtgen planlı, kagir duvarlar üzerine kiremit örtülü, eğimli ahşap çatılıdır. Mihrap duvarında çini, tavan ve minberinde kalem işi bezeme mevcuttur. Receb Ağa Mescidi’nin yerine yapılan ve son şeklini 19O3’te alan Yeşilcami kare planlı, tek kubbeli harimle batısında iki sütuna dayanan önü kubbeli bir girişe sahiptir. Minaresi ince gövdeli, köşk şeklinde şerefelidir.
Bu yapıların dışında Kütahya’da birtakım mahalle mescidleri de günümüze ulaşmıştır. Bunlardan Hisaraltı Dükkâncık Mescidi, Çatalçeşme (Ahî Arslan) Mescidi, Özbek Mescidi, Ahırardı Camii, Saadet Camii, Kaditler Camii. Küpecik Camii, Bülbül Mescidi, Sultanbağı Mescidi. Cedîd Mescidi, Deveyatağı Mescidi, Ahî Evran Mescidi, Pîrler Mahallesi Mescidi önemli yapılardır.
Kütahya’daki külliyeler içinde II. Yâkub Çelebi’nin imareti (Gök Şadırvan) medrese, imaret, mescid, türbe ve hamamdan oluşuyordu. Bunlardan sadece imaret mescidi ve türbe günümüze kadar gelebilmiştir. Külliyenin taş vakfiyesinden 814 (1411) yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. İmaret Mescidi zaviye planlı bir yapı olup ön cephesindeki re-vak üç bölümlü ve kubbelidir. XV. yüzyıl başlarına ait olan İshak Fakih Külliyesi mescid, medrese, türbe-zâviye, kütüphane ve çeşmeden oluşuyordu. 1272 (1856) tarihli Molla Bey (İbrahim Bey) Külliyesi cami, medrese, kütüphane ve mektepten meydana gelmektedir. Fevkanî cami yamuk planlıdır. Avlunun doğu kısmında kare planlı kütüphane sağlam durumda ise de aynı avlunun doğu ve batısındaki medrese ve mektep yok olmuştur.
Kütahya’nın müstakil medreselerinden Molla Abdülvâcid veya Demirkapı Medresesi adlarıyla da anılan Vâcidiye Medresesi, Mübârizüddin Umur b. Savcı tarafından 714 (1314) yılında yaptırılmıştır. Halen müze olarak kullanılan yapı iki eyvanlı ve tek katlıdır. Dışarıya doğru taşkınlığı olan taçkapısı tromplu bir küçük kubbeye sahip eyvana açılmakta, pandantifli bir kubbeyle örtülü olan avlu güneyden ana eyvana bağlanmaktadır. Ana eyvanın iki yanında kubbe örtülü iki oda, avlunun doğu ve batı yönündeki kanatlarda ise beşik tonoz örtülü üçer mekân yer almaktadır. Bundan başka XIV. yüzyılın son çeyreğine ait olan Baiabâniye Medresesi yine avlusu kubbe örtülü, tek katlı bir yapıdır. Harabe durumundaki yapı üç veya dört eyvanlı idi. XVI. yüzyılın başlarına ait olan Molla Halil Medresesi yok olmuş. 957 (1550) tarihli Rüstem Paşa Medresesi ile Cafer Paşa’nın Anadolu beylerbeyi iken yaptırdığı 987 (1579) tarihli dârülkurrâ ise harabe halindedir.
Yine harap durumdaki Balıklı Tekkesi XIV. yüzyılın sonu ve XV. yüzyılın başlarına aittir. XVII. yüzyılın başlarında tekkeye dönüştürülen yapının planı yan mekânlı zâviyeli tiptedir. Ergun Çelebi Zaviyesi olarak da bilinen mevlevîhâne XIV. yüzyıla ait bir yapıdır. Şeyh Salih Tekke-Mescidi 1271 (1855) tarihli olup bu tipin geç dönemdeki önemli bir örneğini oluşturur. Tekkenin kurucusu olan Şeyh Salih b. Hacı Halîl yapının doğusunda yer alan dikdörtgen planlı türbede gömülüdür. Sey-yid Nûreddin Tekke-Zaviyesi XIV. yüzyılın ikinci yarısına aittir; batı kısmını dört sandukalı, mumyalık kısmı da olan bir türbe oluşturmaktadır. Ahî Evran Türbe Zâviyesi XVI. yüzyılda inşa edilmiştir. Enlemesine dikdörtgen planlı yapının korkulukla bölünen güney parçasını dört sandukalı türbe teşkil eder. XVI. yüzyılın sonlarına ait Gümüşeşik Tekkesi harabesinin yakınında kare planlı, büyük kubbeli Şeyh Buhârî’nin türbesi yer almaktadır. Kütahya’daki mezar yapılarından bir diğeri olan Karagöz Ahmed Paşa Türbesi, Ahırardı Mezarlığı’nda bulunmakta olup altı sütun üzerine kubbe örtülü, altıgen planlı bir açık türbedir. Dört Direkli Türbe ve Sultanbağı Mezarlığı’ndaki türbe ile Ulucami Türbesi de Kütahya’nın açık türbelerindendir. XVII. yüzyılın ikinci yansına ait. Musalla Mezarlığı’ndaki Sun’ullah Gaybî Türbesi çarpık kare planlı, doğu duvarında bir kapısı bulunan, tuğladan basık bir kubbeyle örtülü bir yapıdır. XIX. yüzyılın sonlarına ait Fatma Ana Türbesi ise kare planlı, üzeri eğimli bir çatıyla örtülüdür.
Kütahya’daki hamamlar içinde en eskisi olan ve XIV. yüzyıl sonuna tarihlenen Saray Hamamı çift kubbeli ılıklığı ve iki bölümlü sıcaklığı olan bir yapıdır. Sıcaklığın kuzey parçası kare planlı, üzeri kubbe örtülü iken güneydeki özel bölüm beşik tonozlu bir geçiş mekânıyla bağlantılı tromplu kubbesi olan kare planlı halvetten oluşur. Soyunmalık kısmı yeni bir ektir. XV. yüzyılın başına tarihlenen Küçük Hamam bir çifte hamamdır. Tromplu bir kubbeye sahip olan kare planlı soyunmalık kısmının ardından güneydeki kapıyla ulaşılan ılıklığı enlemesine dikdörtgen planlıdır. Asimetrik üç halvetle sarılı durumdaki büyük kare planlı mekâna sahip olan sıcaklığın batısında üç bölümlü ufak bir kadınlar hamamı bulunur. XV. yüzyılın ortalarına tarihlenen Eydemir Hamamı (Elvan Bey Hamamı) geniş kare planlı kubbeli soyunmalık, elips biçiminde küçük bir havuzu olan kare planlı, pandantifti kubbesi olan ılıklık, dört eyvanlı, iki halvetli bir sıcaklığa sahiptir. Balıklı Hamam, kitabesinde 956 (1549) tarihi okunan kadınlar kısmı daha büyük tutulmuş bir çifte hamamdır. Yüksek bir kubbeyle örtülü kare planlı soyunmalık, yine kubbe örtülü küçük bir mekân halindeki ılıklık, dört eyvanlı, dört halvetli sıcaklığı bulunmaktadır. Kuzeydeki erkekler kısmı kare planlı, kubbeli soyunmalık, aynı eksen üzerinde kubbeli, kare planlı ılıklık ve kubbeli, iki halvetli sıcaklıktan oluşmaktadır. Ufak bir tek hamam olan Lala Hüseyin Paşa Hamamı enlemesine dikdörtgen planlı kubbeli, kare planlı soyunmalık, boyuna dikdörtgen planlı ılıklık ve sekizgen göbek taşı bulunan iki halvetli sıcaklığı vardır. XVI. yüzyıla ait bir çifte hamam olan Kemer Hamamı sıcaklıklarının her ikisi de dört eyvanlı, dört halvetli olup bu tipin en mükemmel örneklerinden birini oluşturur. XVI. yüzyılın sonlarına ait olması gereken Şengül Hamamı farklı bir plan semasıyla dikkati çeker. Yapının soyunmalık kısmı pandan-tifli çifte kubbeyle örtülü, ılıklığı ortası kubbeli, dikdörtgen bir mekân halinde, sıcaklığı kubbeli, üç bölümlüdür. XIX. yüzyıla ait Yeni Mahalle Hamamı dikdörtgen planlı, soyunmalık kısmı ahşap bağdadî ve kubbeli bir mekân halindedir. Geçişleri prizmatik Türk üçgenleriyle sağlanan, enlemesine beşik tonoz örtülü ılıklığı ve tromplu bir kubbeye sahip, ortasında göbek taşı bulunan geniş bir mekân halindeki sıcaklığı vardır.
Kütahya’nın tarihî ticaret yapılarından olan Gedik Ahmed Paşa vakfı büyük bedesten enlemesine dikdörtgen planlı, ortada hafifçe sivri beşik tonoz örtülü bir yolun iki yanında karşılıklı olarak sıralanan yine beşik tonoz örtülü dükkân hücrelerinden meydana gelmiştir. Yolun merkezî kısmında sekizgen biçimli mermer bir şadırvan bulunur. Arasta görünümündeki Timurtaş Paşa vakfı küçük bedesten XIV. yüzyılın sonlarına ait olup yine enlemesine dikdörtgen planlıdır. Doğu ve batı uzun kenarlarında beşik tonozlu dörder niş yer almakta, kısa kenarlarda ikişer paye tarafından taşınan sivri kemerlerin ardında kapalı mekânlar ve bedestenin kapıları bulunmaktadır. Günümüze sadece kapısı ile 912 (1506) tarihli bir kitabesi ulaşan yetmiş odalı Kapan Hanı hakkındaki bilgiler Evliya Çelebi’nin Seyahalnâme’sinden edinilmektedir. Bugün Kütahya Ulucamii’nin şadırvanı olarak kullanılan sakahâne XIII. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiştir. Kare planlı yapının üzerini tromplu bir kubbe örtmekte, dört yana eğimli çatısı bu kubbeyi gizlemektedir. Merkez noktasında fıskiyeli sekizgen şadırvan havuzu bulunur. Pahlanmış güney köşesinde üçgen alıniıklı barok bezemeli bir çeşme yer alır.
Kitabesinde 1247 (1831-32) yılında inşa edildiği kayıtlı olan muvakkithâne kesme taştan yapılmış, ön cephesi üç kenarlı olarak düzenlenmiş dikdörtgen planlı bir yapıdır. Ön cephesinde yarı silindirik pilastriar arasında üç pencere, batı cephesinde bir başka pencere ile kapısı yer almaktadır; diğer cepheleri ise sağırdır.
Son devir Osmanlı mimarisinin şehirdeki en önemli sivil yapısı olan hükümet konağı bodrum katı üzerinde yükselen iki katlı bir yapıdır. Yapının ön cephesi çıkmalar ve kapısının önündeki sütunlarla hareketlendirilmiş, diğer cepheler buna oranla yalın bırakılmış, sadece çift kat boyunca sıra pencereler açılmıştır. Eğimli çatısının ortasında kademeli bir aydınlık feneri yer alır. Kemerlerde nöbetleşe olarak kullanılan çift renkli taşlarla zengin çini bezeme dikkati çeker. Konağın alt katının kuzeybatı köşesinde kare planlı bir oda halindeki mescidin de yoğun çini bezemeye sahip olduğu görülür.
- Kütahya Şehri Fiziki Yapı, Nüfusu, Hakkında Bilgi
- Kütahya Şehri Tarihi, Tarihçesi, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi