Lofça -Bulgaristan- Nerede, Tarihi, Eserleri, Nüfusu, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Lofça. Kuzeybatı Bulgaristan’da tarihî bir şehir.

Sofya’nın 168 km. kuzeydoğusunda, Tuna nehrinin kolu olan Osum’un ormanlık Balkan dağlarından çıktıktan sonra geniş Tuna ovasına ulaştığı yerde kurulmuştur. Bugün Lovec adını taşımaktadır. Osmanlı döneminde bir kaza merkezi olarak çok sayıda İslâmî esere sahip bulunan şehir “Altın Lofça” şeklinde anılmaktaydı.

Lofça Bulgarca’da “avcılar kalesi” anla­mına gelir. Eski bir Roma kasabası olan Melta’nın dolaylı devamıdır. VI. yüzyılın ortalarında İmparator lustinianos döne­minde güçlendirilen bu şehre 600 yılın­dan sonraki tarihî kayıtlarda rastlanmaz. Adının yeniden kaynaklarda geçmesi, Bi­zans İmparatoru I. Isaakios Commenos’un kaleyi işgal eden Peçenekler’e karşı hare­ket emri verdiği 1059 yılına rastlar. Bun­dan sonra şehrin adı. 1187’de Bulgarlar’ın Bizanslılar’a karşı isyan ettiği sıra­da üç ay süren başarısız bir kuşatmanın ardından İmparator Isaakios Angelos’un ikinci Bulgar Çarlığı’nın başlangıcı anla­mına gelen Lovec Lofça barışını imzala­mak zorunda kaldığı olaylar sırasında ge­çer. O dönemde yöresi kayalıklarla çevrili bir tepenin üstünde kurulmuş küçük fa­kat güçlü bir kale durumundaydı. Kalenin güney tarafına doğru uzanan plato üze­rinde surla kuşatılmış bir kasaba vardı. Kale ve surla çevrili alan toplam 2,5 hek­tarlık bir araziyi kapsıyordu ve en çok 450-500 kişiyi banndırabiliyordu. Kalenin altında ayrıca 400-500 kişiyi içine alabile­cek bir varoşun olması kuvvetle muhtemeldir. 1921 ve 1963-1966’da surla çev­rili yerleşim bölgesinde yapılan kazılarda XI. yüzyıla ait bir kilise ile bir diğer küçük kilisenin temel kalıntılarına rastlanmıştır. XV. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden Neşri burayı, 790-791 (1388-1389) kışındaki se­ferde Çandarlızâde Ali Paşa’ya teslim olan Çar İvan Şişman’in kalelerinin listesi ara­sında zikretmez. Şişman’ın bütün eyalet-leriyle birlikte bu kalenin Yıldırım Bayezid’in orduları tarafından 795’te (1393) fethedildiği sanılmaktadır. Bulgar tarih­çiliğinde yerli halkın kahramanca savun­ması sebebiyle Osmanlılar’m 1474’e ka­dar burayı ele geçiremediği görüşü sıkça tekrarlanır. Ancak bu tarih Bosna’daki Lovec Kalesi’nin fethiyle ilgilidir.

Osmanlılar Lofça’yı alınca kaleye bir askerî garnizon yerleştirdiler. Şehir ve kale, 1444’teki Varna savaşı sırasında Haçlı ordusu tarafından tahrip edildi. Savaşın ardından ka­sabanın yukarı kısımlardaki yıkılan bölü­mü tekrar inşa edilmedi. Osmanlı döne­minde Lofça, Osum ırmağının bir büklü­mü içindeki kalenin altında yer alan düz arazide gelişmesini sürdürdü. 1444’ten sonra buraya Anadolu’dan Türk gruplar getirilip yerleştirildi. Niğbolu sancağının 884 (1479) tarihli en eski tahrir defterle­rine göre Lofça’da 124 hıristiyan hane­nin dışında elli bir hâne müslüman Türk bulunmaktaydı. Bu rakamlara göre top­lam sivil nüfus900’e ulaşıyordu. Kasaba­nın nüfusu 1479-1516 yılları arasında iki katma çıktı, 1516-1580 arasında iki katı da aştı. 1479’da müslümanlann oranı % 29 iken bu oran 1S16’da % 40’a ve 1580′-de % 53’e yükseldi. Sofya’da muhafaza edilen ve yayımlanan 947 (1540) tarihli bir vakıf defterinde, Sultan Mehmed Camii’nin yanı sıra yeni inşa edilmiş Meh-med Çelebi Çavuş Muallimhânesi ve Mes­cidi ile Abacı Muslihiddin Mescidi, Hacı Mehmed Mescidi, Kadı Abdurrahman Mescidi ve Ali Çelebi Muallimhânesi’nden bahsedilir. 988 (1580) tarihli.bir tahrir defterinde Yenicami’nin (Cami-i Cedîd) adına rastlanır. Sonraları Hünkâr Camii diye adlandırılan Sultan Mehmed Camii kasabanın 1444yılında tahrip edilmesin­den kısa bir süre sonra inşa edilmiştir. 1612 tarihli sicillerde XIX. yüzyıla kadar hizmet veren Alemdar İsmail Ağa Med-resesi’nin adı geçer.

XV. yüzyıl ortalarında şehrin merkez olduğu Lofça kazası sınırlan içinde Alâ-eddinler. Doyran obası ve Tatarlar adlı toplam otuz dört haneli üç Türk köyü ku­ruldu. 922 (1516) tarihli tahrir defterin­de en büyüğü elli bir haneli” Ömer obası olan, toplam 239 müslüman haneye sa­hip dört Türk köyü daha kaydedilir. 1122′-de (1710) kırk iki haneli yeni bir köyün (Şahinkaya) mevcut olduğu tesbit edil­mektedir. Bu arada hiristiyan Bulgarlar’ın Türk köylerine yerleşmeye başladığı, bu sebeple köylerin İslâmî kimliklerini yavaş yavaş kaybettiği dikkati çeker. 1873’te on köyün hâne sayısı 1596’ya ulaşmıştı ve bunun % 32’sini hıristiyanlar oluşturmak­taydı. Bulgarlar’ın müslüman köylerine yerleşmesine karşılık İslâmlaştırma Lof-ça’nın eski Bulgar köylerinde sürdü. II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Bulgar kaynaklarında İslâmlaştırma iki büyük kampanyanın sonucu olarak gösterilir. Buna göre ilki Yavuz Sultan Selim zama­nında 15l5-1516 yillarında, diğeri Selim Giray idaresindeki Tatarlar’ın Macaristan’a savaşa giderken geçtikleri Lofça bölgesin­de yaptıkları yağmalar sırasında yaşan­mıştır; böylece Bulgar kökenli müslüman halk [Lofça Pomakları” / Lovecki Pomatsi] ortaya çıkmıştır. Ancak bu kuramlar için kullanılan bilgiler XIX. yüzyılın tahrifata uğramış kaynaklarına dayanır. 1516, 1545 ve 1580 tarihli tahrir defterleri 1580’e kadar çoğunluğu hıristiyan Bul­gar olan, 1642’de ve özellikle 1710-1751 arasında hızlı bir İslâmlaştırma süreci yaşayan belli başlı Pomak köylerinin varlığına işaret eder. Pomak köylerinin en önemlilerinden biri olan Turski Izvor’un 1642’de nüfusunun çoğu müslümandı, burada 1710’da sadece bir hıristiyan aile kalmıştı. XIX. yüzyıla gelindiğinde nüfus tamamen müslümanlardan oluşmaktay­dı. Yavuz Sultan Selim döneminde zorla müslümanlaştırıldığı iddia edilen Galata 1479,1485, I516ve 1545’teki tahrir ka­yıtlarında bulunmaz. İlk defa 1580 tarihli tahrir defterlerinde zikredilen bu yerde altı müslüman ve on hıristiyan hanenin olduğu görülür. Lofça’nm en önemli otuz üç köyünde müslüman nüfusun genel nüfusa oranı 1479’da % 2, 1516’da%4, 1580’de % 9, 1710’da % 19. 1751’de % 26 ve 1873’te % 28 idi. Lofça Pomakları yavaş ilerleyen ve neredeyse üç asra ya­yılan İslâmlaştırma sürecinin bir ürünü­dür.

XVII. yüzyılda Lofça fazla bir gelişme göstermedi. Evliya Çelebi’nin ,1663’te ka­sabada 3000 ev, yirmi iki mahalle [on altı müslüman, dört hıristiyan, bir Kıptî ve bir Musevî] yedisi cami otuz mihrap, üç medrese ve beş tekkenin varlığından bah­setmesi hayli abartılıdır. 1052 (1642) ta­rihli deftere göre kasabada yedi müslü­man, beş hıristiyan mahallesiyle toplam 417ev bulunmaktaydı.[7] XVII. yüzyıldaki gerilemeden sonra kasa­ba yavaş yavaş toparlanıp eski durumu­na kavuştu ve 1710’da % 48’i müslüman olan 558 haneye (toplam 1250 kişi) ulaştı. XIX. yüzyılda hızla genişleyen Lofça’nın hâne sayısı 1845’te 1339 (%66’sı müslü­man!, 1873te 1660(7l’i müslüman) oldu. Lofça bu haliyle el sanatları, deri, metal, tekstil ve şarap üretim merkezi durumuna geldi. 1286 (1869) tarihli Tu­na Vilâyeti Sainâmesi kasabada 2205 evin, yirmi caminin, 603 dükkânın, iki ha­mam ve üç kilisenin bulunduğunu kayde­der. Diğer kaynaklar Lofça’da dört med­resenin yer aldığını belirtir. Osmanlı döne­mi sonunda kasaba, Osum nehri boyun­ca 2 km. uzunluğunda 65 hektarlık bir alana yayılmıştı. Bu haliyle Osmanlı döne­mi Öncesinden yirmi altı kat daha fazla bir büyüklüğe erişmişti. Felix Kanitz 1875 yılında Lofça’nın 12.000 nüfusu olduğunu belirtir. Aubaret, 1876’da Bulgar hıristi-yanlarının nüfusun sadece üçte birini oluşturduğunu yazar. 1290 (1873) tarihli salnamede Lofça kazasının yetmiş yedi yerleşim bölgesi olduğu ve burada% 59’u müslüman 36.945 erkek nüfusun bulun­duğu kaydedilir. Lofça kazası, imtiyazlı statüleri olduğu için sadece hıristiyan Bulgarların yaşadığı yerleşim bölgeleri olarak gelişen, her birinde XVI ve XVII. yüzyıllarda inşa edilmiş büyük ve zengin birer manastırın yer aldığı Tetevan ve Troyan kasabalarını da içine alıyordu, Hıris­tiyan ve rnüslümanların oluşturduğu ka­rışık bir nüfusu bulunan, XVII ve XVIII. yüzyıllarda büyük bir zenginliğe kavuşan bir maden şehri olan Etropole kasabası da Lofça’ya bağlıydı.

Türk- Rus savaşı sırasında Lofça 5 Hazi­ran 1877’de Ruslar tarafından işgal edil­di. Rifat Paşa kumandasındaki Osmanlı-lar’in 15 Haziran’da Ruslar’ı geri püskürt­mesine rağmen şehir 23 Ağustosta ter-kedildi. Müslüman halkın çoğu işgal sıra­sında veya hemen sonrasında şehirden ayrıldı. 1880’deki ilk Bulgar resmî nüfus sayımına göre Lofça’nın nüfusu sadece 5978 idi ve bunların ancak 497’si müslü­mandı. 1934’e gelindiğinde nüfus, 427 müslüman ve beş Musevî’nin dışında ta­mamı Bulgar 9420’ye yükselmişti. 1878′-den sonra Bulgarca konuşan müslüman nüfusun (Pomak) ve Türkler’in bulundu­ğu köylerdekilerin büyük çoğunluğu Tür­kiye’ye göç etti. Bugün sadece dört köyde [8] Pomak nüfusu bulunmakta­dır. II. Dünya Savaşı’nın ardından şehir nüfusunu telâfi etmekle birlikte eski gü­zelliğine kavuşamamıştır. Günümüzde 50.000 nüfuslu ve sanayisi oldukça hızlı gelişen bîr şehirdir. Sanayi faaliyeti ola­rak elektrikli âletler, otomobil, motosik­let, tarım makineleri üretilir. Ayrıca gıda ve deri sanayiine ait fabrikalar vardır. 1980’lerde harap vaziyetteki eski Hünkâr Camii hâlâ duruyordu, diğerlerinin tama­mı yok olmuştur. Ayakta kalan tek Os­manlı mimari eseri XVI. yüzyılın ilk dö­nemlerinden kalma, Üsküp’teki zengin külliye için gelir sağlama amacıyla inşa edilen Yahya Paşa’nin “Deli Hamamı”dır. Lofça, Müşir Derviş İbrahim Paşa ve Ahmed Cevdet Paşa’nın doğum yeridir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski