Libya mimarisi üzerinde Fenike, Grek, Roma, Bizans ve İslâm medeniyetlerinin tesiri açıkça görülür. Sahil şeridinde İslâm öncesi döneme ait medeniyetlere dair eserlerin harabelerine rastlanmakta, arkeolojik kazılarla bazı eserler ortaya çıkarılmaktadır. Fizan’da Garamant kavminin merkezi konumundaki Cerma’-da önemli tarihî eser kalıntılarına rastlanmıştır. Libya’da İslâmî döneme ait eserlerin çoğu günümüze ulaşmamıştır. Bunun başlıca sebebi, Fâtimîler’in merkezlerini Kahire’ye taşımalarının ardından Kuzey Afrika’da kendilerine bağlı hanedanların bağımsızlıklarını ilân etmeleri üzerine bunları cezalandırmak için bölgeyi tahrip etmeleridir. Yukarı Mısır’da yaşayan Benî Hilâl ve Benî Süleym gibi bedevî Arap kabileleri, Fâtımîler’in tahrikiyle Berka’dan batıya doğru ilerleyip girdikleri her yeri yıktılar. Böylece bütün Kuzey Afrika’da olduğu gibi Trablusgarp’ta da dört asırda oluşan Berberî-İslâm medeniyetinin güzel örnekleri ortadan kalktı. Eyyûbîler döneminde Trablusgarp bölgesine gönderilen emîrlerden Şerefeddin Karakuş’un seferleri esnasında da büyük zarar gören Libya, asıl yıkımı Sicilya’dan gelen Normanlar ve Endülüs’ün düşmesinden sonra bilhassa başşehir Trablus ve civarını işgal eden İspanyollar zamanında gördü.
Günümüzde yapılan arkeolojik kazılarda Akdeniz sahilinde Fâtımîler dönemine ait Medînetüssultân ve Ecdâbiye’de IV. (X.) yüzyıl eseri bir cami ve kale kalıntısı bulunmuştur. Bu camide mevcut hat örnekleri halen Sirenaika (Şahhât) Müzesi’nde sergilenmektedir. Antik Leptis Magna şehrinin güneyindeki tepe üzerinde yer alan ve halk arasında Kasrü’l-hammâm denilen hisarda mevcut kitabeden burasının bedevî Araplar’ın istilâsına karşı mahallî bir idareci tarafından Roma-Bizans dönemine ait bir yapı üzerinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Şerefeddin Karakuş’un bugün Kargariş (Kırkkanş) adıyla bilinen, başşehre birkaç mil uzaklıktaki köyde yaptırdığı hisarın kalıntıları zamanımıza ulaşmıştır. Ülkenin diğer bölgelerinde de farklı mimari özelliklere sahip tarihî eser örneklerine rastlanmaktadır. Trablusgarp bölgesinde bulunan 862 (1458) tarihli bir türbenin taşı Libya’daki en eski kitabe olarak kabul edilir. Berka bölgesinde yer alan iki mermer sütun parçasmdaki kitabeler bunların Fatımî eserlerinin kalıntıları olduğunu göstermektedir. Amr b. Âs’ın Trablus’a kadar geldiği ve ülkedeki en eski eserlerden biri sayılan Nâka Camii’ni inşa ettirdiği rivayeti yaygındır. Bu caminin Fâtımîler devrinde yapıldığı da nakledilmektedir.
Libya’da günümüzde mevcut mimari eserlerin tamamına yakını Osmanlı dönemine aittir. Libya mimarisi coğrafî konumu gereği bir taraftan Osmanlılar vasıtasıyla doğudaki müslüman Araplar’dan, diğer taraftan buraya göç eden Endülüs-lüler’den ve Mağrib ülkeleri içinde kendine mahsus yeri olan Tunus’tan etkilenmiştir. Osmanlıların Libya’daki inşa faaliyetleri buraya gönderilen ilk vali Hadım Murad Ağa tarafından başlatıldı. Murat Ağa idarî merkez haline getirdiği Tâcû-râ’da kale, burç, cami, medrese ve su kuyusu yaptırdı. 1551-1912 yılları arasında yaklaşık dört asır boyunca Osmanlılar Trablusgarp eyaletine çok sayıda cami, medrese, çarşı, han, hamam ve hasta-hane. kale ve burç inşa ettiler. Libya’nın esaslı şekilde imarına daha çok Dayılar döneminde (1603-1711) önem verildi. Mehmed Dayı ile Osman Dayı zamanında şehir tahkim edildi ve ikişer katlı binalar yapıldı. TürkÇarşısı’nın inşası da Mehmed Dayı döneminde tamamlandı. Şehre yeni bir cami yapıldı ve diğer çarşılar düzenlendi. Karamanlı hanedanı devrinde de (1711-1835) Trablusgarp eyaletinde çok sayıda mimari eser inşa edildi. Bu dönemi başlatan Ahmed Bey kendi adına cami, medrese ve han yaptırdığı gibi buralara içme suyu da getirtti.
Trablusgarp’ın 1835 yılında doğrudan İstanbul’a bağlanmasıyla inşa faaliyetleri daha da arttı. Kale, kışla ve koğuş, karakol, burç gibi askerî mekânlar; medrese, mektep, rüşdiye, idâdî, ilkokul gibi eğitim kurumları; karantina, askerî hastahane ve II. Abdülhamid’in emriyle 1898 yılında yaptırılan Gurebâ Hastahanesi gibi sağlık tesisleri; cami. tekke ve türbe gibi dinî yapılar; yol, liman, posta ve telgraf gibi ulaşım ve taşımacılık yatırımları; ticarî, ziraî ve meslekî alanlarda eyaletin ihtiyaç duyduğu binalar yapıldı.
Osmanlı dönemi Libya mimarisinde büyük bir değişiklik meydana getirdi. Cami ve mescidlerde merkezî yapı ve merkezî kubbe esas alınarak mekân birliği sağlanması, taş işçiliği, mermer ve alçı süsler, ahşap oyma sanatı Osmanlı mimarî unsurlarıdır. Libya’daki tarihî eserler, doğrudan İstanbul’daki cami ve mescid-lerden etkilenmekle birlikte geleneksel Mağrib mimarisine ve diğer eyaletler arasındaki etkileşime de işaret etmektedir. Camilerin mihrapları renkli taş işlemeciliğinin güzel örneklerini yansıtır. Camiler birer külliye olarak planlanmış, etraflarında medreseler, hamamlar, türbeler ve dükkânlar yapılmıştır. Minareler farklı mimari tarzlarda inşa edilmiştir.
Bölgenin ticaret merkezlerinden Trablus’ta ticarî hayatın en önemli mekânları olan hanlar (bedestenler) Osmanlı döneminde XVNI-XIX. yüzyıllarda yapılmıştır. Bu mekânlar giriş eyvanı ve kemerlerle çevrili avludan ibaret iki katlı binalardı; birinci kat daha ziyade depo için kullanılmakta, üst katta tüccarların odaları bulunmaktaydı. İşyerleri avluya bakacak şekilde sıralanmıştı. Eski şehrin caddeleri dar ve çok düzgün olmayan taş döşeli olup iki yanda çarşılar ve dükkânlar yer almaktadır. Türkler tarafından yapılan evler genelde geniş iç avlulara sahiptir.
1890 tarihli Trablusgarp eyaleti salnamesine göre burada dokuz cami. on sekiz mescid ve yirmi iki tekke bulunmaktaydı. Bütün camiler içerisinde. XIX. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen Bingazi’deki Osman Buklâvuz ve Atik Camii merkezî nlmaktadır. Bu eyalette Osmanlı öncesi döneme ait önemli camilerin başında, dört sütun üzerine oturan iki kubbeli ve mihrabı ile Mağrib mimarisinin güzel örneğini yansıtan Trablusgarp’taki Hârûbe Camii gelmektedir. Osmanlı devrinde yapılan veya tamir edilen belli başlı camiler şunlardır: Nâka Camii. 916’da (1510) İspanyollar tarafından tamamen yıkılmış, 1019’da (1610) eski mimarisine uygun tarzda beylerbeyi Sefer Dayı tarafından kırk iki kubbeli olarak yeniden inşa edilmiştir. Murad Ağa Camii. Tâcûrâ’da bulunan camiyi Hadım Murad Ağa yaptırmıştır. Mağrib mimarisiyle karışık tarzı vg çok sayıda kubbesiyle bölgenin en büyük camisi olup yanındaki medreseyle birlikte bir külliye Oluşturur. Turgut Reis Camii. Turgut Reis, 958’de (1551) Trablus-garpta cami ile hamam ve dükkânlardan oluşan bir külliye inşa ettirmişti. Cami 1013’te (1604) Ali Bey tarafından yeniden yaptırılırken ilk özelliğini kaybetmiştir. Bununla birlikte “T” şeklindeki mimarisiyle Anadolu camilerinin bir örneğini temsil etmektedir. II. Dünya Savaşı esnasında tahrip edilen cami, bağımsızlığın kazanılmasından sonra yapılan restorasyon çalışmaları sırasında da mimari özelliklerini kaybetmiştir. Cami bugün son derece bakımsız bir haldedir. Kabristanında bulunan Turgut Reis Türbesi önemli ziyaretgahlardandır. Osman Paşa Medresesi ve Camii. Turgut Reis Camii’nin bulunduğu cadde üzerinde yer alan medrese ve camiyi Trablusgarp Valisi Sakızlı Osman Paşa 106S’te (1655) inşa ettirmiştir. Hamamı, türbesi, hanı, mezarlığı ve diğer vakıf eserleriyle bir külliye oluşturmaktadır. Mehmed Paşa Camii. 1110*da (1698-99) Mehmed Paşa tarafından Trablusgarp’ta inşa ettirilen caminin kapıları ince taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir Karamanlı Ahmed Bey Camii ve Medresesi. Karamanlı hanedanının kurucusu Ahmed Bey’in yine Trablusgarp’ta 1736 -1738 yıllarında yaptırdığı cami diğer unsurlarıyla birlikte bir külliye niteliği taşımaktadır. Günümüzde başşehrin en güzel camisidir. Mescidü’1-atîk (Câmiu’l-kebîr). Karamanlı hanedanından Mehmed Bey’in Derne’de 173S’te inşa ettirdiği caminin kırk iki kubbesi ve kırk beş mermer sütunu bulunmaktadır. Osmanlı döneminde Libya’da yapılan en büyük camidir. Câmiu’l-atîk (Câmiu’l-kebîr). Bingazi’de XVI. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen cami Vali Tâhir Paşa (1893-1904) tarafından yeniden inşa ettirmiştir. Reşîd Camii (1884). Bugün Mescidü’l-magâr olarak bilinen camiyi Bingazi Valisi Reşîd Paşa eski Ebû Garâre Camii’-nin yerine yaptırmıştır. Gürcü Camii. XIX. yüzyılın başlarında Trablusgarp’a yerleşen Gürcü asıllı tüccar Mustafa Bey tarafından 1833 yılında inşa ettirilen caminin minaresi Türk mimari tarzının güzel örneklerindendir.
Roma dönemi kalıntıları üzerinde yapılan Trablusgarp Kalesi (Sarâyü’l-hamrâ) birbirine kemerli koridorlarla bağlı farklı kısımlardan oluşmaktadır. İçeride çok sayıda avlu olup ortalarında taştan çeşmeler, bir kısmı Roma ve Bizans kalıntısı kemerle çevrili revaklar bulunmaktadır. Kale Osmanlı döneminde Turgut Reis tarafından tamir ettirilmiş, XIX. yüzyılda Vali Aşkar Ali Paşa ve Ahmed İzzet Paşa dönemlerinde büyük onarımlar geçirmiştir.
1835’te Karamanlı hanedanına son verilerek Trablusgarp’ın idaresinin İstanbul’a doğrudan bağlanması üzerine buraya tayin edilen valiler çeşitli binalar yaptırdılar. 1868 yılında Vali Ali Rızâ Paşa Trablus’a bir muvakkithâne, suyu şehir dışından getirilen büyük bir çeşme ve Urfella kazasına bir köşk; Vali Ahmed İzzet Paşa eyalet merkezine sanat okulu, Gurebâ Hastahanesi, rüşdiye mektebiyle limandaki feneri ve Hamidİye adlı kapalı çarşıyı inşa ettirdi. Uzun yıllar burada vali olarak kalan Ahmed Râsim Paşa (1878-1893) askerî rüşdiye binasını yaptırdı, ilk defa borularla şehre su getirtti. Sıbyan mektebi, kız mektebi, şehir dışında altmış sekiz dükkânlık Hamidiye Çarşısı, Hums, Cifâre, Sûkne ve Şâtî’deki hükümet konakları, askerî kışlalar, çeşmeler ve vilâyet merkezindeki 100 yataklı Gurebâ Hastahanesi onun inşa ettirdiği çok sayıdaki eser arasında zikredilebilir.
- Libya -Dil ve Edebiyat- Hakkında Bilgi
- Libya -İlmi Hayat, Eğitim, Öğretim- Hakkında Bilgi
- Libya -Dini Hayat, Mezhepler, Tarikatlar- Hakkında Bilgi
- Libya Tarihi -Osmanlı Dönemi- Hakkında Bilgi
- Libya Tarihi (1943-2012) Hakkında Bilgi
- Libya Tarihi -İtalyan İşgali Dönemi (1911-1943)- Hakkında Bilgi
- Libya Tarihi -İslam Fethinden, Osmanlı Devrine Dek- Hakkında Bilgi
- Libya Tarihi -Başlangıçtan İslam Fethine Dek- Hakkında Bilgi
- Libya Ekonomisi, Fiziki, Beşeri Coğrafya, Hakkında Bilgi
- Libya Başkenti, Nüfusu, Yüzölçümü, Önemli Şehirleri, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi