Kütübiyye Camii. Fas’ın Merakeş şehrinde XII. yüzyıla ait cami.
İlk kaynaklarda el-Mescidü’l-Muvahhi-dî, el-Mescidü’l-Câmii gibi adlarla anılan yapıya daha sonraları revaklanndaki kitapçı dükkânlarından veya yakınındaki kitapçılar çarşısından dolayı Mescidü’l-Kütübiyyîn veya Mescidü’i-Kütübiyye adının verildiği söylenir. Mağrib sanatının geleneklerine büyük ölçüde bağlı kalan Muvahhidler’in yaptırdıkları eserler arasında Kütübiyye Camii önemli bir mevki işgal etmektedir. Bu cami, Tunus’taki Kayrevan ve Endülüs’teki Kurtuba ulucamilerinde ortaya konulmuş plan ve teşkilâtlardan gelen tesirlerin ustaca bir araya getirildiği bir çalışma olarak Fas’taki Karaviyyîn Camii’nde daha önce Murâbıt-lar’ın uyguladıkları mimari şemanın gelişmiş bir örneğidir. Cami aynı zamanda bütün İslâm âleminin en muhteşem minarelerinden birine sahiptir. Bu âbidevî minare Endülüs ve Mağrib’deki benzerleri arasında çok önemli bir aşama oluşturmaktadır.
Merakeş’in Muvahhidler’ce fethinden sonra tahrip edilen Murâbıtlar’a ait Dâ-rü’l-hacer Sarayı’nın yerine yaptırılan caminin banisi Muvahhid Halifesi Abdül-mü’min’dir (1130-1163); ancak yapının son şeklini alması Ebû Yûsuf Ya’kûb el-Mansûr dönemine (1184-H99) rastlar. Başlangıçta 5S2 (1157) ve 5S3 (1158) yıllarında tamamlanmış olan iki bitişik cami halindeki eserin bu ilk planı kuzeydeki kısmın kısa süre sonra yıkılmasıyla bozulmuştur. Bugünkü mevcut şekliyle tanınan caminin üzerinde halen yıkılan kısmın izleri görülmektedir. Ebû Yûsuf el-Mansûr 592’de {1196) önemli değişiklikler yaptırmış ve minareyi ekietmiştir.
90 x 60 m. boyutlarındaki enine uzun cami, mihrap duvarına paralel bir yatay nefle ona bağlanan on yedi dikey neften müteşekkil bir ibadet mekânı ve bunun yanlarındaki -aslında ibadet mekânının uzantısı olan- dörder nefli revakların açıldığı bir avludan meydana gelmektedir. Ortadaki dikey nefin üzerinde bulunan altı kubbe ve mihrap önündeki maksureyi örten büyük kubbe ile bunun iki tarafında yer alan ikişer kubbenin tanzim biçimi camiye değişik bir görünüm vermiştir. Muvahhidler’in mutaassıp mimari anlayışları sebebiyle süsleme ve ihtişam gösteren bütün tezyini elemanların en alt seviyeye indirildiği caminin genelinde yalınlık ve sadeliğe önem verilirken yalnız mihrap ve kubbelerde rahat davranılmış ve mukarnaslar üzerinde yükselen kubbeler zengin biçimde tezyin edilmiştir. Öte yandan binanın diğer kısımlarındaki ağır başlı hava atnalı, çok dilimli ve sivri kemerlerin kullanılmasıyla arttırılırken binanın içinde hareketli bir görünüm sağlanmıştır.
İslâm âleminde mevcut minarelerin en muhteşemlerinden biri sayılan minare, 12,80 x 12,80 m. boyutlarında kare planlı olup 69 m. (alemle birlikte77 m.) yüksek-liğindedir. Üst üste oturtulmuş altı odadan oluşan minarenin içindeki hafif eğimli bir rampa odaların etrafında dolanarak yukarıya ulaşmaktadır. Minarenin göz alıcı âbidevî hususiyetlerine önemli bir destek teşkil eden tezyini teşkilâtı bu birimin bütün caminin en süslü kısmı olmasına yol açmıştır. Minarenin her yüzünde değişik süslemeler bulunmakta ve bunlar stuko kabartma geçmeler, boya ile yapılmış çiçek resimleri ve çini şeritleri gibi çeşitlilikler göstermektedir. Bu zengin tezyini çeşitlilik içinde kemerleri ikili ve tekli geçmelerle desteklenen pencereler dikkatleri üzerlerinde toplayacak şekilde yerleştirilmiştir. Bu pencerelerde yuvarlak ve atnalı kemerlerin kullanımı hâkim durumdadır.
TDV İslâm Ansiklopedisi