Leylâ ve Mecnûn’un hikâyesi, gerek mecaz ve mazmunlar vasıtasıyla gerekse müstakil mesnevi konusu olarak Türk edebiyatında çok ilgi görmüştür. Aşkın ve âşıklığın sembolü olarak özellikle şiirde sıkça anılan bu hikâyeyi Türk edebiyatında ilk defa anlatan Gül-şehrî”dir. Onun Mantıku’t-tatyr adlı eserinde [yazılışı: 717/1317] Hüdhüd “ışk-bazlık ve mâşûk”tan bahsederken yetmiş dokuz beyit halinde Leylâ ve Mecnûn’un hikâyesini özetler. Ardından Âşık Paşa Garibnâme’slnöe [yazılışı: 730/1330] otuz beyitle aynı konuyu anlatır. Daha sonra Leylâ ve Mecnûn’un aşkını temsilî bir hikâye olarak eserlerinin bir yerinde anan şairler de vardır.[meselâ Şemseddin Sivâsî, İbretnümâ ve Mir’atü’t-ahlâk;Uâ\î, Tuhfe-i Dil keş; Şeyh Galib, Diuan]
Türk edebiyatında Leylâ ve Mecnûn hikâyesini müstakil mesnevi şeklinde yazan ilk şair Edirneli Şâhidî’dir. Gülşen-i Uşşak [yazılışı: 883/1478] adıyla bilinen bu eserden sonra Ali Şîr Nevâî”nin hamsesi içinde yer alan Leylâ vü Mecnûriu gelir.[yazılışı: 1484] Nevâî’nin. Nizamî ile Emîr Hüsrev-i Dihlevî’nin aynı adı taşıyan Farsça mesnevilerine bir cevap olmak üzere kaleme aldığı eser otuz sekiz bölüm halinde 3622 beyitten meydana gelmektedir. Pek çok nüshası bulunan eser ayrıca da basılmıştır. Türk edebiyatının en güzel Leylâ ve Mecnûn mesnevisini ise Fuzûlî yazmıştır. Azerbaycan ve Anadolu başta olmak üzere Türkler’in bulunduğu her yerde sevilerek okunan eser daha sonra aynı konuda telif edilen pek çok mesneviye ilham kaynağı olmuş, yüzyıllarca Türk insanının aşk duygularını ifade etmesine yardımcı olmuştur.
Leylâ ve Mecnûn hikâyesini yazan diğer şairler şöyle sıralanabilir: XV. yüzyıl: Hamdullah Hamdi, Ahmed Rıdvan: XVI. yüzyıl: Bihiştî, Ahmed Sinan Çelebi, Sevdâî. Hakîrî, Kadîmî, Hâmidîzâde Celîlî, Lârendeli Hamdı, Celâlzâde Salih, Halîfe, Atâyî (Azerî şairi); XVII.yüzyıl: Fâizî; XVIII. yüzyıl: Örfî Mehmed, Andelîb; XIX. yüzyıl: Nâkâm (Azerîşairi). Leylâ ve Mecnûn mesnevileri günümüze ulaşmayan şairler de şunlardır: Hayatî, Çâkerî Sinan, Necâtî, Hayalî Abdülvehhâb, Ârifî Fethullah, Kireççizâde Sinan. Mahvî İdris, Muhyî, Zamîrî, Rif atî Abdülhay. Leylâ ve Mecnûn hikâyesi pek çok dile çevrilmiş, özellikle Nizamî ve Fuzûlî’nin eserleri Avrupa edebiyatlarındaki Romeo and Juliet, Tristan el Yseull gibi aşk klasikleri arasında yerini almıştır. Azerbaycan’da ayrıca Leylâ Mecnûn adıyla bir halk hikâyesi anlatılmakta olup konusu yer yer Leylâ ve Mecnûn hikayesiyle benzerlik gösterir. Leylâ ve Mecnûn hikâyesinin Türk halk edebiyatında geçen bir varyantı ile bunun Hikâye-i Leylâ ile Mecnûn başlığı altında nesir halinde anlatılan matbu nüshaları vardır. Fuzûli’nin Leylâ vü Mecnûn’una benzerlik gösteren bu hikâye zamanla Karagöz oyunları arasına da girmiştir. Leylâ ve Mecnûn mesnevileri üzerine pek çok tez ve bilimsel çalışma yapılmış, müstakil eserler yayımlanmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: Agâh Sırrı Levend, Arap, Fars ve Türk Edebiyatlarında Leylâ ve Mecnûn Hikâyesi, Ankara 1959; Zülfü Güler, Hamdullah Hamdı: Leylâ vü Mecnûn (İnceleme-Metin) [doktora tezi, 1982] Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Cemal Bayak, Sevdoî Kissa-ı Leylî Birle Mecnûn [yüksek lisans tezi, 1987] Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: M. Ünal Şahin, Leylî ve Mecnûn: Sevdâî (Transkripsiyon ue Dil İncelemesi) [yüksek lisans tezi, 1988] İnönü Üniversitesi Sosya! Bilimler Enstitüsü; Zikri Turan. Mecnûn u Leylâ: Hakiri [Transkripsiyon ue Dil İncelemesi yüksek lisans tezi, 1988] İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Cafer Süleyman, İslâm Edebiyatında Leylâ ve Mecnun Mesnevisi [doktora tezi, 1992] İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Rıfat Kütük, Celâlzâde Salih Çelebi, Leylâ ve Mecnûn (Tenkidli Metin-İnceleme) [yüksek lisans tezi, 1995]Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ebru Şenocak, Leylâ ile Mecnûn Hikâyesi Üzerine Mukayeseli Bir Araştırma [yüksek lisans tezi, 2000] Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Zeynelabidin Aygün. Behiştî’-nin Leylâ vü Mecnûn’u [doktora tezi, 2002] Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.